• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM IV Son Hükümler

Madde 16 Ulusal hukuka yerleştirme

B. Hak Arama Yolları

24) Ulusal azınlıkların kamusal yaşama etkin katılımı, çatışmaların önlenmesi ve anlaşmazlık-ların çözüme kavuşturulması için danışma kanalları oluşturulmasına ve gerektiğinde ad hoc veya alter-natif mekanizmalar oluşturulmasını gerektir. Bu yöntemler şunlardır:

• Çatışmalar hukuksal olarak çözüme kavuşturulması; ilgili mevzuatın veya idari iş-lemlerin hukuksal incelemesi. Bu, devletin, kararlarına saygı duyulan, bağımsız, erişebilir ve tarafsız bir yargı sistemine sahip olmasını gerektirir: ve

• Anlaşmazlıkları çözüme kavuşturan ek mekanizmalar oluşturulması, yönetsel sorun-lara ilişkin şikayetlerin çözüme kavuşturulmasında temel başvuru mercii ve mekanizmalar olarak hizmet veren, müzakere, olgu tespiti, arabuluculuk, tahkim, ulusal azınlıklar için ombudsman ve özel komisyonlar.

HAKAN ATAMAN - HASAN SAİM VURAL 170

Radyo ve Televizyon Yayınlarında Azınlık Dillerinin Kullanımına İlişkin Kılavuz Ekim 2003

Giriş

Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT), 1992 yılının Temmuz ayında aldığı Helsinki Kararları ile “mümkün olan en erken aşamada çatışmaları önlemenin bir aracı” olarak Ulusal Azınlık-ların Yüksek Komiserliği birimini oluşturdu. Bu birim büyük ölçüde eski Yugoslavya’daki duruma tepki olarak ve bunun Avrupa’nın başka yerlerinde, özellikle de demokrasiye geçmekte olan ülkelerde tekrarlanacağı ve böylece Devlet ve Hükümet başkanları tarafından 1990 yılı Kasım ayında kabul edi-len Yeni bir Avrupa için Paris Şart’ında öngörüedi-len barış ve refahın sağlanması yönündeki taahhütleri zedeleyebileceği korkusuyla oluşturuldu.

AGİT’in Ulusal Azınlıklar Yüksek Komiseri (UAYK) olan Max van der Stoel, 1 Ocak 1993’te göreve başladı. Hollanda Parlamentosu eski üyesi, Dışişleri Bakanı, Birleşmiş Milletler Daimi Temsil-cisi ve uzun süre insan hakları savunuculuğu yapmış biri olarak hatırı sayılı bir kişisel deneyime sahip olan van der Stoel, Avrupa’da azınlıklar ve Devlet makamları arasında tırmanma potansiyeli olduğunu düşündüğü anlaşmazlıklar üzerinde durdu. Bu görevi, 1 Temmuz 2001’de, post-komünist geçiş süre-cinde, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konferansı’nda (AGİK) aktif olarak yer almış ve silah denetimi ve silahsızlanma konusundaki çalışmalarıyla, özellikle de, 1991-1997 yılları arasında silah denetçilerine yöneticilik yaptığı BM Irak Özel Komisyonu Yönetici Başkanlığı dönemindeki çalışmalarıyla tanınmış İsveçli diplomat, Büyükelçi Rolf Ekéus’a devretti.

Diplomatik yollarla sessizce faaliyet yürüten UAYK, Arnavutluk, Hırvatistan, Estonya, Yuna-nistan, Macaristan, Kazakistan, Kırgısiztan, Letonya, Eski Yugoslav Cumhuriyeti Makedonya, Mol-dova, Romanya, Sırbistan ve Karadağ, Slovakya ve Ukrayna’nın da dahil olduğu bir düzineyi aşkın ülkelerdeki sorunlarla ilgilendi. Komiserlik öncelikle, bir devletin sınırları içinde sayısal olarak çoğun-luğu oluştururken diğer bir devlette (genellikle komşu bir devlette) sayısal olarak azınlık konumundaki ulusal/etnik gruplara mensup kişilerin dahil olduğu ve dolayısıyla her bir devletin hükümet yetkilileri-nin ilgisini çeken ve henüz bir çatışma haline gelmemişse de devletler arasında potansiyel bir gerilim kaynağı oluşturan sorunlar üzerinde durdu. Bu tür gerilimler aslında Avrupa tarihini büyük çapta belir-lemiştir.

UAYK, ulusal azınlıkların dahil olduğu gerilimlerin özünü dile getirirken, sorunlara bağımsız.

Tarafsız ve çözüm bulmakta yardımcı bir aktör olarak yaklaşmaktadır. UAYK denetleyici bir meka-nizma değildir; analizlerinin temel çerçevesi ve spesifik tavsiyelerinin dayanağı her devletin kabul etmiş olduğu uluslar arası standartlardır. Bu bağlamda, AGİT katılımcısı bütün devletlerin üstlenmiş oldukları yükümlülükleri, özellikle de, IV. Bölümü’nde devletlerin ulusal azınlıklarla ilgili yükümlü-lüklerinin ayrıntılı olarak belirtildiği 1990 tarihli İnsani Boyut Konferansı Kopenhag Belgesi’ni kabul eden devletlerin üstlenmiş oldukları yükümlülükleri hatırlamak önemlidir. Ayrıca, AGİT üyesi bütün devletler, azınlık hakları da dahil olmak üzere Birleşmiş Milletlerin insan haklarıyla ilgili taahhütlerini yerine getirmekle ve yine AGİT üyesi devletlerin büyük bir çoğunluğu Avrupa Konseyi standartlarına uymakla yükümlüdürler.

UAYK, on yılı aşkın yoğun bir faaliyet süresince ilgilendiği birçok devlette dikkatini çeken ve tekrarlanan bazı sorunları ve konuları tespit etmiştir. Ulusal azınlıklara mensup kişilerin kimliklerinin korunması ve geliştirilmesi açısından büyük bir önemi olan azınlık eğitimi ve azınlık dillerinin kulla-nımı tespit edilen sorunlar arasındadır. UAYK’nin ilgilendiği durumların bir çoğunda ortaya çıkan üçüncü konu, ulusal azınlıkların devlet yönetimine etkin katılım biçimleridir. UAYK, söz konusu azın-lık haklarının AGİT bölgesinde uygun ve tutarlı bir şekilde uygulanmasını başarmak amacıyla Etnik Gruplar Arası İlişkiler Vakfı’ndan UAYK’ni destekleyici uzmanlık faaliyetlerinde bulunmak üzere 1993 yılında kurulan hükümet dışı bir örgüt-üç farklı tavsiyeler dizisi oluşturmaları için uluslararası düzeyde tanınmış bağımsız üç grup uzmanı bir araya getirmesini talep etti. Bu tavsiyeler şunlardı:

Ulusal Azınlıkların Eğitim Haklarına İlişkin Lahey Tavsiyeleri (1996); Ulusal Azınlıkların Dil

Hak-AYRIMCILIĞA KARŞI ULUSLARARASI İNSAN HAKLARI MEVZUATI 171

larına İlişkin Oslo Tavsiyeleri (1998); ve Ulusal Azınlıkların Kamusal Yaşama Etkin Katılımına İlişkin Lund Tavsiyeleri (1999). Bu Tavsiyeler daha sonra, birçok ülkede politika belirleyenler ve yasa koruyucular için referans olmuştur. Tavsiyeler (birkaç dilde), UAYK ofisinden ve elektronik olarak www.osce.org/hcnm/documents/recommendations adresinden elde edilebilir.

UAYK’nin ilgisini çeken bir diğer konu, azınlık dillerinin bir iletişim aracı olarak yayın araç-larında kullanımıdır. Birçok devlet azınlık dillerinin bu alandaki kullanımını sınırlayacak adımlar at-mıştır; bu, çoğunlukla, belirli bir dilde (genellikle çoğunluğun dili olan ve çoğu zaman “resmi” ya da

“devlet” dili olarak tanımlanan bir dilde) yayın süresine ilişkin olarak kota koyan yasaların kabulü – yayın olanaklarının fiilen kısıtlanması nedeniyle birçok ülkedeki azınlıkların tepki göstermesine neden olan bir uygulama-ile gerçekleşmektedir.

Mart 2001’de, İfade Özgürlüğü konusundaki AGİT İnsani Boyut Ek Toplantısı’nda, birçok AGİT katılımcısı devlet, medya ve azınlıklarla ilgili meselelerle ciddi şekilde ilgi göstermiştir. Bu toplantının yapıldığı Mart ayından sonra, Daimi Konsey’deki bazı delegasyonlar, UAYK ve AGİT Medya Özgürlüğü Temsilciliği’nden, birbirleri ile işbirliği yaparak, bu meselelerle ilgilenmelerini talep ettiler.

Bu alandaki sorunlara cevap verme arayışında olan UAYK, azınlık dillerinin bir iletişim biçi-mi olarak yayın araçlarında kullanımı konusunda iki paralel ve bir birini tamamlayıcı süreç başlatmaya karar verdi. Bunlardan ilki, radyo televizyon yayınlarında azınlık dillerinin kullanımına ilişkin düzen-lemelerde temel olguları (özellikle mevzuat, başlıca düzenlemeler ve önemli yargı kararları bakımın-dan) açıklığa kavuşturmak için, AGİT dahilindeki bütün devletlerin uygulamalarının incelenmesi oldu.

Bu araştırma, Yüksek Komiserliğin talebi üzerine, Oxford Üniversitesi, Wolfson College’in Sosyal-Hukuksal Araştırmalar Merkezi’nin Karşılaştırmalı Medya Hukuku ve Politika Programı ile Amster-dam Üniversitesi’nin Bilgi Enstitüsü tarafından yapıldı. Bu araştırmanın sonucu http://www.ivir.nl/staff/mcgonagle.html adresinden edinilebilir. İkinci aşamada, farklı ama konuyla yakından ilgili bir süreç olarak, UAYK (AGİT Medya Özgürlüğü Temsilcisi Ofisi ile yakın işbirliği içerisinde), doğrudan sorumlu uluslar arası örgütlerle birlikte, uygulanabilir uluslar arası enstrümanla-rın (ve bu konudaki içtihatlaenstrümanla-rın) ilgili hükümlerinin özgül içeriklerinin analiz edilmesi sürecine katıldı.

Söz konusu uluslar arası örgütlerin temsilcileri ile bu alanda özel uzmanlıkları olan bağımsız kişi ve hükümetler dışı aktörlerden oluşan ilk uzmanlar toplantısı, UAYK tarafından Mart 2002’de yapıldı.

Sonraki uzmanlar toplantısı, taslak haldeki Radyo ve Televizyon Yayınlarında Azınlık Dillerinin Kul-lanımına İlişkin Kılavuz metnini tartışmak üzere Haziran 2003’te yapıldı. Bağımsız uzmanlar, bu ça-lışmaya dayanarak, Kılavuz’un 2003 sonbaharında tamamlanması konusunda anlaştılar.

Bağımsız uzmanlar şunlardı:

Julia Apostle (Kanadalı), Hukuk görevlisi, Article 19, Birleşik Krallık; Dr. Elena Chernyavska (Ukraynalı), CEE Projeleri Başkanı, MADP, Avrupa Medya Enstitüsü, Almanya; Maria Amor Martin Estébanez (İspanyol), Araştırmacı ve Danışman, Oxford Sosyal-Hukuksal Araştımalar Merkezi, Birle-şik Krallık; Prof. Karol Jakubowicz (Polonyalı),Uzman, Polonya Ulusal Yayın Konseyi; Mark Latti-mer (İngiliz), Direktör, Uluslar arası Azınlık Hakları Grubu, Birleşik Krallık Tarclach McGonagle (İrlandalı), Araştırmacı/editör, Bilgi Hukuku Enstitüsü (IVİR), Amsterdam Üniversitesi, Hollanda;

Prof. Tom Moring (Filandiyalı), Sosyal Bilimler İsveç Okulu, Helsinki Üniversitesi, Finlandiya; Prof.

Monroe Price (Amerikalı), Cardozo Hukuk Okulu, New York ve Karşılaştırmalı Medya Hukuku ve Politika Programı Eş-Direktörü, Sosyal-Hukuksal Araştırmalar Merkezi, Oxford Üniversitesi, Birleşik Krallık.

Ayrıca, her iki toplantıda ve sonrasındaki haberleşmelerde, Avrupa Konseyi. Sekreteryası; Av-rupa Komisyonu Hukuk Servisi; Baltık Devletleri Konseyi’nin Demokratik Kalkınma Komiserliği; ve AGİT Medya Özgürlüğü Temsilciliği ofisinin değerli katkıları oldu.

Mevcut azınlık hakları standartları insan haklarının bir parçası olduğundan, uluslar arası uz-manlarla görüşmelerin başlama noktası, devletlerin, ayrım gözetmeme yükümlülüğü başta olmak üzere

HAKAN ATAMAN - HASAN SAİM VURAL 172

insan hakları ile ilgili diğer tüm yükümlülüklerini yerine getirdiği varsaymak oldu. Ayrıca, bütün insan haklarının temel hedefinin, birey kişiliğinin eşit koşullarda tam ve özgür gelişimini sağlamak olduğu varsayıldı. Sonuç olarak, sivil toplumun açık ve esnek olması ve böylece ulusal azınlıklara mensup kişiler de dahil herkesi içine alması gerektiği varsayıldı. Daha da ötesi, iyi ve demokratik bir yöneti-min amacı, toplumun tümünün ihtiyaç ve çıkarlarına hizmet etmek olduğundan, bütün hükümetlerin, ulusal azınlıklara mensup kişiler dahil, yargı yetkisi kapsamındaki herkesin, kendi dillerini kullanma-ları da dahil medyaya erişimi ve bilgi alma ve vermelerini sağlayıcı maksimum olanakkullanma-ları yaratma çabası içinde oldukları varsayıldı. Bu varsayım, diğer hususların yanı sıra, çoğulculuk, hoşgörü ve açık fikirlilik ilkelerinden ve özgür, açık ve demokratik bir toplum1 olmanın temel koşulu olan, medyanın bağımsız ve çoğulcu rolünden kaynaklanmaktadır.

Bu Kılavuz’un amacı, kendinden önceki Lahey, Oslo ve Lund Tavsiyeleri’nde olduğu gibi, ulusal azınlıklarla ilgili gerilimleri azaltmak için devletlerin özel önlemler almalarını teşvik etmek ve buna olanak sağlamak ve böylece UAYK’nin nihai amacı olan çatışma önleme hedefine hizmet etmek-tir. Bu amaç, UAYK’nin deneyimleri ışığında ve uluslar arası standartlara uygun olarak, bir dizi açık talebi ve mevcut farklılıkları bir arada tutmayı amaçlayan açık ve kapsayıcı bir tarzda gerçekleştirilebi-lir. Bu, sosyal bütünlüğü maksimize eder ve bu bütünlüğe katkı sağlar.

Mevcut hakların açıklığa kavuşturulması çabasındaki bu kılavuz, uluslar arası düzeyde kabul edilmiş standartların ruhuna ve özüne tam olarak saygılı ve dilsel azınlıklara mensup kişiler dahil ol-mak üzere, Devletlere, nüfusun bütün birimlerinin ihtiyaçları arasında denge kuran ve bu ihtiyaçları karşılayan politikalar ve yasalar geliştirmelerinde pratik olarak rehberlik etmeyi amaçlamaktadır. Sü-rekli olarak uluslar arası standartlara işaret eden Kılavuz, çeşitli ülkelerdeki gerçek durumlara-belirli dillerin savunmasız konumda oluşu (ve bu dillerin geliştirilmesi nihai isteği) konusundaki algılamalar dahil-duyarlıdır. Pratik durumlarda daha ileri düzeyde kılavuzluk edecek ve devlet uygulamaları konu-sundaki araştırmada tespit edilen iyi uygulama örneklerinden yararlanarak, devletlerin, dilsel azınlık-larla ilgili yükümlülüklerini yerine getirebilmelerini sağlayacak yöntemler önerilmektedir.

Kılavuz’un ayrıca, çok sayıda dilin iletişim alanında kullanılması konusunda artan olanaklarla birlikte modern yayın araçlarındaki teknolojik gelişmeler bağlamında da anlaşılması ve uygulanması amaçlanmaktadır. Hem kamu hem özel sektör aracılığıyla yapılan yayınlarda azınlık dillerini kullanımı konusundaki yükümlülüklerin yerine getirilmesine ilişkin seçenekler sunan Kılavuz’da ayrıca yayın araçlarının çeşitliliğinin ve bağımsızlığının güvence altına alınmasında serbest piyasanın rolünün öne-mine işaret edilmektedir.

Kılavuz, genel ilkeler, politika, düzenleme ve azınlık dillerinin geliştirilmesine ilişkin dört alt başlıktan oluşan 17 konu başlığından oluşturmaktadır. Her bir konu başlığı, I.Bölüm’deki Genel İlke-ler’e uygun olarak yorumlanmalıdır. II. Bölüm’de, devletlerin bu alana ilişkin politikalarını ve yasarlı-nı geliştirmeleri gerekliliği konusunda düzenleme yapılmış ve bununla ilgili tavsiyelerde bulunulmuş-tur. Daha sonra, izin verilebilir düzenlemelere ilişkin bazı kısıtlama parametreleri tanımlanmıştır. Son bölümde, azınlık dillerinin geliştirilmesi için çok sayıda alternatif sunulmaktadır. Her bir tavsiyenin veya kılavuzun daha ayrıntılı açıklaması, ilgili uluslar arası standartlara işaret edilen Açıklayıcı Not’da yer almaktadır.

Kılavuz’un yaygın olarak kullanılması ve dağıtılması umulmaktadır.

1 Bakınız, örneğin, Handyside v. United Kingdom, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin 7 Aralık 1976 tarihli Kararı, Series A: No.24, para.49. Ayrıca, AGİT’e katılan devletlerin demokrasi ve çoğulculuğa ilişkin taahhütlerini ifade ettikleri, İnsani Boyut konferansı Kopenhag Toplantısı’nın 1990 tarihli Kopenhag Belgesi’ne bakınız.

AYRIMCILIĞA KARŞI ULUSLARARASI İNSAN HAKLARI MEVZUATI 173

Radyo ve Televizyon Yayınlarında Azınlık Dillerinin Kullanımına İlişkin Kılavuz I.Genel İlkeler

1.İfade Özgürlüğü

Ulusal azınlıklara mensup kişiler dahil, her kişinin ifade özgürlüğü, seçtiği bir dilde veya kitle iletişim aracında müdahale edilmeksizin ve ulusal sınırlardan bağımsız olarak bilgi ve fikir alma, araş-tırma ve verme hakkını kapsar.

Bu özgürlüğün kullanımı, ancak uluslar arası hukuka uygun bazı sınırlamalara tabi olabilir.

2.Kültürel ve Dilsel Çeşitlilik

Devletler, çeşitli dillerde ifade edilen farklı fikir ve bilgilerin gelişip serpilebildiği bir ortam yaratarak seçme özgürlüğünü garanti etmelidirler.

3.Kimliğin Korunması

Ulusal azınlıklara mensup kişiler dahil herkes, kendi dil(ler)ini radyo ve televizyon yayınların-da kullanma ve bu kullanım aracılığıyla koruma ve sürdürme hakkı yayınların-dahil olmak üzere, kendi kültürünü koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.

4.Eşitlik ve Ayrım Gözetmeme

Ulusal azınlıklara mensup kişiler dahil herkes, eşit ve ayrımcı olmayan koşullarda, radyo ve televizyon yayınlarında ve bu yayınlar aracılığıyla , ifade özgürlüğünden yararlanma ve kimliğini ko-ruma ve geliştirme hakkına sahiptir. Devletler, gerektiğinde, ulusal azınlıklara mensup kişilerin kendi dillerini radyo ve televizyon yayınlarında kullanmaları bakımından etkin bir eşitlikten yararlanmalarını güvence altına almak için özel ve somut önlemler almalıdırlar.

II.Politika

5. Devletler, radyo ve televizyon yayınlarında azınlık dil(ler)inin kullanımına yönelik politika-lar geliştirmelidirler. Bu politika, ulusal azınlıkpolitika-lara mensup kişilerin kendi kimliklerini koruma ve geliştirme talepleri konusundaki bulgulara dayanmalıdır.

Ulusal azınlıklara mensup kişiler, danışma süreçlerine katılım ve ilgi kurum ve kuruluşlarda temsiliyet dahil, böyle bir politikanın geliştirilmesi ve uygulanmasında, etkin bir katılımdan yararlan-malıdırlar.

6. Devletler politikalarının uygulanması ve yürütülmesinden, bağımsız düzenleyici kuruluşlar sorumlu olmalıdır.Bu tür kuruluşlar, şeffaf bir biçimde kurulmalı ve faaliyet göstermelidirler.

7. Devletin bu konudaki politikası, diğer hususların yanı sıra, ulusal azınlıklara mensup kişile-rin ihtiyaçlarını karşılayabilmek için, bilgi verici, eğitici, kültürel ve eğlendirici, yüksek kalitede bir dizi geniş ve dengeli program sunan, kamu hizmeti veren yayınları destekleyici olmalıdır. Devletler kamu hizmeti veren yayınları destekleyici olmalıdır.Devletler kamu hizmeti veren yayınların bu alan-daki görevlerini yerine getirmeleri için gerekli mali, teknik ve diğer koşulları sağlamalı ve gerekirse bu koşulları yaratmalıdır.

8. Devletin bu alandaki politikası, ulusal azınlıklara men sup kişilerin kendi dillerinde radyo ve televizyon yayını yapan kuruluşlar kurumlarına ve yönetmelerine olanak sağlamalıdır.

III.Düzenleme

9. Düzenlemenin Hukuksal Olması

Devletler, ifade özgürlüğünün ve kültürel ve dilsel çeşitliliğin korunması ve geliştirilmesi, kül-türel kimliğin korunması ve geliştirilmesi, başkalarının haklarına ve itibarına saygı göstermesi için radyo ve televizyon yayınları konusunda düzenlemeleri gidebilirler. Lisans verilmesi de dahil olmak

HAKAN ATAMAN - HASAN SAİM VURAL 174

üzere, nesnel ve ayrımcı olmayan kriterlere dayanan bu tür bir düzenlemenin yasalarla sağlanması gerekir; bu düzenleme, azınlık dilinde yayınları kısıtlama veya kısıtlayıcı bir etkide bulunmayı amaç-layamaz.

10. Dillerin Desteklenmesi

Devletler, radyo ve televizyon yayınlarında dilin kullanımına ilişkin düzenleme yaparken , ba-zı dillerin bu yayınlarda kullanımını destekleyebilir. Bir veya daha fazla dilin desteklenmesi için alınan önlemler, ulusal azınlıklara mensup kişilerin haklarından yararlanmalarına engel olmamalıdır.

11. Düzenlemenin Orantılı Olması

İster kural koruyucu ister yasaklayıcı olsun her düzenleme, meşru bir amaca hizmet etmeli ve o amaçla orantılı olmalıdır. Herhangi bir düzenlemenin orantılığı değerlendirirken, kitle iletişim aracı-nın niteliğine ilişkin özgül faktörler ve daha geniş sosyal çevre göz önünde bulundurulmalıdır. Bu faktörler şunlardır:

• Alınan önlemin niteliği ve amacı; bu önlemin, ifade özgürlüğünün ve kültürel ve dilsel çeşitliliğin korunması ve geliştirilmesi ile kültürel kimliğin korunması ve geliştirilmesi bakımından programların kaliteli ve dengeli olmasına katkı potansiyeli dahil.

• Mevcut politik, sosyal ve dinsel durum; kültürel ve dilsel çeşitlilik, yönetim biçimleri ve dinsel özellikler dahil.

• Mevcut yayınların, her düzeyde (ulusal, bölgesel ve yerel) –kamu, özel veya yabancı-sayısı, çeşitliliği, coğrafi erişim düzeyi, niteliği, fonksiyonu ve kullandıkları diller. Hem yayın zamanı hem de program türü bakımından, çeşitli yayın hizmetlerinin izleyiciye maliyeti, yayınların alınabil-mesini sağlayan teknik olanaklar, yayının süresi ve niteliği dikkate alınması gereken faktörlerdir.

• İzleyicinin hakları, ihtiyaçları, dile getirdiği talepler ve niteliği; bu izleyicinin her dü-zeydeki (ulusal, bölgesel ve yerel) sayısal büyüklüğü ve coğrafi yoğunluğu dahil.

12. Çeviri Kısıtlamaları

Azınlık dilindeki yayınların çevrisi, dublajı, post-senkronizasyonu yada alt yazılı olması konu-sunda gereksiz veya aşırı koşulların yerine getirilmesi istenmemelidir.

13. Sınır ötesi Yayınlar

İster doğrudan erişim veya yeniden iletim biçiminde, isterse yeniden yayınlama biçiminde ol-sun, sınır ötesi yayınlara serbestçe erişim dil temelinde yasaklanamaz.

Bir azınlık dilinde yurtdışı yayınların olması, Devletin, o dilde yurt içinde yapıla yayınlara olanak sağlama yükümlülüğünü ortadan kaldırılmaz ve o dildeki yayın süresinin azaltılmasına haklı kılmaz.

IV. Azınlık Dillerinin Geliştirilmesi 14. Devlet Desteği

Devlet, azınlık dillerinde yayın yapılmasını desteklemelidir. Bu destek, diğer hususların yanı sıra, yayına erişimin sağlanması, azınlık dilinde yayın için ödenek ayrılması ve kapasite artırımı yoluy-la sağyoluy-lanabilir.

15. Yayına Erişim

Devletler, diğer hususların yanı sıra, frekanslar tahsis ederek, yayın kuruluşları kurarak ve bu kuruluşları destekleyerek ve bu konuda bir programlamaya giderek, azınlık dilinde yayına bir erişim sağlamalıdır. Bu bakımdan, ulusal azınlıklara mensup kişilerin sayısal büyüklüğü, coğrafi yoğunluğu ve yerleşim yerleri, bu kişilerin ihtiyaçları ve ilgi alanları ile birlikte dikkate alınmalıdır.

AYRIMCILIĞA KARŞI ULUSLARARASI İNSAN HAKLARI MEVZUATI 175

Bölgesel ve yerel düzeyde azınlık dilinde yayınların olması, ulusal ölçekte yayın yapan kuru-luşların, dağınık halde bulunan azınlıklar için yapılan programlar dahil, azınlık dilinde programlar yapmamasına haklı kılmaz.

A. Frekanslar

• Devletler, azınlık dilinde yayın yapılabilmesi için lisans verirken, tamamen veya kısmi olarak frekans tahsis etmeyi göz önünde bulundurmalıdırlar.

• Devletler, mevcut frekans sayısı konusunda teknik kısıtlar ve/veya kendi yayınlarını sürdürmek için yeterli kaynağı olmayan gruplar söz konusu olduğunda, “açık kanallar” sağlamayı,

• Devletler, mevcut frekans sayısı konusunda teknik kısıtlar ve/veya kendi yayınlarını sürdürmek için yeterli kaynağı olmayan gruplar söz konusu olduğunda, “açık kanallar” sağlamayı,