• Sonuç bulunamadı

1.1. Günah

1.1.1. Ġnsanı Günah ĠĢlemeye Sevk Eden Sebepler

1.1.1.1. KiĢiyi Günah ĠĢlemeye Götüren DıĢ Etkenler

1.1.1.1.3. Heva

Nefsin kendiliğinden meylettiği arzu;144

heves, istek, nefse ait Ģeylere olan düĢkünlük,145

keyiftir.146 Tasavvufî anlamda nefsin, tabiatının gereğine meyletmesi, süflî cihete yönelip ulvi cihetten yüz çevirmesidir.147

Ġnsanın gönülden Ģehvete meyletmesine heva (ىوه) dendiği gibi Ģehvete meyleden gönle de bu isim verilir.148 ġer‟i ölçülere bakmaksızın nefsin hoĢuna giden Ģeylere yönelmesidir.149

Heva, Kur‟an‟da içinde yer aldığı ayetlerin tamamında nefsin tüm kötü istek ve arzularının ifadesi olarak sunulmuĢ;150

iki yerde Allah‟tan gelen ilmi, yani Kur‟an-ı Kerim ve onun düsturlarını benimsememe, Resulullah‟a uymama ve kiĢinin kendi düĢüncelerine göre hareket etmesi anlamında kullanılmıĢtır.151

Yani insanın aĢırı isteklerine, Allah‟tan gelen ilme/vahye uymayan tutumlarına „heva‟ denilmektedir. Nefsin, Ģehevî ve hayvanî arzularından doğan temayülü olup152

onun Ģehvete ve zevke düĢkünlüğünü anlattığı gibi ilim sahibi olmadan sahibine emir veren nefis anlamında da kullanılmaktadır.153 Dolayısıyla “Ģehvetler ne kadar çoğalırsa nefis o kadar zaafa uğrar ve git gide heva oraya hâkim olur.”154

Mutasavvıflar arasında dünya ve onun nimetlerine bir baĢka söylemle nefsin arzularına esir olmak hevâ olarak ifade edilir.155

Heva, Ģehevî arzulara meyletme anlamına gelse de Ģehvetle aralarında Ģöyle bir fark vardır. Heva genellikle düĢünce ve inanca dair (has) iken Ģehvet, haz ve lezzet elde etmekle ilgilidir. Bu bakımdan Ģehvet hevanın sonuçlarından biridir ve daha özeldir. Heva ise asıl ve geneldir.156

144 Cerrahî, a.g.e. , s. 151.

145 Doğan, Mehmet, Büyük Türkçe Sözlük, Rehber Yay. , Ankara, 1990, 7. Baskı, s. 469; Devellioğlu,

Ferit, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lûgat, Aydın Kitabevi, Ankara, 1984, 6. Baskı, s. 428.

146 Cerrahî, a.g.e. , s. 151. 147

Uludağ, Tasavvuf Terimleri Sözlüğü, s. 165.

148 Ġsfahanî, a.g.e. , s. 1126. 149 Uludağ, a.e. , s. 165.

150 “Nefis, hevanın bizzat kendisi değildir. Allah‟ın kitabında kötülenen hevaya tâbi olmaktır. Hevaya

tâbi olan ise nefistir. Heva, nefsin bir eylemi durumundadır. Ġnsan nefsi ise yaratılıĢında bulunan zaaflarından ve dünyanın Ģehevî Ģeylerle dolu olmasından dolayı daha fazla hevaya meyletmektedir.” Bkz. Ma‟ruf, Nâyif, el-Ġnsan ve‟l-„akl, Beyrut: Daru Sebili‟r-ReĢad, 1995, s. 136; Kara, Osman,

“Kur‟an‟a Göre İnsan Şahsiyetine Etki Eden Faktörler”, Sakarya Üniversitesi Ġlahiyat Fak. Der, . c.

XIV, sayı: 25 (2012/1), s. 16. 151 Bakara, 2/145; Rûm, 30/29; Kılıç, a.g.e. , s. 254. 152 Ġzutsu, a.g.e. , s. 227. 153 Ece, a.g.e. , s. 255. 154 Muhâsibî, a.g.e. , s. 57. 155 AltıntaĢ, a.g.e. , s. 126.

156 Ebu‟l-Hasan Alî b. Muhammed b. Habîb el-Basrî Maverdî, Edebü‟d-Dünyâ Ve‟d-Dîn, Mısır, 1973,

“Kur‟an-ı Kerim‟de heva kelimesi, hepsi de olumsuz anlamda olmak üzere on ayette tekil, on sekiz ayette çoğul (ehva) olarak geçmektedir.”157

“Kur‟an hevayı dalâlet ve sapıklığın baĢlıca sebebi olarak zikretmektedir. Dinî inançla ilgili konularda hevasına uyan kiĢinin doğru yoldan sapacağı muhakkaktır. Hevasına uyan kiĢiyi izleyenler de kaçınılmaz bir biçimde Allah‟ın yolundan sapacaklardır.”158

“Kul için sürekli olarak biri akıldan, diğeri hevadan gelen iki davet vardır. Aklın davetine tabi olan imana ve tevhide vasıl olur. Hevanın çağrısına uyan dalâlete ve küfre ulaĢır. Vuslata erenlerin hicabı, müritlerin bineği (ve kendilerini) bilme yeri ve taliplerin yüz çevirme mahalli hevadır. Kul, ona muhalefet etmekle emrolunmuĢ ve onun sırtına binmekten men olunmuĢtur. Nitekim hevaya binen helak, ona muhalefet eden malik olur; denilmiĢtir.”159

Bu sebeple Kur‟an, öncelikle inananların heva ve heveslerine uymamalarını öğütleyerek kendilerini nefislerinin kötü arzularından (heva) koruyabilen kiĢilerin kurtuluĢa ereceğini bildirmektedir:160

“Rabbinin makamından korkan ve nefsini

hevadan men edene gelince, onun yurdu Cennettir.”161

Peygamber (s. a. s.) ise Ģöyle demiĢtir: “Ümmetim hakkında en korktuğum şeylerden biri tûl-i emel, yani ihtiras,

diğeri hevaya tabi olmaktır.”162

Kur‟an‟da farklı ayetlerde Allah‟ın ayetlerini yalanlayıp kendi düĢüncelerini ortaya koyma, ahirete inanmama ve Allah‟a Ģirk koĢmanın kaynağı,163

keyfe göre hareket etme,164 dünyayı ebedî imiĢ gibi zannedip sonsuz bir hayat arzusuyla yaĢama,165 ilâhî emirler geldiği halde Ģeytanın insanı bunlardan uzak tutmaya çalıĢması,166

haksız hüküm vererek zulmetme,167

hakkı terk edip sahte ilahlara uyma arzusu168 olarak ifade edilen heva, en olumsuz haliyle, insanın kendisini Rab yerine koyup sadece kendi istek ve arzularına göre hareket etmesidir.169

Bundan dolayı Yüce Allah hevaya uymayı, onun

157 Çağrıcı, Mustafa, “Heva” Ġslam Ansiklopedisi, TDV Yay. , c. XVII, s. 275. 158

En‟am, 6/56; Kasas, 28/50; Maide, 5/77; Ġzutsu, a.g.e. , s. 225.

159 Hücvirî, a.g.e. , s. 269-270.

160 Yapıcı, Asım, Ġslam‟da Tövbe ve Dînî YaĢayıĢtaki Rolü, Beyan Yay. , Ġstanbul, 1997, s. 33. 161

Naziat, 79/40-41.

162

Ahmed b. Hanbel, Müsned, IV, 420.

163 En‟am, 6/150. 164 Yazır, a.g.e. , s. 542. 165 A‟raf, 7/176. 166 En‟am, 6/71. 167 Sad, 38/26. 168 Necm, 53/23. 169 Kılıç, a.g.e. , s. 254.

peĢine takılmayı çok ağır bir dille tenkit etmiĢ ve bu meyanda170

Ģöyle buyurmuĢtur: “Hevasını ilah edinen kimseyi gördün mü?”171

Ġnsanın, Allah‟ın istek ve iradesine göre davranması gerekirken içinde ilahlaĢtırdığı kendi istek ve arzularına göre hareket etmekte ve bu sebepledir ki heva Ģiddetle kınanmaktadır.172

“Hevalarına uyanlar tam bir dalalete düĢtükleri gibi173

Allah‟tan gelen ilmi (vahyi veya ayetleri) de bilgisizce bir tarafa atarlar. Onlar gerçekten cahillerdir.174 Kur‟an, Hz. Peygamberi (s.a.s.) ve O‟nun Ģahsında Müslümanları uyararak: „Sana gelen bu ilimden (Kur‟an ve hükümlerinden) sonra onların hevasına uyarsan, senin için

Allah‟tan bir veli ve yardımcı yoktur,‟175

„Allah‟ın indirdiği ile hükmet, onların

hevasına uyma‟176

ve „Emrolunduğun gibi dosdoğru ol…‟177 diye söylemektedir.”178 Kul, kendi kendisinin çobanı olup nefsine hâkim olmalı, gecesini ve gündüzünü duyu organlarında ortaya çıkan heva sebeplerini kendisinden yok edene kadar mücadele etmeyle geçirmeli ve bu isteği batınından soyutlaması için Cenab-ı Hakk‟a dua edip O‟na teslimiyette bulunmalıdır.179

1.1.1.1.4. Dünya Hayatının Ebediliği DüĢüncesi (Huld - Hulûd Arzusu)