• Sonuç bulunamadı

Hemşehrilik Kimliğinin Dünü, Bugünü ve Geleceği

5.2. GÖÇ SONRASI KENTE TUTUNMA: HEMŞEHRİLİĞİ SÜRDÜRME

5.2.7. Hemşehrilik Kimliğinin Dünü, Bugünü ve Geleceği

İlk zamanlarda kentleşme olgusuna genel bakış nedeni ile hemşehri kimliğinin zamanla ortadan kalkacak ve yitip gideceğine inanılmıştır. Dolayısı ile bu amaçla oluşan örgütlenmelerinde geçici olduğu söylenilmiştir. Ancak kentleşmenin başladığı

yıllardan itibaren kentle bütünleşme sürecinde ciddi faydalar sağlayan hemşehrilik bağları ve bu bağlar neticesinde ortaya çıkan tampon kurumlar nicelik ve nitelik olarak artış göstererek gelişmişlerdir. Dolayısıyla bu inanç giderek zayıflamaktadır. Çünkü her yeni göç dalgası hemşehri arayışını getirecektir. Çünkü insanlar yabancısı olduğu yerde aidiyet duygusuna kapılarak kendi kültüründen, dilinden birilerini arar.

Dernek başkanları ve üyeler hemşehrilik bağlarının geleceği konusundaki yaklaşımlarına bakacak olursak bu kişinin ileride hemşehri kimliğinin ortadan kesinlikle kalkmayacağını iddia etmiştir. Hemşehriliğin neden hangi gerekçelerle devam edeceği ise kişilere göre değişmektedir:

“Hemşehri kimliği devam edecektir. Çünkü hemşehriciliğin kişiye kazandırdığı madi ve manevi çıkarları vardır. Bu çıkarlar oldukça hemşehricilik var olacaktır.” (Hasan Ç.)

“Bence hemşehrilik devam edecektir, etmelidir de. Çünkü hemşehriliğin neden olduğu bir takım faydalar var. Birşeye ihtiyaç olduğunda insan tanıdık arıyor, sorununu öyle çözüyor. Hemşehriliğin güçlenerek artacağına inanıyorum. Çünkü toplumlar iyice ayrıştı ocu bucu oldu. Irkçılıkla insanlar gruplara ayırılıyor. Hemşehrilik en azından bu anlamda daha kurtarıcı olarak ön plana çıkıyor. Tabi siyasi anlama çok girmemek gerek.” (Saffet)

“Hemşehrilik bağların olmazsa tek başına bir hiçsin. Bizleri bir arada tutar bu bağ öyle güçlenebiliriz. Başıboş tek olunca ses getiremeyiz ama birlik olunca önünde ne kapılar açılır.” (Hüseyin)

“Hemşehri kimliği kesinlikle devam edecektir. Bu bölgesel bir ayrımcılık değildir. İlişkilerin sıcak tutulması ve devam ettirilmesi için ileri sürdüğümüz bir şeydir. Özellikle gençleri derneklere çekersek kültürümüzü tanı, tanıt, anlat dersek. Kuşaklarla geleceğe taşıyabiliriz ama ben inanıyorum. Çünkü toplum gittikçe yabancıdan uzaklaşıp kendi özüne, toprağına, hemşehrisine dönmekte.” (Himmet)

Hemşehri kimliğinin devam edeceğine dair düşüncelerin köken ile ilgili gerekçeye vurgu yapanlarda vardır:

“Bu kimlik devam edecektir. Çünkü insanlar kökenine, geldi yere önem vermeli. İnsan köksüz olamaz. İnsanımız farklı, alışık olmadığı bir muhitte, yabancısı olduğu yerde kendisinden olanlarla beraber olmak isteyecektir. Onun için ‘hemşehrim olsun da çamurdan olsun, toprağım başkadır’ diyerek sahipleniyor. Hemşehri kimliği var olacak ancak farklı yönlere çekilmediği sürece, ırkçılığa girmeden.” (İbrahim)

“Hemşehriliğin devam ettirilmesindeki asıl neden köküne sahip çıkmaktır. Kökünü önemseyip, sahip çıkmak zorundadır. Herkes kökünü önemsediğine göre hemşehrilikte devam edecektir.” (Bünyamin)

Dernekleşme ve iletişim- ulaşım araçlarındaki artışın da hemşehri kimliğinin devam edeceğine olan inancı arttırmaktadır. Yerel kültürün muhafazasını canlı tutan dernekleşme ile hemşehri kimliği devamını sağlayan bir yapı doğurmaktadır.

“On yıl öncesine göre hemşehri kimliği daha iyi bir noktada her geçen gün daha da iyiye gidiyor. Çünkü dernekleşme ile memleket kültürünün tanıtılmasına katkı sağladı. İnsanımız kendini, memleketini, hemşehrisini tanıdı. Özellikle iletişim ve ulaşım konusunda yaşanan değişim memlekete olan ilginin artmasında önemli bir araç olmaktadır.” (Necdat)

Bu görüşlerin tersine hemşehri kimliğinin ortadan kalkacağını düşünenler de yok değildir. Bu düşüncelerin savunucularının genel düşüncesi yeni nesillerin bu kültürden uzaklaşacağına yöneliktir.

“Bence hemşehrilik ileriye doğru devam etmez. Çünkü memleket kültürünü bizden sonraki kuşak yaşatamıyor. Bilmiyorlar çünkü biz Rize’de doğduk büyüdük o kültürde çocuğum Zonguldak’ta doğdu Yalova’da büyüdü. Hangi kültürü yaşatsın bu çocuk. Bizler vermeye çalıştık ama adlımı zaman gösterecek. Ama bu kimlik yok olacak düşüncesindeyim. Çünkü gelecek nesil zayıf bu konuda.” (Mustafa)

“Kuşaklar devam ettirirlerse hemşehrilik bağı gurbette iyi bir rol kazandırır. Ancak gelecek kuşaklar hele de o kültürden uzak büyüdüyse devam ettirmesi mümkün olmaz. Ben devam ettirilmesinin zor olduğu kanaatindeyim.” (Nuraydın)

Bu düşüncelerin devamında modern kent kültürü karşısında memleket kültürünün yenik düşeceğini bu nedenle hemşehrilik kimliğinin gelişmesinin engelleneceği İsmail’e göre şöyledir:

“Birey ilk göç sürecinde her ne kadar hemşehri desteği ile kente tutunmuş olsa da. Zamanla kendisi olmasa bile sonra gelen kuşak kente tutunurken yerel kültürünü değil kentin kültürünü benimseyecektir. Dernekler ne kadar etkileyici olmaya devam etse de kuşaklar ailenin örf ve adetleri veremediği durumda orada yaşayan insanların kültürüne uymaya başlayacaklardır. Bu da zamanla hemşehrilik bağının yok olmasına neden olacaktır.” (İsmail)

Hemşehri kimliğinin gelecekte de devam edeceğine olan inanç dolayısıyla bu kimliğe bağlı ortaya çıkan örgütlenmelerin de varlığını sürdüreceği akla getirmektedir. Bu konuda iki dernek başkanının hemşehri kimliği ve örgütlenmesi üzerine kurmuş olduğu gelecek hayali çok etkileyiciydi:

“Hemşehrilik bağlarının dünü herkesin bildiği üzere kendimiz gibi olanlarla sürekli bir arada olduk. Ama gelecekte bence şöyle olması daha güzel olur. Her yöre insanı ile kaynaşmak hedefimiz olsun. Dernekçiliğin kültürel faaliyetlerine bu eklenmeli birbirimizi daha iyi anlamak için farklı yöreden olanlarla oturup konuşmalı, onları onlardan dinleyerek tanımalıyız. Yalova ile ilk geldiğimizde farklıydık zamanla adapte olduk aynı yöreden insanlarla sürekli oturmak yarar sağlamaz. Kutuplaşmadan uzak durarak her kesimi kapsayarak ileriye dönük beraber hareket etmeliyiz işte o zaman kentle bütünleşmiş, farklılıklarımızı zenginliğe dönüştürmüş oluruz.” (Muammer)

“Gelecek nesillere kendi kültürümüzü Yalova ile bütünleşerek yaşatmak gerekir. İl dernekleri bu süreçte tabiî ki olmazsa olmazlardandır. Benim kanaatim keşke tüm yöre dernekleri toplansa birlikte etkinlikler yapılsa. Sosyal bir alan kurulsa orada tüm hemşehri dernekleri yer alsa, hepimiz orada birlikte olsak kaynaşsak. Karadeniz, Ege, Doğu, Anadolu hepsi bir arada acısında tatlısında hep yan yana.

Gerçek bütünleşme kaynaşma benim için budur. Orada Antepli de olsun Rizeli de orada birbirimizi tanımamız daha güzel anlamlı olur. Hemşehrilik güzeldir ama ırkçılığa dökmedikçe. Kendi kültürümüzü yaşadığımız ilin kültürü ile bağdaştırarak yaşatmaktır bizim hedefimiz.” (Vedat)

İlk olarak enformel bir şekilde gelişen ve sorunlara çözüm üretebilmenin bir yolu olarak ortaya çıkan ilişki bağları zamanla formelleşerek her geçen gün daha da önem kazanmaya başlamıştır. Özellikle ilk göç ederek hemşehriliği yaşatan kuşak bu bağlara daha kuvvetle sarılmaktadır. Yerel kültürün taşıyıcı olan ilk kuşak ikinci kuşağa bunu tam anlamıyla aktarabilmiş ise hemşehriliği devam ettirebilir ama tersi olduysa hemşehrilik yitip gidecektir. Yalova’da belli bir kültürün olmayışı göçmenlerin adaptasyon sürecini çokta zorlamamıştır. Yalova’da yerel kültür olmadığı için herkes kendi kültürünü rahatlıkla yaşamıştır. Hemşehrilik ise gelecek kuşaklara güzelce aktarılır ise kentte var olmaya devam edecek önemli bir ilişki ağıdır.

SONUÇ

“Nerelisiniz?” sorusuna verilen cevaplar artık tek kelime ile sınırlandırılamamaktadır. Çünkü göçlerin yoğunlaşması ile artık şehirlerde yerli nüfusu bulmak zorlaşmıştır. Şehir nüfusu heterojen, kalabalıkların oluşturduğu bir mekan haline gelmiştir. Dolayısıyla insanlar kendini birden çok yere ait hissetmektedir. Ya da kendini birden çok yere ait hissettiği için hiçbir yerin yerlisi olmayarak yaşadıkları şehre hâkim olmaktadırlar. Göçlerle kurulmuş bir şehir olan Yalova’da “nerelisiniz?” sorusuna verilen cevaplarda özellikle ikinci ve sonraki kuşaklar, “ben burada doğdum ama babam filan yerli, annem de şuradan gelme, kökenimiz ise şuralı” diyerek uzunca bir cümle ile cevap verenler çoğunluktadır. Bu sebeple Yalova’da gerçek Yalovalı yerli nüfusu bulmak gün geçtikçe zorlaşmaktadır.

Sanayi ve teknolojide yaşanan değişimden etkilenen gelişmiş veya az gelişmiş kentlerde; mekanik dayanışmanın yaygın olduğu ve kültürel değerleri yaşatma konusunda tampon mekanizma olan derneklerin önemli görevler üstlendiği görülmektedir. Kentlileşme sürecinde göçe karar vererek gelen ilk kuşak için hemşehrilik duygusu daha yoğundur. Genç kuşakta bu durum daha çok hatırlanacak bir anı olarak kalabilmektedir. Kırsal alandan, kent mekânına taşınan dayanışma ilişkileri kentte var olabilme mücadelesi verirken hemşehrilik bağlarını kullanarak kent hayatında kimliklerini korumaktadırlar. Özellikle dernekler, geleneksel kültürel kodların yeni kuşaklara aktarılması ve özellikle de kırda kurulan bağların kentte de yeni formlar ile taşınmasına aracılık eden tampon bir kurumdur. Kente göç eden bireyin içerisinde bulunduğu yalnızlık duygusundan hemşehrisi ile kuracağı dayanışma bağı ile kurtulacaktır.

Yalova’ya göç eden insanlar kentsel yaşamın kalıplarını benimseme ihtiyacı duymadan kente ait olma çabasına girmişlerdir ve bunu başarmışlardır da. Farklı kültürleri, kimlikleri bünyesinde bulunduran mozaik bir kent olması gereği insanlar birbirine değmeden yaşamanın formülünü bulmuşlardır. Yapılan görüşmelerin genelinde göçün ilk dönemlerinde uyum problemi yaşadıklarını, yadırgadıkları durumlar olduğunu ancak zamanla adapte olabildiklerini söylemişlerdir.

Yalova özellikle son 20 yılda kentleşme açısından büyük gelişmeler yaşamıştır. Yalova, Marmara Bölgesinin önemli turizm alanlarındandır. Özellikle ulaşım potansiyelinin yüksek oluşu şehri olumlu etkileyen faktörlerdendir. Yeni işlerlik kazanan Körfez Geçiş Köprüsü, yıllardır var olan süs bitkisi yetiştiriciliği Yalova’nın ekonomik yapısını tamamlayan öğelerdendir. Üç büyük şehre yakın olması, eğitim seviyesinin ve kalitesinin yüksek oluşu, sağlık olanaklarının gelişmişliği, denize kıyı olması, temiz havası, kaplıcaları şehrin cazibe merkezi halini alması için olumlu avantajlardır. Nitekim mevcut durumunu koruyarak göç almaya devam edecektir. Göç aldıkça ve yapısında farklı kültürleri barındırdıkça özellikle de sivil toplum örgütlerinin güçlü oluşu hemşehri bağlarının örgütlenmesi ile kurulan dernek sayılarını nicelik ve nitelik olarak arttıracaktır.

Göçün ilk yıllarında Yalova’da duygusal, kültürel ve ekonomik gerekçelerle sıkı ilişkiler geliştiren hemşehriler ilk dönemlerde belli gruplarda yoğunlaşarak kendi aralarında kümelenmişlerdir. Çoğu kişi tarafından ortadan kalkacağı varsayılan hemşehri kimliği güçlenerek varlığını sürdürmüştür hatta kentte siyasal anlamda da kentsel rant olarak önemli bir aktör haline dönüşmüştür. Duygusal bir ilişki olmaktan çıkarak üyelerine ciddi kazanımlar sağlamıştır. Toplumun her kesimini etkileyen hemşehrilik bağları yeni bir alt kimliğin inşa sürecini başlatmıştır. Bu kimliğin gücü ve gelecekteki konumu şuan ki mevcut haliyle toplumsal yaşamda üstlendiği işlevler yönünden yakın vadede varlığını sürdüreceği iddiası yapılabilir. Zira örgütlenerek formel bir yapı kazanmaya başlayan hemşehri ilişkileri her geçen gün daha da güçlenmektedir.

Hemşehrilik bağlarının oluşturduğu en dikkat çeken örgüt biçimi olan dernekler Yalova’da faal bir durumda çalışmaktadırlar. Kolay kurulmaları hızla çoğalmalarına ve üye sayısı bakımından da güçlü bir konumda yer almaktadır. Ortaya çıkmasındaki en temel neden hemşehrilik duygusunun ortak bir paydaya vurgu yaparak her kesimden kişiyi etkisi altına alabilmesidir. Öyle ki hemşehri derneklerinin üye profilleri arasında eğitimli-eğitimsiz, işçi-işveren, genç-yaşlı, kadın-erkek farklı kişisel özelliklere mensup genelde birinci kuşaktan kişileri, çok nadirde olsa ikinci kuşakları yan yana görebilmek mümkündür.

Hemşehri derneklerine üye olanların geneli ilgilendiren kazanımlar gibi kişisel kazanımlarını da düşünerek üye olduğu bilinmektedir. İster şahsi çıkar ister genel kazanımlar için hemşehrilik duygusuna bağlı kurulan dernekler, kişileri bir yapılanma içerisinde aynı ortak paydaya vurgu yaparak bir araya getirme özelliğine sahiptir. Dolayısıyla dernekler bir aidiyet biçimi olarak değer atfederek hemşehri kimliğinin kurumsallaşmasına katkı sağlamaktadır.

Değerlendirmeye tabi tutulan derneklerin kuruluş amaçlarının öncelikli olarak kültürel, ekonomik ve siyasal işlevlerden birini ya da birkaçını ön plana çıkararak üyelerinin dayanışma ve yardımlaşmalarına hizmet etmektir. Hemşehri dernekleri amaçları konusunda esnek bir yapıda konumlanmış, amaçlarını da bu çerçevede belirlemişlerdir.

Hemşehri derneklerinin işlevleri birbiriyle ilişkili olmakla ekonomik, kültürel ve siyasal olmak üzere üç temelde yoğunlaşmaktadır. Kültürel işlevler hepsinden önce gelmektedir. Çünkü ekonomik ve siyasal işlevlerin hayata geçmesi kültürel bir birlikteliği zorunlu kılar. Bu amaçla memleket kültürünün yaşatılması ve yeni kuşaklara aktarılması hususunda önemli işlevler üstlenmiş dernekler yöreye ait yemekleri, giyimi, el sanatlar, müzik, gelenek ve görenekleri tanıtılması hususunda dernekler ciddi destekler sağlamaktadır. Bölge insanın geleneksel kültürel kodlarını yansıtarak dayanışma geceleri düzenleyerek birlik ve beraberliklerini pekiştirmeye çalışmaktadır.

Derneklerin üstlendiği ekonomik işlevlerin yelpazesi daha geniştir. Zira dernekler üyelerine ayni ve nakdi yardım sağlarken, istihdam olanakları yaratmaya çalışmakta kısaca ekonomik yolla kazanç elde edilmesinde akla gelebilecek her türlü ticari ve ekonomik faaliyetlerde destek olunmaktadır. Öte yandan eğitim alanında yapılan destekler dernekleşme aracılığı ile hastalık, ölüm, kaza, yangın vb. acil durumlarda destekler organize hale gelmektedir.

Hemşehri kimliğinin siyasal işlevi ise daha ziyade siyasal katılımın sağlanması ve siyasal tercihlerin yapılması noktasında kendini göstermektedir. Dernekleşme bu kimliğin de siyasal alanda da söz sahibi olmanın önemli bir aracı olarak kullanılmasına katkı sağlar. Öyle ki seçim dönemlerinde cazibe merkezi halini alan

dernekler, böylece siyasi partilerden bir takım taleplerde bulunabilmekte ve ciddi destekler de almaktadır. Hemşehrilerinin bürokratik kadrolara atanmasında etkili olabilmektedirler. Dolayısı ile hemşehri dernekleri hem devlet kurumları hem de sivil güç odaklarınca ciddiye alınan ve yaptırım gücü olan kuruluşlardır. Hemşehri dernekleri bünyesinde barındırdığı gücün kullanılması noktasında hatırı sayılır bir üstünlük sağlamaktadır. Bu durum hemşehrilik bağlarının ve derneklerinin geleceğe taşınmasında etkin rol oynamaktadır.

Ciddi yararlılıklar sağladığı görülen hemşehrilik bağları ve bu bağlara bağlı ortaya çıkan örgütlenmeler sayısal olarak artarken, niteliksel olarak da gelişmekte ve güçlenmektedir. Bazı çevreler hemşehriliğe bağlı ortaya çıkan gruplanmalar ciddi eleştirilere maruz kalmaktadır. Fakat hemşehrilik bağlarının ve derneklerin sağladığı yararlar yadsınamayacak kadar çoktur. Sağlanan yarardan dolayı çoğu çevre tarafından olumlanmaktadır. Devlet katmanlarında ciddiye alınmakta hele ki üye sayısı fazla ise asıl gücünü oradan almaktadır.

Özetle hemşehrilik bağları ve bu bağların neticesinde kurulan dernekler uzun bir süre daha varlığını koruyacağı düşünülmektedir. Öyle ki değişen teknoloji ve ulaşımın her türlüsüne sahip oluşumuz hemşehrilik bağlarının canlı tutulmasını ve aidiyet biçimi olarak varlığını sürdürmesini kolaylaştırmaktadır. Bu eğitim durumu, ekonomik seviyesi, kentte kalış süresi ve mesleki durum vb. nedenlere bağlı ortaya çıkan dikey hareketliliği de etkileyerek hemşehrilik duygusunun zayıflamasını zorlaştırır. Birliğin ve beraberliğin en önemli noktası ise ötekileştirmeden, ayrıştırmadan, yabancılaştırmadan sağlanacak birlik ve bütünlüğün hemşehriliğin uzun yıllar devam etmesine ortam hazırlayacağına şüphe yoktur.

KAYNAKÇA

ADIGÜZEL, Yusuf (2012). Esenler’de Yaşamak, Memlekette Ölmek: Göç ve Kente Uyum Sürecinde Hemşehrilik. Murat Şentürk (Ed), Göç, Kentleşme ve Aidiyet Ekseninde Esenler’i Anlamak, 185-222, İstanbul: Esenler Belediyesi Şehir Düşünce Merkezi.

ALTAY, Nalan (2009), İzmir’ de Hemşehri Dayanışmasının Kent Kültürü Üzerindeki Etkileri, Doktora Tezi, Dokuz Eylül Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, İzmir

ALTINDAL, Yonca (2010), Kentleşme Sürecinde Hemşehrilik Olgusu ve Mekansal Kümelenmede Yeniden Üretilen Kimlik, Akademik Araştırmalar İndeksi, 2010, Cilt 1, Sayı 2

ALVER, Köksal (2010). Siteril Hayatlar, Ankara: Hece Yayınları.

ASLANOĞLU, A. , Rana (2000). Kent, Kimlik ve Küreselleşme, Bursa: Ezgi Kitabevi.

AŞKIN, Deniz (2014), Göçmen Gençlerde Kültürel Dönüşüm Üzerine Sosyolojik Bir Analiz: İnegöl Huzur Mahallesi Örneği, Yüksek Lisans Tezi, Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Eskişehir

ATATÜRK, Kemal (1969), Nutuk, Cilt II: 1920-1927, Dokuzuncu Basılış, İstanbul: Milli Eğitim Basımevi.

AYTAÇ, Ömer (2018), Kentleşme ve Normatif Çöküş: Enformalleşme ve İllegaliteye Kayışın Toplumsal Temeli, Birey ve Toplum Dergisi, Cilt 8, Sayı 15, 5- 29.

BAĞLI, Mazhar (2006), “Türkiye’de Göç ve Kentlesme: Toplumsal Dönüsümün Mekânsal ve Kentsel Boyutu”, Uluslararası Göç Sempozyumu 8-11 Aralık 2005, (iç), İstanbul, Zeytinburnu Belediyesi Yayını, 216-225 Bayındırlık ve İskan Bakanlığı,

BAYRAKTAR, E. (2006). Gecekondu ve Kentsel Yenileme, Ankara: Ekonomik Araştırmalar Merkezi Yayınları.

BAYRAKTAR, Ulaş (2003). Formelleşen Hemşehri Dayanışma Ağları: İstanbul'daki Hemşehri Dernekleri. Toplumbilim (Göç Özel Sayısı), 107, Ekim2003, 107.

BUMİN, Kürşat (1998). Demokrasi Arayışında Kent, İstanbul: İz Yayınları.

CHAMBERS, Iain (2005). Göç Kültür Kimlik, (Çev: İsmail Türkmen, Mehmet Beşikçi), İstanbul: Ayrıntı Yayınları.

ÇELEBİ, Esra (2018), Kent ve Kent(l)ileşme Sarmalında Türkiye, Kastamonu Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 20/1.

DEDEOĞLU, Saniye (2000), Toplumsal cinsiyet rolleri açısından Türkiye’de Aile ve Kadın Emeği. Toplum ve Bilim Dergisi, 86, 139- 170.

DEMİRAĞ, Dilaver (2012). ‘‘Yaralı Bellek: Kent ve Unutma’’. Murat Şentürk (Ed), Göç, Kentleşme ve Aidiyet Ekseninde Esenler’i Anlamak, s:45-82, İstanbul: Esenler Belediyesi Şehir Düşünce Merkezi Şehir Yayınları.

DEMİR, K. Ve ÇABUK, S. , Türkiye’de Metropolitan Knetlerin Nüfus Gelişimi, Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Sayı 28, 193-215.

DEMİREL, Bekir Ali (2004), “Doğu’da Göçün Temelleri”, Pivolka, Yıl:3, Sayı:14, s.7,Ankara

DENİŞ, Halil Emre (2011), Osmanlı ve Cumhuriyet Döneminde Kahvehaneler: Sosyal ve Siyasal Yaşamın İncelenmesi, İktisat ve Girişimcilik Üniversitesi Türk Dünyası Kırgız – Türk Sosyal Bilimler Enstitüsü, Akademik Bakış Dergisi, Sayı 27, 1-16.

DENİZ, O. ve ETLAN, E. (2009). Kırdan kente göç ve göçmenlerin uyum süreci üzerine bir çalışma: Van örneği, Uluslararası İnsan Bilimleri Dergisi. 6(2), 472-498. DOĞAN, Mesut (2005), Türkiye Ziraatinde Makineleşme: Traktör ve Biçerdöverin Etkileri, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü Coğrafya Dergisi, Sayı 14, 66-75.

DOĞAN, Mesut (Ocak/2011), Türkiye’ de Uygulanan Nüfus Politikalarına Genel Bakış, Marmara Coğrafya Dergisi, Sayı 23, 293-307.

DPT 2001 8.BYKP: Gelir Dağılımı İyileştirilmesi ve Yoksullukla Mücadele İhtisasa Komisyonu Raporu.

DURU, B. ve ALKAN, A. (2002). Giriş: 20. Yüzyılda Kent ve Kentsel Düşünce”, 20. Yüzyıl Kenti, Ankara: İmge Kitabevi.

EKİCİ, Süleyman ve TUNCEL, Gökhan (2015), Göç ve İnsan, Birey ve Toplum Dergisi, Bahar, Cilt 5, Sayı 9, 9-22

ERDER, Sema (2002). Kentsel Gerilim (Enformel İlişki Ağları Alan Araştırması), Ankara: Umag Vakfı Yayınları.

ERKAL, Hakan ve ŞENTÜRK, Burcu (2015), Örgüt Kuramı Yazını Kapsamını Yeniden Düşünmek: Türkiye’de Hemşehrilik ve Hemşehrilik Dernekleri, İktisat ve

Girişimcilik Üniversitesi Türk Dünyası Kırgız – Türk Sosyal Bilimler Enstitüsü, Akademik Bakış Dergisi, Sayı 50, 339-353.

ERKAN, Rüstem (2002). Kentleşme ve Sosyal Değişme, Ankara: Bilim Adamları Yayın.

ERMAN, Tahire (1996), “Kentteki Göçmenin Bakış Açısından Kent/Köy Kimliği: ‘Niçin Köylüyüz Hala?’, AÜ SBF Dergisi, C. 51, No: 1-4, (Ocak-Aralık 1996)

ES, Muharrem ve ATEŞ, Hamza, (2004), “Kent Yönetimi, Kentleşme ve Göç: Sorunlar ve Çözüm Önerileri”, Sosyal Siyaset Konferansları Dergisi, Sayı: 48 GİDDENS, Anthony (2005) , Sosyoloji (Hazırlayan Cemal Güzel), Ayraç Yayınevi,

Ankara.

GÖKÇE, B. , ACAR, F. , AYATA, A., KASAPOĞLU, A., ÖZER, İ., UYGUN, H. (1993) , Gecekondularda Aileler Arası Geleneksel Dayanışmanın Çağdaş Organizasyonlara Dönüşümü, Başbakanlık Kadın ve Sosyal Hizmetler Müsteşarlığı Yay., Ankara

GÖKULU, Gökhan (2010), Kent Güvenliği Kentleşme ve Suç İlişkisi, Atatürk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, Cilt 4, Sayı 1, 209-226

GÖRMEZ, Kemal (1997). Kent ve Siyaset, Ankara: Gazi Kitabevi.

GÜÇLÜ, ÖZEN, Sevinç (2002). Kentlileşme ve Göç Sürecinde Antalya’da Kent Kültürü ve Kentlilik Bilinci, Ankara: Kültür Bakanlığı Yayınları.

GÜNDÜZ, İsmail (2015), Global Modernite’de Kentlileşme Karşısında Alt Kültür, Dil ve Yerel Kimlik, Bilgi (31), 37-72.

GÜNGÖR, Nazife (2006), Göç Olgusu ve Arabesk, Uluslararası Göç Sempozyumu 8-11 Aralık 2005, (iç), İstanbul, Zeytinburnu Belediyesi Yayını, 229-236.

GÜRBÜZ, Ş. (2006), Kırdan Kente Zorunlu Göçün Nedenleri ve Sonuçları, Uluslararası Göç Sempozyumu 8-11 Aralık 2005, (iç), İstanbul, Zeytinburnu Belediyesi Yayını, 212-214.

HARVEY, David (1997). Postmodernliğin Durumu, S. Savran. (Çev)., İstanbul: Metis Yayınları.

IŞIK, Şevket (2005), Türkiye’ de Kentleşme ve Kentleşme Modelleri, Ege Coğrafya