• Sonuç bulunamadı

ÜNİTE ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME ÇALIŞMALARI 1 ve 2. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız

Belgede 9 TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI (sayfa 35-39)

Resim, heykel, mimari ve müzik eserlerinin kendine özgü dili vardır, ancak hepsinin ayrıca konuş-ma ve yazkonuş-ma dillerine ihtiyaç duydukları görülür. Bu noktada hepsinin gündemine edebiyat girer. Bir sanat eserinin kendi diliyle anlattıklarının ayrıca anlatılması için yazı ve konuşma dillerinin aracılığına ihtiyaç duyulur.

Eleştirmenler sanat eserlerini yazı ve konuşma diliyle inceler. Eserin çıkış noktası, örgüsü, nelerden etkilendiği, neleri etkilediği dil aracılığıyla sergilenir.

Klasik tanımlamalarda edebiyat da güzel sanat eserleri kapsamındadır. Edebiyatın dışındaki sanat eserlerinde açıklamaya muhtaç gözlemler daha çok barınır. Edebiyat kültürü bu gizlerin çözülmesin-de önemli bir etken olsa gerek.

Bütün sanatlarla ilgili sohbetlerde devrede olan dildir. Dilin inceliklerini özümsemiş birinin ağ-zından anlatılan bir resim, bir heykel, bir mimari eser layık olduğu yeri bulur. Sanat söyleşilerinin ana öğesi dil olduğuna göre, edebiyatın yetkinleştirdiği dil de bütün sanat eserlerinin anahtarı olarak düşünülebilir.

Diğer yandan bir şairin bir tablodan esinlenerek şiirler yazması, bir ressamın bir şiirin imgelerin-den etkilenerek resim yapması, bir müzisyenin yazılı bir eserimgelerin-den yola çıkarak yeni bir eser vücuda getirmesi gibi durumlar hep olagelmiştir.

(...)

Süleymaniye ve Selimiye camilerinin edebiyatımızda şiirlere kaynaklık ettiğini de biliyoruz. Yahya Kemal’in “Süleymaniye’de Bayram Sabahı” şiirini okuduğumuzda, bu mimari eserin farklı yönlerini ve çağrıştırdıklarını da yeniden keşfederiz. Edebiyat ve mimari etkileşiminin güzel bir örneği olur.

Tabiat, şiirin, musikinin, mimarinin ve resim sanatının ortak esin kaynağıdır. Bütün bunların toplu-mun genel algısında yer etmesi için yine dilin aracılığına ihtiyaç duyulur.

(...)

Sanatlar arası etkileşimin tarihi serüveninde dilin önemini görmekteyiz. Disiplinler arası etkileşim dil ile sağlanmış, uzak kültürleri tanıma büyük ölçüde yazılı kaynaklar sayesinde oluşmuştur. Yine minyatürün İslam sanatında yer bulması 11. yy’da antik kaynaklardan çevrilen eserler sayesinde ol-muştur.

Yrd. Doç. Dr. Gültekin Akengin, Sanat Dalları Arasında Etkileşim ve Dil 1.Edebiyatla diğer güzel sanatların ilişkisi hakkında neler söylenebilir?

2.Yazarın bütün sanat eserlerinin anahtarı olarak dili göstermesinin sebebi metne göre nedir?

3.Edebiyatın başlangıcına ilişkin sorular, bizi, genelde sanatın başlangıcına götürmektedir. Sanatın doğuşuysa insanın yeryüzünde var oluşuna, (...) insanın doğayla savaşımına dek uzanmaktadır. Doğayı dönüştürmeye yönelik, yaratıcı bir çalışmadır burada söz konusu olan. Ama insan

bununla yetinmez, doğada bulunmayan nesneler yapmaya başlar. Böylece araç yapımıyla karmaşıklaşan çalışma düzeni yeni bir bildirişme dizgesini de gerekli kılar ve dil ortaya çıkar. Araştırmacılara göre bu dil ilk aşamada müzik ve dansla birliktedir. Başka bir deyişle ritmiktir, ezgisel bir vurgu taşır, el kol hareketleriyle bütünlenir. İşte edebiyatın başlangıcını da bu aşamada aramak gerekmektedir. Çünkü onun anlatım aracı dildir. Toplumsal gelişime bağlı olarak dille birlikte serpilir, türlere ayrılır.

1. Ünite

4-6. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.

Bazıları “Sanat sanat içindir” ve bazıları da “Toplum içindir” der. “Sanat sanat için olduğu zaman do-laylı olarak toplum için de yararlıdır” diyenler de vardır. Ama Atatürk için edebiyat, “büyük insanlık” yolunda “uyarıcı, hedeflendirici ve yürütücü” olmalıdır.

Atatürk, gerek sohbetlerinde, gerek dikte ettiği direktiflerinde edebiyatın toplumun yücelmesi yönünde kullanılmasını istemiştir. Türk çocuğu edebiyat yolundan ulusunun yüceliğini, sağlam karakterli olduğunu öğrenecek, devrimlere bu yoldan bağlanacak ve onu koruyacak; yine bu yol-dan iyi hatip olarak yığınları olumlu yönlerde peşinden sürükleyecek.

Atatürk, edebiyatın, sadece subjektif duyguları yansıtan bir aristokrasi rehavetine yastıklık etme-sine daima karşı olmuştur. Türk kahramanlığını dile getiren Yahya Kemal’i ve sosyal adaletsizliğe isyan eden Tevfik Fikret’i de bunun için sevmiştir, “hürriyet” diye kükreyen Namık Kemal’e bunun için gönül vermiştir.

Sadi Borak, Atatürk ve Edebiyat 4. Metnin ana düşüncesi nedir?

5. Metnin yardımcı düşünceleri nelerdir?

6. Metinde düşünceyi geliştirme yollarından hangileri kullanılmıştır?

8. I. Fakat dil insanların kullandığı herhangi bir vasıtaya benzemez. II. Onun vasıtalığı sadece anlaşmayı temin etmesi bakımındandır. III. Fertler ve nesiller arasında anlaşma vasıtası olarak iş görür. IV. Dil insanlar arasında anlaşmayı sağlayan tabii bir vasıtadır.

V. İnsanlar duygularını, düşüncelerini, fikirlerini, hükümlerini birbirlerine nakletmek, meramlarını birbirlerine anlatmak için dil denilen vasıtaya başvururlar.

Prof. Dr. Muharrem Ergin, Türk Dil Bilgisi

Yukarıdaki numaralanmış cümleler anlamlı bir bütün oluşturacak biçimde sıralandığında han-gisi baştan üçüncü olur?

A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.

7. Yıllar önce bir belediye kuruluşuna iletişim semineri vermem için davet edildim. Seminer salonun-da oturma düzeni ‘U’ şeklindeydi ve ben ‘U’nun açık ucunsalonun-da durarak semineri sunuyordum. “Günaydın arkadaşlar!’’ diyerek seminere başladım.

Hiç kimse yanıt vermedi; ancak yüzüme ilgiyle bakmaya devam ediyorlardı.

Doğan Cüceloğlu, İletişim Donanımları

Bu parça iletişim unsurları bakımından değerlendirildiğinde aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?

A) Kaynak: Konuşmacı

B) İleti: “Günaydın arkadaşlar!” ifadesi C) Alıcı: Dinleyiciler

D) Kod: Türkçe

10. Kültür, üzerinde uzlaşılmış tanımı olmayan kavramlardan biridir; zira her bilgi alanı mensubu onu kendi bulunduğu noktadan tarif etmiştir. (...) Ancak bu tariflerin büyük bir kısmı mutlaka iletişime, kültürün nesiller arasındaki aktarımla oluşmasına dikkat çekmişlerdir. Böylece birçok kültür ku-ramcısı dil ile kültür arasındaki ilişkiyi de açıklamaya çalışmıştır.

Çok kabaca, insan başarılarının tümü, diye tarif edebiliriz kültürü. İnsan toplulukları için kültürden söz edilmesini mümkün kılan ise önceki nesillerin başarılarını tevarüs edebilmesini, kendi nesil-daşları (zamannesil-daşları) arasında başarıların iletilip öğrenilmesini ve nihayet bunların hepsinin son-raki nesillere miras bırakılabilmesini sağlayan bir mekanizmaya sahip olmalarıdır ki, bu da “dil”dir. Burada “dil”e dayanan bildirişimin iki boyutu ortaya çıkıyor: Bunlardan birincisi, toplumun zaman-daş fertleri arasındaki yatay bildirişim boyutudur. İkincisi ise önceki nesillerin başarı birikimlerini tevarüs edebilmeyi mümkün kılan dikey bildirişim boyutudur. Diğer canlı türlerinin oluşturdukları yaşayış biçimleriyle karşılaştırıldığı zaman, bizim “kültür” dediğimiz ortamın oluşabilmesi için vaz-geçilmez unsurun dilin nesiller arasındaki aktarımı mümkün kılan dikey bildirişim boyutu olduğu gözlenecektir.

Hayati Develi, Kültür ve Dil

Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerleri yukarıdaki parçadan hareketle uygun ifadelerle doldurunuz.

a. Parçada ... ve ... üzerinde durulmuştur.

b. Parçada kültürün ... aktarımla oluşmasına dikkat çekilmiştir.

c. Parçada ..., nesillerin başarılarının sonraki nesillere miras bırakılabilmesini sağlayan bir mekanizma olarak görülmektedir.

ç. Parçaya göre dil, kültürün nesiller arasındaki aktarımını mümkün kılan ... boyutudur.

9. I. Bir dilin, yazılı kaynaklarla izlenebilen tarihî gelişimi içinde ayrılmış kollarıdır. (Yazı Dili)

II. Bir dilin, tarihî gelişimi içinde yazılı kaynaklarla izlenemeyen dönemlerinde ayrılmış kollarıdır. (Lehçe)

III. Ortak dilden ayrı olarak belirli toplulukların, ses, yapı, söz dizimi ve anlam bakımından farklılık gösteren dili veya kelime dağarcığıdır. (Argo)

IV. Aynı meslek veya topluluktaki insanların ortak dilden ayrı olarak kullandıkları özel dil veya söz dağarcığıdır. (Jargon)

V. Bir dilin bir ülke sınırları içindeki farklı yerleşim bölgelerinde ses, şekil, söz dizimi ve anlamca farklılaşan konuşma biçimidir. (Ağız)

Yukarıdaki açıklamalardan hangisi ayraç içinde verilen kavramla uyuşmamaktadır?

A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.

11. Coğrafya, fizik, gökbilgisi, sosyoloji, psikoloji, tarih, arkeoloji, felsefe erişebildiği her kaynağa uza-nır edebiyat yazarı. Belli sonuçları, bu sonuçlara götüren yöntemi halk için yorumlamak, halka açmakla görevlidir bu çeşit edebiyat. Halk diye nitelenenlerse, uzman olmayanların okuyucu çev-residir. Edebiyatta yapılan, bir dolaylamadır öyleyse. Bilgin önermelerini, bilimsel bir dildeki var-sayımları, bilimce pekiştirmeleri, bilim yasalarını, tüm sorun-bağlamıyla, elden geldiğince anlayıp anlatmak, halkça anlaşılmalarını sağlamak için kolaylaştırmaktır edebiyatçının başarısı.

Nermi Uygur, İnsan Açısından Edebiyat

1. Ünite

D ( ) Y ( ) Sanat metinleri okuyucuyu bilgi-lendirmek amacıyla oluşturulur. Metinler, sanat metinleri (edebî metinler) ve öğretici (bilgilendirici) me-tinler olmak üzere

ikiye ayrılır.

İletinin özel bir tarzda düzenlenmiş

hâline kanal denir.

Bilimde öznellik, sanatta ise nesnellik

söz konusudur. “Artık eskisi kadar iyi işitmiyorum. Ne

diyorsun?” cümle-sinde jargon

kulla-nılmıştır.

Güzel sanatlar, işitsel (fonetik) ve görsel (plastik) sa-natlar olmak üzere

iki gruba ayrılır. Sanat metinleri

edebî bir heyecan uyandırmak, estetik

zevk ve anlayış ka-zandırmak amacıyla yazılır. D ( ) D ( ) Y ( ) Y ( ) D ( ) Y ( ) 7. Çıkış 8. Çıkış D ( ) Y ( ) 5. Çıkış 6. Çıkış D ( ) Y ( ) 3. Çıkış 4. Çıkış D ( ) Y ( ) 1. Çıkış 2. Çıkış 13. Aşağıda verilen tanılayıcı dallanmış ağaçtaki bilgilerden bazısı doğru, bazısı yanlıştır. İlk

ifa-deden başlayıp, cevap oklarını takip ederek doğru çıkışa ulaşınız.

12. Bugün sosyoloji, ulus kavramını, “aynı topraklar üzerinde yaşayan, dil, kültür ve ülkü bakımından birlik oluşturan topluluk” diye tanımlıyor. Görüldüğü gibi dil, hem ulus olmanın temel öğesidir hem de kültür birliğinin en önemli aracı. Edebiyat ise kültürü oluşturan başlıca etmenler arasında yer alır. Bu bilimsel gerçekleri, o şaşmaz sezgi gücüyle daha o zamanlar görüp kavrayan Atatürk, yaşamı boyunca dil ve edebiyata özel bir önem vermiştir.

Doç. Dr. Cahit Kavcar, Atatürk’ün Dil ve Edebiyat Konusundaki Görüşleri Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?

A) Benzetme yapılmıştır. B) Örneklemeden yararlanılmıştır. C) Tanımlama yapılmıştır. D) Betimlemeye yer verilmiştir. E) Öykülemeye başvurulmuştur.

ÜNİTE

HİKÂYE

Ünite İçeriği

Belgede 9 TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI (sayfa 35-39)