• Sonuç bulunamadı

Ok, Hadeng, Nâvek, Tîr

OSMAN NEVRES DÎVÂNI’NDA MADDÎ KÜLTÜR BÖLÜM: 1.EŞYA

1.1.6. Diğer Süs Unsurları

1.3.3.2. Der-kenâr

1.4.1.2.6. Ok, Hadeng, Nâvek, Tîr

Farsça hadeng, nâvek ve tîr kelimeleri ok anlamına gelir. Ok, yay veya keman denilen kavis Ģeklinde bükülmüĢ bir ağaç çubuğa gerili kiriĢe takılarak uzağa atılan ucu sivri demirli ince ve kısa değneğe denir. Türk oklarında önce kayın ağacı 15.yy‟dan itibaren kamıĢ, 16.yy‟dan itibaren de çam ağacı kullanılmıĢtır. Türklerde ok ve yayın tarihi çok eski tarihlere dayanır, Türklerin Ġslamiyeti kabul etmeleriyle de dini bir özellik kazanan ok, kılıç gibi mukaddes sayılmıĢ, üzerine yemin edilmiĢtir. Peygamberimiz Hz. Muhammed de ok kullanmıĢ ve harplerde en fazla oku atan savaĢçı olmuĢtur. Hz. Muhammed ayrıca ok atma konusunda teĢvik edici, özendirici kırktan fazla hadis-i Ģerif beyan etmiĢtir. Buna dayanan oka ve okun faziletlerine dair Kur‟anda muhtelif ayetler ve birçok hadisler vardır. Oklar üzerinde dönemin özelliklerini yansıtan çok güzel motiflere de rastlanılır (Aydın, 1999a: 558-559; Pakalın, C.2/1971: 717; Eralp, 1993: 79). Ok, sadece harp sahasında değil spor sahasında da kullanılmıĢtır.

Dîvân Ģiirinde sevgiliye ait birçok güzellik unsuru oka benzetilmiĢtir. Bunların hemen hepsinde benzetme yönü aĢığın yaralanma halidir. Sevgilinin boyu, kirpiği, gamzesi, gözü; âĢığın âhı, ayrılık yarası, çektiği sıkıntı sıkça oka benzetilmiĢtir (Pala, 2002: 377). Ok doğru, düzgün Ģekliyle de beyitler de yer almıĢtır. Nevres, Ģiirlerinde okla ilgili olarak nâvek-i müjgân, tîr-i nigeh, tîr-i cefâ, tîr-i ümid, nâvek-i âh vb. çeĢitli terkiplere yer vermiĢtir.

124

Nevres aĢağıdaki beytinde oku bir savaĢ aleti olarak, gerçek anlamı ile ele almıĢtır. Hz. Hüseyin‟in Ģahadeti üzerine yazdığı mersiyesinin aĢağıdaki beytinde, onun bedeninin düĢman oklarıyla kalbur gibi delindiğini belirtmiĢtir:

Şehribānū göricek cism-i Ģüseyn’i bí-ser

Nāvek-i düşmen ile her yanı ġırbāl-miśāl (Mer. VI/6)

Nevres, Ģiirlerinde okun en çok kirpikle olan iliĢkisine değinmiĢ, sevgilinin kirpiğini gönlünde yaralar açan oka benzetmiĢtir. AĢağıdaki beyitte sevgilinin kirpiğini oka benzeten Ģair, gönlünü ise sevgilinin kirpik oklarına hedef olan niĢana yani hedef noktasına benzetmiĢtir:

Sínem hemíşe nāvek-i müjgān nişānesi

Göñlüm hemāre ẅurre-i ẅarrār esíridir (G.45/3)

ġair, aĢağıdaki bir baĢka beytinde sevgilinin oka benzeyen kirpiğinin ciğerden doğruca geçebileceğini çünkü daha öncede bu yoldan çokça geçtiği için yoldan nasıl gidileceği hususunda bilgili olduğunu belirterek gönlünün daima sevgilinin kirpiklerinin hedefi olduğunu vurgulamıĢtır:

Müjgānıñ oķu gelse geçer doġru cigerden

Çoķ geçmiş o vardır ĥaberi rāh-güźerden (G.221/1)

Dîvân Ģiirinde sevgilinin kirpiğini oka benzeten âĢık, gönlüne saplanan bu oklardan Ģikâyetçi olmamıĢ onu adeta sevgiliden bir armağan gibi kabul etmiĢtir. Nevres de aĢağıdaki beyitte, sevgilinin oka benzeyen kirpiklerinin gönle isabet ettiğinde gönül kuĢunun Ģevkle kol ve kanat diyerek uçtuğunu belirtmiĢtir:

Gelince bāle seniñ şeh-per-i ĥadeng-i müjeñ

Uçar göñül ķuşu şevķ ile bāl ü per diyerek (G.142/2)

ġair, baĢka bir beytinde ise sevgiliden gelen kirpik oklarının çok değerli olduğunu, onları canı gibi gözüne saklattığını belirterek, onları en kıymetli varlığı gibi göstermiĢtir:

125

Ķadri var nāvek-i müjgānınıñ ol mertebe kim Cānımız gibi anı dídemize ŝaķlatdıķ (G.134/4)

ġair, gönlündeki deliklerin aslında ok yarası olmadığını, sevgilinin kirpik oklarını gözlemek için gözler açtığını belirtmiĢtir:

Degil sínemdeki sūrāĥlar oķ yarası Nevres

Göñül gözler açıp gözler ki gelsin tír-i müjgānıñ (G.151/7)

Sevgilinin gamzesi de oka benzetilen unsurlar arasında yer almıĢtır. ġair aĢağıdaki beytinde sevgilinin gamzesini yani yan bakıĢını oka benzetmiĢtir:

Her dil-i āşüfte kim zülfüñ anı naĥcír eder

Bir nefes ġamzeñ emān vermez nişān-ı tír eder (G.41/2)

Sevgilinin bakıĢları da âĢıkta açtığı yaralar nedeniyle sıkça oka benzetilmiĢtir. Nevres aĢağıya aldığımız beytinde sevgilinin bakıĢ oklarının sadece kendisi hastası olmadığını, sevgilinin siyah gözleriyle nam saldığını belirtmiĢtir:

Yalıñız ben degilim ĥaste-i tír-i nigehiñ

Vermiş āşūb ile çeşm-i siyehiñ nām seniñ (G.145

Ayrılık da oka benzetilen unsurlar arasında yer almaktadır. ġair aĢağıdaki beyitte ayrılığı oka benzetmiĢ ve ayrılık okunun gönlünde yaralar açtığını dile getirmiĢtir: Āh kim yaķdı beni berķ-i cihān-sūz-ı firāķ

Sínemi yaraladı tír-i ciger-dūz-ı firāķ (G.136/1)

ġair, baĢka bir beytinde ise yay gibi eğri olan feleğe artık ayrılık okunun bağrını delmesinin yetip yetmediğini sormuĢtur:

Yetmez mi ey sipihr-i muķavves bu çekdigim Bu ayrılıķ oķu nice bir baġrımı dele (G.263/2)

Nevres, aĢağıya aldığımız beytinde ümit okunun bir kerede hedefe isabet etmediğini, kendisinin hep hilekâr feleğin okuna hedef olduğunu belirterek ümidi oka benzetmiĢtir:

126

Nişāna gelmedi tír-i ümídim rāst bir kerre

Hedef olmaķdayım hep tírine çarĥ-ı çep-endāzın (K.8/13)

Gönlünün daima cefa oklarının hedefi olduğunu, kendisinin bu âlemde mutlu olmasının mümkün olmadığını ifade eden Ģair, cefayı gönlünde açtığı yaralar itibariyle oka benzetmiĢtir:

Bize mümkin degil iţhār-ı ẅarab ‘ālemde

Ki dem-ā-dem hedef-i tír-i cefādır dilimiz (G.104/4)

Gam, sıkıntı da ciğerde açtığı yaralar nedeniyle oka benzetilmiĢtir. ġair bazen gam okunun niĢanı bazen zulmün hedefi olduğunu artık bunca eleme ciğerinin dayanamayacağını dile getirmiĢtir:

Bir ģāldeyim ki şerģ-i ģāl etsem eger Āhım şereri sipihr-i devvāra deger Geh tír-i ġama nişāne geh ġadre hedef Bunca eleme taģammül eyler mi ciger (R.10)

Oka benzetilen unsurlar arasında âĢığın ahı da Ģekli, ok gibi doğru olması itibariyle önemli bir yer tutmaktadır. Nevres de Ģiirlerinde âhını sıkça oka benzetmiĢtir:

Dídeden aķmasa ķan etmez eśer nāvek-i āh Şafaķ-ı ĥūn-ı cigerdir bu du‘ānıñ seģeri (G.322/3)

ġair, sevgiliye duyduğu hasreti de oka benzetmiĢ, gönlünün hasret okuyla parça parça olduğunu ifade etmiĢtir:

Sínem ĥadeng-i ģasret ile pāre pāredir

Me’yūs göñlüm eylemez ümmíd-i iltiyām (G.190/3)

Nevres Dîvânı‟nda yukarıya aldığımız örnekler dıĢında da oku kadere, bahta, sevgiye, siteme de benzetmiĢ, oka çeĢitli terkiplerle yer vermiĢtir.

127 1.4.1.2.7. Silâh

Arapça silâh kelimesi genel olarak bütün savaĢ aletlerini ifade etmekle birlikte ilk dönemlerde en fazla tanınan türler olduğu için daha çok kılıç, ok ve mızrak için kullanılmıĢtır (DĠA,“Silah”, C.37/2009: 186).

Nevres Dîvânı‟nda silâh kelimesinin örneğine sadece bir beyitte rastlanmaktadır. ġair, gönlüne “Ey gönül! O Ģuh sevgiliden sakın ki o, iman mülkünü yağmalamak için kan dökücü gözünün silahını hazırlayarak gelmiĢtir” Ģeklinde seslenerek sevgilinin gözlerini kan dökücü bir silaha benzetmiĢtir:

Ŝaķın ey dil ki ímān mülkünü tārāc içün ol şūĥ

Silāģ-ı çeşm-i ĥūn-ĥvārın edip āmāde gelmişdir (G.50/8)