• Sonuç bulunamadı

V. ARAġTIRMANIN TEMEL KAYNAKLARI

1.1. KĠTAB

1.1.3.1. ġâfiî‟ye Göre Nesh

Ġslâmî ilimlerde kavramlaĢma sürecinin henüz baĢlangıç aĢamasında olduğu bir dönemde ġâfiî, daha ziyade nesh kavramının mahiyet farkına dikkat çekmiĢtir. Neshe, tahsis, takyîd ve istisna gibi kavramları dıĢarıda bırakacak Ģekilde bir terim anlamı yüklemiĢtir. Buna göre tahsis ve takyîd, nastan muradın ne olduğunun açığa çıkarılmasını beyân, belirlenmiĢ hükmün yürürlükten kaldırılmasını da nesh olarak ifade etmiĢtir.173

Ġmâm ġâfiî, neshi yerleĢik anlamından farklı bir anlamda kullanmıĢtır. Beyân konusunda olduğu gibi nesh konusunda da Kur'ân'ı bir bütün olarak ele almıĢ ve nesh kavramının geçtiği bütün âyetleri göz önünde bulundurmuĢtur.174

Buna göre neshe, hazf,175 tehir,176 iptal,177 tebdil,178 gibi anlamlar yüklemiĢtir. Özellikle ġâfiî, neshi Ġslâm Ģeriatında vukû bakımından irdelemiĢtir. Pratikte nesh edildiğini gördüğü meseleleri araĢtırmıĢ; onlardan istikra yoluyla nesh

172

GeniĢ bilgi için bk., Talip ÖzdeĢ, “Vahiy-Olgu ĠliĢkisi Açısından Neshe Getirilen Yorumlara EleĢtirel Bir YaklaĢım”, Ġslâmî AraĢtırmalar Dergisi, (14), s. 39.

173 Halit ÇalıĢ, “ġâfiî ve Yorumda Nesnellik ArayıĢı”, Uluslararası Ġmam ġâfiî Sempozyumu, Ġstanbul, Kent IĢıkları, 7-9-05-2010, s. 737; Ayrıca bk., ġâfiî, er-Risâle, md., 313-328.

174

Ġmam ġâfiî‟ye göre her âyet, parça parça değil peĢ peĢe bir bütün Ģeklinde inmiĢtir. Çünkü âyetin manası bölünmesi söz konusu olmayan tek söz demektir. Nitekim bir söz biter diğeri baĢlar. bk., ġâfiî, Ġhtilafu'l-Hadis, s. 56-57. 175 er-Ra„d, /39; er-Risâle, md., 318. 176 el-Bakara, 2/106; er-Risâle, md., 321. 177 el-Bakara, 2/106; er-Risâle, md.,321. 178 en-Nahl, /101; er-Risâle, md., 324.

54

hükümlerini ve kaidelerini çıkarmıĢ; bu araĢtırmanın ıĢığı altında onun esaslarını tespit etmiĢtir. Böylece nazarî meselelere dalma yerine daha nesnel bir yaklaĢım sergilemiĢtir.179

Ayrıca ġâfiî‟nin Ģer„î delilleri anlama ve yorumlama metodunda olduğu gibi beyân teorisinde de önemli bir yeri olan nesh hakkındaki görüĢleri Kitâb ve Sünnet'in birbirlerine karĢı durumlarını ortaya konması açısından ayrı bir önem taĢımaktadır. Nitekim kendisi bu meyanda Sünnet'in Kitâb‟a tâbi olduğunu ancak Kitâb'ın hüküm beyân etmediği yerlerde Sünnetin devreye gireceğini, Kitâb ve Sünnet arasında neshin söz konusu olmadığını açık bir biçimde ifade etmektedir.180

Özetle Ġmâm ġâfiî, 1-Kitâb'ın Kitâb'la neshi, 2- Sünnet'in Sünnet'le neshi, 3- Kitâb'ın Sünnet‟le neshi ve 4-Sünnet'in Kitâb'la neshi Ģeklinde gerçekleĢen bu dört ihtimalden sadece ilk ikisini Ģer„an caiz görmektedir. O'na göre Sünnet'in -âhâd ve mütevâtir haber fark etmeksizin- Kitâb'ı, Kitâb'ın da Sünnet'i nesh etmesi aklen vaki olsa da Ģer„an caiz ve vaki değildir.181

1.1.3.1.1. Ġmâm ġâfiî‟ye Göre Sünnet Ġle Kitâb‟ın Neshi

Ġmâm ġâfiî‟ye göre Kitâb ancak Kitâb'la nesh edilir, Sünnet‟in Kitab‟ı nesh etmesi mümkün değildir. Çünkü Sünnet nas bulunan konularda Kitâb‟a tâbidir.182

ġâfiî bu görüĢünü Yunus Süresi 15. âyeti183

ile gerekçelendirmekte ve Ģöyle devam

etmektedir: “Burada Allah Teâlâ, Peygamber‟ine, kendisine vahyolunana uymayı

farz kıldığını, onu kendiliğinden bunu değiştirmeye müsaade etmediğini haber vermektedir. 'Ben O'nu kendiliğimden değiştiremem' âyetinde anlaşılıyor ki, Allah'ın Kitâbı‟nı ancak O'nun Kitâb‟ı nesh eder. Nasıl ki farzlarını ilk olarak O bildirmişse, farzlarından istediği hükmü kaldırma ve istediği hükmü sabit kılma yetkisi de ona aittir. Bu yetki, O'nun dışında hiçbir kulu için söz konusu olamaz. Zira âyette „Allah

179

Ebû Zehra, eĢ-ġâfiî, s. 230. 180

ġâfiî, er-Risâle, md., 314.

181 ġîrâzî, ġerhu'l-Luma„, I, 501; Sem„ânî, Kavâti„u‟l-Edille, I, 432. 182 GeniĢ bilgi için bkz., ġâfiî, er-Risâle, md., 314-417.

183 Yûnus, 10/15. “Âyetlerimiz onlara açık açık okununca, (ölümden sonra) bizimle karşılaşmayı

ummayanlar, 'Bundan başka bir Kur‟ân getir veya bunu değiştir' dediler. De ki: 'Ben O'nu kendiliğimden değiştiremem, ben ancak, bana vahyolunana uyarım. Ben Rabbime karşı gelirsem, büyük günün azabına uğramaktan korkarım.”

55

dilediğini değiştirir ve yok eder, dilediğini sabit kılar. Ana kitap, onun katındadır‟184

buyrulmaktadır.”185

Görüldüğü gibi ġâfiî, Sünnet'in Kitâb‟a tâbi olma ve beyân cihetine vurgu yapmaktadır. Sünnet'in Kitâb'ı nesh etmemesinin temel dayanağı beyân ve neshle ilgili âyetlerdir. ġâfiî, bu görüĢünü pekiĢtirmek için çeĢitli âyetleri delil olarak göstermektedir: “Biz bir âyeti nesh eder veya unutturursak, ondan daha hayırlısını

veya benzerini (mislini/dengi) getiririz. Allah‟ın gücünün her şeye hakkıyla yettiğini bilmez misin?”186

ġâfiî, bu ayette iki noktaya dikkatleri çekmektedir: Birincisi, “Biz bir âyeti

nesh eder veya unutturursak…” Allah Teâlâ bununla, Kitâb'ın neshini bizzat kendi

zatına münhasır kılmıĢtır. Ġkincisi, “…ondan daha hayırlısını veya benzerini

(mislini/dengi) getiririz.” Bununla da, bir âyeti nesh etmesi durumunda, onun

benzerini veya ondan daha hayırlısını getireceğini bildirmiĢtir. Dolayısıyla Peygamber dâhil hiç kimseye nesh yetkisi verilmediği gibi Sünnet, Kur'ân'ın benzeri veya ondan daha hayırlı değildir. Öyle ise Sünnet, Kitâb'ı nesh edemez. Ayrıca Ġmâm ġâfiî, son âyetten hareketle, Kur'ân'ın nesh edilmesi ve inzalinin geciktirilmesinin, ancak Kur'ân'la mümkün olacağını ifade etmektedir.187

ġâfiî‟nin bu ifadelerinden Sünnet'in Kitâb'ı nesh etmemesinin aklen değil, Ģer„an caiz olmadığı anlaĢılmaktadır. Zira ona göre, nesh pratikte vukû bulmamıĢtır. Diğer bir anlatımla, Sünnet'in Kitâb'ı nesh ettiği sabit olmamıĢtır. ġâfiî, bu yüzden er-Risâle'de özellikle Sünnet'in Kitâb'ı nesh etmesi ile alakalı her hangi bir örneğe yer vermemiĢtir. Oysa diğer nesh durumları için birden fazla örnek serdetmiĢtir.188

ġâfiî‟nin burada ısrarla üzerinde durduğu konu Ģudur: Asıl nesh, Kitâb'la Kitâb'ın neshidir. Yani Kur‟ân nassıyla sabit bir hükmü, ancak onun misli/dengi olan Kur‟ân hükmü neshedebilir. Ancak bazen bu husus tam olarak anlaĢılmaz. O zaman nâsih ve mensûh âyetlerden neyin kastedildiğini anlamak için Sünnet‟e ve icmâya müracaat edilir. Eğer Sünnet, sonradan nazil olan âyetlerin önceki âyetleri nesh

184 er-Ra„d, 13/39. 185 ġâfiî, er-Risâle, md., 314-417. 186 el-Bakara, 2/106. 187 ġâfiî, er-Risâle, md., 322. 188 ġâfiî, er-Risâle, md., 361-393.

56

ettiğini beyân ediyorsa, burada kesin olarak neshin var olduğunu anlarız. Böylece Sünnet, nâsih değil, nâsihi beyân edicidir.189 Dolayısıyla burada, Kur'ân'la Sünnet arasındaki iliĢkinin tespitinde belirleyici olan kavram, beyân olmaktadır. Bu durum, ġâfiî‟nin er-Risâle‟de oluĢturduğu metodolojik bütünlüğü dâhilinde tutarlı olma çabası olarak da değerlendirilebilir.

1.1.3.1.2. Ġmâm ġâfiî‟ye Göre Kitâb Ġle Sünnet„in Neshi

Ġmâm ġâfiî, Kitâb'ın Sünnet'le neshini kabul etmediği gibi Sünnet'in de Kitâb'la neshini kabul etmemektedir. Her ne kadar ġâfiî usûlcüler, ġâfiî‟nin bu görüĢünü “O'nun iki kavlinin birisi” Ģeklinde ifade etseler de,190

Ebû Zehra'nın bu hususta “Elimizdeki mevcut kitaplarda, Şâfiî'ye ait „Sünnet‟in beyânı olmaksızın

Kur'ân ile Sünnet'i nesh etmek caizdir‟ şeklinde bir görüş bulamıyoruz. Eğer Şâfiî‟nin böyle bir görüşü varsa, bu mutlaka O'nun eski görüşüdür. Dolayısıyla Şâfiî‟nin nihaî görüşü; „Kur'ân'ın, Sünnet'i nesh etmeyeceği‟ yönündedir.191

Ģeklindeki sözleri Ġmâm ġâfiî‟nin neyi kastettiğini ortaya koymaktadır. Ayrıca büyük bir bölümünü nesh konusuna ayırdığı er-Risâle‟sinde nihaî görüĢünün bu olduğunu tasrih etmektedir. Onu bu görüĢe sevk eden gerekçelerinin detaylarını, ġâfiî‟nin kendisinden dinleyelim:

“Bir kimse, Sünnet Kur'ân'la nesh edilebilir mi? diye sorarsa: Ona şöyle

cevap verilebilir: Sünnet, Kur'ân'la nesh edilecek olursa, Hz. Peygamber'in önceki Sünnet'inin sonraki Sünnet'iyle nesh edildiğini bildiren bir Sünnet'in bulunması gerekir ki, bu ikinci Sünnet, birincinin nesh edilmiş olduğunu bildirir. Böylece bir şeyin ancak kendi benzeriyle/misliyle nesh edilebileceğine dair insanlar için bir hüccet mevcut olur.

Bu söylediklerinin delili nedir? diyecek olursa: Ona cevaben şöyle denilir: Hz. Peygamber, Allah'ın farzlarıyla âmm ve hâss olma bakımından ne kastettiğini açıklama yetkisine sahiptir. Hz. Peygamber, bir şeyi daima Allah'ın hükmüne

189

Bakkal, “Ġmam ġâfiî'de Nesh AnlayıĢı”, s. 122.

190 ġîrâzî, ġerhu'l-Luma„, I, 499; Sem„ânî, Kavâti„u‟l-Edille, I, 439; Âmidî, el-Ġhkâm, II, 121. 191 Ebû Zehra, eĢ ġâfiî, s. 226-227.

57

dayanarak söyler. Eğer Allah O'nun söylediği bir hükmü nesh edecek olursa, Hz. Peygamber'in de Allah'ın nesh ettiği konuda bir Sünnet'i varid olur.”192

ġâfiî, Kur'ân'ın Sünnet'i nesh edebileceğinin kabul edilmesi halinde ise bazı haksız itirazların ortaya çıkacağı endiĢesini taĢımaktadır.193

Nitekim Kitap ve Sünnet'teki hükümler arasında tam uyum kuramayanlar, “Kur'ân, Sünnet'i

neshetmiştir, Sünnet'in tespit ettiği bu hüküm Kur'ân'a aykırıdır” gibi gerekçelerle

pek çok hadisi delil olmaktan çıkaracaklardır. Ġmâm ġâfiî, bu kaygıdan hareketle Sünnet'in delil olmaktan çıkarılmasının önüne geçmeyi amaçlamaktadır.194

Diğer bir ifade ile ġâfiî, Kur‟ân‟ın Sünnet‟i nesh edilebileceğinin kabulü durumunda, Kur‟ân‟daki genel hüküm ifade eden âyetlerin delil gösterilerek, mücmel ve âmm nitelikli âyetleri açıklamak ve tahsis etmek üzere varid olan birçok Sünnet‟in reddedilebileceğine dikkat çekmektedir. Ġmâm ġâfiî bunu farazî bir iddia olarak ortaya koymamaktadır. Çünkü o, kendi zamanında bazı kimselerin Kur‟ân‟a aykırılık gerekçesiyle pek çok Sünnet‟i reddettiklerine bizzat Ģâhit olmuĢtur.195 ġâfiî, bu endiĢelerinde ne kadar haklı olduğunu ispat etmek için birden fazla âyeti delil olarak sunmakta ve Ģöyle demektedir:

“Hz. Peygamber'in Sünnet'ini Kur'ân'ın nesh ettiğini ve Hz. Peygamber'den

de onu nesh eden bir Sünnet'in rivâyet edilmediğini söylemek caiz olsaydı, Resûlullah'ın alım-satımla ilgili yasakladığı şeylerin hepsi hakkında, Hz. Peygamber'in, „Allah alım-satımı helal ve ribâyı haram kılmıştır‟196 âyeti gelmeden önce onları haram kıldığını söylemek caiz olurdu.197

Bunun gibi zina edenlerin recm edilmesini emreden Sünnet'in, „Zina eden kadın ve zina eden erkekten her birine yüzer değnek vurun.‟198

âyetiyle recm cezasının nesh edildiği ileri sürülebilir.199 Aynı

192 ġâfiî, er-Risâle, md., 329-331. 193

ġâfiî, er-Risâle, md.,333.

194 ÇalıĢ, “ġâfiî ve Yorumda Nesnellik ArayıĢı”, s. 1738. Ġmam ġâfiî‟nin bu endiĢesinin ne kadar yerinde olduğu, bazı araĢtırmacıların eleĢtirel değerlendirmelerinde açıkça görülmektedir. Meselâ, zaman bakımından önce olduğu hususunda, Nûr süresindeki âyetin sonra nâzil olduğu belirtilerek recm hadisleri devre dıĢı bırakılmaya çalıĢmıĢtır. ÇalıĢ, a.g.m., s. 738; bk., KırbaĢoğlu, “er- Risâle'nin ġekil ve Muhteva AçıĢından EleĢtirisi”, s. 230.

195 Sahip Beroje, “Gazâlî‟nin Nesh Meselesinde Ġmam ġâfiî‟ye Muhâlefeti”, 900. Vefat Yılında

Uluslararası Gazzâlî Sempozyumu, Ġstanbul, ĠFAV, 7-9-11-2011, s. 191-192.

196

el-Bakara, 2/275.

197 ġâfiî, er-Risâle, md., 333. 198 en-Nûr, 24/2.

58

şekilde „Hırsızlık yapan erkek ve kadının ellerini kesin‟200

âyetine dayanılarak hırz (muhafaza) altında olmayan ve 1/4 dinardan az olan hırsızlık suçlarında haddin düşmeyeceğini söylemek caiz olabilirdi. Çünkü „خلشغٌا/hırsızlık‟ lafzı, az olsun çok

olsun, hırz/muhafaza altında bulunsun veya bulunmasın, her türlü hırsızlığı kapsar. Böylece Hz. Peygamber'in her hadisi hakkında Kur'ân'da benzerini bulamayan kimse O, böyle bir şey söylememiştir, diye reddetmesi caiz olur. Bu şekilde Kitâb‟a muvafık olma ihtimali bulunsa bile hakkında mücmel nas bulunan her sünnet terk edilir.”201

Yukarıdaki bilgilerden hareketle Ebû Zehra, ġâfiî‟nin savunduğu Sünnet'in Kur'ân'la nesh edilemeyeceğine dair görüĢünün Ģu iki temele dayandığını belirtmektedir:

1. Nesih beyâna muhtaçtır: Sünnet, Kur'ân'ın beyânıdır. Sünnet'e bu beyân kuvvetini veren Kur'ân'dır. Neshin beyâna muhtaç olması hususuna gelince bu Ģöyledir: Nesih, naslarda önceki ve sonrakinin beyânına muhtaçtır. Hz. Peygamber‟in ameli ve ashabına beyân ettiği Ģeyler kuĢkusuz Sünnet ile sabit olacak Ģeylerdir. ġâfiî'ye göre Kur'ân'da mensûh olanların ekseriyeti ancak Sünnet'in delâletiyle bilinir. Öyle ise Sünnet'in mensûh olanlarını ancak Sünnet ile bilmek daha evladır. Çünkü beyân mevcuttur. Allah Teâlâ Ģöyle buyurmaktadır: “İnsanlara, kendilerine

indirileni açıklaman için ve düşünüp anlasınlar diye sana da bu Kur‟ân'ı indirdik.202

2. Sünnet bulunmaksızın, Kur'ân'la Sünnet'i nesh etmek caiz değildir: Eğer bu durum caiz olsaydı, Kur'ân'a muhalif olma ihtimali gözüken her hadisin reddedilmesi ve onunla amelin makbul olmaması gerekirdi. Dolayısıyla bu durumda Sünnet, Kur'ân'ın umûmunu tahsis edemezdi ve onu beyân edici olmazdı. Bunu kabul etmek, Sünnet'i müdafaa eden ġâfiî‟nin razı olacağı bir durum değildir.203

Sonuç olarak ġâfiî, neshi açıklarken Ģer'î deliller bağlamında Kur'ân ve Sünnet hiyerarĢisini göz önünde bulundurarak, Sünnet'in Kur'ân'ı beyân etme cihetine önemle vurgu yapmaktadır. Dolayısıyla beyân edilen, beyânı nesh edemez.

199 ġâfiî, er-Risâle, md., 333. 200 el-Mâide, 5/38. 201 ġâfiî, er-Risâle, md., 333. 202 en-Nahl, 16/44.

59

Diğer bir anlatımla O'na göre, “nasıl Sünnet olmadan Kur'ân'ın mücmel farzlarını

âmm ve hâss hükümlerini anlamak mümkün değilse, Sünnet olmadan hangi ayetin hangi ayeti nesh ettiğini doğru olarak tespit etmek de mümkün değildir. Çünkü nesh eden nas, mensûhun beyânıdır. Beyân görevi ise Sünnet'e verilmiştir. Eğer Kur'ân'ın Sünnet'i nesh ettiğini kabul edersek, beyân görevini Sünnet'ten alıp Kur'ân'a vermiş oluruz ki, bu beyân mekanizmasını tersine çevirmek olur. İşte Şâfiî‟nin, „Kur'ân, Sünnet'i nesh edemez‟, görüşünün şekillenmesinde etkili olan faktör de onun beyânla ilgili bu yaklaşımıdır.”204