• Sonuç bulunamadı

Edepli Olmak Değeri İle İlgili Bulgular 68 

4.1. MESNEVİLERDE GEÇEN AHLAKİ DEĞERLERLE İLGİLİ BULGULAR 48 

4.1.8. Edepli Olmak Değeri İle İlgili Bulgular 68 

Edep, “Toplum töresine uygun davranma. İyi ahlak, incelik, terbiye.” olarak tanımlanmıştır (Türkçe Sözlük, 2005: 600). Terbiye, incelik, nezaket; kabul gören kurallara uyma: kişideki bir meleke olup onu kötü hal ve hareketlerden vazgeçirir (Uludağ, 2001:116). Edebin, insanların kötü hal ve hareketlerinden vazgeçirmesi özelliği sayesinde toplumda birbirine karşı saygılı bireyler yetişir. Milli Eğitim genel amaçları: “insan haklarına saygılı, kişilik ve teşebbüse değer veren, topluma karşı sorumluluk duyan, yapıcı, yaratıcı ve verimli kişiler olarak yetiştirmek”(Meb,2006: 15) maddesinde, insan haklarına saygılı olmak kazanımının verilmesi, ve toplum değerlerine karşı sorumluluk duyma özelliğini kazandırmak amacıyla edepli olmak değerinin öğrencilere kazanıdırılması önemlidir.

İncelenilen mesnevilerde edepli olmak değeri, genel amaçlarda vurgulanan kazanımlarla aynı doğrultuda verilmektedir. Beyitlerde genel olarak edepten yoksun kişilerin sadece kendisine değil topluma da birçok zarar açacağı, insan haklarına

 

saygının edepsiz kişilerce ihlal edileceği vurgulanmaktadır. Buna aşağıdaki beyitleri örnek olarak vermemiz mümkündür:

Bî-edeb halkı kamu oda yahar

Sanma kim kendüyi yaluñuz yıhar (İskendername 5433) Edepsizlik halkı ateşe atar, sanma ki sadece kendin yanarsın.

Edepsizlik bireysel bir davranış değil, sonuç itibariyle toplumun birçok kurumuna zarar verebilecek bir davranıştır. Edepsizlik kişinin, toplumun koyduğu kurallara muhalif hareket etmesi ve ahlak dışı bir tavır takınmasıdır. İnsanlar toplumun bir parçasıdırlar ve birbirilerine nezaketle davranırlar. Kişinin karşısındaki ile davranışlarında ince bir perde bulunur ve bu perde bireyin karşısındakiyle ilişkilerinde bireyin sınırlarını beliler. Edepsizlik, bu perdenin yırtılması ve kişinin hakkına doğrudan tecavüz edilmesi demektir. Beyitte de edebsizliğin sadece kişinin kendinin yanmasına yol açmayacağı; kendisiyle birlikte toplumu da ifsâd edeceğine vurgu yapılmıştır.

Ululık gerekse olma bî-edeb

Kim edebsüzlere ider Hak gazab (İskendername 784)

Yüce olmak istersen edepsiz olma ki edepsizlere hak gazap eder.

Beyitte halk arasında yüksek bir mevki sahibi olmanın “edeb” değerine sahip olmakla mümkün olacağı vurgulanmıştır. Bu değere sahip olmamanın ise Allah tarafından cezalandırılacağı belirtilmiştir. Türk Milli Eğitimi genel amaçlarında bireylerin fikren ve ahlaken üstün özelliklerle donatılması hedefi göz önüne alındığında “edep” değerinin bireylere kazandırılmasının önemi ortaya çıkmaktadır. Fitcher’in: “Değerler sosyal kontrol ve baskının araçlarıdır. Kişileri törelere uymaya yöneltir, doğru şeyleri yapmaya yüreklendirir. Değerler ayrıca onaylanmayan davranışları engeller, yasaklanmış örüntülerin neler olduğuna işaret eder…” (Özensel, 2003: 231) şeklinde ifade ettiği değerlerin işlevlerine paralel olarak beyitte edep değerine sahip olmayan bireylerin Hakk’ın gazabıyla korkutulmaya çalışıldığını görürüz.

 

Aşağıdaki beyitlerde de edep değerinin temiz soy ile birlikte anılması gerektiğini, bir kimsenin edepli olmasının temiz bir soydan gelmesiyle mümkün olacağını ve edep sahibi insanların toplum tarafından temiz kimseler olarak anılacağını belirtmektedir:

Kişiye devlet-durur asl u neseb

İlla şuña kim ola anda edeb (Garipname 9056)

Soyunun belli olması ve edepli olması kişiye en büyük devlettir. Ol neseb kim bu edebden yârı yok

Bir marazdur kim anuñ tîmârı yok (Garipname 9057)

Edepten yarı olmayan nesep, çaresi olmayan hastalık gibidir. Şahsa, ol bir bî-edebse vây aña

Gülişür yohsul u cümle bay aña (Garipname 9059)

Eğer kişi edepsiz ise yazıktır ona, zengin fakir herkes ona gülüşür. Halk içinde hâsiyetdür key neseb

Yoldaş olursa aña gökçek edeb (Garipname 9143)

Halk içinde soyunun belli olması büyük bir şereftir, o kimseye edeb yoldaş olursa daha da iyidir.

Bî-edeb kişi-y-ile oturmagıl

Bî-saâdetdür anuñla durmagıl (İskendername 785)

Edepsiz kimselerle oturma, onunla oturmak mutsuzluk getirir. Bî-edeblik itmegil kim şûm olur

Bî-edeb her hayrdan mahrûm olur (İskendername 5432)

Edepsizlik etme ki uğursuzluk getirir, edepsizler her hayrdan mahrum olurlar. Bekleyen oldur edeble tertibi

Olur ansuz âdemî hayvân gibi (Garipname 7028)

 

4.1.9. Fedakârlık Değeri İle İlgili Bulgular  

Fedakârlık Türkçe sözlük’te “özverili davranmak, azlığına katlanmak, az oluşu

ile yetinmek, vazgeçmek, özverisini ortaya koymak” şeklinde tanımlanmaktadır (Türkçe

sözlük, 2005:686). Fedakârlık, yani fütüvvet, feragat, mertlik, adamlık, insanlık, bir kimsenin sırf insanî mülahazalarla başkalarının hak ve menfaatini kendisininkinden önde tutması; toplumun ve fertlerin kurtuluşu ve mutluluğu için kendini feda etmesi. Garazsız ivazsız yani, herhangi bir karşılık ve ödül beklemeden başkalarına yardım ve iyilik etmek, başkalarını kendinden daha önemli ve daha saygın olarak görmek(Uludağ, 2001: 140) şeklinde tanımlanmaktadır.

Örf ve adetlerimizde fedakârlığın yeri büyüktür. Geçmişten günümüze Türk yaşantısı birçok fedakârlık hikâyelerini içinde barındırmaktadır. Fedakârlık bir bakıma diğer insanların mutlu, müreffeh yaşamaları için kendini feda etmek, kişinin kendi yaşantısından vazgeçmesi demektir. Türk tarihine bakıldığında milletimizin başından geçen birçok elîm hadisenin sonucunda toplumda gururla bahsedilebilecek onlarca fedakârlık hikâyesine şahit oluruz. Çanakkale savaşında milletimizin topyekûn halinde savaşa iştirak etmesi; gençlerin savaşta, anaların cephe gerisinde vermiş oldukları mücadeleler başlı başına bir fedakârlık örneği olması için yeterli olacaktır.

Gerek Milli Eğitim temel amaçlarına; gerekse programların amaçlarına bakıldığında, Türk gençliğini gerektiğinde vatanı milleti için çalışmaya; kendini geliştirmeye itecek ve de destek verecek birçok yapıcı madde ile karşılaşmamız mümkündür. Mesnevi beyitlerinde fedakârlık değerinin kişinin kendi nefsini unutup, başka insanların mutluluk ve rafahını düşünmek şeklinde işlendiğini görmekteyiz. Aşağıdaki beyitlerde fedakârlıkla birlikte toplumun huzuru, insanlara yardım etmenin önemli olduğu vurgulanmıştır:

Kendü nefsinden kişi ölü gerek

Hikmet-ile sînesi tolu gerek (Mantıku’t-tayr1305)

Kişi kendi nefsini ölü olarak bilmeli, sinesini hikmet ile doldurmalıdır.

Kişinin kendi nefsini ölü olarak bilmesi, kendi varlığını, kendi ihtiyaçlarını terk edip başkalarına faydalı olmaya çalışması demektir. Kişinin kendi nefsini gerçek