• Sonuç bulunamadı

AVRUPA GÜVENLİK VE İŞBİRLİĞİ TEŞKİLATI (AGİT) 4.1-AGİT Ulusal Azınlıklar Yüksek Komiserliği Ofisi Belgeleri

BÖLÜM IV Son Hükümler

Madde 16 Ulusal hukuka yerleştirme

4- AVRUPA GÜVENLİK VE İŞBİRLİĞİ TEŞKİLATI (AGİT) 4.1-AGİT Ulusal Azınlıklar Yüksek Komiserliği Ofisi Belgeleri

Ulusal Azınlıkların Eğitim Haklarına İlişkin Lahey Tavsiyeleri Ekim 1996

Giriş

Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT), 1992 yılının Temmuz ayında aldığı Helsinki Kararları ile “gerginliklerin ortaya çıktığı ilk anlardan başlayarak çatışmaları önlemenin bir aracı”

olarak Ulusal Azınlıklar Yüksek Komiserliği birimini oluşturdu. Bu birim büyük ölçüde eski Yugos-lavya’daki duruma tepki olarak ve bunun Avrupa’nın başka yerlerinde, özellikle de demokrasiye geç-mekte olan ülkelerde tekrarlanacağı ve böylece Devlet ve Hükümet başkanları tarafından 1990 yılı Kasım ayında kabul edilen yeni bir Avrupa için Paris Şartı’nda öngörülen barış ve refahın sağlanması yönündeki taahhütleri zedeleyebileceği kokusuyla oluşturuldu.

1 Ocak 1993’te Max van der Stoel, ilk AGİT Ulusal Azınlıklar Yüksek Komiseri (UAYK) ola-rak göreve başladı. Hollanda Parlamentosu eski üyesi, Dışişleri Bakanı, BM Daimi Temsilcisi ve uzun süre insan hakları savunuculuğu yapmış biri olarak hatırı sayılır bir kişisel deneyime sahip olan Van der Stoel, Avrupa’da azınlıklarla merkezi otoriteler arasında tırmanma potansiyeli olduğunu düşündü-ğünü anlaşmazlıklar üzerinde durdu. Diplomatik yollarla sessizce faaliyet yürüten UAYK, Arnavutluk, Hırvatistan, Estonya, Macaristan, Kazakistan, Kırgızistan, Letonya, eski Yugoslav Cumhuriyeti Ma-kedonya, Romanya, Slovakya ve Ukrayna dahil olmak üzere bir düzineyi aşkın ülkede bu tür sorunlar-la ilgilendi. Komiser öncelikli, bir devletin sayısal osorunlar-larak azınlık konumundaki ulusal/etnik grupsorunlar-lara mensup kişilerin dahil olduğu ve dolayısıyla her devletin hükümet yetkililerinin ilgisini çeken ve he-nüz bir çatışma haline gelmemişse de devletler arasında potansiyel bir gerilim kaynağı olan sorunlar üzerinde durdu. Bu tür gerilimler aslında Avrupa tarihini büyük çapta belirlemiştir.

Ulusal azınlıkların dahil olduğu gerilimlerinin özünü dile getiren UAYK, sorunlara bağımsız, tarafsız ve çözüm bulmakta yardımcı bir aktör olarak yaklaşmaktadır. UAYK denetleyici bir meka-nizma değildir; analizlerinin temel çerçevesi ve spesifik tavsiyelerinin dayanağı her bir devletin kabul etmiş olduğu uluslar arası standartlardır. Bu bağlamda, tüm AGİT katılımcısı devletlerin üstlenmiş oldukları yükümlülükleri, özellikle de, IV. Bölümü’nde devletlerin ulusal azınlıklarla ilgili yükümlü-lüklerinin ayrıntılı olarak belirtildiği 1990 tarihli İnsani Boyut Konferansı Kopenhag Belgesi’ni kabul eden devletlerin üstlenmiş oldukları yükümlülükleri hatırlamak önemlidir. Ayrıca, AGİT üyesi bütün devletler, azınlık hakları da dahil olmak üzere Birleşmiş Millletler’in insan haklarıyla ilgili taahhütle-rini yerine getirmekle ve yine AGİT üyesi devletlerin büyük bir çoğunluğu Avrupa Konseyi standartla-rına uymakla yükümlüdürler.

Yaklaşık 4 yıllık yoğun bir faaliyet sürecinden sonra, UAYK, ilgilendiği birçok devlette dikka-tini çeken ve tekrarlanan belirli bazı sorunları ve kanunları tespit etme olanağı bulmuştur. UAYK’nin bir süre önce “Ulusal bir azınlığa mensup kişilerin kimliklerinin korunması ve güçlendirilmesi açısın-dan eğitimin çok önemli bir faktör olduğu açıktır” biçimindeki açıklamasınaçısın-dan da anlaşılacağı gibi, azınlık eğitimi, özellikle azınlık dili eğitimi, UAYK bu düşünceyle, 1995 sonbaharında, AGİT üyesi devletlerde azınlıkların eğitim haklarının uygun ve tutarlı bir şekilde uygulanması konusunda tavsiye-lerini almak üzere, Etnik Gruplar Arası İlişkiler Vakfı’ndan, uluslar arası düzeyde tanınmış bir grup uzmana danışmasını talep etti.

Etnik Gruplar Arası İlişkiler Vakfı-UAYK’ni destekleyici uzmanlık faaliyetlerinde bulunmak üzere 1993 yılında kurulan hükümet dışı bir örgüt-Lahey’de düzenlenen iki toplantı da dahil olmak üzere, konuyla ilgili çeşitli bilim dallarından uzmanlarla bir dizi görüşmelerde bulundu. Görüşülen uzmanlar arasında, bir yandan uluslar arası hukukta uzmanlaşmış dilbilimci ve eğitimciler vardı. Uz-manlar şunlardı: Boyd Robertson, Gal dilinde kıdemli öğretim üyesi, Starathclyde Üniversitesi (Birle-şik Krallık); Dr.Pieter van Dijk, Danıştay Üyesi (Hollanda); Dr. Asbjorn Eide, Norveç İnsan Hakları

AYRIMCILIĞA KARŞI ULUSLARARASI İNSAN HAKLARI MEVZUATI 157

Enstitüsü Direktörü (Norveç); Prof.Rein Müllerson, Uluslar arası Hukuk Bölümü Başkanı, King’s College (Birleşik Krallık); Prof. Allan Rosas, Abo Akademi Üniveristesi Diller ve Kültür Bölümü (Danimarka); Prof. György Szépe, Dil Bilimleri Bölümü, Janus Pannonius Üniversitesi (Macaristan);

Prof.Patrick Thonberry, Hukuk Bölümü, Keele ;Üniversitesi (Birleşik Krallık); Jenne van der Velde, Kıdemli Müfredat Danışmanı, Müfredat Geliştirme Ulusal Enstitüsü (Hollanda).

Mevcut azınlık hakları standartları insan haklarının bir parçası olduğundan, uluslar arası uz-manların görüşmelerin başlama noktası, devletlerin, ayrım gözetmeme yükümlülüğü başta olmak üze-re, insan hakları ile ilgili diğer tüm yükümlülüklerini yerine varsaymak oldu. Ayrıca, bütün insan hak-larının temel hedefinin, birey kişiliğinin eşit koşullarda tam ve özgür gelişimini sağlamak olduğu var-sayıldı. Sonuç olarak, sivil toplumun açık ve esnek olması ve böylece ulusal azınlıklara mensup kişiler de dahil herkesi içine alması gerektiğini varsayıldı.

Sonuçta ortaya çıkan Ulusal Azınlıkların Eğitim Haklarına İlişkin Tavsiyeler, UAYK’nin ilgi-lendiği sorunlarda, azınlıklara ilişkin genel uygulanabilir eğitim haklarının içeriğini görece basit bir dilde açıklığa kavuşturma girişimidir.

Uluslar arası standartlar, bu hakların bir bütünlük içerisinde uygulanabilirliğini sağlayacak şe-kilde yorumlanmıştır. Tavsiyeler, eğitim konusunda uygulamada ortaya çıkan sorunlara cevap verecek şekilde sekiz alt başlığa ayrılmıştır. Tavsiyelerin daha ayrıntılı açıklaması, ilgili uluslar arası standart-lara işaret eden Açıklayıcı Not’da yer almaktadır.

Ulusal Azınlıkların Eğitim Haklarına İlişkin Lahey Tavsiyeleri Uluslar arası Belgelerin Anlamı

1. Ulusal azınlıklara mensup kişilerin kendi kimliklerini sürdürme hakkı ancak eğitim sü-recinde anadilleri hakkında gerekli bilgiye ulaşmaları ile tam olarak gerçekleşebilir. Ulusal azınlıklara mensup kişiler, aynı anda Devlet dilini yeterli düzeyde öğrenerek daha geniş anlamda ulusal topluma entegre olmakla da sorumludurlar.

2. Devletler, ulusal azınlıklara mensup kişilerin yararına olabilecek uluslar arası belgeleri uygularken, eşitlik ve ayrım gözetmeme temel ilkelerine her zaman bağlı kalmalıdırlar.

3. İlgili Uluslar arası yükümlülüklerin ve taahhütlerin minimum uluslar arası standartları oluşturduğu unutulmamalıdır. Bu yükümlülük ve taahhütlerin kısıtlayıcı bir şekilde yorumlanması bu belgelerin özüne ve amacına aykırı olur.

Önlemler ve Kaynaklar

4. Devletler, azınlıkların eğitim hakları konusuna etkin bir yaklaşım içinde olmalıdırlar.

Devletler, gerektiği yerde, kendi mevcut kaynaklarını maksimum düzeyde kullanarak ve özellikle eko-nomik ve teknik yardım alanlarında uluslar arası yardım ve işbirliğine giderek azınlık dilinde eğitim haklarının aktif bir biçimde uygulanmasını sağlayacak özel önlemler almalıdırlar.

Ademi merkeziyet (Desentralizasyon) ve Katılım

5. Devletler, ulusal azınlık üyelerini temsil eden kuruluşların eğitimi ile ilgili politika ve programların geliştirilmesi ve yürütülmesine gerçek anlamda katılımları sağlayacak koşulları yaratma-lıdırlar.

6. Devletler, bölgesel ve yerel yönetimleri, azınlık eğitimi alanında gerekli yetkilerle do-natmalı ve buna uygun olarak azınlıkların bölgesel ve/veya yerel düzeyde politikaların belirlenmesi sürecine katılımlarını sağlamalıdır.

7. Devletler, azınlık dilinde eğitimi kapsayacak şekilde, anne-babanın eğitim sistemine yerel düzeyde katılmasını ve tercihte bulunmasını teşvik edecek önlemler almalıdır.

HAKAN ATAMAN - HASAN SAİM VURAL 158

Kamu Kuruluşları ve Özel Kuruluşlar

8. Uluslar arası hukuka göre, ulusal azınlıklara mensup kişilerin, herkes gibi ve iç hukuka uygun olarak kendi özel eğitim kurumlarını oluşturma ve yönetme hakları vardır. Azınlık dilinde eği-tim veren okullar bu tür kurumlar kapsamında olabilirler.

9. Ulusal azınlık mensubu kişilere kendi özel eğitim kurumlarını açma ve yönetme hakkı veren Devletler, bu eğitim kurumlarının kuruluşunu ve yönetimini belirleyen yasal ve idari düzenleme-lerde gereksiz yükümlülükler getirerek bu hakkın kullanımını engelleyemezler.

10. Azınlık dilinde eğitim veren özel kurumların herhangi bir engellemeye veya ayrımcılı-ğa uğramaksızın devlet bütçesinden, uluslar arası kaynaklardan ve özel sektörden mali kaynak araştır-ma hakları vardır.

İlk ve Orta Düzeyindeki Azınlık Eğitimi

11. Eğitimin ilk yılları, çocuk gelişiminde özel bir öneme sahiptir. Eğitim alanında yapılan araştırmalar, okul öncesi ve anaokulu döneminde öğrenim dilinin, çocuğun kendi ana dili olması gerektiğini göstermektedir. Devletler mümkün olan her yerde, ailelerin bu seçenekten yararlanmalarını sağlayacak koşulları yaratmalıdırlar.

12. Araştırma ayrıca, ilkokulda müfredat programının azınlık dilinde verilmesinin ideal olduğunu göstermektedir. Azınlık dili, düzenli bir ders olarak öğretilmelidir. Devletin resmi dili de, tercihen her iki bilen ve çocukların kültürel, dilsel geçmişleri hakkında yeterli bilgiye sahip öğretmen-ler tarafından düzenli bir ders olarak öğretilmelidir. Bu sürecin sonuna doğru, bir kısım kurumsal ol-mayan veya uygulamalı dersler devletin resmi dili ile öğretilmelidir. Devletler, mümkün olan her yer-de, ailelerin bu seçenekten yararlanmalarını sağlayacak koşulları yaratmalıdırlar.

13. Ortaokulda, müfredat programının önemli bir bölümü azınlık diliyle öğretilmelidir.

Azınlık dili düzenli bir ders olarak öğretilmelidir. Devletin resmi dili de, tercihen her iki dili bilen ve çocukların kültürel, dilsel geçmişleri hakkında yeterli bilgiye sahip öğretmenler tarafından düzenli bir ders olarak öğretilmelidir. Bu süreçte, devletin resmi dilinde verilen ders sayısı aşama aşama artırılma-lıdır. Araştırma sonuçları, resmi dilde öğretim ne kadar aşamalı olarak artırılırsa çocuk için o kadar yararlı olacağını ortaya koymaktadır.

14. İlk ve ortaokul düzeylerinde azınlık dilinde eğitimin sürdürülebilmesi, büyük ölçüde, bütün ders konularında azınlığın ana dilinde iyi eğitilmiş öğretmenlerin varlığına bağlıdır. Bu nedenle Devletler, azınlık dilinde eğitim için gerekli olanakları yaratma yükümlülükleri doğrultusunda, öğret-menlerin uygun bir eğitim alması için yeterli koşulları sağlamalı ve bu tür eğitim alınmasını kolaylaş-tırmalıdırlar.

Meslek Okulları Azınlık Eğitimi

15. Ulusal bir azınlığa mensup kişiler, bu yönde bir talepte bulunmuşlarsa, bunun bir ihti-yaç olduğunu ortaya koymuşlarsa ve bu azınlığa mensup kişilerin sayısal büyüklüğü böyle bir talebi haklı kılıyorsa, belirli konularda azınlık dilinde mesleki eğitime olanak sağlanmalıdır.

16. Anadilde eğitim veren meslek okullarının müfredat programları, bu eğitimcilerin prog-ramları tamamlandığında öğrencilerin hem azınlık dilinde hem de devletin resmi dilinde mesleklerini icra etmelerini sağlayacak şekilde planlanmalıdır.

Müfredat Geliştirme

19. Uluslar arası belgelerin kültürler arası eğitime ve azınlık tarihi, kültürü ve gelenekleri-nin ön plana çıkmasına verdiği önem ve değer dikkate alınarak, Devletin eğitimle ilgili makamları, genel zorunlu müfredat programının, kendi ulusal azınlıklarının tarihi, kültürü ve geleneklerinin öğre-tilmesini kapsayacak şekilde olmasını güvence altına almalıdırlar.Çoğunluk üyelerini o devlette

yaşa-AYRIMCILIĞA KARŞI ULUSLARARASI İNSAN HAKLARI MEVZUATI 159

yan ulusal azınlıkların dilini öğrenmeye teşvik etmek, söz konusu devlet içerisinde hoşgörünün ve çok kültürlülüğün güçlenmesine katkı sağlar.

20. Müfredat programının azınlıklarla ilgili kısmı, söz konusu azınlığı temsil eden kurum-ların aktif katılımıyla belirlenmelidir.

21. Devletler, azınlık dili eğitimine ilişkin müfredat geliştirme ve değerlendirme merkez-leri kurulmasını kolaylaştırmalıdır. Müfredata ilişkin hedeflere ulaşılmasına yeterli düzeyde katkı sunmaları koşuluyla bu tür merkezlerin var olan kurumlara bağlanması mümkündür.

HAKAN ATAMAN - HASAN SAİM VURAL 160

Ulusal Azınlıkların Dil Haklarına İlişkin Oslo Tavsiyeleri Şubat 1998

Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT), 1992 yılının Temmuz ayında aldığı Helsinki Kararları ile “gerginliklerin ortaya çıktığı ilk anlardan başlayarak çatışmaları önlemenin bir aracı”

olarak Ulusal Azınlıklar Yüksek Komiserliği birimini oluşturdu. Bu birim büyük ölçüde eski Yugos-lavya’daki duruma tepki olarak ve bunun Avrupa’nın başka yerlerinde, özellikle de demokrasiye geç-mekte olan ülkelerde tekrarlanacağı ve böylece Devlet ve Hükümet başkanları tarafından 1990 yılı Kasım ayında kabul edilen Yeni bir Avrupa için Paris Şartı’nda öngörülen barış ve refahın sağlanması yönündeki taahhütleri zedeleyebileceği korkusuyla oluşturuldu.

1 Ocak 1993’te Max van der Stoel, ilk AGİT Ulusal Azınlıklar Yüksek Komiseri (UAYK) ola-rak göreve başladı. Hollanda Parlemantosu eski üyesi, Dışişleri Bakanı, BM Daimi Temsilcisi ve uzun süre insan hakları savunuculuğu yapmış biri olarak hatırı sayılır bir kişisel deneyime sahip olan van der Stoel, Avrupa’da azınlıklara merkezi otoriteler arasında tırmanma potansiyeli olduğunu düşündüğü anlaşmazlıklar üzerinde durdu. Diplomatik yollarla sessizce faaliyet yürüten UAYK şu ülkelerdeki sorunlarla ilgilendi: Arnavutluk, Hırvatistan, Estonya, Macaristan, Kazakistan, Kırgızistan, Letonya, eski Yugoslav Cumhuriyeti Makedonya, Romanya, Slovakya ve Ukrayna. Komiser öncelikle, bir dev-letin sınırları içinde sayısal olarak çoğunluğu oluştururken diğer bir devlette (genellikle komşu bir devlette) sayısal olarak azınlık konumundaki ulusal/etnik gruplara mensup kişilerin dahil olduğu ve dolayısıyla her devletin hükümet yetkililerinin ilgisini çeken ve henüz bir çatışma haline gelmemişse de devletler arasında potansiyel bir gerilim kaynağı olan sorunlar üzerinde durdu. Bu tür gerilimler aslında Avrupa tarihini büyük çapta belirlemiştir.

Ulusal azınlıkların dahil olduğu gerilimlerin özünü dile getiren UAYK, sorunlara bağımsız, ta-rafsız ve çözüm bulmakta yardımcı bir aktör olarak yaklaşmaktadır. UAYK denetleyici bir mekanizma değildir; analizlerinin temel çerçevesi ve spesifik tavsiyelerinin dayanağı her bir devletin kabul etmiş olduğu uluslar arası standartlardır. Bu bağlamda, tüm AGİT katılımcısı devletlerin üstlenmiş oldukları yükümlülükleri, özellikle de, IV.Bölümü’nde devletlerin ulusal azınlıklara ilgili yükümlülüklerinin ayrıntılı olarak belirtildiği 1990 tarihli İnsani Boyut Konferansı Kopenhag Belgesi’ni kabul eden dev-letlerin üstlenmiş oldukları yükümlülükleri hatırlamak önemlidir. Ayrıca, AGİT üyesi bütün devletler, azınlık hakları da dahil olmak üzere Birleşmiş Milletler’in insan haklarıyla ilgili taahhütlerini yerine getirmekle ve yine AGİT üyesi devletlerin büyük bir çoğunluğu Avrupa Konseyi standartlarına uy-makla yükümlüdürler.

Yaklaşık 5 yıllık yoğun bir faaliyet sürecinden sonra, UAYK, ilgilendiği birçok devlette dikka-tini çeken ve tekrarlanan bazı sorunları ve konuları tespit etme olanağı bulmuştur. Ulusal azınlıkların dil hakları; yani ulusal azınlıklara mensup kişilerin kendi dillerini özel ve kamusal alanda kullanma hakkı, tespit edilen sorunlardan birisidir. Uluslar arası insan hakları belgeleri birçok farklı şekilde bu hakka işaret eder. Dil bir yandan, kimlikle yakından ilgili kişisel bir konudur. Diğer yandan, birçok durumda kamu çıkarına konu olan toplumsal örgütlenmenin önemli bir aracıdır. Dilin kullanımı birçok açıdan devletin işlevselliği ile doğrudan ilgilidir. Dolayısıyla, insan haklarına uymayı taahhüt eden demokratik bir devlette, mevcut farklılıkla arasında uyum sağlama, siyaset ve hukukun önemli bir konusu haline gelmektedir. Bu farklılıklar arasında doğru bir denge kurulamaması etnik gruplar arası gerilimlere kaynaklık edebilmektedir.

UAYK bu düşünceyle 1996 yazında, AGİT üyesi devletlerde ulusal azınlıklara mensup kişile-rin dil haklarının uygun ve tutarlı bir şekilde uygulanması konusunda tavsiyelekişile-rini amak üzere, Etnik Gruplar Arası İlişkiler Vakfı’ndan, uluslar arası düzeyde tanınmış bir grup uzmana danışmasını talep etti. UAYK’nin daha önceki benzer bir talebi sonucunda Ulusal Azınlıkların Eğitim Haklarına İliş-kin Lahey Tavsiyeleri ve Açıklayıcı Not ortaya çıkmıştı. Lahey Tavsiyeleri’nde ulusal azınlık dili veya dillerinin eğitim alanında kullanılması kapsamlı olarak ele alındığından, bu konunun uzmanların değerlendirilmesi duşunda tutulmasına karar verildi.

AYRIMCILIĞA KARŞI ULUSLARARASI İNSAN HAKLARI MEVZUATI 161

Etnik Gruplar Arası İlişkiler Vakfı-UAYK’ni destekleyici uzmanlık faaliyetlerinde bulunmak üzere 1993 yılında kurulan hükümet dışı bir örgüt-Oslo’da düzenlenen iki toplantı ve Lahey’de düzen-lenen bir toplantı da dahil olmak üzere, konuyla ilgili çeşitli bilim dallarından uzmanlarla bir dizi gö-rüşmelerde bulundu. Görüşülen uzmanlar arasında, uluslar arası, hukukta uzman hukukçular, dilbilim-ciler, azınlık sorunları ve gereksinimleri alanında uzman avukatlar ve politika analistleri vardı.

Bu uzmanlar şunlardı:

Prof. Gudmundur Alfredsson, eş-Direktör, Raoul Wallenberg Entitüsü (İsveç); Prof.Asbjorn Eide, Kıdemli Üye, Norveç İnsan Hakları ve Etnik Araştırmalar Merkezi (Letonya); Mr. Donall O Riagain, Genel Sekreter, Az Konuşulan Diller Avrupa Bürosu (İrlanda); Ms. Beate Slydal, Danışman, Norveç İfade Özgürlüğü Forumu (Norveç); Dr. Miquel Strubell, Direktör, Katalonya Hükümeti Foru-mu Sosyolinguistik Enstitüsü, (İspanya); Prof. György Szepe, Janus Panonius Üniversitesi Dil Bilimle-ri Bölümü (MacaBilimle-ristan); Prof. PatBilimle-rick Thornberry, Keele Üniversitesi Hukuk Bölümü (Birleşik Kral-lık); Dr. Fernand de Varannes, İnsan Hakları veEtnik Çatışmaları Önleme Asya-Pasifik Merkezi Di-rektörü (Avusturalya); Prof. Bruno de Witte, Maastricht Üniversitesi Hukuk Fakültesi (Hollanda);

Jean-Marie Woehrling, Institut de droit local alsacienmosellan (Fransa).

Mevcut azınlık hakları standartları insan haklarının bir parçası olduğundan, uluslar arası uz-manların görüşmelerinin başlama noktası, devletlerin, eşitlik, ayrım gözetmeme, ifade özgürlüğü, top-lanma ve örgütlenme özgürlüğü başta olmak üzere insan hakları ile ilgili diğer tüm yükümlülükleriyle birlikte azınlıklara mensup kişilerin hakları ve özgürlüklerine ilişkin taahhütlerine de uyduğunu var-saymak oldu.

Ayrıca, bütün insan haklarının temel hedefinin, birey kişiliğinin eşit koşullarda tam ve özgür gelişimini sağlamak olduğu varsayıldı. Sonuç olarak, sivil toplumun açık ve esnek olması ve böylece ulusal azınlıklara mensup kişiler de dahil herkesi içine alması gerektiğini varsayıldı. Dilin kullanımı özünde iletişimle ilgili bir konu olduğundan, bu alandaki deneyimlerin sosyal boyutunun önemi ayrıca dikkate alındı.

Sonuçta ortaya çıkan Ulusal Azınlıkların Dil Haklarına İlişkin Oslo Tavsiyeleri, UAYK’nin il-gilendiği sorunlarda, azınlıklara ilişkin genel uygulanabilir dil haklarının içeriğini görece basit bir dilde ilgili pratikte ortaya çıkan sorunlara cevap verecek şekilde alt başlıklara ayrılmıştır. Tavsiyelerin daha ayrıntılı açıklaması, ilgili uluslar arası standartlara işaret eden Açıklayıcı Not’da yer almaktadır.

Her tavsiyelerin Açıklayıcı Not’da yer alan ilgili paragraf ile birlikte okunması amaçlanmıştır

Tavsiyelerin, ulusal azınlıklara mensup kişilerin dil haklarının özellikle kamusal alanda etkin bir şekilde hayata geçirilmesine katkı sunacak devlet politikalarının ve yasalarının geliştirilmesi açı-sından yaralı bir başvuru kaynağı olacağı umulmamaktadır.

Bu Tavsiyeler ulusal azınlıklara mensup kişilerin kendi dillerini kullanma haklarıyla ilgili ol-makla birlikte, Tavsiyelerin kapsamı ile onlara kaynaklık eden uluslar arası belgelerin içeriğinin diğer tür azınlıklara da uygulanabilme potansiyeli taşıdığına dikkat edilmelidir. Aşağıda yer alan Tavsiyeler, mevcut haklara açıklık getirmeyi amaçlamaktadır. Herhangi bir kişi veya grubun insan haklarını kısıt-lama amacı taşımamaktadır.

Ulusal Azınlıkların Dil Haklarına İlişkin Oslo Tavsiyeleri Adlar

1) Ulusal azınlıklara mensup kişiler, kişisel adlarını geleneklerine ve linguistik sistemle-rine uygun olarak kendi dillerinde kullanma hakkına sahiptirler. Bu isimler resmi olarak tanınacak ve kamu makamları tarafından kullanılacaktır

2) Benzer şekilde, azınlık mensubu kişiler tarafından kurulan kültürel dernekler ve ticari şirketler gibi özel oluşumlar da isim konusunda aynı haktan yararlanacaklardır.

HAKAN ATAMAN - HASAN SAİM VURAL 162

3) Kamu makamları, ulusal bir azınlığa mensup kişilerin önemli sayıda ikamet ettiği böl-gelerde ve eğer bu yönde yeterli bir talep varsa, kamuya yönelik yerel adların, sokak isimlerinin ve diğer topografik işaretlerin azınlık dilinde de gösterilmesine ilişkin düzenlemeler yapacaklardır.

DİN

4) Herkes, kendi dinini bireysel olarak veya toplu halde açıklarken ve uygularken, tercih ettiği dil(ler)i kullanma hakkına sahip olacaktır.

4) Herkes, kendi dinini bireysel olarak veya toplu halde açıklarken ve uygularken, tercih ettiği dil(ler)i kullanma hakkına sahip olacaktır.