• Sonuç bulunamadı

I. III Ġlmî Ortam

1.3. ESERLERĠ

Uzun yıllar medreselerde müderrislik yapan Vâhidî, baĢta tefsir olmak üzere, çeĢitli ilim dallarında eserler kaleme almıĢtır. Bu eserlerin bir kısmı matbu, bir kısmı elyazmadır. Ayrıca bunlar arasında kaynaklarda adı geçip günümüze ulaĢamayan eserler de vardır.276

Vâhidî‟nin ilgi alanı tefsir, Kur‟ân ilimleri, dil ve edebiyat olduğundan kaleme aldığı eserleri de genellikle bu alanlara aittir. Vâhidî‟nin eserleri, kendisine

270 Örnek için bkz. Suyûtî, Ebû‟l-Fadl Celâluddîn „Abdurrahmân b. Ebî Bekr b. Muhammed el- Hudayrî eĢ-ġâfîî, Lubâbu‟n-Nukûl fî Esbâbi‟n-Nuzûl, Muessesetu‟l-Kutubi‟s-Sikâfîyye, Beyrût, 2002, s.9.

271 Örnek için bkz. Suyûtî, Lubâb, s.11-13-14-192-203. 272 Örnek için bkz. Suyûtî, Lubâb, s. 99.

273

Örnek için bkz. Nevevî, Ebû Zekeriyyâ Yahyâ b. ġeref b. Murî, et-Tibyân fî Adâbi Hemeleti‟l-

Kur‟ân, (Thk: BeĢir Muhammed „Uyûn), Mektebetu‟l-Mueyyed, Taif, 1991, s. 121-129-

130.

274 Örnek için bkz. Ġbn Hacer, Ebû‟l-Fadl ġihâbuddîn Ahmed b. „Alî b. Muhammed el-„Askalânî,

el-„Ucâb fî Beyâni‟l-Esbâb, (Thk. Ebu „Abdurrahmân Fevvad ve Ahmed Zamirlî), Dâru Ġbn

Hazm, 2002, s. 197-200-222-298-307-315.

275 Örnek için bkz. Menna„ b. Halîl el-Kettân, Mebâhisu fî „Ulumi‟l-Kur‟ân, Mektebetu Vehbe, Kâhire, Tarih Yok. S. 71-72-73-76.

53

aidiyeti kesin olan eserler ile kendisine aidiyeti kesin olmayan eserler olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.

a- Vâhidî‟ye aidiyeti kesin olan eserler

1-et-Tefsîru‟l-Besit:277 Vâhidî‟nin en önemli eserlerinden sayılan bu tefsir, Cami„atu‟l-Ġmam Muhammed b. Suûd el-Ġslâmiyyede on beĢ doktora öğrencisi tarafından yirmi beĢ cilt halinde tahkik edilerek 2010 senesinde yayımlanmıĢtır. Vâhidî‟nin bu eseri diğer iki tefsiriyle birlikte onun “en meĢhur eserleri” ünvanını almıĢ ve onun isminin geçtiği her yerde onunla anılır olmuĢtur.278

Vâhidî‟nin tefsir sahasındaki ilk eseri olan el-Basît‟in yazılmasına baĢlanılan tarih bilinmemekle birlikte bitiĢ tarihini kendisi 446/1054 olarak belirtmektedir.279 Vâhidî, tefsirinin bir çok yerinde lugâvî tahlillere ağırlık vermiĢtir. Ġbnu‟l-Kiftî de Vâhidî‟nin eserlerinde lugat, nahiv ve Ģiirle istiĢhada çokça baĢvurduğunu, ayrıca onun el-Basît adlı tefsirini inceleyen kiĢinin müfessirin Arapçada ne kadar yetkin olduğunu göreceğini belirtmektedir.280

Suyûtî de her müfessirin Kur‟ân‟ı tefsir ederken ağırlıklı olarak daha fazla söz sahibi olduğu ilimler açısından bir yaklaĢım sergilediğini, nahivcilerin nahiv ilminin kurallarına ve ihtilaflı meselelerine ağırlık verdiğini söylemektedir. Suyûtî, Zeccâc‟ı ve Vâhidî‟nin el-Basît adlı tefsirindeki uygulamasını buna örnek olarak zikretmektedir.281

el-Basît, önemli ve büyük bir tefsir olmakla birlikte282 zayıf ve uydurma hadisleri barındırdığı ve anlamın buharlaĢmasına neden olan tefsirle ilgisiz dilsel açıklamalara geniĢçe yer verdiğinden dolayı eleĢtirilmiĢtir. Buna rağmen Vâhidî‟den sonraki müfessirler bu esere yönelmiĢ ve onu kaynak olarak göstermiĢlerdir. 283

Vâhidî, bu tefsirinin mukaddimesinde eseri yazma gerekçesinden, lugat ve nahiv ilminin tefsirdeki öneminden ve müfessirde bulunması gereken özelliklerden

277 Yâkûtel-Hamevî, Mu„cemu‟l-Udebâ, IV, 1662; Dâvûdî, a.g.e., I,394-396; Subkî, a.g.e., V,241; Zehebî, Siyeru A„lâmi‟n-Nubelâ, XVIII, 340; Yâfî„î, a.g.e., III, 74; Suyûtî, Tabakâtu‟l-

Mufessirîn, s.79; Ġbnu‟l-Kiftî, a.g.e., III, 223; Ġbn Hallikân, a.g.e., III, 303; Ġbnu‟l-„Ġmâd, a.g.e., V, 292; Ġbn Kesîr, el-Bidâye ve‟n-Nihâye, XVI, 57.

278 Ġbn Kâdi ġuhbe, Tabakâtu‟Ģ-ġâfî„iyye, I, 277. TaĢköprizâde, Miftâhu‟s-Sa‟âde ve

Misbâhu‟s-Siyâde fî Mevdû‟âti‟l-‟Ulûm, II,57.

279 Vâhidî, et-Tefsîru‟l-Basît, XXIV, 476. 280

Ġbnu‟l-Kiftî, a.g.e., II, 223; Mehdî, a.g.e., s. 82. 281 Suyutî, el-Ġtkân, II, 378; Barkiyyî, a.g.e., s.11.

282 Carl, Brockellman, GAL, Suppl. Leyden, 1937, I, 730-731. 283 Vâhidî, et-Tefsîru‟l-Basît, (NeĢredenin mukaddimesi), I, 343.

54

söz etmiĢtir. Bununla birlikte bazı hocalarının isimlerini zikretmiĢ ve tefsirdeki yöntemine dair kısa ve özlü bilgiler vermiĢtir.284

Ġslâm aleminin farklı kütüphanelerinde el-Basît‟in yazma nüshaları bulunmaktadır. Örneğin, 632/1234 senesinde kaleme alınan beĢ ciltlik bir nüsha Kâhire‟deki Revvâku‟l-Meğâribe isimli kütüphanenin tefsir kısmında 303 numarada bulunmaktadır.285

Biri altı ciltlik, diğeri de bir ciltlik iki yazma da Dâru‟l-Kutubi‟l- Mısriyye de bulunmaktadır. Altı ciltlik nüsha hicri 1270 senesinde yazılmıĢtır. BaĢka bir nüsha da Kâhire‟deki Ma„hedu Ġhyâi‟l-Mahtûtâti‟l-„Arabiyye‟de blunmaktadır. Bir yazma da Sana‟daki el-Cami„u‟l-Kebîr‟de bulunduğu söylenmektedir. BaĢka yazma nüshaların Mektebetu Cisrbetî, Cami„atu‟l-Ġmam, Dâru‟l-Kutubi‟z-Zâhiriyye ve Türkiye‟deki Ġskilip kütüphanelerinde bulunmaktadır. Türkiye‟deki nüsha hicri 616 senesinde yazılmıĢtır.286

el-Basît,tezimizin konusunu teĢkil ettiği için burada

daha fazla detaya girmeyeceğiz.

2- el-Vecîz fi Tefsîri‟l-Kitâbi‟l-„Azîz:287 Enteresan bir kitap olduğu söylenen bu eserin bir diğer adı el-Vecîz fi Tefsîri‟l-Kur‟ân‟i‟l-„Azîz‟dir.288

Vâhidî, bu eseri bazı öğrencilerinin bütün ayetlerle ilgili kısa ve özlü izahlar içeren bir Kur‟ân tefsirini yazması yönündeki talepleri üzerine telif etmiĢtir. el-Basît adlı tefsiri yazmaya baĢlamıĢ olan Vâhidî, bu tefsiri bitirmeden, öğrencilerinden gelen talep muvacehesinde el-Vecîz‟i de yazmaya baĢlamıĢtır. Vâhidî, bu konuda Ģunları söylemektedir: “Daha önce benzeri telif edilmemiĢ nitelikte bir tefsir yazmaya baĢlamıĢtım. Kur‟ân‟a verdiğim önemden dolayı bu iĢ hayli uzadı. Ancak ilim açısından da alt seviyelerde olan bir grup aceleci insan, kolayca okunup anlaĢılan ve tefsir alanında telif edilen en veciz eserlerden birini yazmam konusunda acele etmemi sağladılar.”289

284 Vâhidî, et-Tefsîru‟l-Basît, I, 500. 285

Vâhidî, et-Tefsîru‟l-Basît, (NeĢredenin mukaddimesi), I, 364. 286

Vâhidî, et-Tefsîru‟l-Basît, (NeĢredenin mukaddimesi), I, 364-370.

287Yâkût el-Hamevî, Mu„cemu‟l-Udebâ, IV, 1662; Dâvûdî, a.g.e., I,394-396; Subkî, Tabakâtu‟Ģ-

ġâfî„iyyeti‟l-Kubrâ, V, 241; Zehebî, Siyeru A„lâmi‟n-Nubelâ, XVIII, 340; Yâfî„î, a.g.e.,

III, 74; Suyûtî, Tabakâtu‟l-Mufessirîn, s.79; Ġbnu‟l-Kiftî, a.g.e., III, 223; Ġbn Hallikân,

a.g.e., III, 303; Ġbnu‟l-„Ġmâd, a.g.e., V, 292; Ġbn Kesîr, el-Bidâye ve‟n-Nihâye, XVI,57.

288 Ġbnu‟l-Kiftî, a.g.e., II, 223.

289 Vâhidî, et-Tefsîru‟l-Basît, I, 79-80; Vâhidî, el-Vecîz fî Tefsîri‟l-Kitâbi‟l-„Azîz, I, 87; Mehdî,

55

ġöhreti açısından el-Basît ve el-Vesît‟ten geri kalmayan el-Vecîz, üslup ve hacim itibariyle de Celâleyn tefsirini anımsatmaktadır. Suyûtî, Celâleyn adlı tefsiri kaleme alırken el-Vecîz, onun itimat ettiği temel kaynaklardan biri olmuĢtur.290

Vâhidî, el-Vecîz‟de Ġbn Abbâs ve onun derecesindeki otoritelerin tefsirlerini ele aldığını belirtmekte ve surelerin faziletleri ile ilgili rivayetlere yer vermemektedir.291 O, ayetleri kelime kelime izah etmiĢ, gerekçesini de Ģöyle belitrmiĢtir: Bunu yapmaktan gayem himmetleri ölmüĢ ve ilimden elini eteğini çekmiĢ kiĢileri gayrete getirmek ve onları okumaya teĢvik etmektir. Vâhidî bu eserinde, el-Basît ve el-Vesît‟teki uzun lugavî ve gramer tahlillerinden kaçınmıĢtır. Ancak diğer eserlerindeki gibi nâsih mensûha dair açıklamalara yer vermiĢtir. Bunun dıĢında yer yer belagat meselelerine de değinen Vâhidî, nuzûl sebepleri de yer vermeyi ihmal etmemiĢtir. Bazı görüĢlerin sahiplerini belirtmeyen Vâhidî, fıkıh usulüyla ilgili kaideleri de dikkate almıĢtır. Örneğin ayet lafızlarındaki emir kiplerinin türünü belirtmektedir.292

el-Vecîz, Muhammed b. Ömer en-Nevevî el-Câvî‟nin Merâhu Lebîd li KeĢfi Ma„âni'l-Kur‟ân‟i‟l-Mecîd adlı tefsirinin kenarında 1887 senesinde Mısır‟da

basılmıĢtır. Ayrıca, bu eserin tahkikli neĢirleri 1995‟te Kâhire‟de yapılmıĢtır. DimaĢk-Beyrût‟ta 1995‟te de Mustafa es-Sakkâ ve Safvan Adnan Davûdî tarafından neĢri yapılmıĢtır. Bu eser, Mehmet Ali Kara tarafından da Türkçeye tercüme edilmiĢtir.293

3-el-Vesît fi Tefsîri‟l-Kur‟âni‟l-Mecîd:294 el-Basît ve el-Vecîz‟den sonra telif edilen bu eser, ne el-Basît kadar uzun ve hacimli ne de el-Vecîz kadar kısadır. Her ne kadar bu eserin el-Basît gibi kendine has ayırıcı özellikleri bulunsa da genel olarak o,

el-Basît‟ten seçme yapılarak hazırlanmıĢtır.295 Vâhidî‟nin diğer tefsirlerinden daha meĢhur olan bu eserin yazma nüshaları da müfessirin diğer tefsirlerinin yazma

290 Davûdî, a.g.e., I, 101;Suyûtî, Buğyetu‟l-Vu„ât, I, 401. 291

Vâhidî, el-Vecîz fî Tefsîri‟l-Kitâbi‟l-‟Azîz, I, 87. 292

Vâhidî, el-Vecîz fî Tefsîri‟l-Kitâbi‟l-‟Azîz, I, 99.

293 Hadiye Ünsal, Ebû‟l-Hasan el-Vâhidî‟nin Hayatı, Eserleri ve Tefsir Târîhindeki Yeri, Çukurova Üniversitesi Ġlahiyat Fakültesi Dergisi, c.13, sayı, 1, s. 135-164.

294 Yâkût el-Hamevî, Mu„cemu‟l-Udebâ, IV, 1662; Dâvûdî, Tabakâtu‟l-Mufessirîn, I,394-396; Subkî, a.g.e., V, 241; Zehebî, Siyeru A„lâmi‟n-Nubelâ, XVIII, 340; Yâfî„î, a.g.e., III, 74; Suyûtî, Tabakâtu‟l-Mufessirîn, s.79; Ġbnu‟l-Kiftî, a.g.e., III, 223; Ġbn Hallikân, a.g.e., III, 303; Ġbnu‟l-‟Ġmâd, a.g.e., V, 292; Ġbn Kesîr, el-Bidâye ve‟n-Nihâye, XVI,57.

56

nüshalarından daha fazladır.296 Nitekim el-Vesît, ilim ehli tarafından büyük bir teveccüh görmüĢtür. Hatta bazı alîmler bu eseri okumak ve okutmakla yetinmemiĢ aynı zamanda tümünü ezberlemiĢtir.297

Hicri 461/1069 senesinde tamamlandığı bilinen bu eser,298 bir heyet tarafından tahkik edilerek 1994 yılında Beyrût‟ta basılmıĢtır.299

Vâhidî‟nin el-Vesît‟te görüĢlerine sıkça yer verdiği sahabe ve tabiin arasında Ġbn Abbâs, Ata b. Ebî Rabâh, Dahhâk, Suddî el-Kebîr, Ali b. Ebî Talha ve Katâde gibi isimler öne çıkmaktadır. Bunun dıĢında Mukâtil b. Suleymân, Yahyâ b. Ziyâd el-Ferrâ ve Zeccâc gibi alimlere de yer verilmektedir. Surelerin faziletleriyle ilgili rivayetlerde bulunan müellif, bu rivayetleri senetleriyle birlikte vermektedir. Rivayet açısından el-Basît‟ten daha zengin olan el-Vesît, lugat, gramer ve tefsir bilgileri açısından ise ondan daha kısadır.300

Dilbilimsel tefsirin önemli simalarından olan Vâhidî, bu eserinin mukaddimesinde Kur‟ân‟ı, Kur‟ân ve sünnetle tefsir etmenin gerekliliği üzerinde durmuĢ ve bu husuta çeĢitli hadisler rivayet etmiĢtir.301

Ġsmail b. Muhammed el-Hadrâmî (ö. 677/1278), el-Vesît tefsiri hakkında “„Umdetu‟l-Kavî ve‟d-Daî„f el-KâĢifi li mâ Vaka„a fî Vesîti‟l-Vâhidî mine‟t-Tebdîli

ve‟t-Tahrîf” adında bir eser kaleme almıĢtır. Hadramî, bu çalıĢmasında el-Vesît‟teki

muğlak ifadeleri izah etmeiĢ, özel isim ve kiĢiler hakkında açıklamalar yapmıĢ ve eserin tahrif olmuĢ yerlerini tashih etmiĢtir. Brockelmann, bu eserin adından yola çıkarak, Hadrâmî‟nin bu eserinin el-Vesît için reddiye mahiyetinde olduğunu zannetmiĢtir.Ancak Hadrâmî‟nin bu eseri detaylı bir Ģekilde incelendiğinde onun, el-

Vesît‟in anlaĢılmasında ciddi bir katkısı olduğu fark edilecektir. Ayrıca ġeci„ Ali es-

Seyyid Fercânî de “el-Kadâye‟n-Nahviyye ve‟s-Sarfiyye fi‟l-Vesît” adında bir doktora çalıĢması yapmıĢtır. Ancak onun bu çalıĢması Kehf suresine kadar olup tahkikten öteye gidememiĢtir.302

el-Basît ve el-Vecîz‟in ikisinde de hedefi tutturamadığnı düĢünen müfessir,

kendisini el-Vesît‟in telifine sevk eden etkenleri “Uzun zamandan beri el-Basît kadar

296

Vâhidî, et-Tefsîru‟l-Basît, (NeĢredenin mukaddimesi), I, 79. 297

Subkî, a.g.e., V,241; Barkiyyî, a.g.e., s.12; Mehdî, a.g.e., s. 88. 298 Abdurahman Çetin, , Vâhidî, DĠA, Ġstanbul, 2012, XXXXII, 439.

299 Osman Kara, “Vâhidî ve Tefsirindeki Metodu”, GümüĢhane Üniversitesi Ġlahiyat Fakültesi Dergisi, c. 2, sayı: 3, 2013, s. 297-316.

300

Vâhidî, et-Tefsîru‟l-Basît, (NeĢredenin mukaddimesi), I, 79. 301 Vâhidî, el-Vesît fî Tefsîri‟l-Kur‟âni‟l-Mecîd, I, 48-49.

302 Barkiyyî, a.g.e., s.12; Brockelmann, a.g.e., I, 730.-731; Mehdî, a.g.e., s. 89; Altındağ, a.g.e., s.42.

57

kapsamlı ve el-Vecîz kadar da kısa olmayan vasat bir tefsir kaleme almayı düĢünüyordum. Zira el-Basît çok kapsamlı olduğundan ilme merakı zayıf olan bir kısım ilim ehli için bıktırıcı, el-Vecîz‟de kısa ve dar kapsamlı olduğundan dolayı tembelliğe alıĢmıĢ bir kısım ilim talebesi için anlaĢılması zor bir kitap halini almıĢtı”303

Ģeklinde açıklamaktadır.

4- Tefsîru‟n-Nebî: Vâhidî‟ye nisbet edilen bu eser, Yâkût, Subkî, Davûdî, Zehebî, Sem„ânî ve Ġsmail BaĢa el-Bağdâdî tarafından bu Ģekilde isimlendirilmiĢtir.304 Söz konusu tesmiyeden Vâhidî‟nin bu eserinin bir tefsir çalıĢması olduğu anlaĢılmaktadır. Ancak Ġbn Kâdî ġuhbe, bu eserin adını Tefsîru

Esmâi‟n-Nebî Ģeklinde nakletmektedir. Ġbnu‟l-„Ġmâd da bu hususta ona tabi

olmuĢtur.305

Ġbn Kâdî ġuhbe ve Ġbnu‟l-„Ġmâd tarafından bu isimle kayda geçirilen söz konusu eserin isminden hareketle onun Kur‟ân tefsiriyle ilgili bir telif olmadığı anlaĢılmaktadır. Mehdi de Vâhidî‟nin tabakat kitaplarındaki tercemesinde tefsirlerinden bahsedilirken Tefsîru‟n-Nebî isimli bir tefsire yer verilmediğini gerekçe göstererek Ġbn Kâdî ġuhbe ve Ġbnu‟l-„Ġmâd‟ın görüĢlerini tercih etmektedir.306 Ayrıca el-Vesît tefsiri üzerinde en‟Nahvu fi‟l-Vesît li‟l-Vâhidî adlı bir çalıĢma yapan Bârkiyyî de Vâhidî‟nin bu eserine Tefsîrü Esmai‟n-Nebi ismiyle yer vermektedir.307 Ancak el-Basît‟in naĢiri bu görüĢü redetmektedir. Ona göre, günümüze kadar ulaĢmayan bu eser, bir tefsir Kitâbıdır.308

5-Esbâbu‟n-Nuzûl309 Vâhidî‟nin bu eseri, alanında telif edilmiĢ eserlerin en önemlilerindendir.310 Ayetlerin nuzûl sebeplerini konu edinen çalıĢmaların ilklerinden sayılan bu eser, aynı zamanda alanının en meĢhur eserlerindendir. Nitekim bu eser sayesinde nuzûl sebepleri konusu adeta Vâhidî ile özdeĢleĢmiĢtir; Vâhidî dendiğinde akla onun bu eseri, nuzûl sebepleri dendiğinde de akla Vâhidî

303Vâhidî, el-Vecîz, I,87; el-Vesît, I, 150. 304

Yâkût el-Hamevî, Mu„cemu‟l-Udebâ, IV, 1663;Dâvûdî, a.g.e., I,395; Subkî, a.g.e., V, 241; Zehebî, Siyeru A„lâmi‟n-Nubelâ, XVIII, 341; Ġsmâ„il BaĢa, a.g.e., I, 350; Sem‟ânî, et- Tehbir fî Mu„cemi‟l-Kebir, I, 299.

305

Ġbn Kâdi ġuhbe, Tabakâtu‟Ģ-ġâfî„iyye, I, 278; Ġbnu‟l-„Ġmâd, a.g.e., V, 292. 306

Mehdî, a.g.e., s. 96; Altındağ, a.g.e., s.43. 307 Barkiyyî, a.g.e., s.13.

308 Vâhidî, et-Tefsîru‟l-Basît, (NeĢredenin mukaddimesi), I, 88.

309 Yâkût el-Hamevî, Mu„cemu‟l-Udebâ, IV, 1662; Dâvûdî, a.g.e., I, 394-396; Subkî, a.g.e., V, 241; Zehebî, Siyeru A„lâmi‟n-Nubelâ, XVIII, 340; Yâfî„î, a.g.e., III, 74; Suyûtî,

Tabakâtu‟l-Mufessirîn, s.79; Ġbnu‟l-Kiftî, a.g.e., III, 223; Ġbn Hallikân, a.g.e., III, 303;

Ġbnu‟l-„Ġmâd, a.g.e., V, 292; Ġbn Kesîr, el-Bidâye ve‟n-Nihâye, XVI,57. 310 Suyûtî, el-Ġtkân, I, 59.

58

gelmektedir. Ġbn Hacer el-Askalânî (ö. 852/1448) bu alanla ilgili el-„Ucab fî

Beyâni‟l-Esbâb adlı eserini telif ederken Vâhidî‟nin bu eserini esas almıĢtır. Ayrıca

Burhânuddîn b. Ömer el-Ca„berî (ö. 732/1332) de herhangi bir ilavede bulunmadan isnadları hazfetmek suretiyle bu eseri kısaltmıĢtır.311

ZerkeĢî de el-Burhân adlı eserinde sebebi nuzûl ilminin önemine değindikten sonra aralarında müfessirin bu eserinin de bulunduğu alanla ilgili telif edilmiĢ seçkin bazı eserlerin isimlerini zikretmektedir.312

Vâhidî, kendisinden sonra yazılmıĢ bir çok esere kaynak teĢkil eden bu eserinin baĢında, bir ayetin nüzul sebebine ve arkaplanındaki olaya vakıf olmadan o ayetin maksadının ve tefsirinin bilinemeyeceğini belirtmektedir. Müfessir, bu eseri yazma gerekçesini ise Ģöyle açıklamaktadır: “Bugüne gelindiğinde herkes kendi yularını cehaletin eline vermiĢ olduğu halde tamamen yalan ve iftira türünden Ģeyler uyduruyordu. Bunu yaparken de nuzûl sebeplerinden habersiz olarak Kur‟ân tefsirine kalkıĢanlara dönük nebevî tehditlere de pek kulak asmıyordu. Bu durum beni nüzul sebepleri konusunda derli toplu bir eser yazmaya sevk etti. Böylece bu konuda bilgi arayan ve Kur‟ân‟ın nüzulu hakkında görüĢ Beyân etmek isteyen kiĢiler, bu eser sayesinde sağlam ve yeterli bilgi sahibi olacak ve böylelikle neyin doğru neyin yanlıĢ olduğunu bilecektir.”313

Vâhidî, bir ayetin tarihi serüvenini ve nüzul sebebini bilmeden onu tefsir etmeye kalkıĢmak mümkün değildir demektedir.314

Müfessirin nuzûl sebepleri ilminin gerekliliği ile ilgili bu ve benzer ifadelerini abartılı bulmamakla birlikte Subhî Sâlih (ö. 1986) onun bu eserini tarihi hatalar, mantıksal yanlıĢlıklar ve mübalağalı anlatımlar içerdiği gerekçesiyle eleĢtirmektedir.315

Ayrıca Suyûtî de onun bu çalıĢmasını eksik ve senetlerinin hazfedilmiĢ olmasını gerekçe göstererek tenkit etmektedir.316

Ġbn HiĢam(ö. 218/833)‟ın es-Sîretu‟n-Nebeviyye‟si Vâhidî‟nin Esbâbu‟n-

Nuzûl isimli eserinin en önemli kaynaklarındandır. Bu eserde, ilkin Kur‟ân‟ın nüzul

süreciyle ilgili rivayetler ve bunların önemiyle ilgili bilgiler verilmiĢtir. Ġlk ve son

311 Suyûtî, el-Ġtkân, I, 59. 312 ZerkeĢî, el-Burhân, I, 45. 313

Vâhidî, Esbâbu‟n-Nuzûl, (Thk. Sakar), s. 4. 314 „Askalânî, el-„Ucab fî Beyâni‟l-Esbab, s. 19.

315 Sâlih, Subhî, Mebâhis fî „Ulûmi'l-Kur‟ân, Dâru‟l-„Ġlim, Beyrût, 1981, s. 130. 316 Suyûtî, el-Ġtkân, I, 59.

59

nazil olan ayetlerin dıĢında Kur‟ân‟ın nuzûlüne iliĢkin bilgiler de yer almaktadır. Bu eserde, mushaf tertipine göre, Fatiha suresinden baĢlanarak sureler ve ayetlerle ilgili sebebi nüzul rivayetleri zikredilmiĢtir. Rivayet zincirlerini

نابخأ

ifadesiyle zikreden Vâhidî, kimi zaman da rivayetler arasında tercihte bulunmaktadır. Eserin bazı yerlerinde de senetler hazfedilmiĢtir.317

Bu eser, ilk kez kenarında Hibetullâh b. Sellâme(ö. 410/1019)‟nin en-Nâsih ve‟l-Mensûh adlı eseri olduğu halde 1315/1888 senesinde basılmıĢtır.

6- Mukâtilu‟l-Kur‟ân: Müfessirin hal tercemesini veren tabakat kitaplarında kendisine bu isimde bir eser nisbet edilmemiĢtir. Ancak Vâhidî, diğer çalıĢmalarında bu esere değinmekte ve bu eseri Mukâtilu‟l-Kur‟ân adıyla isimlendirmektedir.

Esbâbu‟n-Nuzûl‟ün muhakkiki olan Ahmed Sakar da Vâhidî‟nin bu eserinden Mukâtilu‟l-Kur‟ân ismiyle söz etmekte ve onun VIII./XIV. asrın sonlarına kadar var

olduğunu belirtmektedir. Ancak meĢhur Hanbelî fakihi Ġbn Receb (ö. 795/1393)

Letâifu‟l-Ma„ârif adlı eserinde söz konusu eseri Kâtle‟l-Kur‟ân ismiyle Vâhidî‟ye

nisbet ederek bu eserden nakilde bulunmuĢtur.318

7- Fedâilu‟l-Kur‟ân: Kâtib Çelebî, Kur‟ân faziletleriyle ilgili eserlerin isimlerini verirken bu eseri Vâhidî‟ye ait kılarak ele almaktadır. Çelebî, ayrıca ġemsuddîn Muhâmmed b. Tûlûn ed-DimaĢkî‟nin, müfessirin bu eserinden kırk hadis naklettiğini belirtmektedir. Bazıları bu eserin Vâhidî‟nin Fedâilu‟s-Suver adlı eserle aynı olduğunu söylese de319

bunun doğru olmadığı kanaatindeyiz. Zira Kâtib Çelebî, bu eserden Kur‟ân faziletleriyle ilgili bölümde bahsetmiĢ ve onun surelerin faziletine dair olduğu hususunda bir iĢarette bulunmamıĢtır.320

8- Musnedu‟t-Tefsîr: Vâhidî, el-Vesît ismili eserinde bu kitâbına iĢaret etmektedir. Kendisi, Musnedu‟t-Tefsîr adlı eserinde Ģakkı kamer hadisini bir sahabe topluluğundan rivayet ettiğini belirtmektedir.321

Yine müfessir aynı eserin mukaddimesinde “Bu eserden önce, tevfiki ilahi sayesinde, tefsir alanında Me„âni‟t-

317 Bkz. Ahmet Nedim Serinsu, Kur‟ân‟ın AnlaĢılmasında Esbâb-ı Nüzul‟ün Rolü, Ġstanbul 1994, s. 85.

318 Ġbn Receb, Zeynuddîn Ebû‟l -Ferec „Abdurrahmân ed-DimaĢkî, Letâifu‟l-Maârif, (Thk. Yasin Muhammed es-Sevâs), Dâru Ġbn Kesir Beyrût-DimaĢk, 1999, s. 581.

319 Katib Çelebî, a.g.e., II, 1277; Vâhidî, et-Tefsîru‟l-Basît, (NeĢredenin mukaddimesi), I, 84. 320 Katib Çelebî, a.g.e., II, 1277; Altındağ, a.g.e., s.45.

60

Tefsîr, Musnedu‟t-Tefsîr ve Muhtasaru‟t-Tefsîr adlarında üç mecmua meydana

getirdim” demektedir.322

el-Basît‟in naĢiri, “Vâhidî, iki yerde Musnedu‟t-Tefsîr isimli eserine iĢaret

ettiği halde, hiçbir tabakat kitabının bu esere değinmemesi, onun Tefsîru‟n-Nebîadlı eserin aynısı olduğu ihtimalini yükseltmektedir” demektedir.323 Vâhidî‟nin

Fedâilu‟s-Suver adlı eserini çalıĢan Mustafa Altundağ ise Ma„âni‟t-Tefsîr, Musnedu‟t-Tefsîr ve Muhtasaru‟t-Tefsîr adlı eserlere iĢaret ederek “Bu üç ismin el- Basît, el-Vecîz ve Camiu„l-Beyân veya Tefsîru‟n-Nebî adlı eserlerin telif edilmeden

önceki diğer isimleri olma ihtimali çok yüksektir” ifadesini kullanmaktadır.324

Ünsal da Musnedu‟t-Tefsîr‟deki terkibin el-Vesît‟teki rivayet malzemesi olduğuna dikkat çekmektedir. Ona göre Musnedu‟t-Tefsîr, baĢka bir eser ismi olmanın ötesinde, Vâhidî‟nin, el-Vesît‟i ortaya koymadan önceki çalıĢmalarında derlediği farklı türden bilgi malzemesine ve bu malzemeye uygun olarak farklı bir eser yazma projesinin -ki sonradan bu projesini el-Vesît adlı eseriyle gerçekleĢtirmiĢtir- ön aĢamasına iĢaret etmektedir. Ünsal, müfessirin, söz konusu isimlerin geçtiği ifadesinde mecmûâ„t (derlemeler) kelimesini kullanmıĢ olmasının da bu ihtimali güçlendirdiğini ifade etmektedir.325

Kanaatimize göre Musnedu‟t-Tefsîr, Vâhidî‟ye ait müstakil bir eserdir. Zira bu eser, el-Vesît‟ten önce kaleme alınmıĢ ve müellif tarafından mezkûr eserde kendisine iĢaret edilmiĢtir. Ayrıca el-Vesît kaleme alınıp ona isim verildiği halde

Musnedu‟t-Tefsîr derleme bir vaziyette olsaydı Vâhidî‟nin ona ayrıca özel bir isim

vermesi anlamsız olurdu. Zira bu eseri kasdederek mecmûâ„t demesi yeterli olacaktı. Bunun dıĢında el-Basît‟i neĢreden Ģahsın görüĢü ise isimler üzerindeki mantıksal bir çözümlemeden baĢka bir Ģey değildir. Zira kendisi Musnedu‟t-Tefsîr isimindeki müsned sözcüğünden yola çıkmıĢ ve isnadın ancak rivayetlerde olduğunu düĢünmüĢtür.

322 Vâhidî, el-Vesît, I, 50.

323 Vâhidî, et-Tefsîru‟l-Basît, (NeĢredenin mukaddimesi), I, 84. 324

Altındağ, a.g.e., s.44.

325 Hadiye Ünsal, Ebû‟l-Hasan el-Vâhidî‟nin Hayatı, Eserleri ve Tefsir Târîhindeki Yeri, Çukurova Üniversitesi Ġlahiyat Fakültesi Dergisi, c.13, sayı, 1, s. 135-164.

61

9- Nefyu‟t-Tahrîf Ani‟l-Kur‟ân‟ı‟Ģ-ġerîf: Vâhidî‟nin hal tercemesini veren kaynakların çoğu bu esere değinmiĢtir.326

Buna rağmen hiçbir kütüphanede eserin ismine ratlanmamıĢ ve maalesef eser günümüze ulaĢamamıĢtır. Ġsminden de anlaĢılacağı gibi Vâhidî, bu eseri Kur‟ân‟ın tahrif edildiği fikrini çürütmek amacıyla kaleme almıĢtır.327

10- ġerhu Dîvâni‟l-Mutenebbî: Kaynakların büyük çoğunluğunun değindiği