I. III Ġlmî Ortam
1.2. ĠLMÎ YÖNÜ
1.2.2. Hocaları
Nîsâbûr‟da ilim tahsiline baĢlayan Vâhidî‟nin gerek burada gerekse diğer Ģehirlerde değiĢik ilim dallarında bir çok hocası olmuĢtur. Bu hocaları tanımaya çalıĢtığımızda bir kısmını, el-Basît‟in mukaddimesinde diğer kısmını da tabakat kitaplarında buluyoruz. 154
Vâhidî‟nin lugat ve edebî ilimler alanında hocası Ebû‟l-Fadl Ahmed b. Muhammed el-Arûdî (ö. 416/1026)‟dir. Sa„lebî, Arûdî‟nin edebî ilimlerde imam olduğunu, yaklaĢık 90 senesini kitapların hizmetinde geçirdiğini, ayrıca ömrünü kitapları mutalaa etmek ve Nîsâbûr‟daki ilim talebelerine hizmet etmekle harcadığını kaydeder. Müfessirin belirttiğine göre kendisi Arûdî‟den lugat ve edebî ilimleri okumuĢtur. Ayrıca Vâhidî, el-Basît‟inde sık sık Arûdî‟ye yer vermektedir. 155
Vâhidî‟nin Nahiv ilmindeki hocaları, Ebû‟l-Hasan Ali b. Muhammed el- Kuhundizî (420/1029) ve Ebû‟l-Hasan Ġmrân b. Musâ el-Mağribî (ö. 430/1038)‟dir. Arap edebiyatçısı ve gramercisi olan Kuhundizî‟nin ders halkasında bir çok kiĢi bulunmuĢ ve ondan icazet almıĢtır.156
Vâhidî, Kuhundizî‟nin yanına çocuk denecek yaĢta gitmiĢ ve ondan nahiv ilmini öğrenmeye çalıĢmıĢtır. Kendisi, bu hocası hakkında Ģöyle der: “Kuhundizî, dönemin en önemli Arap dil bilimcisi olup Arapçadaki bütün dil meselelerini çözecek kadar da alanında yetkindi. Ayrıca Kuhundizî, bendeki yeteneği keĢfedecek kadar basiret ve feraset sahibiydi. Nitekim talebeleri arasından bana bir ayrıcalık tanır ve zamanının belli bir kısmını sadece
153
Vâhidî, el-Vesît fî Tefsîri‟l-Kur‟âni‟l-Mecîd, I, 290; Vâhidî, et-Tefsîru‟l-Basît, (NeĢredenin mukaddimesi), I, 67-68; Vâhidî, Esbâbu‟n-Nuzûl, (Thk. Ahmed Sakar), Dâru‟l-Kitâbi‟l- Cedîde, yrs. 1969. s.425; Suyûtî, Buğyetu‟l-Vu„ât, II, 145; Yâkût el-Hamevî, Mu„cemu‟l-
Udebâ, IV, 1663; Vâhidî, el-Vesît fî Tefsîri‟l-Kur‟âni‟l-Mecîd, I, 290; Vâhidî, Esbâbu‟n- Nuzûl, (Thk. Sakar), s.425; Mehdî, a.g.e., s.65; Abdurahman Çetin, “Vâhidî”, DĠA, Ġstanbul,
2012, XXXXII, 438-439.
154 Yâkût el-Hamevî, Mu„cemu‟l-Buldân, V, 331; Vâhidî, et-Tefsîru‟l-Basît, I, 56.
155 Sa„lebî, Tetimmetu Yetimetu‟d-Dehr, V, 205; Yâkût el-Hamevî, Mu„cemu‟l-Udebâ, IV, 1663;Vâhidî, et-Tefsîru‟l-Basît, I,417.
156 es-Safedî, Naktu‟l-Himyân fî Nuketi‟l-„Umyân, s. 215;Yâkut Mu„cemu‟l-Udebâ, IV, 1663; Vâhidî, et-Tefsîru‟l-Basît, I,417; Ġbnu‟l-Kiftî, a.g.e., II, 310; Suyûtî, Buğyetu‟l-Vu„ât, II, 186.
33 benim eğitimime ayırırdı.”157
Diğer hocası Mağribî, Nîsâbûr‟a gelir gelmez Vâhidî onun müdavimlerinden olmuĢtur. Vâhidî, onu Ģöyle anlatmaktadır: Mağribî i„râb hususunda ulaĢılamaz bir konumdaydı. Zira o, nahiv alanında çağının tek kiĢisiydi.158
Suyûtî , Buğyetu‟l-Vu„ât adlı eserinde Mağribî‟yi fazilet sahibi büyük bir nahivci ve ezberi kuvvetli bir alim Ģeklinde nitelemektedir. Ayrıca Suyûtî, hem Mağribî‟nin Nîsâbûr ulemasından hem de onların Mağribî‟den faydalandığını söylemektedir.159
Kur‟ân ve kırâat alanındaki hocaları ise Ebû‟l-Kâsım Ali b. Ahmed el-Bustî, Ebû Osmân Saî„d b. Muhammed el-Hîrî (ö. 427/1036) ve Ebû‟l-Hasan Ali b. Muhammed b. Abdillâh b. Muhammed el-Fârisî (ö.430/1038)‟dir. Vâhidî, el- Bustî‟nin yanında Kur‟ân‟ı Kerîm‟i defalarca hatmetmiĢ ve Ebû Bekr Ahmed b. Huseyn b. Mihrân (ö. 381/992)‟ın görüĢlerinin çoğunu ondan öğrenmiĢtir. Ġbn Cezerî, el-Bustî‟yi Ġbn Mihrân‟ın talebesi ve Vâhidî‟nin hocası olarak tanıtmaktadır.
160
Vâhidî‟nin baĢka bir kırâat hocası olan el-Hîrî ise Nîsâbûr, Irak ve Hicâz‟da çok sayıda hocadan kırâat dersi almıĢ ve bu alanda yetkin bir Ģahsiyet olmuĢtur. Hatta öyle bir seviyeye gelmiĢtir ki kırâat ondan sorulur olmuĢtur. Vâhidî, kırâat hocaları olan el-Fârisî ve el-Hîrî hakkında Ģöyle demektedir: “Onlarla yaĢlılık dönemlerinde tanıĢtım. Nitekim Onlar o zamana kadar pek çok hoca ve talebe görmüĢlerdi. Dolayısıyla her ikisi de kırâatte o kadar yetkindiler ki kendi çağdaĢları tarafından parmakla gösterilir olmuĢlardır.” 161 Ġbn Cezerî (ö. 833/1429), el-Fârisî‟nin
farklı kırâat vecihlerini Ebû Bekr Ahmed b. Huseyn b. Mihran
kanalıyla aldığını, dolayısıyla onun kırâatte yetkin bir imam olduğunu belirtmektedir.162
Ebû Ġshâk Muhammed b. Ġbrâhîm es-Sa„lebî de onun tefsir ve kırâat hocasıdır. Vâhidî, alet ilimlerinde belli bir mesafe katettikten sonra hocası el-Arûdî, tefsir iliminin altyapısını oluĢturan ilimlerin hepsinin Vâhidî‟de olgunlaĢtığını fark etmiĢ ve artık onun ulum-i aliyeden ulum-i „aliyeye yönelmesi gerektiğine karar
157 Yâkût el-Hamevî, Mu„cemu‟l-Udebâ, IV, 1662; Suyûtî, Buğyetu‟l-Vu„ât, II, 186; Vâhidî, et-
Tefsîru‟l-Basît, I,460.
158
Vâhidî, et-Tefsîru‟l-Basît, (NeĢredenin mukaddimesi), I, 58; Altındağ, a.g.e., s. 34; Mehdî,
a.g.e., s.67.
159 Suyûtî, Buğyetu‟l-Vu„ât, II, 233.
160 Vâhidî, et-Tefsîru‟l-Basît, I, 421; Ġbn Cezerî, Gâyetu‟n-Nihâye fî Tabakâti‟l-Kurrâ, I,50; Mehdî, a.g.e., s.67; Zehebî, M„arifetu Kurrâi‟l-Kibâr „ala‟t-Tabakâti ve‟l-A„sar, II,663. 161
Vâhidî, et-Tefsîru‟l-Basît, I, 422; Zehebî, Ebû „Abdillah ġemsuddîn Muhammed b. Ahmed, el-
MuĢtebeh fî‟r-Rical Esmâihim ve Ensâbihim, Hindistan, 1987, 1,185; Zehebî, el-„Ġber,
I,436; Suyûtî, Tabakâtu‟l-Mufessirîn, s.55-79-108. 162 Ġbn Cezerî, Gâyetu‟n-Nihâye fî Tabakâti‟l-Kurrâ, I, 505.
34
vermiĢtir. Vâhidî, bu konuda Ģöyle demektedir: Ben yıllarca el-Arûdî‟den ayrılmadım. Gündoğumundan günbatımına kadar hep onunlaydım. Ondan dinliyordum, okuyordum, yazıyordum ve onun talebeleriyle müzakere ediyordum. Onunla birlikte okunmadık bir Ģiir divanı ve lugat kitâbı bırakmadık. Alet ilimlerine olan bu aĢırı ilgim onun dikkatini çekti ve bir gün beni “Bütün Ģiir divanlarını ve bütün lugat kitaplarını okudun. Artık tefsir ilmine yönelmen gerekmez mi? BaĢkaları uzak diyarlardan gelip müfessir Sa„lebî‟den tefsir dersleri alırken yakınında olduğun halde sen niye onu ihmal ediyorsun?” Ģeklinde uyardı. Ben de ona bütün bu alet ilimlerini tefsir için okuduğumu belirttim ve onu vefatına kadar bırakmadım. 163
Sa„lebî, kâri, müfessir, vaiz, edip ve güvenilir bir âlimdir. Bununla birlikte i„râb ve kırâat vecihlerini de iyi bilen, nakillerine güvenilen bir Ģahsiyettir. Sa„lebî, hafız olmakla birlikte Kur‟ân ilimlerinde de yetkindi. Bu nedenle kendisine “ġeyhu‟t-Tefsîr” denmektedir. Sa„lebî ve Se„alebî lakaplarıyla anılan bu büyük müfessir, tefsir ilminde eĢsiz bir alimdi. Dolayısıyla döneminin âlimleri ondan tefsir ilmini okumuĢlardır. Bunun dıĢında o, KuĢeyrî‟nin övgüsüne de mazhar olmuĢtur. 164 Sa„lebî‟nin güçlü ve üretken bir kalemi olduğundan yüzlerce eser ortaya koymuĢtur. Nitekim Vâhidî, onun ilmin deryası, fazilet ehlinin yıldızı, ümmetin baĢı ve âlimlerin medar-ı iftiharı olduğunu belirtmektedir. Ayrıca Vâhidî, tefsirini ve el-
Kamil fi Ġlmi‟l-Kur‟ân adlı eseri baĢta olmak üzere onun kaleme aldığı 500 eserini
ondan ders aldığını söylemektedir.165
Bazı âlimler, Seâ„lebî‟nin el-KeĢf ve‟l-Beyân adlı tefsirindeki mevzu hadisleri ve peygamber kıssalarını konu edinen Kitâbu‟l-„Arâis adlı eserindeki Ġsrailiyat türü kıssaları gerekçe göstererek onun, güvenirliğini yitirdiğini belirtmektedirler.166
Ancak bu eserlerdeki rivayetlerin insaflı bir eleĢtiriden geçtiğine inanmıyoruz. Nitekim ana tefsirlerimizin çoğu bu sorunla karĢı karĢıyadır. Zira bir çok müfessir
163
Zeynuddin, Kâsim b. Kutluboğa el-Hanefî, Kitâbu's-Sıkât mimmen lem Yek„a fî'l-Kutubi's-
Sitte, (Thk. ġavî b. Muhammed b. Sâlim), Yemen, 2011, VII,184; Vâhidî, et-Tefsîru‟l- Basît, I, 419.
164 Ġbnu‟l-Kiftî, a.g.e., I, 155; Ġbn Hallikân, a.g.e., I, 79. Zehebî, Siyeru A„lâmi‟n-Nubelâ, XVII, 435-437; Zehebî, el-„Ġber, II,256; Suyûtî, Tabakâtu‟l-Mufessirîn, s.28; Subkî, a.g.e., IV, 58; Ġbn Hallikân, a.g.e., I, 79; Ġbn Kesîr, el-Bidâye ve‟n-Nihâye, 15,660; Ġbnu‟l-„Ġmâd,
a.g.e., V,127; Ebû‟s-Safâ, el-Vâfî bi‟l-Vefeyât, VII, 201.
165 Vâhidî, et-Tefsîru‟l-Basît, I, 425; Altındağ, a.g.e., s. 37. 166 Zehebî, et-Tefsîr ve‟l-Mufessirûn, I,163.
35
amellerin faziletleriyle ilgili zayıf hadisleri tefsirlerinde söz konusu etmede bir beis görmemiĢ ve Ġsrailiyat türü rivayetlere de tefsirlerinde yer vermiĢlerdir.167
Vâhidî‟nin hocalarından biri de Ebû Sa„d Muhammed b. Abdirrahmân b. Muhammed el-Kencerûzî (ö. 453/1061)‟dir.168 Kencerûzî, Ebû Bekr b. Mihrân gibi önemli âlimlerden ders almıĢtır. Ayrıca Ahmed b. Hamdan el-Hîrî (ö.?) ve Ebû Saî„d el-Ġdrîsî (ö.?) gibi alimlerin ders halkalarına katılıp onları dinlemiĢtir. Bununla birlikte Ebû Bekr el-Beyhakî (ö. 458/1066), Ebû Abdillâh b. Muhammed el-Ferâvî (ö.500/1107), Ebû‟l-Muzaffer b. Ebû‟l-Kâsım el-KuĢeyrî (ö. 465/1072) ve Zâhir b. Tâhir es-Sem„ânî(ö. 533/1138) gibi alîmler ondan rivayette bulunmuĢlardır. Bundan baĢka Kencerûzî, binicilik ve atıcılık gibi sportif alanlarda ve dinî ilimlerin yanında tıp ilminde de kendini geliĢtirmiĢtir.169
Vâhidî‟nin bir diğer hocası muhaddis Ebû Sa„d Abdurrahmân b. Hamdân en- Nasruvî (ö. 433/1041)‟dir. Aslen Nîsâbûr‟lu olan Nasruvî, hadis alanında kendini geliĢtirmek için Irak, Hicâz ve diğer bir çok kente ilim tahsili için yolculuk yapmıĢtır. Ayrıca Nasruvî, Abdullâh b. Abbâs eĢ-ġatvî el-Bağdâdî (ö.?) ve Ebû Bekr el-Kati„î (ö.?) gibi bir çok hocadan hadis rivayet etmiĢtir. Vâhidî de Esbâbu‟n-Nuzûl adlı eserinde Nasruvî‟den rivayette bulunmuĢtur.170
Vâhidî‟nin kendisinden istifade ettiği âlimlerden biri de Ebû Hasan Muhammed b. Ahmed b. Ca„fer el-Mulkâbâzî el-Muzekkî (ö. 432/1040)‟dir.171 Vâhidî‟nin ilmî olgunlaĢmasında katkısı olan âlimlerin biri de Ebû Bekr Ahmed b. Hasan b. Ahmed el-HereĢî el-Hîrî (ö. 421/1030)‟dir. Bir ara Nîsâbûr kadılığını da yapan bu zat, Ebû‟l-Abbâs el-Asemm (ö. 346/957)‟ den rivayette bulunmuĢtur. 172
167 Mehdî, a.g.e., s.68; Altındağ, a.g.e., s. 37. 168
Kencerûz, Nîsâbûr‟un giriĢinde bulunan bir köyün adıdır. Bkz. Ebû Sa„d Abdulkerîm b. Muhammed b. Mansûr es-Sem„ânî, el-Ensâb, (Thk. „Abdulfettâh Muhammed el-Hulv), Mektebetu Ġbn Teymiye, Kâhire, 1981, X, 480.
169
Zehebî, Siyeru A„lâmi‟n-Nubelâ, XVIII, 101; Ġbnu‟l-Kiftî, a.g.e., III, 165; Sem„anî, Abdulkerîm b. Muhammed b. Mensûr b. Muhammed b. Abdulcebbâr Ebû Sa‟d, el-Ensâb, (Thk. Abdullâh „Umer Barudî), Dâru‟l-Cenan Beyrût, 1988, X, 480; Mehdî, a.g.e., s. 69; Ġbn Esîr, el-Lubâb fî Tehzîbi‟l-Ensâb, III, 113.
170 Zehebî, Siyeru A„lâmi‟n-Nubelâ, XVIII, 340;Subkî, a.g.e., V, 241; Zehebî, el-„Ġber, II, 268; Ġbn Esîr, el-Lubâb fî Tehzîbi‟l-Ensâb, III, 311.
171 Zehebî, Siyeru A„lâmi‟n-Nubelâ, XVIII, 596; Zehebî, el-„Ġber, II, 267.
172 Subkî, a.g.e., IV, 6-7; Zehebî, Siyeru A„lâmi‟n-Nubelâ, XVIII, 430; Zehebî, el-„Ġber, II, 243; Suyûtî, Tabakâtu‟l-Mufessirîn, s.79. Dâvudî, a.g.e., I, 394; Ġbnu‟l-‟Ġmâd, a.g.e., 5, 292.
36
Vâhidî‟nin hocalarından bir diğeri de vaiz Ġsmail b. Ġbrâhîm b. Muhammed en-Nasrâbâzî (ö. 428/1036)‟dir. 173 Nasrâbâzî‟nin babası Ġbrâhîm b. Muhammed (ö.?) Horasan‟ın Ģeyhi olarak bilinmekteydi. Onun vefatından sonra yerine oğlu Ġsmail Nasrâbâzî postniĢin olmuĢtur. Nasrâbâzî, Horasan, Nîsâbûr, Irak ve Hicâz gibi bir çok beldeye ilmî seyahatlerde bulunmuĢ ve oralardaki alimlerden istifade etmiĢtir.174
Ebû Hafs Ömer b. Ahmed b. Muhammed b. Mesrûr en-Nîsâbûrî (ö.448/1056) de Vâhidî‟nin en çok faydalandığı hocalardandır. Takvasıyla ünlenen Ebû Hafs, aralarında el-Hâkim en-Nîsâbûrî (ö. 405/1014)‟nin de bulunduğu pek çok hocadan istifade etmiĢtir. Bununla birlikte Ġbn Nuceyd (ö. 366/976) ve Ebû Sehl es-Sa„lûkî(ö. 369/797) gibi alimlerden de rivayette bulunmuĢtur.175
Vâhidî‟nin hocaları arasında ismi geçen Ģahsiyetlerden bir baĢkası da Ebû‟l- Huseyn Abdulğâfir b. Muhammed b. Abdilğâfir b. Ahmed el-Fârisî (ö. 448/1056)‟dir. Fârisî, Ġbn „Ġmreveyh (ö.368/798)‟ten Müslim‟in el-Câmi„u‟s-
Sahîh‟ini, Hattabî (ö. 388/998)‟den de Ğarîbu‟l-Hadîs adlı eserini rivayet etmiĢtir.176
Vâhidî‟nin buraya kadar yer verdiğimiz hocalarından baĢka daha pek çok hocası vardır. Sadece isimlerini vermekle yetineceğimiz bu hocalar arasında muhaddis ve vaiz olan Ebû Osmân , Ġsmail b. Abdirrahmân b. Ahmed es-Sâbûnî en- Nîsâbûrî (ö. 449/1057),177 Ebû Ġshâk, Ġbrâhîm b. Muhammed b. Ġbrâhîm el-Ġsferâyînî (ö. 418/1026),178 Mufaddal b. Ġsmail b. ġeyhi‟l-Ġslâm b. Ebî Bekr el-Curcânî (ö. 431/1039),179 Ebû Mansûr Abdulkâhir b. Tâhir b. Muhammed b. Abdillâh et-Temîmî
173 Nasrâbâz, Nîsâbûr‟un yukarısında bulunan bir mahallenin adıdır. Bkz. Sem„anî, el-Ensâb, XII, 88.
174
Zehebî, Siyeru A„lâmi‟n-Nubelâ, XVIII, 340; Subkî, a.g.e., V, 241; Fârisî, el-Muntahâb, s. 129.
175 Fârisî, el-Muntahâb, s.328; Zehebî, Siyeru A„lâmi‟n-Nubelâ, XVIII, 10; Zehebî, el-„Ġber, II, 392.
176
Fârisî, el-Muntahâb, s. 361; Zehebî, Siyeru A„lâmi‟n-Nubelâ, XVIII, 19; Zehebî, el-„Ġber, II, 324; Vâhidî, et-Tefsîru‟l-Basît, (NeĢredenin mukaddimesi), I, 66; Mehdî, a.g.e., s. 70. 177 Ġsnevî, Ebû Muhammed Cemâluddîn Abdurrahîm b. el-Hasan b. „Alî el-Umevî Tabakâtu‟Ģ-
ġâfî„iyye, Dâru‟l-Kutubi‟l-„Ġlmiyye, Beyrût, 1987, II, 43;Sa„lebî, Tetimmetu Yetimetu‟d- Dehr, V, 316; Zehebî, Siyeru A„lâmi‟n-Nubelâ, XVIII, 40; Sem „anî, el-Ensâb, V, 496.
178 Ġbn. Hidâyetillâh, Tabakâtu‟Ģ-ġâfî„iyye, s. 135; Fârisî, el-Muntahâb, s. 120; Nevevî, Ebû Zekeriyyâ Yahyâ Ġbni ġeref, Tabakâtu‟l-Fukehai‟Ģ-ġâfî„iyye, (Thk. „Alî „Umer), Kâhire, 2009, s.134; Nevevî, Tehzîbu‟l-Esmâi ve‟l-Lugât, II,169; Subkî, Tabakâtu‟Ģ-ġâfî„iyyeti‟l-
Kubrâ, IV, 256; Zehebî, Siyeru A„lâmi‟n-Nubelâ, XVII, 353; Vâhidî, el-Vesît fî Tefsîri‟l- Kur‟âni‟l-Mecîd, II, 223.
179 Zehebî, el-„Ġber, II, 266; Zehebî, Siyeru A„lâmi‟n-Nubelâ, XVII, 518; Subkî, Tabakâtu‟Ģ-
37
el-Bağdâdî (ö. 429/1037),180 Ebû Bekr Ahmed b. Muhammed b. Ahmed b. Abdillâh b. Hâris et-Temîmî el-Ġsbehanî en-Nîsâbûrî (ö. 430/1038),181 Ebû Ömer Saî‟d b. Hibetillâh el-Bistâmî (ö. 502/1108),182 Ebû Tâhir Muhammed b. Muhammed b. Ma„miĢ b. Ali b. Eyyub ez-Ziyâdî (ö. 410/1020)183 gibi zatlar sayılabilir.