• Sonuç bulunamadı

2. OSMANLI HÂKİMİYETİNE KADAR SAFED

2.7. Haçlı Hâkimiyeti Devri

Dinî, siyasî ve iktisadî sebeplerle Avrupa’dan kopup gelen Haçlı birlikleri Anadolu üzerinden Suriye ve Filistin bölgesine akmaya başladılar. Anadolu’da önemli kayıplar vermelerine rağmen ileri hareketlerini bu bölgeye ulaştırmayı başaran Haçlılar, küçük beyliklerle dolu bu coğrafyada ilerlemekte pek de zorlanmadılar.

Haçlılar, Beyrut’ta bir direnişle karşılaşmadan hızlı bir yürüyüşle Sayda’ya vardılar. Sayda garnizonu Nehrü’l-avâlî kenarındaki Haçlılara çıkış hareketi yaptıysa da geri püskürtüldü. Haçlılar şehrin varoşlarındaki bahçeleri tahrip ederek yine hızlı bir şekilde Sur’a doğru yürüdüler. Sur’da Antakya ve Urfa’dan gelen bir miktar şövalyenin orduya yetişmeleri için beklediler. Bu sırada Sur’dan herhangi bir karşılık gelmedi. Haçlılar iki gün kaldıktan sonra şehri terk ederek “Sur Merdiveni”adı verilen dağ geçidi

175

A. Sevim, Suriye ve Filistin Selçukluları Tarihi, s. 51-52

176

ile Nakûra Tepeleri’ni aşıp Akka’ya vardılar. Akka valisi, Haçlılara bol miktarda hediye ve erzak vererek şehrin çevresindeki verimli bölgenin zarar görmesini engelledi177.

Haçlılar, Judea ve Samaria bölgelerini Fatimîler’in elinden bir bir alırken bu sıralarda Tancred yirmi dört şövalye ve bunların maiyetlerinden oluşan küçük bir birlikle Galile bölgesine girdi. Galile bir müddet önce Fatimîler ile Şam meliki Dukak arasında ihtilaf konusu olmuştu.Fakat Dukak Fatimîler’in Haçlılar karşısındaki yenilgilerinden sonra burayı işgal için fırsat bulamamıştı. Bu sebepten yerli Müslüman halk Tancred’e mukavemet edemedi. Tancred, bölgenin merkezi olan Taberiye şehrine yaklaşınca Müslümanlar Şam’a doğru kaçtılar. Taberiye’yi ele geçiren Tancred daha sonra Nezaret ve Tabor Dağı istikametinde devam ederek Scythopolis’i (Baysan) zapt ve tahkim etti. Takip eden günlerde civar bölgelere yaptığı yıldırım baskınlarla ganimet elde etmenin yanında Galile hâkimiyetini sağlamlaştırdı178.

Haçlı hâkimiyet alanları belirlendikten sonra Bohemund ve Baudouin, kuzeye Baysan’a giden vadiye ve Taberiye’ye yöneldiler. Banyas ve Litani vadisi yoluyla Güney Suriye’ye yürüme kararı aldılar. Baalbek’e varıncaya kadar hiçbir mukavemetle karşılaşmayan Bohemund ve Baudouin, Şam meliki Dukak’a ait olan araziye girmiş bulunuyorlardı. Dukak onları burada kıstırmak amacındaydı. Önde Bohemund ve arkada Baudouin olduğu halde Şam birliklerinin taarruzuna uğradılar. Dukak, Haçlı birliklerini yok etmekten ziyade kendi arazisinden çıkarmayı düşünüyordu ve pek güçlük çekmeden bunu başardı179.

Takviye kuvvetlerle gücü artan Godefroi, hâkimiyetini Filistin’in sahillerine yöneltmeye çalıştı. Haçlı arazisinin Yafa’ya giden koridor hariç tutulursa denizle hiçbir bağlantısı yoktu.Yağma akınlarla liman şehirlerinin hinterlandını işlevsiz kılan Godefroi, Pisalıların yardımıyla Yafa’yı tahkim ve ıslah etti. Yağmalardan bunalmış olan sahil kentleri Yafa karşısında tutunamadı. İtalyan ve Provence limanlarına mensup gemiler yeni fırsatlardan yararlanmak üzere Yafa’ya gelmeye başladılar. Bunların da yardımıyla Godefroi, bütün Filistin sahilini abluka altına alabilecek duruma geldi. Bu durum karşısında Müslüman limanlarına malzeme göndermeye çalışan Fatimîler, büyük zorluklarla karşılaştılar180.Arsuf’un yardım isteğine cevap için Fatimîler tarafından

177

Steven Runciman, Haçlı Seferleri TarihiI, (çev. Fikret Işıltan), Ankara, 1998, s. 212

178

S. Runciman, Haçlı Seferleri TarihiI, s. 234-235

179

S. Runciman, Haçlı Seferleri TarihiI, s. 237

180

küçük bir birlik gönderildi. Bundan cesaret alan Arsuflular, Haçlılara bir baskın girişiminde bulundularsa da tuzağa düşürülüp kılıçtan geçirildiler. Bunun üzerine şehir, Godefroi’ye elçi göndererek şehrin anahtarlarını ve yıllık haraç vermeyi teklif etti. Aradan çok geçmeden Akka başta olmak üzere diğer sahil şehirleri aynı şeyi yaptılar ve Godefroi’nin hâkimiyetini tanıdılar181.

Godefroi, Cavlan bölgesindeki akından Galile’ye dönerken bir Venedik filosunun Yafa limanına girdiğini duydu. Süratle Taberiye ve Akka üzerinden bölgeye yöneldi. Venediklilerle işbirliği yapmaya çalışan Godefroi, hastalanmasına rağmen şartları görüştü182.Buna göre Venedikliler, bütün Haçlı topraklarında ticaret yapabilecek, her şehirde bir kiliseleri ve pazarları olacak, fethine yardım ettikleri her şehrin üçte birine hâkim olacak ve Trablus’u alacaklardı. Bunlara karşılık Godefroi’ye belirli bir vergi ödeyeceklerdi. Böylece, emirinin Godefroi ile anlaşma yapmış olmasına karşın Akka ilk hedef olarak belirlendi. Hazırlıklara başlayan Godefroi’ye, Taberiye hâkimi Tancred de katıldı. Bu sırada Godefroi hastalığının ilerlemesi sonucu öldü183.

Godefroi’nin ölümü bir tereddüt oluştursa da, Venediklilerin yardım fırsatını kaçırmak istemeyen Tancred, Akka’ya karşı yapılacak seferi ertelemek fakat hiç olmazsa Hayfa’yı almak teklifinde bulununca, kabul edildi184.

II. Baudouin Kudüs krallığına seçilmesinden hemen sonra Joscelin de Courtenay’i Urfa kontluğuna tayin etti. Fakat o sıralarda Joscelin, Taberiye (Galile) prinkepsliğinde bulunuyordu. Taberiye’nin durumunun sıkışık olmasından dolayı bu görevi birkaç ay gecikmeli aldı185.

Baudouin’in tahta çıkışı sırasında Haçlılar, Filistin’in büyük bir kısmını ele geçirmişler, fakat Bethlehem’den kuzeye Jesreel Ovası’na doğru uzanan kısım dışında sağlam bir otorite kuramamışlardı. İşgallerden sonra Hıristiyan ahali dışındakilerin büyük çoğunluğu bölgeyi terk etmiş bulunuyordu. Filistin’in kuzeyinde Tancred’in Hıristiyanlık hesabına zaptetmiş olduğu Galile bölgesinde şehirlerdeki küçük Yahudi kolonileri, özellikle Talmud geleneklerinin yurdu Safed’deki Yahudiler bir kenara bırakılacak olursa, Hıristiyanlar meskûn kalmış, Müslümanların çoğu hicret etmişti. Bu

181

S. Runciman, Haçlı Seferleri TarihiI, s. 238-239

182

S. Runciman, Haçlı Seferleri TarihiI, s. 241

183

S. Runciman, Haçlı Seferleri TarihiI, s. 242

184

S. Runciman, Haçlı Seferleri TarihiI, s. 245

185

iki bölge yani Kudüs çevresi ile Galile, krallığın çekirdeğini oluşturuyordu. Galile, Hayfa’yı ele geçirerek denize ulaşmayı başarmıştı. Kudüs’ün ise Remle ve Lydda (Lüdde) üzerinden Yafa’ya giden bir koridorla denize bağlantısı vardı.Ancak bu yol askerî güçlerle korunan konvoylar dışında tehlikeye açıktı186. Haçlıların elinde kaldığı dönemde Hayfa Taberiye’nin kapısı olarak tanımlanıyordu187.

Godefroi’un ölmesiyle Urfa’dan gelerek Kudüs Krallığı’nın başına geçen Baudouin, hâkimiyet sahasını emniyete alabilmek için bölgede yeni kalelerin inşasına ihtiyaç duymuştur. Ayrıca yeni inşa edilecek kaleler krallığın genişleme siyasetinde birer üs vazifesi göreceği gibi bir kısım ticarî yolları da kontrol altına alabilecekti. Krallığın sahille olan irtibatını emniyetli bir şekilde sağlayabilmek bu tip kalelerin inşasına bağlıydı. Haçlıların Toron olarak adlandırdıkları Tibnin Kalesi, Şam-Sur güzergâhında inşa edilen ilk kaledir188.

Safed ve Taberiye’nin de içinde bulunduğu Celile (Galilae) bölgesinde şatolar inşa edildi189. Daha sonraları Galile bölgesinde hem Şam tarafından gelecek tehlikeyi önlemek hem de Mısır-Şam, Şam-Akka-Sur ticaret yollarını güvenceye almak için irili ufaklı birçok kale yapıldı. Özellikle Taberiye bu açıdan önemli bir konumdaydı. Zira Şam ile olan bağlantı buradaki Cisr-i Benat-ı Yakub ile sağlanıyordu. Aynı zamanda Şam’dan gelecek herhangi bir tehlikeye karşı tampon bölge görevi görüyordu. Nitekim Haçlı krallığını sıkıştırmak için yapılan girişimler genelde Taberiye üzerinden gerçekleşiyordu.

Cisr-i Benat-ı Yakub (Yakup’un Kızları Köprüsü), Şam’dan Safed ve Akka’ya giden denizyolunun, Şeri’a Nehri’ni geçtiği Hula Gölü’nün güneyindeki köprüdür190. Şeri’a Nehri sığ yerleri yüzünden suyolu ulaşımına el verişli değildir. Fakat bu sığ yerler, ilkçağdan itibaren Mısır’ın Şam ile bağlantısını sağlayan geçitler olarak kullanılmaktaydı. İsrail devleti zamanında nehrin her iki tarafı ıssız olup, özellikle Roma döneminde iskân edilmişti. Ortaçağ’da Vadum Jakobi olarak bilinen bu geçit, Haçlıların askerî harekâtlarında büyük önem arz etmekteydi191.

186

Steven Runciman, Haçlı Seferleri TarihiII, (çev. Fikret Işıltan), Ankara, 1992, s. 3-4

187

Mustafa L. Bilge, “Hayfa”, DİA, XVII, İstanbul, 1998, s. 41

188

Coşkun Alptekin, Dimaşk Atabegliği (Tog-Teginliler), İstanbul, 1985, s. 31

189

Işın Demirkent, “Haçlılar”, DİA, XIV, İstanbul, 1996, s. 531

190

İslam Ansiklopedisi, “Cisr Benât Yakûb”, İA, III, İstanbul, 1963, s. 198

191

Galile’de inşa edilen bu kaleler, aynı zamanda Şam’ı da tehdit ediyordu. Bu sırada Şam’da Tuğteginliler devletini kurmuş olan Tuğtegin hüküm sürüyordu. Tuğtegin, Haçlılar tarafından Şam’ı tehdit için kurulmuş olan ‘Al’al kalesini şiddetli bir kuşatmadan sonra Taberiye prensi Hugues’ten aldı. Kaleyi tahrib eden Tuğtegin, Şam için tehlikeli gördüğü Taberiye’deki birkaç önemli haçlı kalesini etkisiz hale getirdi. Haçlılar tarafından kuşatılan Sayda’ya yardımcı kuvvet gönderen Tuğtegin, Taberiye üzerine yaptığı yeni bir seferle, aralarında I. Baudouin yeğeni Gervaise’nin de bulunduğu birçok esir alınca, Kudüs kralı barış yapmak zorunda kaldı (1108). 1113’te Tuğtegin’in müttefiki olan Musul emiri Mevdud ile Taberiye’de, kral I. Baudouin ile Taberiye prensi Joscelin’i bir kez daha mağlup etmişlerdir192.

Fatimîler’in Sur emiri İzzulmülk, Şam hâkimi Tuğtegin ile anlaştıktan sonra, Haçlıların elinde bulunan Tibnin’e (Toron) saldırarak kenar mahallelerini yağmaladı. Kral Baudouin, Taberiye’den Sur üzerine yürüyünce İzzulmülk geri çekilmek zorunda kaldı. Ertesi yıl tekrar Sur üzerine yürüyen Baudouin, Tel Ma’şuka’da bir kale inşa etti ve şehri kuşattı.Fakat 7.000 dinar karşılığında geri çekildi. Baudouin, 1111’de Sur’u yeniden muhasaraya başladı. Buna karşılık Tuğtegin’den yardım istediler. Banyas’a gelen Tuğtegin, Haçlıların ikmal yollarını kesmek için birlikler gönderirken, kendisi de bizzat Sayda’ya yürüyerek şehri tahrip etti. Bunun üzerine Baudouin muhasarayı kaldırıp Akka’ya dönmek zorunda kaldı. Haçlıların tekrar döneceklerinden ürken Surlular, şehri Tuğtegin’in himayesine vermek istediler. Bunun üzerine Tuğtegin, emiri Mesud’u ve bir kısım askerî birlikleri Sur’un müdafaası için görevlendirdi193.

Önemli bir ticaret şehri olup Fatimîlerin hâkimiyetinde bulunan Sur’un valisi, Haçlı kuşatmasına karşı Tuğtegin’den yardım istemiş, o da bir miktar kuvvetle Seyfüddevle Mesud adındaki emirini göndermiştir. Şehri birkaç sene idare eden Mesud’un davranışları karşısında halk Fatimî halifesine şikâyetçi olmuş, bunun üzerine Sur’a Mısır’dan yeni bir vali gönderilmiştir194. Mesud’un Sur valiliğinden alınmasından sonra, Haçlı birlikleri şehri ele geçirmek için yeniden hareket ettiler195. 1124’te Haçlılar Sur’u kuşatma hazırlıklarına başlayınca, Fatimîler Tuğtegin’e müracaat ederek kendisini Sur valisi olarak tayin ettiklerini bildirdiler.

192

Ali Sevim, “Tuğtegin”, İA, XII/2, İstanbul, 1988, s. 44-45

193

E. Honigman, “Sûr”, s. 44

194

Ali Sevim, “Tuğtegin”, s. 46

195

Bu sıralarda Belek, Joscelin’i Menbiç yakınlarında mağlup etti. Menbiç’in muhasarasını amcası oğlu Timurtaş’a bırakarak Frankların kuşatmış oldukları Sur’a yardıma gelmeyi planlayan Belek, iç kaleden atılan bir okla öldü (rivayete göre oku İsa attı)196.Belek’in ölümünün Haçlıları ateşlediği ve şehrin böylece düştüğü anlatılır. Zira Belek’in Tuğtegin ile birleşerek üzerlerine geleceği endişesi taşıyan Haçlılar, bu tehlikenin ortadan kalkmasıyla cesaretlenmişlerdir197.

Sur’a yardım için harekete geçen Tuğtegin, Banyas’ta iken şehir Haçlılara teslim olmuş bulunuyordu198.Haçlıların, Havran’a bir baskın yapmasından sonra, Şam hâkimi Şemsulmülk, 1134’te, Taberiye, Sur ve sahil arazisinin tamamını tahrip etti. 1156’da ise Mısır donanması Sur limanına baskın yaparak Hristiyan hacılara ait gemileri ele geçirdi199.

Halife Adıd zamanında, Mısır’da vezir olan Şaver’e karşı Haçlı Kralı Amaury’nin desteklediği bir isyan baş gösterdi. İsyan başarıya ulaşamadı.Fakat Amaury’nin yandaşları Kudüs’e ulaşıp, Mısır’ın işgali için Amaury’i ikna etmeyi başardılar. Amaury böylece Askalan üzerinden Mısır’a hareket etti. Bunun üzerine Şaver ve Adıd, Nureddin Zengi’den yardım istediler. Nureddin yardım için adamlarından Şirkuh ve Şirkuh’un yeğeni Selahaddin’i 7000 kişilik bir orduyla Mısır’a gönderdi. Bunu duyan Amaury geri çekilmek zorunda kaldı. Şirkuh ve Selahaddin, Mısır’da iken, Şaver’i kendi aleyhlerine faaliyet göstermesi sebebiyle tutuklayarak idam ettiler. Şaver’in idamıyla vezirlik makamına oturan Şirkuh, kısa bir süre sonra ölünce, Nureddin’in etkisiyle, Selahaddin vezir olarak tayin edildi. Selahaddin ve beraberindeki Oğuzları kendileri için tehdit kabul eden muhalifler isyan ettilerse de, Selahaddin bunları bastırdı ve Nureddin’in emriyle Fatimî hilafetini ortadan kaldırdı200.