• Sonuç bulunamadı

Hikâye Yazma Aşamaları

Belgede 9 TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI (sayfa 62-69)

a. Plan doğrultusunda metni yazma

b. Anlatım biçim ve tekniklerinden yararlanma

a. Metnin tutarlılığını değerlendirme b. Anlatım bozukluklarını düzeltme c. Yazım ve noktalama hatalarını

düzeltme

a. Olay örgüsünü ve çatışmaları belirleme

b. Mekânı ve zamanı belirleme c. Anlatıcı ve bakış açısını belirleme

3. Taslak Metin Oluşturma

4. Metni Düzeltme ve Geliştirme

2. Planlama

1. Hazırlık

a. Tema ve konuyu belirleme b. Kişileri ve metindeki işlevlerini

belirleme

5. Yazılan Metni Paylaşma

b. Yazma Sürecini Uygulama

Hikâye yazma aşamaları doğrultusunda bir hikâye yazınız.

Not: Hikâye yazma çalışmasının dışında, incelediğiniz metinlerden edindiğiniz düşünce ve izle-nimleri konu alan farklı türlerde de yazma çalışması yapabilirsiniz.

Metni yüksek sesle okuma, panoda sergileme; elektronik ortamlarda, kitap, dergi ve gazetelerde yayımla-ma; yarışmalara katılma gibi yollarla

SÖZLÜ İLETİŞİM ÇALIŞMALARI

a. Sözlü İletişim Tür ve Tekniklerini Tanıma

b. Sözlü İletişim Uygulamaları

Sunu

Sunu, bir konuda bilgi vermeyi amaçlayan bir konuşmayı işitsel ve görsel ögelerle destekleyen araçtır. Sunuda bütün bir konuşma metni değil konuşma metninin önemli noktaları yer almalıdır. Sunu, konuşmayı destekleyen bir araç olup sunuyu konuşmacının yönlendirmesi gerekir. Sunu hazır-lanırken şu aşamalar göz önünde bulundurulur:

1. Sunu Kapak Sayfası Hazırlama

Sununun başlangıç sayfası olan kapakta konuya ve hazırlayanın adına yer verilir.

2. Sunu Akışı Sayfası Hazırlama

Sunuda anlatılacaklar sırasıyla başlıklar hâlinde yazılır.

3. Sunuda Yazı Kullanımı

a. Anahtar Kavramları ve Önemli Bilgileri Yansıtma: Konuyla ilgili temel kavramlar, terimler verilir. Konunun vurgulanmak istenen yönleri belirtilir.

b. Punto, Yazı Karakteri, Satır Sayısı vb.nin Uygunluğu: İçeriğe uygun olan punto, yazı karakteri, satır sayısı vb. biçimsel ögeler belirlenir.

4. Sunuda Görsel ve İşitsel Ögelerin Kullanımı

Konuyu destekleyen, örnekleyen, somutlaştıran vb. görsel, işitsel ögeler belirlenir ve yeri geldikçe kullanılır. İçeriğe uygun olmayan görsel ve işitsel ögelerin kullanımından kaçınılır.

5. Yazı-Görsel-Zemin İlişkisi

Sunuda konuyla ilgili görsellere yer verilir, yazı ile görsel arasında uyum sağlanır. Zeminin yazının ve görselin daha net algılanmasını sağlayacak nitelikte olmasına özen gösterilir.

2. Etkinlik

1. Etkinlik

İncelediğiniz metinlerde geçen “mübalağa, maestro, zahire, sükûnet” kelimelerinin doğru telaffuzuna yönelik çalışmalar yapınız.

Sunu hazırlama aşamaları doğrultusunda Türk edebiyatındaki durum ve olay hikâyeciliğiyle ilgili bir sunum yapınız.

Not: Sunumunuzda teknolojik araçları etkili biçim-de kullanınız.

2. Ünite

ÜNİTE ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME ÇALIŞMALARI

1-5. soruları Halide Edip Adıvar’ın Millî Mücadele yıllarına ait Himmet Çocuk adlı hikâyesinden alı-nan aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.

Elvanlar’da ihtiyar bir kılavuz aldık. Köyün bir kısmı yanmış, perişan, herkes fersiz ve şaşkın gözlerle kamyon denilen canavarın lüzumsuz gürültüsüne bakıyordu. Herkesin ruhunda sonu gelmeyen ezilişin, açlığın, her günün gizli felaket ihtimallerinin yoğurduğu ümitsizlik ve ilgisizlik vardı. Onun için kimse Uşak’a kadar gelmek istemiyordu. Parayı ne yapacaklardı? Ne alırdı ki? Yalnız zayıf yüzlü bir ihtiyar, halsiz bir sesle, “Ben İnay‘a kadar yolu biliyorum. Fakat beni Uşak’a götürürseniz ve bana orada bir okka tuz verirseniz gelirim,” dedi.

Akşam karanlığı basarken kamyon mırıldanarak, homurdanarak Anadolu’nun ıssız, yolsuz çölleri-ne daldı.

Kamyonda İstanbul gazetecileri vardı. Düşmanın bir benzeri olmayan zulümlerinin külleri ve facia sahnesi üstünde inceleme yapacaklar, ben cephenin, düşmanın zulüm raporunu hazırlarken onlar da ajansla Türk’ün felaketini dünyaya bildireceklerdi. Anadolu’da hâkim, insan değil tabiattır. Kuy-tu ormanlar, batak ovalar, sarp keskin yokuşlar, sonra karanlık kımıldıyormuş gibi insanı keserek, dondurarak esen acı rüzgârın ortasından bin bir zahmetle bilmem kaç saat geçti.

(...)

Biraz sonra sağda, bir kaya kovuğunda kızıl bir alevin önünde ısınan iki haki gölgenin kımıldan-dığını gördüm. Karanlık dereye, kurşuni yangın harabesi önce yamaca vuran biricik ışık, bu ateşin ve kamyonun yürüyen iki göze benzeyen fenerleriydi. Köprünün önünde şoför kocaman, miskin makineyi durdurmaya çalışırken önünde birkaç karaltı kımıldadı. Sonra ışığın beyazlandığı taşlı yolda siyah cübbeli, beyaz sarıklı, siyah sakallı bir adam, arkasındaki, henüz ışığın sınırına gireme-yen karaltı arkadaşlarından ayrıldı. Hiç unutamayacağım açık bir sesle, “Halide Onbaşı, sizi biz İney istasyonunda bekliyorduk,” dedi.

“Geleceğimizi nereden biliyordunuz?”

“İstasyonda biliyorlar. Soruşturma heyeti gelecek, dediler.”

1. Himmet Çocuk adlı hikâyenin bu bölümünden nasıl bir olay örgüsü çıkarılabilir?

... ... 2. Hikâyenin bu bölümündeki olayın geçtiği yerin özellikleriyle ilgili neler söylenebilir?

... ... 3. Hikâyeye yeni bir kahraman eklense kahramanın özellikleri neler olabilir? Değerlendiriniz.

... ... 4. Metinden yola çıkılarak Anadolu’nun geçmişteki ve günümüzdeki durumuyla ilgili hangi

çıka-rımlarda bulunulabilir?

... ...

Metin Anlatım Teknikleri

Büyükçe lambamız misafirin yanında. Başka lambamız da yok. Babam,

mutfakta kullandığımız idare kandili ile çalışabilecek mi? Ben suçluyum, babam da hiç sesini çıkarmıyor. “Ben sana söyledim, benim sözümü din-lemedin” dese, ben de “Evet, suç bendedir!” desem, yahut yalnızca “Suç benimdir, senin sözünü dinlemedim” diyebilsem, gidip rahat yatacağım. Memduh Şevket Esendal, Ana Baba — İyice yorulmuşsun.

— Ehh!

— Bu taraflarda mı oturuyorsun? — Şurada, ileride, Kısıklı’da. — İstanbullusun galiba? — Üsküdarlı.

— Yaaa! Ben de Üsküdarlıyım.

Nezihe Meriç, Umut, Fakirin Ekmeği

7. Kasa yapımında çalışan kaportacı arkadaşı, sabah akşam karşısına geçip de, inatlı, sabırlı,  ona bunu öğretmeye kalkana dek, önemsiz bir iş yapmakta olduğunu bilmezdi. Kendisi için önemliy-di, güzelönemliy-di, iyiydi. En iyi bildiği işti.

Atlı araba, kamyon kasalarını süslüyordu. Yeşiller, sarılar, maviler, kırmızılar, akarsular, göller, dağlar ve karanfiller onun da içini süsler, günlerini güzelleştirirdi. Bu, arabaları, kamyonları sürenleri de sevindiriyor olmalıydı. Yoksa önünde neden sıraya girsinler, neden, gölün içinde bir kuğusu da mutlaka olsun, desinler?

Adalet Ağaoğlu, Karanfilsiz

Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) III. kişili anlatıma başvurulmuştur. B) Hâkim bakış açısıyla yazılmıştır. C) Neden-sonuç ilişkisi kurulmuştur. D) İç konuşma tekniğine yer verilmiştir.

E) Soru yoluyla düşündürme yoluna gidilmiştir.

6. Tablodaki metinlerde kullanılan anlatım tekniklerini belirleyerek ilgili yerlere yazınız.

5. Elvanlar’da ihtiyar bir kılavuz aldık. Köyün bir kısmı yanmış, perişan, herkes fersiz ve şaşkın gözlerle kamyon denilen canavarın lüzumsuz gürültüsüne bakıyordu. Herkesin ruhunda sonu gelmeyen ezilişin, açlığın, her günün gizli felaket ihtimallerinin yoğurduğu ümitsizlik ve ilgisizlik vardı.

Bu paragrafta bulunan isimlerin özellikleri hakkında neler söylenebilir?

... ... ... ...

2. Ünite

8. Yol boyu kavak ağaçları, köprü, yokuş yukarı dar sokak. Sokağın bitiminde kediyi gördüm. Yıkık bahçe duvarından duta tırmandı, oradan da çatıya. Baktım baca tütüyor. Rüzgârda savrulan kül rengi, yoğun bir duman. Kedi dumana girdi çıktı, kiremitlerin arasında kayboldu sonra. Bahçe ka-pısının önünde durdum. Girsem yol bitecek. “Ömür biter yol bitmez.” Kentlerin, otellerin duvarla-rında yazılıydı. Bir geminin beyazında, trenlerin, uçakların alnında. Bekleme odaladuvarla-rında, gar saatle-rinde, kamyonların otobüslerin ön camlarında yazılıydı. Ya da biri, tanıdık bir ses, hep bu tümceyi fısıldadı kulağıma. “Ömür biter yol bitmez.” 

Nedim Gürsel, Dönüş

Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerleri bu parçadan hareketle uygun ifadelerle doldurunuz.

a. Parçada ... ve ... anlatım biçimlerine başvurulmuştur. b. Parçada anlatıcı ... kişidir.

c. Parça ... bakış açısıyla yazılmıştır.

9. I. Günün birinde gökyüzünde güz mevsiminde artık esmer lekeler göremeyeceksiniz. II. Havada ve denizdeki tirşe maviliğin üstünde birtakım esmer damlacıklar görünürdü. III. İsketem tek gözünü verip bana dostlukla bakmış, incir çekirdeğini kırmaya çalışıyordu. IV. Sağa sola oynarlar, sonra bir istikamet tutturur, bu esmer lekecikler geçip giderlerdi. V. Günün birinde yol kenarlarında toprak anamızın koyu yeşil saçlarını göremeyeceksiniz.

Yukarıdaki cümlelerde altı çizili isimler, yapılarına göre ikişerli eşleştirildiğinde hangisi dışarı-da kalır?

A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.

10. Sabahleyin ( ) bir ara yarı daldığı uykudan pek yorgun ve hâlsiz uyandı ( ) Artık kanıksamıştı. Geceki saçma sinir bozukluğuna şaşıyordu ( ) Ne kötü bir gece geçirmişti. Halbuki değer miydi ( )

Bekir Sıtkı Kunt, Yataklı Vagon Yolcusu

Bu parçada ayraçlarla ( ) belirtilen yerlere, aşağıdakilerin hangisinde verilen noktalama işaret-leri sırasıyla getirilmelidir?

A) (;) (,) (.) (...) B) (,) (.) (.) (?) C) (;) (;) (,) (.) D) (:) (;) (,) (...) E) (;) (.) (.) (?)

11. Güzel bir akşam vaktiydi. Yazı işlerinde memurluk yapan İvan Dimitriç Çerviakov tiyatroda önden ikinci sıradaki bir koltuğa oturmuştu. Dürbünle, Kornevil’in Çanları adlı oyunu izliyordu. Adamın oturuşuna bakılırsa mutluluğun doruklarında olmalıydı. Derken, birdenbire dürbününü gözün-den indirdi, öne eğildi ve hapşu!

Yukarıdaki parçada aşağıdakilerden hangisi yoktur?

A) Özel isim B) Cins isim C) Soyut isim D) Çoğul isim E) Topluluk ismi

12-14. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.

Sait Faik, “düşünce ve duyuşlarını, hele kendi kurallarını getiren yeni bir sanatçı olarak başıboş ve özgür yaşama tutkularını anlamayan, buna karşı olan bir çevrede” yetişmiştir. Aile çevresinden ve hemen sonra yaşadığı öteki çevrelerle tam ve düzenli, doyurucu ve destekleyici bir anlaşma içinde olduğu söylenemez. İlk hikâyelerinden başlayarak bütün eserlerinin, artistçe kendi üslûbunda bir yaşamayı yadırgayanlarla çatışmalarının aynası olduğu görülür. Bu soy bir çatışmanın olmadığı yerde de, çağının sanatının ve yerleşmiş sanat ölçülerini aşan bir yeni ve güçlü sanat eserinin yeşe-remeyeceği de açıktır. Böylece onda, edebiyatı, özentilerden, romantik ucuzluklardan kurtarmak, bir başka kata yükseltmek isteyen davranışın varlığı daha ilk adımlarında belli olmaktadır. Sait Faik, hikâyeyi ‘edebiyat yapan’ların elinden kurtarmaya gelmiştir.

Tarık Dursun K., Edebiyat Üstüne Narin 12. Parçaya göre Sait Faik’in eserleri, çevresiyle çatışmalarının aynası olarak görülmektedir. Bu

yargıdan yola çıkarak sanatçının hikâyeciliğini değerlendiriniz.

13. Parçada çağının yerleşmiş sanat ölçülerini aşan, yeni ve güçlü bir sanat eserinin yeşermesi hangi koşula bağlanmıştır? Açıklayınız.

14. Parçada geçen “artistçe kendi üslûbunda bir yaşama”, “edebiyatı, özentilerden, romantik

ucuz-luklardan kurtarmak”, “hikâyeyi ‘edebiyat yapan’ların elinden kurtarma” ifadeleriyle anlatılmak

istenen nedir? Açıklayınız.

15. I. Dilbilimcilere göre dil ile kültür arasında sıkı bir ilişki vardır.

II. Yaşanan bu olaylar, Türk boylarının İslâm uygarlığının etkisine girmesine yolaçtı. III. Eser orijinal nüshadan kontrol edilerek tekrar basıma hazırlandı.

IV. Bu görüş entellektüel çevrelerce ileri sürüldü ve desteklendi.

V. Bilim insanları görüşlerini kanıtlamak için laboratuvar çalışmaları yapar.

Yukarıda numaralanmış cümlelerin hangi ikisinde yazım yanlışı yoktur?

A) I. ile II. B) II. ile III. C) III. ile V. D) I. ile III. E) II. ile IV.

16. Sait Faik, toplumsalı da bireyseli de göz ardı etmeden, etik ile estetiği potasında erittiği yepyeni bir öykü dünyası kurmuş, böylece, biz, kendisinden sona gelen genç yazarlara da yol açmıştı. Bir-çok kez, Dostoyevski’nin, “Hepimiz Gogol’ün Palto’sundan geliyoruz” demesi gibi, bizler de (1950 kuşağı denilen öykücüler, ama aynı zamanda Vüsat O. Bener’ler, Yusuf Atılgan’lar, Bilge Karasu’lar, Nezihe Meriç’ler de) Sait Faik’ten geliyoruz, diye yazdım.

Ferit Edgü, Sait Faik / Bir Öncü

Metinde altı çizili sözle anlatılmak istenen nedir? Açıklayınız.

... ... ...

2. Ünite

17. Kış, Ada’nın bir tarafında yerleşebilmek için rüzgârlarını poyraz, yıldız poyraz, maestro, dıramuda-na, gündoğusu, batı karayel, karayel halinde seferber ettiği zaman; öteki yakada yaz, daha pılısını pırtısını toplamamış, bir kenara oldukça mahzun bir göçmen gibi oturmuştur.

Bu cümle ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) Birleşik isim kullanılmıştır. B) Terim kullanılmıştır. C) Topluluk ismi kullanılmıştır. D) Tekil isimler kullanılmıştır. E) Soyut isim kullanılmıştır.

Rakamla başlayan cümlelerde rakam-dan sonra gelen sözcük her zaman küçük harfle başlar.

Hikâyede anlatıl-mak istenen olay, olayın geçtiği yer ve zaman ile kişiler

genellikle düğüm bölümünde

okuyu-cuya tanıtılır.

Sunuda önemli ve ilgi çekici bilgiler

dinleyici kitlesi gözetilerek seçilip

düzenlenmelidir. Refik Halid Karay,

Anadolu’ya açılan hikâyecilerdendir.

Okuyucuda merak unsuru uyandıra-cak temel çatışma,

hikâyenin hazırlık aşamasında belir-lenir. “Hani sessiz, zenginliğini belli etmez, mütevazı adamdı da...”

cümle-sinde altı çizili keli-me yapı bakımından türemiş isimdir. Hikâyedeki ramanlar ve kah-ramanların rolleri hazırlık aşamasında belirlenir. D ( ) D ( ) D ( ) D ( ) D ( ) D ( ) D ( )

18. Aşağıda verilen tanılayıcı dallanmış ağaçtaki bilgilerden bazısı doğru, bazısı yanlıştır. İlk ifa-deden başlayıp, cevap oklarını takip ederek doğru çıkışa ulaşınız.

Y ( ) Y ( ) Y ( ) Y ( ) Y ( ) Y ( ) Y ( ) 1. Çıkış Çıkış2. Çıkış3. Çıkış4. Çıkış5. Çıkış6. Çıkış7. Çıkış8.

ÜNİTE

ŞİİR

Belgede 9 TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI (sayfa 62-69)