• Sonuç bulunamadı

5.1. GÖÇ GERÇEĞİ VE KENTİN DEĞİŞEN YÜZÜ

5.1.5. Göç Sonrası Kültürel Bütünleşme

Kente göç ile birlikte yabancısı oldukları bir mekâna, kültüre gelen insanlar burada bir arada yaşamak zorundadırlar. Geldikleri yer ile kent arasında dil, din, değer ve normlar, aile yapısı, gelenek-görenekler, giyim ve yaşam tarzı vb. belirgin farklılıklar bulunmaktadır. Bu maddi ve manevi farklılıklar kente ilk etapta gelen göçmen için kente bütünleşme, adapte olma konusunda zorluklar yaşatmaktadır. Dolayısıyla bu durum kent içerisinde gerek bireysel gerek toplumsal belli başlı uyum problemlerinin ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Aynı dili konuşan ülkelerde dahi günlük alışkanlıklar, gelenekler ve davranışların farklı oluğu görülmektedir. Dolayısıyla kültür şoku deyişi, bu konu için uygun bir deyiş olacaktır. İnsanlar genellikle yeni bir kültür içerisine yerleştiklerinde, şaşkınlık içerisinde bocalarlar. Bunun nedeni, çevrelerindeki dünyayı anlamakta kendilerine yardımcı olan tanıdık referans noktalarına henüz erişememiş olmaları veya bu noktaları yitirmeleri ve yeni

bir kültür içinde nasıl yol alacaklarını, nasıl hareket edeceklerini henüz öğrenmemiş olmalarıdır” (Giddens, 2005; 25). Kültürün amacı; bireyin toplum içerisinde nasıl davranması gerektiğini öğretmek, bireyin sosyalleşmesinin sınırını çizmek, insanlar arasındaki iletişimi belirlemek (Aşkın, 2014: 32) ve toplumda oluşabilecek kaotik ortamı dizginleyebilmektir. Bu konuda hemşehrilik bağları, geleneksel kültürden kopup kente gelen göçmen için son derece yardımcı olmaktadır.

“Aldığımız evden Yalova’ya adapstayon sürecine kadar her zaman hemşehri desteğini görmüşümdür. Özellikle derneklerin rolü burada çok önemlidir. Çünkü Yalova küçük ve etrafında tanıdık, yakın birini ararsın. Gurbette zaten daha kıymetli hemşehrin. Doğu’dan geldiğimiz için farklı tanıtılmıştık sonra beşeri ilişkilerimizi görünce bağ kurmak daha kolay oldu. Derneğin katkısı ile Siirt’te gibiyim. Yalova ve Siirt kültürü çok farklı. Bizim insani ilişkilerimiz çok daha kuvvetli. Kurumda çay ısmarlardım keriz derlerdi ama bilmezlerdi ki biz böyle görüp, yetişmişiz. Mesela bizde gece kız çocuğu geç saate kadar kalmaz Yalova’da kalır. Beraber yaşamak için birbirimize saygı duymalıyız. Yalova toplama bir şehir olduğu için her renkten insan ve kültür var. Belli bir kent kültürü yok. Bizim akrabalık bağlarımız, kültürümüze gıpta ile bakıyorlar. Kültürel bütünleşmeyi birbirimize saygı duyarak herkes kendi kültürünü kimsenin kırmızı çizgisine girmeden yaşadığı ölçüde sıkıntı yoktur. Ben kendimi anne ve babamdan gördüğüm kültürün taşıyıcısı olarak görürüm ve bunu evlatlarıma da aktarırım. Gereklidir de bizi Avrupa’dan ayıran aile mevhumudur.” (Hüseyin)

“Hemşehrilik bağları şehre adapte, güvenilir insan, ne yapacağını nerde nasıl davranacağını bilme, kültürel ve yaşam tarzı konusunda bireyi önceden bilgi sahibi yapar. Kendimi Yalova’ya ait Yalovalı görüyorum ve yerli halkla da bütünleştiğime eminim. Kültürünü bilmek gelecek nesillere aktarmak güzel bir şey. Geleceğe sağlam adımlar atmak için eskiye bağlı olmak iyidir. Ancak değişimden kar sağlamak için de eskiyi unutmamak gerekir. Birbirimize benzeyemeyiz farklılıklarımızla yaşayabiliriz yaşıyoruz da.” (Evren)

Bocalama, şaşkınlık ve gariplik duygusunu daha kente gelmeden bağ kurduğu hemşehrisi ile olan ilişkisi sayesinde kente tutunabilmekte veya bu süreci daha az şokla atlatmaktadır. Çünkü bu sorunların üstesinden gelmek pekde kolay ve hemen

olmayacaktır. Bireyin içerisine doğup büyüdüğü kültürden birçok farklılığın bulunduğu yabancı kültürde yeniden hayata başlayıp düzen kurmaları için birkaç kuşak geçmesi gerektiğini belirtmiştik. Bazen değişimi kabul etmeyerek kendi alt kültürlerini oluşturabilirler. Göç sonucu kendi geleneklerinden kopan bireyler üzerine yapılan birçok araştırma göstermektedir ki maruz kaldıkları durumlar genellikle benzerlik göstermektedir:

“Çalıştığım yerde, oturduğum yerde hemşehrilerim var. Ekonomik, kültürel, maddi ve manevi her konuda yardım sağladılar. Dolayısı ile bu durum insanı psikolojik olarak mutlu ediyor. Çünkü yabancı bir kent kültürü, insanı hepsi yabancı ama seni ortak paydada buluşturan dernekler, hemşehrilik bağları sayesinde adaptasyon sürecini kolay atlatıyorsun. Yalova’da hiç akrabam olmamasına rağmen bir sürü çevrem var hemşehrim de fazla olunca uyum sağlamak daha kolay oldu. Yalova’da Kafkas göçmeni, Bulgar göçmeni, Türk, Kürt, Laz birçok farklı kültür var heterojendir. Diyarbakır ise homojen bir yapıya sahiptir. Yalova’nın bu mozaik yapısı bize farklılıklarımızla bir arada yaşamayı öğretti. Birbirimize benzemek zorunda değiliz. Evet Yalova kültürü farklı ilk geldiğimizde çok zor gelmişti ama zamanla bütünleşebildik. Anne ve babamdan gördüğüm kültürün %80 taşıyıcısıyım. Gereklidir de çünkü dejenere olmamak kültürünü unutmamak, unutturmamak için. Her yıl çocukları eşimin ve kendi memleketime gönderirim ki oranın kültürünü tanısın, bilsin ve yaşasın.” (Cevat)

Kırsal kesimden ayrılıp kendi geleneksel aidiyetlerinden kopan göçmen için egemen kültür karşısında değişime direniş çok uzun sürmeyecektir. Farklı gelen kültürel kodlarla önce çatışma ardından kent kültürü ile bütünleşme, entegre olma süreci başlayacaktır (Aşkın, 2014: 47). Bütünleşme sürecinde göçmenler ve kentin yerlileri birbirlerinin doğrularını kabul ederken; farklılıkların korunmasına da saygı göstermektedir. Kırsal kesimden ayrılan göçmenler getirdikleri geleneksel kültürel kodlar ile kentin kültürünü kabul ederek, iki kültürü ve kimliği bütünleştirmektedir. Karşılıklı uyum ve uzlaşma bütünleşme açısından önemlidir (Turut ve Özgür, 2018: 159). Bütünleşme sürecinin kısa veya uzun olması ise göçmenler ile yerliler arasında ilişkiler ve tarafların kültürel, ekonomik düzeyleri ile ilişkilidir (Deniz ve Etlan, 2009: 11).

Doğup büyüdüğü yerin kültürünü içselleştirmiş insan için yeni bir kültüre uyum sağlamak zor bir o kadar da meşakkatli bir süreçtir Ancak insanoğlu doğası gereği yalnız kalamaz mutlaka birileri ile iletişim halindedir. Artık doğduğu kültürden ziyade yaşadığı kültür ile etkileşim halindedir ve oraya ayak uydurmak zorundadır. Etkileyen ve etkilenen bireyin davranışları topluma göre şekillenir. Yalova’da yerel kültürel bağların bulunmayışından dolayı bireyler bu süreçte çok zorlanmamıştır.

5.2. GÖÇ SONRASI KENTE TUTUNMA: HEMŞEHRİLİĞİ SÜRDÜRME