• Sonuç bulunamadı

5.1. GÖÇ GERÇEĞİ VE KENTİN DEĞİŞEN YÜZÜ

5.1.2. Enformel Sektör: Geçim Derdi

Sanayi devrimi ile başlayan kırdan kente göç olgusu göçmenleri birçok konuda sorunla baş başa bırakmış bazen çözüm devlet otoritesi tarafından yapılmış bazen de kendi işlerini kendileri çözerek kendilerince çözümler bulmuşlardır. Bunlardan en önemli sorunlarının barınmaya duydukları ihtiyaç ve bulmuş oldukları çözüm olan ‘gecekondu’ kavramına değinmiştik. Kente gelip yerleştikten sonra kente adapte olup, kentte ayakta kalabilmek için yapılan ilk şey iş aramak olacaktır. Bu süreçte de kendisine en büyük yardımcı memleketten daha önce kentte gelen ve herhangi bir iş sahibi olan hemşehrisi olacaktır. Bu durumda akraba ve hemşehrileri birlikte yaşadığı gecekondu ve orada bulunan nüfus, eğitimsiz ve örgütsüz yapısıyla hareketli, uyumlu ve ucuz bir işgücü oluşturmaktadır (Bayraktar, 2006: 118). Genellikle köyünde tarım ve hayvancılıkla ilgilenen belli bir eğitim seviyesi bulunmayan bu insanlar kente geldiklerinde meslek sahibi de değillerse kentlerde kalifiye işler bulmakta zorlanmakta bazen hiç bulamamaktadırlar. Bu vasıfsız, eğitimsiz ve örgütsüz yapı kentte her ne pahasına olursa olsun güvencesiz işler olarak bilinen marjinal işlere yönelmektedir.

Zamanla enformel adını alan bu sektör ILO’ ya göre:

“Kendi hesabına ekonomik faaliyette bulunan, ücretli bir kişi çalıştırsın veya çalıştırmasın, küçük ölçekte faaliyet gösteren, temel amacı bu faaliyete katılan mensuplarına gelir ve istihdam yaratmaya dönük, belirgin özelliği düşük teknoloji ve

organizasyon isteyen, çoğunlukla ilgili kamu otoritelerinden herhangi bir izin almadan, yasal onay olmaksızın gerçekleştirilen, vergi, asgari ücret, sosyal güvenlik vb. mali yükümlülüklerden kaçmak üzere faaliyet gösteren, genelde mal ve hizmet üretimi yasal, ancak, saklı ve yasal olmayan veya mevzuatlara uygun olmayan şekilde yürütülen ekonomik faaliyetler” (DPT, 2001: 62) olarak tanımlanmaktadır.

Geleneksel kır toplumdan gelişmiş kente gelen insanlar kentin ekonomisine dâhil olamayınca geçim sıkıntısına düşmemek, ihtiyaçlarını gidermek için düzensiz, günübirlik dahi olsa geçimini sağlayacağı işler bularak kent hayatına adapte olmaya çalışmaktadır. Genellikle enformel sektör gibi düşük gelirli ve geçici işlerde çalışmak istemediğinden sürekli yeni bir iş, kentle bütünleşme arayışına girmektedir. Fakat bu yaklaşım değişen konjonktüre, ekonomik, sosyal ortama göre değişiklik gösterebilir. Yani kente ilk geldiğinde bu tarz enformel işlerde çalışan birey zamanla değişe dünya içerisinde işini ilerleterek kendini daha formel, sağlıklı işlere yönlendirebilir. Görüşme yapılan üyeler arasında enformel işlerde çalışarak bugün daha iyi seviyeye geldiklerini açıklamıştır. Çünkü üyeler genelde tayin ile gelen asker, öğretmen, memur ya da kent hayatı içerisinde özel sektörde veya kendi işini kurarak ekonomik anlamda ayakta kalabilmiştir. Örneğin:

“Diyarbakır’dan Yalova’ya göç etmemizin nedeni biraz da ekonomik olarak toparlanabilmekti. Kardeşim ve bazı hemşehrilerimin de çağırması ile geldik. Diyarbakır’da inşaat işçisiydim Yalova’ya geldim burada da aynı işi devam ettirdim. İlk zamanlar çok zorluk yokluk çektik. Yazın iş varsa kışın yoktu birilerinin eline muhtaç kalırdık çoğu zaman. Ancak zamanla durduğum yerde durmadım hemşehri desteği ile de çevremi genişlettim, işlerimi ilerlettim. Ve hemşehrilerimin de desteği ile müteahhitliğe başladım. Çok şükür işlerim çok iyi Araplarda olmasa. Alım gücü piyasa gereği düştü, Yalova pahalı bir şehir ama çok şükür eski durumları atlattık. Artık Yalova’da bir temelimiz var. Hemşehrilerimiz bu konuda ön ayak oldular bize, çevre edinmemizi kolaylaştırıyor.” ( Hasan Ç.)

Yalova’ya göç eden insanların geçim derdi nedeniyle yaşanılan yoksulluktan kurtulma isteği ile çalışmış olduğu sektörlere de dikkat edildiğinde işsiz kalmamak

adına her koşulda çalıştıkları görülmüştür. Zamanla kendini iş piyasasında ekonomik olarak geliştiren bireyler bu durumu rahat aşabildiğini görmekteyiz.

Kırdan kente göç eden birey henüz kente gelmeye karar verdiği anda hemşehrisine ulaşmaya başlar ve ilk önce kendisine bir iş ‘ne olursa yapacağı’ bir iş ayarlamasını söyler. Çünkü kente gelen insanın geliş nedeni büyük ölçüde ekonomiktir (Tekşen, 2003:76). Göçmenin bu bağlamda enformel olarak katıldığı bu ilişki ilk önce akraba veya hemşehrisidir. Bu ilişkiler sayesinde iş bulmaktadır, enformel ilişki de ister istemez enformel bir işi getirmektedir.

Göçün en önemli sorunlarından olan istihdam konusunda ise, hemşehrileri birbirlerine bu konuda karşılıklı yardımlarda bulunmaktadır. Zaten işsiz göçmen de ilk önce hemşehrisinin kapısını çalacaktır. İş konusunda hemşehriler ya bir yerleri haberdar etme ya da direk işe aldırma gibi roller üstlenmektedir. Böylece hemşehrisine yardım etmiş olarak, memleketlisine iş vererek ya da onlarla iş yaparak karşılıklı olarak kentle bütünleşme sürecini de kolaylaştırmaktadır. Öyle ki, gündelik dil ve siyasetle bağlantılı kullanılan hemşehricilik, hemşehrinin korunmasını ve/veya kollanmasını, kayırılmasını tanımlar (Kurtoğlu, 2004: 149). Bazen hemşehrilik bağlarının bu amaçlarla kullanıldığı olmuştur. Görüşmecilerimiz bu konuyu şöyle vurgulamıştır:

“Yalova’daki en köklü dernek olmamız nedeni ile her sektörden üyelerimiz var. Ama üyelerimizin çoğunluğu iş adamlarından oluşmaktadır. Derneğimize maddi desteğin çoğunu onlar sağlar. Yalova’da bulunan tüm oto galericiler Siirtlidir. Bunun bize katkısı dernekte maddi manevi güç dışında hemşehrilerimize iş sektöründe yardımcı olmamızı sağlamaktadır. İş adamlarının hemşehrilerimize sağladığı ekonomik destek, istihdam olanaklarının verilmesi bizleri mutlu ediyor. Bizler göreve gelmeden önce gençlerimizin %90’ı işsiz iken göreve başlamamız ile abartısız söylüyorum bu oranı %5’e düşürdük. Hemşehrimizin işsiz olması bizi rahatsız eder bizzat kendim Başkan sıfatı ile gencimiz ile birlikte gider işe başvururuz. Hemşehrilik kayırmacılığı gerektirir ama adil olanı vermek şartı ile. Yalnızca Siirtlilerin değil ama nereli olursa olsun o işi hak ettiyse başkasının hakkını gasp etmeden kapımız açık başımız üstünde yeri vardır. Ne gerekirse yapmaya çalışırız.” (Vedat)

“Bizler Konya Derneği olarak Yalova’da temsil ettiğimiz kesim yalnızca hemşehrimiz değil bizimle aynı ortak kültürden aynı dili konuştuğumuz, anlaştığımız herkes bizim hemşehrimizdir. Tabi ki kente adaptasyon sürecine katkı sağlamalıyız yoksa ne işe yarar varlığımız. Ben özellikle kapımızı çalan herkese açığız bunu belirtmek isterim. Kendim dernek başkanlığım mesleğim olan ziraatçiliği kendi özel işletmem olan seracılık, fidancılık işine bir çok kişi kazandırdım. Eleman ihtiyacında hemen hemşehrilerimiz kanalı ile hem kendi işimiz görüldü hem onlar kazandı.” (Cemal)

“Emekli emniyet mensubu ve dernek başkanı olmamız hasebiyle çok şükür elimiz kolumuz her yere uzanmakta. Bunun dışında Yalova’nın tüm kamu kurumlarında, özel sektörde hemşehrilerimiz bulunmaktadır. Dernek kuruluş amacımız zaten sosyal ve yardımlaşma olması gereği hemşehrilerimize her konuda olduğu gibi iş konusunda da yardımcı olmaya çalışıyoruz. Bunu yaparken hemşehrime öncelik tanı diyerek bir ötekileştirme yapmıyoruz. Çünkü bizler burada Yalova ortak paydasında farklı kültür, kimlik ve yöreleri temsil ediyoruz ayırmayı, ayrıştırmayı değil. Kendimizi Yalova’lı addediyoruz. Hemşehrilik kayırmacılığı gerektirmez. Çünkü Hak’tan korkmak kul hakkı yememek lazım. Ne derler Arab’ın Arab’a, Acem’in Acem’e, Kürd’ün Kürd’e üstünlüğü yoktur birbirlerini hoşgörerek, severek bu toplumlarda yaşayabiliriz. Farklılıklarımız zenginliktir.” (Veysel)

Geleneksel kır toplumundan kente gelmiş bireyin kente tutunma süreci ya da kentle yeniden toplumsallaşması bazı sorunları beraberinde getirmektedir. Bu sorunların aşılması ise kentte var olan davranış, tutum, beceri ve yeni yaşam tarzına uyum gösterdiği sürece kente tutunabilecektir. Kentte bulunan farklıların aslında büyük zenginlik olduğu anlayışı ile bakılırsa toplum refaha kavuşur. Kentlilik bilinci denilen sürecin gerçekleşmesi ise bireyin eğitim, kültürel ve sosyal anlamında donatılması ile mümkün olabilir. Çünkü eğitim işlevleri gereği bireye gerek ekonomik gerek sosyo-kültürel kazanımları kentle bütünleşmesi noktasında sağlayacak bir kurumdur. Çünkü eğitim sahibi birey, enformel olarak adlandırılan geçici, güvencesiz, örgütsüz işler yerine belli bir meslek sahibi olabilecek, istihdam sağlanarak ülke ekonomisi de kayıt dışı sektörün yarattığı ekonomik sorunları

atlatmış olacaktır. Kendi ayakları üzerinde sağlıklı bir iş sektöründe çalışarak geçim sıkıntısını çözen bireyin kente tutunup, bütünleşmesi sorunsuz atlatılabilecektir.