• Sonuç bulunamadı

4.1. MESNEVİLERDE GEÇEN AHLAKİ DEĞERLERLE İLGİLİ BULGULAR 48 

4.1.12. Hırslı Olmamak İle İlgili Bulgular 78 

Tükçe sözlük’te hırs “Sonu gelmeyen istek, aşırı tutku: Para hırsı. Şöhret hırsı,

Öfke, kızgınlık” şeklinde tanımlanmıştır (Tükçe sözlük, 2005: 885). Uludağ hırsı “Bir

şeyi elde etmek için kişinin olanca gücüyle çabalaması, gayeye varmak için her vasıtayı meşrû ve mübah görme, hedefe ulaşmak için haram helal dememek hak hukuk gözetmemek, ihtiraslı olmak, tamahkâr olmak, kanaatkâr olmamak (Uludağ, 2001: 167) şeklinde tanımlamıştır. Hırs insanın, neye sahip olursa olsun onunla yetinmeyip daha fazlasını istemesi olarak tanımlanabilir. Hırs duygusuna sahip insanlar daima hayatlarından şikâyet ederler. Bu şikâyetin sonucu olarak da toplumda memnuniyetsiz

bireyler yetişir. Bu duygu toplumsal yaşantımızın kalitesini ve düzenini bozduğu gibi

fiziksel ve ruhsal sağlığımız üzerinde de yıkıcı etkilere yol açar. Hırs duygusu kişide; kuşku, korku, mutsuzluk, tatmin olamama, karamsarlık, kıskançlık, kendini aşağı hissetme ya da üstün hissetme duygusu gibi duygular ortaya çıkarır. Sonuç olarak da toplumumuzda bireyler arasındaki anlaşmazlığı olumsuz yönde etkiler.

 

Milli Eğitim Genel Amaçlarına bakıldığında: “ … kişilik ve teşebbüse değer veren, topluma karşı sorumluluk duyan, yapıcı yaratıcı ve verimli kişiler olarak yetiştirmek” (Meb, 2006: 3) maddesinde kişilik ve teşebbüse değer veren ifadesinde hırs davranışının olumsuz etkisine değinmek mümkündür. Hırs sahibi insanlar hep kendi menfaatlerine uygun olarak hareket ettiklerinden diğer insaların yaptığı iyi şeyleri görmezden geleceklerdir. Bu da Milli Eğitim genel amaçlarında belirtilen kazanımlara aykırı bir durum teşkil etmektedir. Mesnevilerde, diğer “gıybet”, “hased” davranışlarında olduğu gibi hırslı olmamak değerinin birçok beyitte işlendiği görülmektedir. Mesnevilerde hırsın kötü etkilerinin üzerinde durulmuş ve bu duygunun kötü sonuçları engellenmeye çalışılmıştır. Aşağıdaki beyitlerde hırsın peşinden giden insanların akıbetlerinin iyi olmayacağı vurgulanmaktadır:

Hırsun ardınca yüzersin sen suda

Kim nehengi seni bilmeyüp yuda (Mantıku’t-tayr 1104)

Hırsının peşinden suda yüzersin ki timsah seni bilmeyerek yutacak.

Hırs birçok kötülüğün oluşmasına sebep olabilecek bir davranıştır. İnsanın ihtiyaçları sınırsızdır, fakat elde edebilecekleri, zaman ve mekâna bağlı olarak sınırlı yapıdadır. Hırs şiddetli arzu, bir şeyin üzerine aşırı derecede düşme demektir. Beyitte hırsın ardınca yüzmekle insanın içinde bulunduğu durumu suda akıp gitmeğe benzetmiştir. Zaman ile birlikte dünya hayatı durmadan akıp gitmektedir; insan hırslarının peşinden bu dünya denilen mekânda yaşayıp gider. Dünya hayatı birçok kötülüğü içinde barındırır. İnsanın böyle gafil gibi hırsının ardınca yüzmesi doğru bir davranış değildir çünkü karşısına çok kötü belalar gelebilir.

Hırsı yavlak ‘ilm-ile kuvvet duta

‘Âlemi bir söz-ile ‘âlim uta (Mantıku’t-tayr 2061)

Çok hırs ilim ile kuvvet bulur, âlemi bir söz ile âlimler etkiler ‘Akl rahtın hışm odı köyindürür

Hışm odın hilmüñ suyı söyindürür (Mantıku’t-tayr 3304)

Aklın uzuvlarını hışım, hırs ateşi söndürür, hışm ateşini ise yumuşak huyluluk söndürür.

 

Er gerek kim topragı altun ide

Er midür ol kim eri magbûn ide (Mantıku’t-tayr 3595)

Toprağı altın edecek yiğit gerekir, insanları aldatan kimse er midir?

Hırsa çün aslan gibi inanasın

İşveler tavşanına aldanasın (Mantıku’t-tayr 3770)

Hırsa aslan gibi inanırsan işve, cilve tavşanına aldanırsın.

Aslanın hırsının kurbanı olması geçmişten günümüze anlatılagelen aslan tavşan hikâyesinde geçen bir olaydır. Hikâyede özetle: Ormandaki hayvanlar aslanın zulmünden bıktıkları için aralarında bir anlaşma yaparlar ve her gün seçtikleri bir hayvanı aslana kendileri sunarlar. Aslan mutfağında yemek olma sırası tavşana geldiğinde tavşan aslanın yanına geç gider ve aslana ormanda kendini kral sanan başka bir aslan olduğunu ve onu tanımadığını anlatır. Bunun üzerine hırsının kurbanı olan aslan tavşana inanarak, diğer aslanla kapışmak için yola düşer. Tavşan aslanı bir kuyunun başına getirip suda yansıyan aksini aslana işte düşmanın diye gösterir. Hırsından gözü dönen aslan aksini düşmanı olarak görüp saldırır ve kuyuya düşerek boğulur gider. Beyitte de bu olaya telmihte bulunulmuştur.

Hırs ehli kimseye itmez vefâ

İlm olmayanda hod olmaz safâ (İskendername 2057)

Hırsa sahip insanlar kimseye vefa göstermezler, ilmi olmayanların mutluluğu olmaz.

Hırs ehli dünyada ulaşmak istedikleri, arzu ettikleri şey uğruna her şeyi göze almışlardır. Bu tür insanların karşısındakine vefa göstermesi çok zordur. İnsanın gözünü eğer hırs bağlamışsa başka insanların menfaatlerini, iyiliğini düşünmeleri biraz zor görünür. O yüzden bu tür insanlardan vefa beklenmesi doğru değildir. İlim ise hırsın zararlı tarafını insanlar için yararlı bir hale getirecek bir kavramdır. Çünkü insan ilim ile birlikte kâinatın sırrına vakıf olur, bazı şeylere ulaşmayı bilir, çalışır fakat tüm bunların ardında sebeplerin bir yaratıcısı olduğunun şuurundadır. Bu sayede de sa’y ve gayrette bulunur fakat kendini kaptırmaz bela ve musibetin hayır ve şerrin Allah’tan geldiğini

 

bilir. Bu ve buna benzer sebeplerle hayatını hep mutlu bir şekilde geçirir çünkü ilmi sayesinde, Allah’ı bulmuş ve hırstan kurtulmuştur.

Kanaat kılup lokma ger olsa az

Helak itmeye kişiyi hırs u az (Süheyl ü Nev-bahar 295)

Eğer kanaat kılıp lokmalarını azaltırsan, hırs insanı azar azar helak etmez Şehvet ü hırs u hevesdür pîşesi

Yok-durur ayruk anuñ endişesi (Garipname 1896)

Hırs ve şehvet onların işidir, ondan başka bir endişesi yoktur. Nefs tamâm hayvân gibi gelmiş-durur

Anuñ-ıçun hırs-ıla tolmış-durur (Garipname 2617)

Nefsi onun hayvan gibi olmuştur, onun için de hırs ile dolmuştur.

4.1.13. Hilm (Yumuşak Huyluluk) Değeri İle İlgili Bulgular

Uludağ, hilmi “öfke ve hiddet zamanında gösterilen sükûnet, hiddet gerektiren halde sakin ve serinkanlı olmak, haksızlık yapana karşılık vermeyi ertelemek, tahammüllü ve hazımlı olmak, öfkeyi yutmak, halkın eza ve cefasına katlanmak, gücü yettiği halde eziyete katlanan hâlim selim, gücü yetmeden katlanan zelil miskin kişilerdir (Uludağ, 2001: 170) şeklinde tanımlamıştır. İnsanların birbiriyle olan münasebetlerinde ağırbaşlı olmanın, yumuşak huylu olmanın çok büyük önemi vardır. Mesnevilerde yumuşak huylu olmanın önemi birçok beyitte geçmektedir:

Hilm suyını gazab odına saç

İşbu zulmet perdesin hilm-ile aç (İskendername 824)

Yumuşak huyluluk suyunu gazap ateşine saç ki karanlıkların perdesi hilm ile aralansın.