• Sonuç bulunamadı

Hüseyin Hilmi Paşa’nın Batı Kamuoyuyla İletişimi

BÖLÜM 3: İDARÎ ALANDAKİ FAALİYETLERİ

3.3. Hüseyin Hilmi Paşa’nın Batı Kamuoyuyla İletişimi

XIX. yüzyılda basının, Batı’da ise gazetelerin basım ve dağıtımının yaygınlaşması ile birlikte basın toplumu yönlendiren ve gerektiğinde etkili bir muhalefet unsuru olarak kullanılan bir araç haline gelmiştir. Bununla birlikte kimi zaman hükümetlerin

298 BOA. TFR. 1. SL. 7/780; BOA.TRF.1.A. 24 / 2378.

299 İSAM/HHPE/3/161/5.

300 İSAM/HHPE/1/2. (1 Mayıs 1319 / 14 Mayıs 1903).

301 BOA. Y.EE. 9/30 (24 Safer 1321 / 22 Mayıs1903); İSAM/HHPE/10/624 (24 Safer 1324 / 22 Mayıs1903).

politikalarının ya da siyasi ideolojilerinin temsilcisi sıfatıyla kamuoyu oluşturmak adına da kullanılmaya başlanmıştır. Osmanlı Devleti’ne karşı Avrupalı devletler ve bağımsızlık arayışında olan milletler bu yöndeki faaliyetleri etkili bir şekilde kullanmaya çalışmıştı. Hatta Osmanlı Devleti aleyhinde uluslararası siyaset noktasında karalama kampanyası başlatılmıştı. Bu tarz haberler Makedonya Meselesi konusunda da bolca kullanıldı. Özelikle II. Abdülhamid ve hükümet politikaları ile Hüseyin Hilmi Paşa’nın Vilayeti Selâse Umumî Müfettişi olarak faaliyetleri hakkında birçok kez olumsuz haber yapıldı. Hüseyin Hilmi Paşa ise bu dönemde dış basını yakından takip etmiş ve olumsuz haberlere karşı yoğun bir faaliyet yürütmüştü. Osmanlı Devleti’nin dış basındaki olumsuz imajını düzeltmeye çalıştı. Çünkü bu dönemde, Avrupa’dan Amerika’ya ve hatta Avusturalya basınına kadar bütün dünya basını, Rumeli’deki gelişmelere yer vermektedir.302 Bu ilginin sebebi genellikle yeni reform planı ile ilişkilendirildi.303 Avrupa ve Amerikan basınında “Makedonya Meselesi”, “Makedonya Krizi”, “Balkan Krizi” gibi başlıklar altında çokça haber yapıldığı görülmektedir.304 Hüseyin Hilmi Paşa, yabancı basında çıkan haberleri yakından takip etmiş ve yanlı haberlere doğrudan tekzip yazısı göndererek ilgili gazetede yayınlatmaya çalıştı.305 Ayrıca Avrupalı gazetecilerle mülakat yaparak Osmanlı Devleti’nin sesini Avrupa basınında duyurmaya gayret gösterir.

Gazetecilerin görüşme tekliflerini geri çevirmeyen Hüseyin Hilmi Paşa, Paris’ten Üsküp’e gelen bir gün sonra Selanik’e ve oradan üç gün sonra Manastır’a gideceğini beyan eden Maten gazetesi muhbirinin görüşme talebini kabul ederek gelen görüşme tekliflerini çok sınırlı sürede olsa kabul etmekten geri durmamıştır. Gazeteci Hüseyin Hilmi Paşa’dan yapılan ıslahatlara dair bazı bilgiler istemiştir. Hüseyin Hilmi Paşa gazeteciye; polis ve jandarma düzenlemeleri ile adlîye teşkilatının padişah tarafından yakından takip edildiğini ve talimatnamenin ciddiyet ve süratle uygulanması, halkın emniyet ve istirahatini sağlamak konusunda padişahın sorumluluklarını açıklamıştır.

302 BOA. Y. PRK. HR. 33/63.

303 Robert Graves, Storm Centres of The Near East (Personal Memories 1879-1929), Hutchinson &Co. Ltd., London 1933, s.206.

304 Patrie, La Petite Republique, Le Figaro, Soleil, Matin, L’Eclair, Messager De Paris, Le Gil Blas, Gaulois, Le Single, La Liberte, La Republique, Journal Des Debates ve The New York Herald gazetelerinde Bulgarlar ve Rumeli ile ilgili yayımlanmış yazılar görülebilir.( İSAM/HHPE 6/26.) Londra da yayımlanan The Times Gazetesi’nde bu konuya sıkça yer verilmektedir.

Ayrıca ekonomik gelişmelerle ilgili olarak, aşar vergisinin sona erdiği söylentilerinin dedikodudan ibaret olduğunu bu konudaki düşünce ve uygulamaların aşar gelirlerinin bölgesel açık arttırma ile halka dağıtılmasına başlandığını ifade etti. Hükümetin bu yönteme önem verdiğini ancak halkın bu konuda isteksiz olduğunu ve bununla ilgili de devletin önlemler aldığına dair bilgi aktarmıştır. Bunlara ek olarak gazetecinin Selanik Valisi Hasan Fehmi Paşa ve Manastır Valisi Ali Rıza Paşa’yı ziyaret etmek istediğini ifade etmesi üzerine Hüseyin Hilmi Paşa, görüşmeyi kolaylaştırmak için özel bir mektup yazmıştır.306 Hüseyin Hilmi Paşa, saraya bildirmiştir. Hüseyin Hilmi Paşa’nın basın mensuplarına karşı olumlu bir yaklaşım sergilediği görülmektedir. Bu davranışın altında yatan gerçek, Osmanlı Devleti’nin bölgede kendinden emin bir yönetim anlayışı olduğunu ve Avrupa kamuoyunda var olan devletin bir şeyler gizlemeye çalıştığı düşüncesini kırma çabasından ileri gelmektedir.

Osmanlı Devleti’nin müttefiki sayılan Almanya’da, kendi kamuoyunu etkilemek maksadıyla “Memâlik-i Şahâne’de Hıristiyanların Katli” adıyla bir risâle yayımlanmıştır. Risâlede Osmanlı topraklarında Müslümanlar tarafından Hıristiyanlara etnik temizlik uygulandığı iddiası öne sürülüyordu.307Kamuoyun bu denli yanlı haberler ve yayınlarla yönlendirilmeye çalışıldığı dönemde Hüseyin Hilmi Paşa basın faaliyetleri konusunda etkin bir politika yürütmüştü. Bu çerçevede Hüseyin Hilmi Paşa, yanlı yayın yapan yabancı gazetecilerin bölgeden gönderilmesi talimatını vermişti.308 Örneğin Daily Mail Gazetesi Muhabiri Rejnial Waim’in tarafgir ve ön yargılı haber yapmasından dolayı Manastır’dan göndertmiştir. Bundan dolayı Hüseyin Hilmi Paşa, Manastır İngiliz Konsolosluğu’na ilgili karar için bilgi vermek istemişse de bu talep geri çevrilmiştir. Bunun üzerine konuyla ilgili İngiltere sefiriyle müzakere yapmıştır.309 Bu tür eylemlerin Avrupalı devletler nezdinde yeni bir kriz doğurmasına engel olmaya çalışmıştır.

306 BOA.Y.PRK.MK.12/43. (28 Kânûnisânî 1318 / 10 Şubat 1903).

307 BOA. HR. SYS. 41/37.

308 Hüseyin Hilmi Paşa’nın Avrupa basınının temsilcileriyle olan ilişkileri hakkındaki şu tespit göze çarpar; Belki de diğer herhangi bir Osmanlı yetkilisinden daha çok, Avrupa muhabirleri ve konsolosları ile iyi halkla ilişkiler sürdürmenin önemini anlamakla kalmadı, aynı zamanda onlarla nasıl başa çıkacağını da öğrenmişti. (Julian Brooks, Managing Macedonia: British Statecraft, Intervention, and ‘Proto-peacekeeping’ in Ottoman Macedonia,1902-1905, (Doctor of Philosophy) Simon Fraser University, Spring 2014, s.457.)

Avrupa basının Makedonya Sorunu olarak gördüğü konuyu sıkça haber yaptığı tespiti dönem gazetecileri tarafından da ifade edilen bir husustur. Fransız gazetesi Le Figaro muhabiri Emile Berr’in Rumeli ve İstanbul’a giderek yaptığı mülakatta bu hususta Avrupa basınının konuya bakışını yansıtan ifadelere rastlanır. Emile Berr’in İstanbul’a doğru giden vapurda sohbet ettiği ve iyi eğitimli olan fesli Osmanlı’ya adını vermek istemediği için Şef diye hitap ederek aktardığı sohbetini şöyle aktarmıştır:

“Şef: Size işlerimizi yerinde incelemeniz tavsiye edildi öyle mi? İyi olmuş sizi temin ederim ki gazeteleriniz mübalağa ediyor.

Emile Berr: Sekiz aydan beri bir vilayetinizin isyan halinde olduğunu inkâr edemeyeceğiz.

Şef Bey tebessüm ederek: İşte sizi düşüncenizdeki abartı ortaya çıktı. Çoğu Hıristiyan nüfusun yaşadığı bölgeye denk gelmek ile beraber İslam vilayetleri olan Tiran ile Arnavutluk arasında büyük kısmı Hıristiyan olan bir vilayet vardır ki orası Makedonya’dır ve orada bir isyan çıkmıştır. Fakat bu Makedonya tamamen isyan ediyor demek değildir. Bu vilayet farklı milletlerden oluşmuştur. Makedonya dört yol ağzı bölgedir ve beş altı millet orada karmakarışık bir halde yaşar. Makedonya’da, Bulgarlar, Sırplar, Rumlar, Yahudiler, Ulahlar ve Türkler yaşamaktadır. Yalnız Bulgarlar son derecede maharet ve çok cesaretle çetecilik yaparak bundan faydalanmayı ümit ettiler.

Emile Berr: Tüm Hıristiyanlar kalben Bulgar çetelerinin başarılı olmasını arzu etmiyorlar mı?

- Hayır, efendim memleketimizdeki birçok farklı dini inanış vardır. Hıristiyan Makedonya tek vücut boğuluyor. Ulahlara ve Katolik Rumlara da hata yapılarak Ortodoks denilir. Ancak Slavca dua okumak isteyen Sırplar Rumların Ortodoksluğundan biraz farklı Ortodoks’turlar. Bulgarlar ise açıktan açığa Ortodoksl değildir. Bunlara ek olarak Bulgar ve Rum kiliseler arasında açıktan açığa ihtilafı mevcuttur” görüşleriyle konuya açıklık getirilmiştir. Fransız gazeteci Emile Berr’in ön yargılı düşüncesi karşısında yüksek rütbeli olarak tarif edilen Osmanlı subayının söylediği “Sizden bizi korumanızı istemiyoruz. Sadece tarafsız olun yeter” 310 tespit içeren sözler meseleyi özetlenmiştir.

310 BOA. Y.PRK.TKM 47/21 ( 01 Recep 1321-23 Ağustos 1903); Emile Berr imzasıyla Le Figaro gazetesinin 04.10.1903 tarihli nüshasında yayınlanmıştır.

Osmanlı yönetimi ve Rumeli Vilayât-ı Müfettişi Hüseyin Hilmi Paşa, bölgeye huzur getirmek istese de bölgenin kaotik ortamından yararlanarak Osmanlı yönetimini zayıf göstermek isteyen Bulgar çetecilerin faaliyetleri artarak devam etmiştir. Bulgarlar bölgenin Osmanlı Devleti’nden koparılması için uluslararası büyük güçlerin bölgeye gelmesini ve hatta Osmanlı yöneticilerinin kovularak bölgeyi doğrudan kendilerinin yönetmelerini istemişlerdir. Nitekim Rumeli Islahat uygulamasının ortaya çıktığı ve büyük güçlerin, Osmanlı yönetimi egemenliğinde sürdürülmesini kabul ettiği reform uygulamalarına karşı Bulgar örgütlerinin tepkileri bu karara karşı çıkmak ve kararı protesto etmek olmuştur. Özellikle Avrupalı güçler meseleyi diplomasi yoluyla çözmek istedikleri ve Osmanlı yönetimiyle anlaştığı 1902-1903 yıllarında, Makedonya’daki iç örgüt çevreleri, başarısız Cuma-i Bala isyanı sonrası çetecilik ve isyan faaliyetlerine devam etme kararı alır. Aynı dönemde Berlin Romanya Büyükelçiliği, Alman Dışişleri Bakanlığına; Viyana ve Petersburg hükümetleri tarafından mevcut durum temel alınarak tasarlanmış yönetim önlemlerinin her türlü yararlı etkisini daha başlangıçta felce uğratacak genel bir ayaklanma hazırlanmakta olduğu bilgisini vermiştir.311 Yabancı basında bu konuyla ilgili Hüseyin Hilmi Paşa’nın ümitsizliğe kapıldığı da yazılmaktadır.312 Bulgarlar yeni yönetimi zor durumda bırakacak her yolu denerken basın bu kamuoyunu yaratmada önemli bir araçtır. Örneğin Bulgar gazetesi Vectherna Pochta; Rumeli Vilayeti Umumî Müfettişi Hüseyin Hilmi Paşa’nın, halkı silahlandırarak savaş hazırlandığında olduğuna dair haber yaparak asılsız iddialarla kamuoyu oluşturmak amacındadır.313 Basın bu algıyı yaratmak için çok önemli bir araç olarak kullanılmıştır. Emile Berr imzasıyla Le Figaro Gazetesi’nde yayımlanan haber buna iyi bir örnektir.

“Beyoğlu’nda ikamet eden on gün önce caddede rastladığım bir Fransız taciri dedi ki: Paris’te bulunsam daha iyi olurdu. Çünkü Makedonya’nın durum hakkında bilgi sahibi olurdum.”

Emile Berr: Ya Türk gazeteleri? Türk gazeteleri bu hadiseye dair az yayın yapıyor. Fransız gazeteleri ise beş altı günlük veya biraz daha eski havadis getiriyorlar.314

311 Adanır, Makedonya Sorunu, s.169-176.

312 “Bulgar Want War” The San Francisco Call, 7 April 1903, s.1.

313 BOA. A.MTZ.(04). 134/26.

Bulgarlar çetecilik faaliyetlerini bir adım daha öte götürerek şehirlere inip tebaanın kendini güvende hissettiği yerlerde terör ortamı yaratmak vasıtasıyla Avrupalı devletlerin ilgisini çekmeyi amaçlıyorlardı. Nitekim Selanik’te gerçekleştirmeyi planladıkları bir terör faaliyeti Bulgarların sesini duyurması için uygun bir zemin hazırladı. 28 Nisan 1903’te bu planlarını uygulamaya koyan Bulgar çeteciler, gün ortasında Fransız yolcu vapuru “Quadalquivir” Selanik Limanını terk ederken dinamit patlattılar. Vapur tamamen yansa da can kaybı olmadı. Bunu aynı gün akşam saatlerinde eski ve yeni garın arkasındaki raylarda patlama meydana geldi. Lokomotif geçtikten patlatılması planlanan bomba erken patladığı için lokomotifte küçük bir zarar oluştu.315 30 Nisan’da Osmanlı Bankasını havaya uçurdu.316 Bankaya komşu Alman Bovling Klubü de zarar gördü. Bununla yetinmeyen çeteciler Alman okulunu da bombalayarak buranın da büyük zarar görmesine sebep oldu. Çetecilerden Kirkov telgraf binasını havaya uçurmak için binaya girdiği sırada kurşunlanarak öldürüldü.317 Bu olaylar beklendiği gibi Avrupa basınında hemen yer buldu. Ancak Bulgar Komitacıların kamuoyunun dikkatini bölgeye çekmek konusundaki istekleri gerçekleşse de amaçlarına tam anlamıyla ulaşamadılar. Çünkü eylem yaparak Avrupalı güçlerin dikkatini bölgeye çekmek isterken bu kez Batı basınında çetecilik faaliyetlerinin ön plana çıkarıldığını gördüler. Times gazetesinde “The Balkan Crisis” başlığıyla yayımlanan haberde olaylarla ilgili şöyle bir yoruma yer veriliyordu: Selanik’te yaşanan olaylar yalnızca insanlığa karşı işlenen suç değil aynı zamanda siyasi bir gaf olarak konunun taraflarınca kınanmıştır. Bu olaylar Makedonya’da Bulgar davasına ciddi bir darbe vurmuştur. Bölgede yabancıların yaşamlarına ve mülküne karşı girişimler yalnızca Avrupa’da öfke uyandırıcı olabilir yorumu bu eylemlere duyulan tepkiyi ortaya koydu.318 Bulgar çeteciler strateji hatası yaptıklarını anladılar ve planladıklarından farklı bir tepkiyle karşılaşınca eski yöntemleri olan taşrada çetecilik yapma faaliyetlerine geri döndü. Ancak yabancı basında propaganda faaliyetlerini de sıkı şekilde yürütmeye devam ettiler.

315 Adanır, Makedonya Sorunu, s.185.

316 Ayrıntılı bilgi ve resim için bakınız: http://www.obarsiv.com/ab-selanik-subesi.html.

317 Adanır, Makedonya Sorunu, s.185-186.

Kamuoyu yaratma ve bunu aktif siyasete yansıtma konusunda karnesi iyi olmayan Osmanlı Devleti’nin Batılı devletler ve kamuoyuna karşı yürütülen Makedonya politikasında bu anlamda bir mücadele yürütmesi daha da önem kazanmıştı. Çünkü batı kamuoyunda zaten devletin olumsuz imajı son derece yaygın iken bu alandaki faaliyetlerin önemsenmemesi işlerin daha da kötüye gitmesine sebep olabilirdi. Hüseyin Hilmi Paşa Müfettişlik görevine atandıktan sonra bölgedeki incelemelerinde ve batı kamuoyunun bölgeye olan ilgisinden özellikle basınla iletişime önem vermiş ve gazetecilerle yakından ilgilenmiştir. Hüseyin Hilmi Paşa’nı bu alandaki faaliyetleri, Makedonya Meselesi konusunda Osmanlı Devleti’ne karşı basın yoluyla oluşturulmaya çalışılan olumsuz kamuoyu imajını tamamen ortadan kaldırmasa da hafifletmek için önemli bir rol oynamıştır.

3.4. Hüseyin Hilmi Paşa’nın İdarî Düzenlemeleri