• Sonuç bulunamadı

“Bölgesel diller veya azınlık dilleri” tanımı (1. maddenin a paragrafı) 30. Bu Şart’ta kullanılan tanım, üç unsuru vurgulamaktadır:

HAKAN ATAMAN - HASAN SAİM VURAL 114

Devletin vatandaşları tarafından geleneksel olarak kullanılan diller:

31. Bu Şart’ın amacı yakın tarihte ortaya çıkan ve göç edilen ülkede veya geri dönme halinde kaynak ülkede, yabancı bir dil konuşan grupların varlığına neden olan göç fenomeninin yarattığı so-runları çözmek değildir. Şart, yakın zamanda Avrupa’ya göç etmiş ve bir Avrupa devletinin vatandaşlı-ğını kazanmış olan Avrupalı olmayan gruplarla da ilgili değildir. “Avrupa’nın tarihi bölgesel veya azın-lık dilleri” ifadesi (başlangıç kısmının ikinci paragrafına bakınız), ve devlette “geleneksel olarak kulla-nılan” diller (1. maddenin a paragrafı), açıkça göstermektedir ki, Şart sadece tarihi dilleri, başka bir ifade ile söz konusu devlette uzun bir süredir konuşulmakta olan dilleri kapsamaktadır.

Farklı diller:

32. Bu diller, devlet nüfusunun geri kalanı tarafından kullanılan diğer dilden veya dillerden açıkça ayrılmalıdır. Şart, tek ve aynı dilin yerel farklılıklarına veya farklı lehçelerine ilişkin değildir.

Ancak, tartışmalı bir konu olan, ifade farklılıklarının ne zaman ayrı bir dil teşkil edeceğine ilişkin bir yanıt sunmamaktadır. Bu sorun münhasıran dile ilişkin değil, ama ayrıca psiko-sosyal ve siyasi bir nitelik de arz etmektedir, ki bu nedenle her bir durumda farklı bir yanıtın ortaya konulması mümkün-dür. Bu nedenle, bir ifade biçiminin ne zaman ayrı bir dil teşkil edeceğini belirleme yetkisi, kendi de-mokratik usulleri çerçevesinde, her bir devletin ilgili makamlarına bırakılmıştır.

Coğrafi temel:

33. Bu Şart kapsamındaki dillerin çoğu belli bir coğrafyaya bağlı dillerdir; başka bir ifade ile geleneksel olarak belli bir coğrafi alanda kullanılmaktadır. Bu nedenle Şart, “bölgesel diller veya azın-lık dillerinin kullanıldığı topraklar”ı tanımlamaya çalışmaktadır. Birçok dil, geleneksel olarak konu-şuldukları topraklarda azınlık dili haline geldiğinden, burada ifade edilmek istenen sadece belli bir dilin baskın şekilde veya çoğunluk tarafından konuşulduğu topraklar değildir. Şart’ın bir dilin kullanıl-dığı coğrafi alana ilişkin düzenlemeler içermesinin nedeni, Şart’ta savunulan tedbirlerin çoğunun, han-gi coğrafi alanda uygulanacağının belirlenmesinin zorunlu olmasıdır. Açıktır ki, aynı topraklarda bir-den fazla bölgesel dil veya azınlık dilinin konuşulduğu durumlar olacaktır; şart bu durumları da kap-samaktadır.

Bir bölgesel dil veya azınlık dilinin kullanıldığı toprakların belirlenmesi (1. maddenin b pa-ragrafı)

34. Burada kullanılan toprak ifadesi, yalnızca bir azınlık tarafından da konuşulsa, bir bölgesel dil veya azınlık dilinin tarihsel temellerinin bulunduğu ve halen belirgin ölçüde kullanıldığı yeri ifade eder. Şart’ta kullanılan terimler, kaçınılmaz olarak, önemli ölçüde esnek nitelikte olduğundan, bölgesel diller veya azınlık dillerinin kullanıldığı topraklar kavramının, Şart’ın ruhuna uygun olarak, bölgesel diller veya azınlık dillerinin konuşulduğu toprakların korunmasına ilişkin 7. maddenin 1. b paragrafını da gözeterek, daha kesin bir şekilde tanımlanması, devletlere bırakılmıştır.

35. Bu hükmün kilit ifadesi, “çeşitli koruyucu ve teşvik edici tedbirlerin alınmasını haklı kıla-cak sayıda kişi” ifadesidir. Şart’ı hazırlayanlar, bir bölgesel dil veya azınlık dilini konuşanlara, Şart’ta öngörülen tedbirlerin uygulanması için, bu kişilerin hangi oranda veya hangi oranın üzerinde olması gerektiğine ilişkin sabit bir oran tespit etmekten kaçınmışlardır. Söz konusu tedbirin uygulanması için bir dili konuşan kimselerin uygun sayısının ne olması gerektiğini, devletlerin Şart’ın ruhuna uygun olarak, alınması öngörülen her bir tedbirin niteliğini de gözeterek, yapacakları değerlendirmeye bırak-mışlardır.

“Coğrafi bir alana bağlı olmama”nın tanımı (1. maddenin c paragrafı)

36. “Coğrafi bir alana bağlı olmayan diller”, coğrafi bir temelden yoksun olduklarından, böl-gesel dil veya azınlık dili kategorileri dışında bırakılmıştır. Ancak, diğer bakımlardan bu dilleri 1.

maddenin a paragrafındaki tanım, başka bir ifade ile, devletin ülkesinde söz konusu devletin vatandaş-ları tarafından geleneksel olarak kullanılan diller tanımı kapsamına girmektedir. Coğrafi bir alana bağlı olmayan dillere örnek olarak İbranice ve Roman dili sayılabilir.

AYRIMCILIĞA KARŞI ULUSLARARASI İNSAN HAKLARI MEVZUATI 115

37. Coğrafi bir temelin yokluğu nedeniyle, bu Şart’ın oldukça sınırlı bir kısmı bu dillere uygu-lanabilecektir. Özellikle III. Bölüm’de yer alan çoğu hüküm, bölgesel diller veya azınlık dillerini, kul-lanıldıkları coğrafi alan bağlamında koruma ve geliştirmeyi amaçlamaktadır. II. Bölüm daha rahat şekilde coğrafi bir alana bağlı olmayan dillere de uygulanabilir; ancak bu uygulama sadece mutates mutandis ve 7. maddenin 5. paragrafında öngörülen koşullar dahilinde gerçekleşebilir.

Madde 2 - Yükümlülükler

38. 2. madde, Şart’ın iki ana bölümünü, başka bir ifade ile II. ve III. Bölümleri birbirinden ayırmaktadır.

II. Bölüm’ün uygulanması (2. maddenin 1. paragrafı)

39. II. Bölüm’ün kapsamı genel niteliktedir ve bir Taraf Devlet’in ülkesinde konuşulan tüm bölgesel diller ile azınlık dilleri bakımından bütünüyle geçerlidir. Ancak belirtilmelidir ki, “her dilin durumuna göre” ifadesi, Avrupa ülkeleri arasında ve her ülkenin kendi içinde, söz konusu dillere iliş-kin son derece değişen durumların tümünü içine almak üzere kullanılmıştır. İlk paragraf, Taraf Devlet-lerin kendi politika, mevzuat ve uygulamalarını bir dizi ilke ve amaçla uyumlaştırmaları yükümlülü-ğünü öngörmektedir. Bu hususlar oldukça genel bir şekilde ifade edilmiş ve yorum ve uygulama konu-sunda ilgili devletlere son derece geniş bir takdir yetkisi tanınmıştır (II. Bölüm’e ilişkin aşağıdaki açık-lamalara bakınız).

40. Her ne kadar Taraf Devletler bu Şart’ın II. Bölüm’ünde güvence altına alınan bölgesel dil veya azınlık dili statüsünü tanıma veya reddetmede özgür değillerse de, Şart’ın uygulanması yetkisine sahip olmaları nedeniyle, ülkelerinin belli bir kısmında veya belli bir grup vatandaşları tarafından kul-lanılan bir ifade biçiminin Şart bağlamında bölgesel bir dil veya azınlık dili olup olmadığını belirleme sorumluluğuna sahiptirler.

III. Bölüm’ün uygulanması (2. maddenin 2. paragrafı)

41. III. Bölüm’ün amacı, II. Bölüm’de ifade edilen genel ilkeleri daha açık kurallar haline ge-tirmektir. Bu Bölüm, II. Bölüm’de yer alan hükümlere ek olarak, III. Bölüm’deki hükümlerden seçtik-lerini uygulamayı taahhüt eden sözleşmeci devletler bakımından bağlayıcıdır. Şart’ hazırlayanlar, Şart’ın farklı Avrupa devletlerindeki dillerin farklı durumlarına uyarlanabilmesini sağlamak amacıyla, iki imkan öngörmüşlerdir: İlk olarak, devletler Şart’ın III. Bölümü’nün hangi dillere uygulanacağına karar verme konusunda özgürdürler; ve ikinci olarak devletler Şart’ın uygulanacağını kabul ettikleri her bir dil için, III. Bölüm’ün hangi hükümlerinin uygulanacağını da belirleyebilirler.

42. Bir sözleşmeci devletin, Şart’ın sözüne aykırı olmaksızın, belli bir bölgesel dil veya azınlık dilinin kendi ülkesi üzerindeki varlığını tanıması, ancak kendi takdir yetkisi içerisinde kalan nedenler-le, Şart’ın III. Bölümü’nde yer alan hükümleri bu dile uygulamamayı tercih etmesi mümkündür. Ancak açıktır ki, bir devletin tanınmış olan bir bölgesel dil veya azınlık dilini III. Bölüm hükümlerinin uygu-lama alanı dışında bırakmasına ilişkin nedenler, Şart’ın ruhu, amaçları ve ilkeleriyle uyumlu nedenler olmalıdır.

43. Bir Devlet, III. Bölüm’ü kendi ülkesinde konuşulan bir bölgesel dil veya azınlık diline uy-gulamayı kabul ettikten sonra, III. Bölüm’ün hangi paragraflarını söz konusu bölgesel dil veya azınlık diline uygulayacağını da belirlemelidir. 2. maddenin 2. paragrafına göre, devletler III. Bölüm hüküm-lerinden en az 35 paragraf veya alt-paragrafı seçerek uygulama yükümlülüğü altındadır. Bu seçi sıra-sında devletin yükümlülüğü, farklı paragraflar arasıra-sından, her bir bölgesel dil veya azınlık dilinin somut durumuna mümkün olduğunca uyan paragrafları seçmektir.

44. Bu amaçla, 2. maddenin 2. paragrafında öngörülen koşullar, devletlerin yükümlülüklerini Şart’ın farklı hükümlerine makul şekilde dağıtacak şekilde tasarlanmış, böylelikle devletlerin bölgesel diller veya azınlık dillerinin korunmasına ilişkin temel alanları göz ardı etmemeleri sağlanmaya çalı-şılmıştır (eğitim, yargı makamları, idari makamlar ve kamu hizmetleri, kitle iletişim, kültürel etkinlik-ler ve mekanlar, ekonomik ve sosyal yaşam).

HAKAN ATAMAN - HASAN SAİM VURAL 116

45. “Paragraf veya alt-paragraflar” ifadesi, Şart’ın tek başına anlam ifade edebilen farklı hü-kümlerini ifade etmektedir. Bu şekilde, bir devlet 9. maddenin 3. paragrafını seçtiğinde, bu paragraph 2. maddenin 2. paragrafının amaçları bağlamında, tek bir birim olarak sayılacaktır; aynı durum, bir devletin 8. maddenin 1. paragrafının g alt-paragrafını seçmesi halinde de geçerlidir. Bir paragraf veya alt-paragrafın birden fazla şık sunması halinde, bu şıklardan birinin seçimi, 2. maddenin 2. paragrafı bağlamında bir alt- paragraf sayılacaktır. Örneğin bir devlet, 8. maddenin 1. paragrafındaki a.iii şıkkını seçerse, bu bir “alt-paragraf “sayılacaktır. Buna karşılık, şıklar birbirine alternatif değil de, bir bütün görünümündeyse durum farklıdır. Bu halde, bir devlet 9. maddenin 1. paragrafındaki a.iii ve a.iv şıkla-rını seçerse, bunlar 2. madde anlamında iki alt-paragraf sayılacaktır.

46. Bu seçeneklerin amacı, Şart’a bölgesel diller ve azınlık dillerinin durumları arasındaki de facto farklılıkları gözetme imkanı tanıyacak bir esneklik getirmektir. Açıktır ki, çok sayıda kişi tarafın-dan konuşulan bölgesel bir dile tam olarak uygun bazı hükümler, az sayıda kişi tarafıntarafın-dan konuşulan bir azınlık dili bakımından uygun değildir. Devletlerin yükümlülüğü, bu seçenekler arasından keyfi bir seçim yapmak değil, ancak her bir bölgesel dil veya azınlık dilinin özelliklerine ve gelişim durumuna en uygun düzenlemeyi seçmektir. Farklı seçeneklerin amacı, III. Bölüm’ün ilgili madde veya paragraf-larının metinlerinde, “her dilin durumuna göre” bu hükümlerin uygulanacağı da belirtilerek, açıkça ifade edilmiştir. Genel olarak belirtmek gerekirse, diğer ilgili etkenlerin yokluğunda, bir bölgesel dil veya azınlık dilini konuşan kimselerin sayısı ne kadar çok ve bölgede yaşayan nüfus ne kadar homo-jense, tercih edilmesi gereken seçenek o kadar “güçlü” olmalı; zayıf bir seçenek ancak söz konusu dilin durumu nedeniyle, daha güçlü seçeneğin uygulanamayacak olduğu durumlarda tercih edilmelidir.

47. Sonuç olarak devletler, III. Bölüm hükümleri arasından, her bir dilin özgül durumuna uy-gun, tutarlı bir çerçeve oluşturacak hükümleri seçmelidir. Eğer tercih ederlerse, tüm dillere veya bir dil grubuna uygulanacak genel bir çerçevenin benimsenmesi de mümkündür.

Madde 3 – Pratik hususlar

48. 3. madde, 2. maddede sayılan ilkelerin uygulanması usulünü açıklamaktadır: Her Sözleş-meci Devlet, onay, kabul, tasvip veya katılma belgesinde, ilk olarak, III. Bölüm’ün uygulanacağı böl-gesel diller ile azınlık dillerini, ve ikinci olarak, her bir dil için III. Bölüm’den hangi paragrafların seçildiğini belirtecektir; zira seçilen paragraflar her bir dil için aynı olmayabilir.

49. Şart’ın 2. maddesi, II. ve III. Bölümlerin her ikisinin de kabul edilmesini gerektirmediğin-den, bir devlet, III. Bölüm’ün uygulanması amacıyla herhangi bir dil seçmeksizin sözleşmeyi onayla-yabilir. Bu halde, sadece II. Bölüm uygulanacaktır. Genel olarak Şart’ın ruhu, devletlerin, Şart tarafın-dan getirilen korumanın özünü teşkil eden III. Bölüm’de sunulan seçeneklerden yararlanmasını gerek-tirir.

50. Yine açıktır ki, bir Taraf Devlet her zaman, örneğin Şart’ın III. Bölümü’nde yer alan hü-kümlerin kapsamına başka bölgesel diller veya azınlık dilleri eklemek veya bir dil veya ülkesinde ko-nuşulan tüm azınlık dilleri ile bölgesel diller bakımından, daha önce kabul etmediği paragrafları da kabul etmek suretiyle yeni yükümlülükler üstlenebilir.

51. 3. madde, belli bir üye devlette, ülkenin tamamında veya bir kısmında resmi dil statüsünde olan bir ulusal dilin, diğer resmi dil veya dilleri konuşan nüfusa kıyasla daha az sayıda kimse tarafın-dan kullanılıyor olması nedeniyle, bazı yönlerden 1. maddenin a paragrafında tanımlanan bölgesel diller veya azınlık dilleriyle karşılaştırılabilir durumda olması durumunu düzenlemektedir. Eğer bir devlet, daha az kullanılan resmi dilin Şart’ta öngörülen koruyucu ve teşvik edici tedbirlerden yarar-lanmasını isterse, bu devlet Şart hükümlerinin bu dile de uyguyarar-lanmasını kabul edebilir. Şart’ın uygu-lama kapsamının bir resmi dili de kapsayacak şekilde genişletilmesi, 4. maddenin 2. paragrafı dahil olmak üzere, tüm maddeleri bakımından söz konusu olabilir.

Madde 4 – Mevcut koruma rejimleri

52. Bu madde, Şart’ın, dil azınlıklarına hukuki statü sağlayan ulusal mevzuat ve uluslararası anlaşmalarla bir arada uygulanmasına ilişkindir.

AYRIMCILIĞA KARŞI ULUSLARARASI İNSAN HAKLARI MEVZUATI 117

53. Belli diller veya bu dilleri konuşan azınlıklar, ulusal mevzuat veya uluslararası anlaşmalar-da tanımlanmış bir statüye sahip iseler, Şart’ın amacı açıktır ki, bu hükümler tarafınanlaşmalar-dan tanınmış hak ve güvenceleri azaltmak değildir. Şart tarafından sağlanan koruma, diğer belgelerle sağlanan hak ve güvencelere ek niteliğindedir. Bu taahhütlerin tümü yerine getirilirken, aynı konuya ilişkin farklı hü-kümlerin bulunması halinde, söz konusu azınlıklar veya diller bakımından en elverişli koşullar öngö-ren hükümler uygulanmalıdır. Bu halde, daha sınırlı hükümler içeöngö-ren ulusal mevzuatın veya uluslarara-sı taahhütlerin varlığı, Şart’ın uygulanmauluslarara-sına engel olmamalıdır.

54. Bu maddenin 1. paragrafı, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile güvence altına alınan hak-lara ilişkindir. Şart’ın hiçbir hükmünün, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde bireylere tanınan insan haklarının sağladığı korumayı azaltır şekilde yorumlanamayacağını ifade etmektedir.

Madde 5 – Mevcut yükümlülükler

55. Başlangıç paragraflarında ifade edildiği üzere, Şart’ın amacı olan bölgesel diller ile azınlık dillerinin korunması ve teşvik edilmesi, ulusal egemenlik ve toprak bütünlüğü çerçevesinde gerçekle-şecektir. Bu madde, Taraf Devletlerin bu çerçevedeki yükümlülüklerinin değişmeden kaldığını açıkça ifade etmektedir. Bu çerçevede, bir devletin Şart’a taraf olarak bir bölgesel dil veya azınlık dili ile ilgili olarak yükümlülük altına girmiş olması, o dil veya o dili kullananlara ilişkin özel bir çıkarı bulunan bir başka devlet tarafından, söz konusu devletin egemenliğini veya toprak bütünlüğünü zedeleyici eylem-lerde bulunmak için bahane olarak kullanılamaz.

Madde 6 - Bilgilendirme

56. Bu maddede öngörülen bilgilendirme yükümlülüğünün nedeni, yetkililer ve ilgili örgüt ve bireylerin Şart’tan doğan yükümlülüklerin farkında olmadığı hallerde, Şart’ın hiçbir zaman tam olarak etkili olamayacağıdır.

Bölüm II – Amaç ve ilkeler