• Sonuç bulunamadı

Hilm (Yumuşak Huyluluk) Değeri İle İlgili Bulgular 81 

4.1. MESNEVİLERDE GEÇEN AHLAKİ DEĞERLERLE İLGİLİ BULGULAR 48 

4.1.13. Hilm (Yumuşak Huyluluk) Değeri İle İlgili Bulgular 81 

bilir. Bu ve buna benzer sebeplerle hayatını hep mutlu bir şekilde geçirir çünkü ilmi sayesinde, Allah’ı bulmuş ve hırstan kurtulmuştur.

Kanaat kılup lokma ger olsa az

Helak itmeye kişiyi hırs u az (Süheyl ü Nev-bahar 295)

Eğer kanaat kılıp lokmalarını azaltırsan, hırs insanı azar azar helak etmez Şehvet ü hırs u hevesdür pîşesi

Yok-durur ayruk anuñ endişesi (Garipname 1896)

Hırs ve şehvet onların işidir, ondan başka bir endişesi yoktur. Nefs tamâm hayvân gibi gelmiş-durur

Anuñ-ıçun hırs-ıla tolmış-durur (Garipname 2617)

Nefsi onun hayvan gibi olmuştur, onun için de hırs ile dolmuştur.

4.1.13. Hilm (Yumuşak Huyluluk) Değeri İle İlgili Bulgular

Uludağ, hilmi “öfke ve hiddet zamanında gösterilen sükûnet, hiddet gerektiren halde sakin ve serinkanlı olmak, haksızlık yapana karşılık vermeyi ertelemek, tahammüllü ve hazımlı olmak, öfkeyi yutmak, halkın eza ve cefasına katlanmak, gücü yettiği halde eziyete katlanan hâlim selim, gücü yetmeden katlanan zelil miskin kişilerdir (Uludağ, 2001: 170) şeklinde tanımlamıştır. İnsanların birbiriyle olan münasebetlerinde ağırbaşlı olmanın, yumuşak huylu olmanın çok büyük önemi vardır. Mesnevilerde yumuşak huylu olmanın önemi birçok beyitte geçmektedir:

Hilm suyını gazab odına saç

İşbu zulmet perdesin hilm-ile aç (İskendername 824)

Yumuşak huyluluk suyunu gazap ateşine saç ki karanlıkların perdesi hilm ile aralansın.

 

Hilm, yumuşak huyluluk, ceza vermeye gücü yeterken insanın affetmesi anlamlarına gelir. Hilm suyunun gazab ateşine dökülmesinde bir teşbih vardır. Ateş yakan bir nesnedir, gazap ateşi öfkeyi temsil eder. Gazap ateşi eğer kontrol edilmezse kişiyi ve muhatabını yakar kavurur. Gazap ateşinin söndürülmesini sağlayacak erdemlerin başında hilm gelir. Alışkanlıklardan bir anda kurtulmak zordur ve bunun için belirli bir irade ortaya koymak gerekir. Suyun ateşe saçılıp söndürülmesi gibi kararlı bir şekilde davranılırsa ancak, gazap ateşi söndürülebilir. Burada İskender’in öfkeli ve kibirli yapısı belirtilmiştir. Karanlık perdesinin hilm ile açılmasında hilm (yumuşak huyluluk) nura, ışığa benzetilmiştir. Kalplere tesir edebilecek yegâne durum “hilm” dir. Cebir ve zor kullanılarak yalnızca insanların düşmanlığı kin duygusu altına gizlenir ki bu açıkça yapılan düşmanlıktan daha da tehlikelidir. Hilm ve yumuşaklık taş kalpleri eriten bir olgudur. Bu sebeple olacak ki atalarımız “tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır” demiştir.

Dileseñ k’ola işüñ gey

Hilm tonın hil’at it boyuña gey (İskendername 7430)

İşinin daima tamam olmasını istiyorsan eğer, ağırbaşlılığı kaftan gibi üstüne giy.

Acelecilik, ağırbaşlılığın zıddır. İşlerin tamamlanması için kişinin sabırlı olması, aceleci davranmaması gerekmektedir. Beyitte ağırbaşlı olmak “hil’at” a yani kaftana benzetilmektedir. Kaftan, özellik olarak insanın güzel görünmesini sağlarken; aynı zamanda kirliliklerden, kötülüklerden de korumaktadır. Hilm elbisesinin üstüne giyilmesi insanı dış etkilerden korur.

Hilmi âdet eylegil sen iy hakîm

K’ol Hakuñdur vasfı V’allâhu Halîm (İskendername 703)

Yumuşak huylu olmayı sen adet eyle, Hakkın vasfı da Halîm olmasıdır.

Hilm yumuşak huyluluk demektir. “Nefsini kızgınlığın heyecanından koruyan, hilm sahibi olan kimseye “halim” denir. Halim, Kur'an-ı Kerim'de çeşitli ayetlerde Allah Teâlâ’nın sıfatı olarak geçer. Çok sabırlı, isyanlarına rağmen isyan eden kişilere ceza vermekte aceleci olmayan, gazabın kendisini kızdırmadığı, bir dalalete düşenin

 

düşüncesizliğinin, bir asinin isyan etmesinin kendisini öfkelendirmediği, af ve teenni sahibi kimse gibi anlamlara gelir. Halim aynı zamanda, güçlü kuvvetli olduğu halde affeden, ceza vermekte acele etmeyen, teenni gösteren kimsedir. Cezalandırmaktan aciz olarak affeden kimse ise, hilm sahibi olamaz. Bu gibilere halim denilmez.”

Sultân oldur kim anuñ ‘ilmi ola

‘Aklı sabrı şefkati hilmi ola (Garipname 9219)

Sultan odur ki onun ilmi vardır, aklı sabrı, şefkati ve yumuşak huyluluğa sahiptir.

Beyitte “sultan olmak” manasıyla kastedilen hem âlem sultanlığı hem de gönül sultanlığıdır. İnsanın nefsini yenip, kâmil bir insan olabilmesi için akla, sabra, şefkat ve hilme ihtiyacı vardır. Bu dört unsur birbiriyle birçok yönden bağlantılıdır. İnsanın sabır değerine sahip olabilmesi için insan, aklını olgunlaştırmalıdır. Bir durum karşısında sabır gösterebilmek için kişi duygularıyla değil aklı ve vicdanıyla hareket edebilmelidir. Şefkat ise hoşgörülü olmayı, insanın kalbiyle aklını olgunlaştırıp hadiselere daha müsamahakâr bir niyetle bakabilmeyi gerektirir. Bu meziyetlere ermiş kimseler ise vâkar sahibi olarak değerlendirilir. Sultanlık kişinin gerçek manada vakarını korumasıyla ortaya çıkmaktadır.

Ağır başlu ol yiynicek olma sen

Ki ağır baş olur hemişe esen. (Süheyl ü Nev-bahar 1412)

Sen ağır başlı ol her şeyde kendini ortaya atma, ağırbaş her zaman esenlikte olur.

Eğer diler isen ki işün bite

İleyüne bak gözlemegül öte (Süheyl ü Nev-bahar 1413)

Eğer işinin bir an önce bitmesini istiyorsan, önüne bak sağa sola gözünü çevirme.

Ne yumşah mum ola vü ne katı taş

Ne yavlak kahıgan ne inen yavaş (Süheyl ü Nev-bahar 5474)

Ne mum gibi yumuşak ne de taş gibi sert ol; ne çok hızlı ne de çok yavaş hareket et.

 

Âdetüñ olsun hayâ vü sabr u hilm

San’atuñ olsun sehâ vü fazl u ilm (İskendername 700)

Sabırlı ve yumuşak huylu olmak senin âdetin olsun, faziletlilik ve ilim ise senin sanatın olsun.

Kişi k’anda olmaya hilm ü sükûn

Kamu işi olur idbâr u cünûn (İskendername 3183)

Kendisinde yumuşaklık ve sakinlik olmayan kimsenin tüm işleri talihsizlikle sonuçlanır.

Baş kim anda olmaya hilm ü vekār

İt başıdur anda hayr itmez karâr (İskendername 3922)

Eğer bir başta yumuşak huyluluk ve asalet yoksa, onun başı it başı gibidir hayr bir şey yapamaz.

Düşmanuñ ‘ilmi hilimdür iy safâ

Düşmanı hilmiyle yiñdi Mustafâ (Garipname 10344)

Düşmanı alt etmenin ilmi ağırbaşlı olmaktır, nitekim Hazreti peygamber düşmanlarını yumuşak huylu olmasıyla yendi.