• Sonuç bulunamadı

Bu Bildiri’deki hiç bir hüküm, Devletlerin egemenliği, eşitliği, ülke bütünlüğü ve siyasal bağımsızlığı şeklindeki Birleşmiş Milletlerin amaçlarına ve prensiplerine aykırı düşecek faaliyetlere

IRKSAL VE ETNİK AYRIMCILIĞA UĞRAMAMA HAKKINA DAİR ULUSLARARASI İNSAN HAKLARI BELGELERİ

4. Bu Bildiri’deki hiç bir hüküm, Devletlerin egemenliği, eşitliği, ülke bütünlüğü ve siyasal bağımsızlığı şeklindeki Birleşmiş Milletlerin amaçlarına ve prensiplerine aykırı düşecek faaliyetlere

izin verecek şekilde yorumlanamaz.

Madde 9 [Birleşmiş Milletlerin rolü]

Birleşmiş Milletler içindeki uzman kuruluşlar ve diğer örgütler, kendilerinin ihtisas alanlarına girdiği ölçüde, bu Bildiri’de yer alan hakların ve prensiplerin tam olarak gerçekleştirilmesine katkıda bulunurlar.

HAKAN ATAMAN - HASAN SAİM VURAL 70

1.4- Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komitesi Genel Yorum 23: 10.11.89 Azın-lık Hakları (Ellinci Oturum, 1994)*

1. Sözleşmenin 27. Maddesi, etnik, dinsel veyahut dilsel azınlıkların mevcut olduğu devletler-de bu azınlıklara mensup olan kişilerin, kendi gruplarının diğer üyeleri ile birlikte toplu olarak kendi kültürlerine sahip çıkarak, bunları uygulamak, kendi dinlerinin gereklerini yerine getirmek ve uygula-mak yahut kendi dillerini kullanuygula-mak haklarından yoksun bırakılmayacaklarını öngörür. Komite, bu maddenin, Sözleşme ile herkese tanınan diğer bireysel haklardan farklı ve onlara ek olarak, azınlık gruplarına mensup bireylerin yararlanacakları bir hak tesis ettiğini ve tanıdığını saptar.

2. Seçimlik Protokol hükümleri uyarınca Komite'ye iletilen bazı yazışmalarda, 27 madde ile güvence altına alınan hak ile, Sözleşme’nin 1. Maddesinde ilan edilen self determinasyon hakkının birbirine karıştırıldığı görülmüştür. Yine, Taraf Devletlerce sözleşmenin 40. Maddesi gereği sunulan raporlarda, 27. madde ile Taraf Devletlere getirilen yükümlülüklerin, bazen 2/1. madde gereği Taraf Devletlerin sözleşmede garanti altına alınmış olan hakları ayrım gözetmeksizin herkese sağlama ödevi ile ve 26. maddedeki kanun önünde eşitlik ve eşit kanuni korunma hakları ile karıştırıldığı görülmüş-tür.

3.1- Sözleşme, self determinasyon hakkı ile 27. madde ile koruma altına alınan haklar arasında bir ayrım getirmektedir. İlki, halklara ait bir hak olarak ifade edilmiş ve Sözleşmede ayrı bir bölümde (Bölüm 1) düzenlenmiştir. Self-determinasyon Seçimlik Protokole konu bir hak değildir. Diğer yan-dan, 27. madde ise bireylere verilmiş haklarla ilgilidir ve bireylere verilmiş diğer bütün haklar gibi sözleşmenin 3. Bölümünün kapsamında olup Seçimlik Protokole konudur.

3.2-27. Maddenin ilgili olduğu hakların kullanımı, taraf devletlerin egemenliği ve toprak bü-tünlüğü hususunda bir ön yargı getirmez. Aynı zamanda, bu madde ile koruma altına alınan bireysel haklar - örneğin belirli bir kültürü yaşama hakkı- , bazı yönleriyle, doğal kaynakların kullanımıyla sıkı sıkıya bağlı olan belirli bir yaşam şeklini sürdürmeyi de kapsayabilir. Bu husus, özellikle, azınlık teşkil eden yerli topluluklar için söz konusu olabilir.

4. Sözleşme, yine 27. Madde ile koruma altına alınan haklar ile 2/1.Madde ve 26. maddedeki güvenceleri birbirinden ayırır. Madde 2/1, Taraf Devletin ülkesinde veya yargı yetkisinde bulunan herkesin, bir azınlığa üye olsun olmasın, sözleşmedeki haklardan eşit biçimde yararlanmasını öngörür.

26. maddede ise, Taraf Devletlerin iç hukukları yoluyla tanınan haklara ve konulan ödevlere ilişkin olarak, kanun önünde eşitlik, eşit kanuni koruma ve ayrımcılığa uğramama hakkı tanınmaktadır. 26 Madde, 27. maddede tanımlanan şekliyle bir azınlığa mensup olup olmadığına bakılmaksızın, Taraf Devletin ülkesinde ve yargı yetkisinde bulunan herkesin, Sözleşmeden ya da bir başka hukuk kayna-ğından doğan bütün haklara sahip olmada eşitliği ile ilgilidir. Bazı Taraf Devletler, yalnızca etnik kö-ken, dil ve din ayrımı yapmadıkları savından hareketle, Taraf Devletazınlıkları olmadığı yolunda yan-lış bir sonucu ileri sürmektedirler.

5.1- 27. Maddede kullanılan ifadeler, korunması amaçlananın, bir gruba mensup olan ve ortak bir kültürü, dili veya dini paylaşan kişiler olduğunu göstermektedir. Bu ifadeler aynı zamanda, korun-ması amaçlanan kişilerin Taraf Devletlerin vatandaşı olmalarının gerekmediğini ortaya koymaktadır.

Çünkü Taraf Devletlerin 2/1. maddeden kaynaklanan yükümlülükleri gereği - 25. Maddedeki vatan-daşlığa sıkı suretle bağlı olan siyasi haklar hariç- Sözleşmede koruma altına alınan bütün hakları ülke-sinde veya yargı yetkiülke-sinde bulunan her bireye sağlaması gerekir. Bu sebeple bir Taraf Devlet 27.

Maddedeki hakları sadece vatandaşlarıyla sınırlayamaz.

5.2- 27 Madde bir Taraf Devletin içinde “var olan” azınlıklara bağlı bireylere haklar sağlar. Bu madde altında öngörülen hakların özü ve kapsamı düşünüldüğünde, “var olan” sözcüğünün ifade ettiği kalıcılık derecesinin belirlenmesinin konumuz açısından bir önemi yoktur. Bu haklar çok basitçe şöy-ledir: Azınlıklara mensup bireylerin kendi gruplarının üyeleri ile bir arada yaşama, kendi kültürlerini

* İstanbul Bilgi Üniversitesi

AYRIMCILIĞA KARŞI ULUSLARARASI İNSAN HAKLARI MEVZUATI 71

yaşama, dinlerini uygulama ve kendi dillerini konuşma hakkı engellenemez. Bu kişilerin tebaa, vatan-daş veya sürekli ikamete sahip kişiler olma zorunluluğu yoktur. Göçmen işçiler ve hatta bir Taraf Dev-lette böylesi bir azınlık oluşturan ziyaretçiler bu haklardan istifadeleri engellenemeyecek kişiler olarak tanınırlar. Taraf Devletlerin ülkesindeki diğer bireyler gibi onlar da bu amaçla genel haklara sahiptir-ler; örneğin örgütlenme, toplanma ve ifade özgürlüğü hakkı. Bir Taraf Devlette etnik, dinsel veya dil-sel bir azınlığın var olması, bu varlığın bir devlet kararıyla tespitine dayandırılmasını gerektirmez; bu durum objektif kriterlerle tessit edilir.

5.3- Dilsel bir azınlığa mensup bireylerin dillerini kendi aralarında, özel veya kamusal alanlar-da kullanma hakları sözleşmede korunan diğer dil haklarınalanlar-dan ayrıdır. Özellikle, 19. maddede koruma altına alınan genel ifade özgürlüğü hakkından ayrı tutulmalıdır. Adı geçen hak, bir azınlığa üye olsun olmasın bütün bireylere aittir. Bundan başka, 27. Maddedeki hak, Sözleşmenin 14/3. maddesindeki, sanıkların mahkemede kullanılan dili anlamamaları veyahut konuşmamaları hallerinde verilen ve özel haklardan olan tercüman hakkından ayrı tutulmalıdır. 14/3, anılandan başka hiçbir koşulda, sanığa yargılanma sırasında istediği dili kullanma veya konuşma hakkı vermez.

6.1- 27. Madde, negatif terimlerle ifade edilmiş olsa da, bir hakkın varlığını ve engellenmeme-sinin gerekliliğini ifade eder. Dolayısıyla Taraf Devletler, bu hakkın varlığını tanımakla ve ihlalini engellemekle yükümlüdür. Korumanın pozitif gereği ise, sadece Taraf Devletin kendi makamlarının eylemlerine karşı değil, aynı zamanda, Taraf Devlet bünyesindeki bireylerin de eylemlerine karşı ko-rumadır.

6.2- Her ne kadar 27. Maddedeki haklar bireysel haklar olsa da, azınlık grubunun kendi kültü-rünü, dilini veya dinini devam ettirilebilme imkânlarına bağlıdır. Buna göre bir azınlığın kimliğini ve üyelerinin kendi kültürünü yaşama ve geliştirme, dilini konuşma ve dinlerini uygulama hakkını koru-yabilmeleri için devlet tarafından birtakım pozitif önlemlerin alınması gerekli olabilir. Bu bağlamda alınan pozitif önlemlerin, farklı azınlıklar, azınlıklara mensup farklı kişiler ve nüfusun geri kalan kısmı arasındaki muamelelerin, Sözleşmenin 2/1 ve 26. Maddelerinin gerekleri gözetilerek belirlenmesi ge-rekir. Ancak, yalnızca 27. Maddede güvence altına alınan hakların uygulanmasını bozan veya engelle-yen koşulların düzeltilmesini hedefleengelle-yen önlemlerin gereği olan farklı muameleler, makul ve objektif kriterlere dayanmaları durumunda, Sözleşme altında meşru sayılabilir.

7- 27. Madde ile korunan kültürel haklarla ilgili olarak Komite, kültürün kendini değişik form-larda dışa vurduğunu gözlemiştir. Bu formlar, özellikle yerli halkların varlığı durumunda, doğal kay-nakların kullanımı ile ilişkili belirli yaşam biçimlerini içermektedir. Bu hak, balıkçılık, avcılık ve ya-sayla korunan alanlarda (rezerv) yaşama hakkı gibi geleneksel aktiviteleri de içerir. Bu hakların kulla-nımı, azınlık grubu mensuplarının kendilerini etkileyecek kararların alınmasına etkin bir biçimde ka-tılmalarını sağlayacak pozitif yasal önlemler gerektirebilir.

8- Komite, 27. Madde ile korunan haklardan hiçbirinin Sözleşmenin diğer maddeleriyle uyuş-mayacak bir biçimde uygulanamayacağını ve yorumlanamayacağını belirtir.

9- Komite, 27. Maddenin, Taraf Devletlere özel önlemler alma yükümlülüğü getiren haklar içerdiği sonucuna varmaktadır. Bu hakların korunması toplumun dokusunu bir bütün olarak zenginleş-tiren azınlıkların kültürel, dini ve sosyal kimliklerinin sürekliliği ve devamlı gelişiminin güvence altına alınmasına dolaysız bir şekilde bağlıdır. Buna göre Komite, bu hakların belirtilen şekilde korunması ve sözleşmenin bir bölümü veya hepsinde yer alan haklarla karıştırılmaması gerektiğini vurgular. Taraf devletler bundan böyle bu hakların uygulamasını sağlamak için tüm koruma önlemlerini alacaklar ve aldıkları önlemleri raporlarında göstereceklerdir.

HAKAN ATAMAN - HASAN SAİM VURAL 72

1.5- 1978 Tarihli Irk ve Irksal Önyargıya Karşı UNESCO Bildirisi – Çev. İdil Işıl GÜL Başlangıç,

Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu Genel Konferansı, Paris’te 24 Ekim-28 Kasım tarihleri arasında gerçekleşen yirminci oturumunda,

16 Kasım 1945 tarihinde kabul edilen UNESCO Anayasası’nın Başlangıç kısmında ‘henüz so-na ermiş buluso-nan büyük ve korkunç savaş insan onuruso-na, eşitliğine ve saygınlığıso-na ilişkin demokratik ilkeler yadsınarak ve bunların yerine insanların ve ırkların eşitsizliği doktrininin cehalet ve önyargı aracılığıyla yaygınlaşması sonucunda gerçekleşebilmiştir’ denilerek ve aynı Anayasa’nın 1. maddesin-de UNESCO’nun amacının ‘ırk, cinsiyet, dil ve din ayrımı yapılmaksızın Birleşmiş Milletler Şartının dünyadaki tüm halklara tanıdığı adalete, hukukun üstünlüğüne ve insan haklarına ve temel özgürlükle-rine evrensel saygıyı sağlamak için eğitim, bilim ve kültür yoluyla uluslar arasındaki işbirliğini pekişti-rerek, barışın ve güvenliğin korunmasına katkıda bulunmak olduğunu belirterek,

UNESCO’nun kurulmasının ardından 30 yıldan fazla zaman geçtikten sonra dahi, bu ilkelerin en az UNESCO Anayasası’nda ifadesini bulduğu dönemdeki kadar önemli olduğunu kabul ederek,

Daha önce yabancı tahakkümü altında olan çoğu halkın egemenliğini yeniden kazanmasını sağlayan, uluslararası toplumu evrensel ve farklılıkların birarada olduğu bir bütün haline getiren ve gerek ulusal, gerekse uluslararası düzlemde ırkçılık felaketini ortadan kaldırma ve ırkçılığın sosyal ve siyasal hayatın tüm alanlarındaki korkunç görünümlerine son verme yönünde yeni fırsatlar yaratan sömürgeciliğin tasfiyesi sürecinin ve diğer tarihi değişimlerin bilincinde olarak,

Felsefe, ahlak ve din alanında en güçlü ifadelerle kabul edilmiş olan insan ırkının özdeki birli-ğinin ve bunun bir sonucu olarak tüm insanların ve halkların temel eşitlibirli-ğinin, etik ve bilimin bugün üzerinde birleştiği idealleri yansıttığına kani olarak,

Kompozisyonları veya etnik kökenleri ne olursa olsun, tüm halkların ve insan gruplarının, bir-birlerine nüfuz ederek insanlığın ortak mirasını oluşturan medeniyetlerin ve kültürlerin gelişimine, kendi nitelikleriyle katkıda bulunduklarına kani olarak,

Birleşmiş Milletler Şartı ve Evrensel İnsan Hakları Beyannamesi’nde beyan edilen ilkelere bağlılığını ve Uluslararası İnsan Hakları Sözleşmeleri’nin ve Yeni Uluslararası Ekonomik Düzenin Kurulmasına İlişkin Bildirge’nin uygulanmasını sağlamaya yönelik kararlılığını teyit ederek,

Her Türlü Irk Ayrımcılığının Ortadan Kaldırılmasına İlişkin Bildirge ve Uluslararası Sözleş-me’nin uygulanmasını da sağlamaya kararlı olarak,

Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılmasına Dair Sözleşme’yi, Apartheid Suçunun Önlenmesine ve Cezalandırılmasına İlişkin Sözleşme’yi ve Savaş Suçlarına ve İnsanlığa Karşı Suçlara Zaman Aşımı Uygulanmamasına İlişkin Sözleşme’yi kaydederek,

UNESCO tarafından kabul edilen uluslararası belgeleri, özellikle de Eğitimde Ayrımcılığın Yasaklanmasına İlişkin Sözleşme ve Tavsiye’yi, Öğretmenlerin Statüsüne İlişkin Tavsiye’yi, Uluslara-rası Kültürel İşbirliği İlkelerine İlişkin Bildirge’yi, UluslaraUluslara-rası Anlayış, İşbirliği ve Barış için Eğitime ve İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerine yönelik Eğitime İlişkin Tavsiye’yi, Bilimsel Araştırma Ya-panların Statüsüne İlişkin Tavsiye’yi ve Halkın kültürel hayata özgürce katılmasına ve katkıda bulun-masına ilişkin Tavsiye’yi hatırlayarak,

UNESCO tarafından biraraya getirilen uzmanların ırk sorununa ilişkin olarak kabul ettikleri dört beyanı akılda tutarak,

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun yirmi sekizinci oturumunda ortaya konulan Irkçılık ve Irk Ayrımcılığı ile Mücadele Eylemi Onyılı programının uygulanmasında aktif ve yapıcı bir rol oyna-ma arzusunu yeniden teyit ederek,

AYRIMCILIĞA KARŞI ULUSLARARASI İNSAN HAKLARI MEVZUATI 73

İnsan hakları ilkelerine aykırı yasal düzenlemelerin ve idari uygulamaların sürmesinin ve siya-sal ve sosyal yapıların ve ilişki ve tutumların eşitsizlik ve saygısızlıkla tanımlanmaya devam etmesinin bir sonucu olan ve dezavantajlı gruplara mensup kimselerin dışlanmasına, aşağılanmasına ve sömü-rülmesine veya zorunlu asimilasyonuna neden olan ırkçılık, ırk ayrımcılığı, sömürgecilik ve apart-heidın sürekli değişen biçimlerle dünyayı etkilemeye devam ettiğini büyük bir endişe ile kaydederek,

İnsan onuruna aykırı bu suçların, halklar arasında karşılıklı anlayış önüne yerleştirdikleri en-geller karşısında öfkesini ifade ederek ve bunların uluslararası barış ve güvenliği ciddi şekilde bozdu-ğundan korkarak,

Irka ve Irksal Önyargıya Dair bu UNESCO Bildirgesini kabul ve beyan eder.

1. Madde

1. Bütün insanlar tek bir türe ait olup ortak bir soydan gelirler. Saygınlık ve haklar bakımından eşit olarak doğmuşlardır ve hepsi insanlığın ayrılmaz bir parçasını oluştururlar.

2. Bütün bireyler ve grupların farklı olma, kendilerini farklı kabul etme ve böyle görülme hak-ları vardır. Ancak, yaşam biçimlerindeki farklılık ve farklı olma hakkı, hiçbir koşulda ırk ayrımcılığı-nın bahanesi olarak kullanılamaz; hukuki ya da fiili herhangi bir ayrımcı uygulamayı haklı kılamaya-cağı gibi, ırkçılığın uç noktası olan apartheid politikasına da zemin teşkil edemez

3. Köken kimliği, insanların farklı şekilde yaşayabilecekleri ve yaşayabilmeleri hususu üzerin-de hiçbir şekilüzerin-de etkili olmadığı gibi, kültürel, çevresel ve tarihi çeşitliliğe dayalı farklılıkların varlığını ve kültürel kimliği muhafaza etme hakkını da yadsımaz.

4. Dünyadaki tüm halklar entellüktüel, teknik, sosyal, ekonomik, kültürel ve siyasal kalkınma-da en üst seviyeye ulaşmak bakımınkalkınma-dan aynı niteliklere sahiptirler.

5. Farklı halklar arasındaki başarı farkları, tümüyle coğrafi, tarihi, siyasal, ekonomik, sosyal ve kültürel unsurlardan kaynaklanmıştır. Bu farklar hiçbir koşulda ulusların veya halkların derecelendi-rilmek suretiyle sınıflandırılmasının bahanesi olarak kullanılamaz.

2. Madde

1. Bazı ırksal veya etnik grupların özleri itibariyle diğerlerine üstün veya diğerlerinin onlara üstün olduğu ve bunun bir sonucu olarak bazılarının daha alt seviyede sayılan diğerlerini yönetme veya yok etme hakkının bulunduğu iddialarını içeren kuramların veya ırksal farklılaştırma üzerine değer yargıları inşa eden kuramların, hiçbir bilimsel temeli yoktur ve bunlar insanlığın ahlaki ve etik ilkelerine aykırıdırlar.

2. Irkçılık, ırkçı ideolojiler, önyargılı tutumlar, ayrımcı davranışlar, yapısal düzenlemeler ve ırksal eşitsizliğe neden olan kurumsallaşmış uygulamalar kadar, gruplar arasındaki ayrımcı ilişkilerin ahlaki ve bilimsel temeli olduğu yönündeki yanlış inançları da içerir; bu durum kendini yasal ve idari düzenlemelerdeki ayrımcı hükümler, ayrımcı uygulamalar ve anti sosyal inanç ve eylemler şeklinde gösterir; mağdurların gelişimini engeller, uygulayıcılarını ise delalete sürükler, ulusları kendi içinde böler, uluslararası işbirliğini engeller ve halklar arasında siyasal gerilime neden olur; uluslararası hu-kukun temel ilkelerine aykırıdır ve sonuç olarak uluslararası barış ve güvenliği ciddi bir şekilde bozar.

3. Tarihi olarak bireyler ve gruplar arasındaki ekonomik ve sosyal farklılıklardan beslenen güç bağlamındaki eşitsizliklerden kaynaklanmış olan ve bugün hala bu eşitsizlikleri haklı çıkarmayı amaç-layan ırksal önyargı, tamamen dayanaktan yoksundur.

3. Madde

Irkçı görüşlerden hareketle gerçekleştirilen, Devletlerin egemen eşitliğini ve halkların kendi kaderlerini tayin haklarını yok eden veya tehlikeye atan veya her insanın ve insan grubunun tam geli-şim hakkını keyfi veya ayrımcı bir şekilde sınırlayan ırka, renge, etnik veya ulusal kökene veya dini hoşgörüsüzlüğe dayalı her türlü ayrım, dışlama, sınırlama veya tercih, adil ve insan haklarına saygıyı

HAKAN ATAMAN - HASAN SAİM VURAL 74

güvence altına alan bir uluslararası düzenin gerekleriyle bağdaşmaz; tam gelişim hakkı, ulusal ve ulus-lararası düzlemde bireysel ve kollektif ilerleme ve kendini gerçekleştirme araçlarına, medeniyetlerin ve kültürlerin değerlerine saygı iklimi içerisinde eşit erişimi ifade eder.

4. madde

1. Irksal veya etnik görüşlere dayanan ve insanların kendilerini tam olarak gerçekleştirmeleri ve birbirleriyle özgürce iletişim kurmaları önündeki sınırlamalar, onurda ve haklarda eşitlik ilkesine aykırıdır; kabul edilemezdir.

2. Bu ilkenin en ciddi şekilde ihlalini teşkil eden apartheid, soykırım gibi insanlığa karşı bir suçtur ve uluslararası barış ve özgürlüğe ağır şekilde zarar verir.

3. Irka dayalı ayrı tutmaya ve ayrımcılığa yönelik diğer politika ve uygulamalar, insanlığın vicdanına ve onuruna karşı suçlardır ve siyasi gerilimlere neden olabilir ve uluslararası barış ve güven-liği ağır şekilde tehlikeye atar.

5. madde

1. İnsanların bir ürünü olan ve insanlığın ortak mirası niteliğindeki kültür ve en geniş anlamıy-la eğitim, erkek ve kadınanlamıy-lara, onur ve hakanlamıy-larda eşit doğdukanlamıy-larını kabul etmelerini ve bunun da ötesinde tüm grupların kendi kültürel kimliklerine sahip olma ve ulusal ve uluslararası bağlamda kendi kültürel yaşamlarını geliştirme haklarına, ki bu hak her bir grubun kendi kültürel yaşamını muhafaza etme ve gerekiyorsa uyumlaştırma veya bu kimlik için temel nitelikteki değerleri zenginleştirme yönünde karar verme konusunda tam bir özgürlüğe sahip olduğunu ifade eder şekilde anlaşılır, saygı göstermelerini sağlayacak araçlar sunmaktadır.

2. Anayasal ilkelerine ve usullerine uygun olarak Devletler, diğer yetkililer ve eğitimde görevli herkes, müfredat ve ders kitaplarında insanların birliğini ve çeşitliliğini ifade eden ve hiçbir halkla ilgili olarak olumsuz ayrımlar yapmayan bilimsel ve etik görüşlerin yer almasını sağlayarak, tüm ülke-lerdeki eğitim kaynaklarının ırkçılıkla mücadele için kullanılmasını güvence altına alma sorumluluğu-na sahiptir; bu amaçla öğretmenler eğitilmeli; ırka dayalı sınırlama veya ayrımcılık yapılmaksızın eği-tim sisteminin tüm kaynakları nüfus içerisinde yer alan tüm gruplar bakımından erişilebilir kılınmalı;

ve belli bazı ırksal veya etnik grupların eğitim seviyeleri ve yaşam standarına ilişkin olarak karşılaştık-ları engelleri ortadan kaldırmak ve özellikle de bu engellerin çocuklara da aktarılmasını önlemek için gerekli adımlar atılmalıdır.

3. Kitle iletişim araçları ve onları kontrol eden veya kitle iletişim alanında hizmet verenler, Evrensel İnsan Hakları Beyannamesi’nde ifadesini bulan ilkeleri, özellikle de ifade özgürlüğü ilkesini gerektiği gibi gözeterek, bireyler ve gruplar arasında anlayış, hoşgörü ve arkadaşlığı geliştirmeye ve özellikle bireyler ve çeşitli insan grupları hakkında kalıp yargılar ifade eden, yanlı ve tek taraflı bir resim sunmaktan kaçınmak suretiyle ırkçılığın, ırk ayrımcılığının ve ırksal önyargının ortadan kaldı-rılmasına katkıda bulunmaya göstermeye kuvvetle davet edilir. Irksal ve etnik gruplar arasındaki ileti-şim, onların kendilerini ifade etmelerini ve izin veya engelleme söz konusu olmaksızın seslerini tam olarak duyurabilmelerini mümkün kılan karşılıklı bir süreç olmalıdır. Bu nedenle kitle iletişim araçları bu iletişimi kolaylaştıracak bireylerin ve grupların düşüncelerine karşı son derece açık olmalıdır.

6. madde

1. İnsan hakları ve temel özgürlüklerini bütün bireyler ve gruplar açısından haklarda ve onurda eşit bir düzeyde sağlamaya ilişkin asli sorumluluk Devlete aittir.

2. Devletler, Evrensel İnsan Hakları Beyannamesi ve Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Ulusla-rarası Sözleşme’de ifadesini bulan ilkeleri gerektiği gibi gözeterek, yetkileri ölçüsünde ve anayasal ilkelerine uygun olarak, özellikle eğitim, kültür ve iletişim alanlarında, diğerleri yanında yasal tedbir-ler alarak ırkçılığı, ırkçı propagandayı, ırka dayalı ayrı tutmayı ve apartheidı ortadan kaldırmak ve ırksal önyargının ve ırkçı tutumların nedenleri ve nasıl önlenebileceği konusunda fen bilimleri ve

sos-AYRIMCILIĞA KARŞI ULUSLARARASI İNSAN HAKLARI MEVZUATI 75

yal bilimler alanında yapılmış olan araştırmalara ilişkin bilgiler ile bu araştırmaların bulgularının

yal bilimler alanında yapılmış olan araştırmalara ilişkin bilgiler ile bu araştırmaların bulgularının