ÇİZELGE 6. Osmanlı Merkezinde Görev Almış Prusyalı Fevkalade Yetkili Büyükelçiler ve Tam Yetkili Bakanlar
5.9. Hükümlerin Gönderildiği Görevliler
5.9.1. Hükümlerin Yazılma Sebepleri ve Bu Hükümlerde Geçen Meseleler
İncelememiz dâhilindeki dönemin Osmanlı-Prusya münasebetleri ve devletlerarası meseleler, hükümlerde farklı farklı sebeplerle kaleme alınmıştır. 800
BOA, A.DVN. DVE.d., No: 073/2, hüküm: 984.
801
Kazalarda kadılardan sonra gelen ehl-i şer’ zümresinin bir üyesidir. Mahkemelerde görülen anlaşmazlıklar hakkında fetva verme yetkisine sahiptirler ve doğrudan şeyhülislama bağlıdırlar. Özkaya, XVIII. Yüzyılda Osmanlı Kurumları ve Toplum Yaşantısı, s. 222.
802
Osmanlı yerel yönetim düzeninde nahiyeleri (bucak) yönetirler. Başka bir görevleri de Kapan veya han adı verilen depolara getirilen emitanın kayda geçirilme işi bu görevlilere aittir. Şener, s. 93; Yalçın, s. 193.
803
BOA, A.DVN. DVE.d., No: 073/2, hüküm: 877.
804
BOA, A.DVN. DVE.d., No: 073/2, hüküm: 1024.
805
BOA, A.DVN. DVE.d., No: 073/2, hüküm 1047.
806
Arapça “vzr” (yüklendi) kökünden türeyen vezir sözcüğü, İslâm idari sisteminde Abbasiler devrinden itibaren görülür ve tebaa ile hükümdar arasında köprü vazifesi gören kişi anlamına gelirdi. Sözcük, Kur’an-ı Kerim ve Hadislerde de geçtiği üzere hükümdarın yük ve ağırlığını taşıyan manasında İslamın ilk dönemlerinde beri kullanılırdı. BOA, A.DVN. DVE.d., No: 073/2, hüküm: 995; Ziya Kazıcı, İslâm Müesseseleri Tarihi, İstanbul: Kayıhan Yayınları, 1991, s. 69-71.
807
BOA, A.DVN. DVE.d., No: 073/2, hüküm: 1097.
808
Voyvodalar kasabalarda mütesellimlerin yerine görevlendirilirdi. Hazine veya paşalara ait hâs gelirlerin toplanması işini de yürütürlerdi. Devletin reaya ile aracılığını yapan Voyvodalık Kurumu, zamanla âyânlık ile eş anlamlı kullanılmaya başlandı. Ayrıca kaza müdiri olarak da tarif edilirlerdi. İnalcık, Devlet-i Aliyye Osmanlı İmparatorluğu Üzerine Araştırmalar, s. 78, 79, 510, 542; BOA, A.DVN. DVE.d., No: 073/2, hüküm: 1034.
809
Ayanlar gibi bölge ileri gelenleridir. İnalcık, Devlet-i Aliyye Osmanlı İmparatorluğu Üzerine Araştırmalar, s. 94; BOA, A.DVN. DVE.d., No: 073/2, hüküm: 1088.
810
Anadolu’daki yeniçerilerin aralarındaki işlerden sorumlu olan ve yeniçeri emektarlarından tayin olunan görevlilerdir. Yeniçeri ağalığı tabiri de yeryer aynı anlamda kullanılmaktadır. Özkaya, XVIII. Yüzyılda Osmanlı Kurumları ve Toplum Yaşantısı, s. 30, 33, 35.
811
BOA, A.DVN. DVE.d., No: 073/2, hüküm: 1028.
812
180
Konumuz dâhilinde kalan 263 adet hükmün tümüne ait başlıklar incelenirken yol hükümleri, muahedenin uygulanma tembihi veya anlaşmazlıklar, yeni gümrük tarifesinin dikkate alınması gibi meseleler göze çarpmaktadır. Hükümlerin tümünü buraya yazmak gereksiz olduğundan tekrarlara mahal vermeden belli başlı hükümler
özetlenmiştir.813
Hükümlerin bir kısmı Osmanlı memleketinde ticaret yapma, gezip görme, siyasi veya askeri sebeplerle gelip giden Prusyalılara verilen yol hükümleri ile ilgilidir. Bilindiği üzere Prusyalıların yol hükümlerini yanlarında bulundurmadan seyahat etmeleri mümkün değildi. Bir sureti kendilerine teslim edilen yol hükümleri sayesinde Prusyalılar kendilerine tanınan Ahidnâmelerin tüm ayrıcalıklarını kullanma fırsatını da yakalamışlardı. Bunlardan birkaçını şu şekilde örneklendirebiliriz.
İstanbul’dan kara ve deniz yolu ile hududa gitmek isteyen Prusya maslahatgüzarı Baron de Yilefed’in sınır dışına çıkana kadar yolculuğuna engel olunmamak üzere yol hükmü yazılmış ve güzergâh üzerindeki kadı ve naiplere bu hüküm
gönderilmiştir. Evâsıt-ı Cemâziyelâhir 1222. (Ağustos 1807)814
Prusya tüccarlarından Corci Iskarpi, ticaret yapma maksadıyla İstanbul’dan İzmir’e gitmeyi istemiştir. Bu defa üç aya kadar bir süre zarfında yapacağı yolculuğa engel olunmaması için yol hükmü yazılmış ve güzergâhtaki kadı, naip, yeniçeri
serdarları gibi görevlilere gönderilmiştir. Evâil-i Safer 1224 (Mart 1809)815
Yine Prusya tüccarlarından Cakamo Corya ve yazıcısı Mişel Barmin, ticaret yapma maksadıyla Haleb’den İstanbul’a gitmeyi istemişlerdi. Altı aylık bir süre zarfında yolculuk yapmalarına muhalefet olunmaması için yol üzerindeki görevlilere
hüküm yazılmıştır. Evâhir-i Safer 1224 (Mart-Nisan 1809)816
Ahidnâme maddelerinin ve buna bağlı zamanla ortaya çıkan yeni tarifelerin uygulanmasına dair emirler de hükümlerde sıkça karşımıza çıkmaktadır. Panayır bölgelerinde de voyvodalar tarafından kanun ve Ahidnâmelere aykırı olarak talep
813
BOA, A.DVN. DVE.d., No: 073/2.
814
BOA, A.DVN. DVE.d., No: 073/2, hüküm: 848.
815
BOA, A.DVN. DVE.d., No: 073/2, hüküm: 856.
816
181
edilen mükerrer gümrük vergileri konusunda devlet görevlileri uyararak gerekli
hassasiyeti göstermeye çalışmıştır.817
Buna göre: Haleb mollasına yazılan hükümde, Prusya Devleti’nin İstanbul’da ikamet eden maslahatgüzarı Mikelyorodi adlı kişinin takririne göre, Prusya tüccarlarının Osmanlı Memleketine getirip götürdükleri emtianın Ahidnâme-i Hümayûn ve yeni gümrük tarifesine göre tekrar tekrar alınmaması istenmiştir. Haleb’e giden emtia ve eşya için gümrükçüler tarafından Ahidnâmeye aykırı olarak mükerrer ve ziyade resim talebinde bulunulmaması ve yeni tarifeye mugayir davranılmaması “Divan-ı hümâyûnda mahfûz ahidnâme-i hümâyûna mürâcaat olunarak” şeklinde emredilmiştir. Prusya tüccarları ve onlara tabi olanların getirip götürdükleri emtia ve eşya için yüzde üç resm-i gümrüğün alınması sonrasında ziyadesinin talep olunmaması tembih edilmiştir. Evâhir-i Zilkade 1223 (Aralık 1808)
818
İstanbul’dan Tokat ve havalisi yolu üzerindeki görevlilere gönderilen hükme göre; Prusya Devleti tüccarlarından Mihail adlı tüccar, ticari maksatla İstanbul’dan Tokat’a gitmeyi istemiştir. Kendisi bu ticari seyahati esnasında, Osmanlı ülkesinden yer üstü ve sınai mahsûlü olan her nevi eşyayı istisnasız satın alıp satma yetkisi vardır. Yeni ticari tarifeye göre de vergisini ödedikten sonra asla başka vergi vermeksizin bu malları münasip bir iskeleye indirmeye yetkilidir. Ayrıca Prusya ülkesinin emtia ve eşyaları da Osmanlı ülkesinin istisnasız her yerinde kabul olacağı gibi, bu eşya ve emtialar da yeni gümrük tarifesine göre gümrüklendirilmiştir. Bu konuda gönderilen emirlere muhalefet edilmemesi emredilmektedir. Evâsıt-ı Ramazan 1280 (Şubat
1864)819
Birinci Mecidi rütbesi ile Osmanlı nişanına sahip Edirne valisi vezir Ali Paşa’ya gönderilen hükümde, Almanya Devleti muteber tüccarlarından Lankay adlı tacirin yazıcısı, ticaret maksatlı olarak Kazanlık bölgesine seyahat etmek istemiştir. Haşmetli Almanya İmparatoru ve Prusya kralı ve Pâdişâhı hazretlerinin İstanbul’da ikamet etmekte olan elçisinin göndermiş olduğu takririne göre, tüccarın Osmanlı ülkesinden yer üstü ve sınai mahsûlü olan her nevi eşyayı istisnasız satın alıp satma hakkı hatırlatılmaktadır. Ayrıca yeni ticari tarifeye göre de vergisini ödedikten sonra asla başka vergi vermeksizin bu malları münasip bir iskeleye indirmeye hakkı olduğu
817
Şen, Osmanlı Panayırları (18-19. Yüzyıllar), s. 92.
818
BOA, A.DVN. DVE.d., No: 073/2, hüküm: 866.
819
182
vurgulanmıştır. Hükümde, tüccar ve eşyalarının herhangi bir mahalde ve seyahati esnasında, engellemeye maruz kalmaması ve Ahidnâmeye aykırı fazladan vergiye
tabi tutulmaması emredilmiştir.820
Prusya tüccarlarından Levici Gros adlı tüccar, İstanbul’dan yüklediği emtia ile vergisini ödemiş, yanında Konstanto Papoloki adlı zimmi ile birlikte deniz yoluyla İzmir’e gitmiştir. Toprak bastı adıyla her birinden alınan beş buçuk akçe talep ederek eşyalara el koyan Mihalic gümrükçüsünde olan edâ tezkeresine (ödendi belgesi) itibar edilmeyip haricinde tekrar Ahidnâmeye aykırı vergi alınmaması gerektiği emredilmektedir. İstanbul’da ikamet eden Prusya Devleti kapı kethüdâsı De Verter’in takririnde Prusyalı tüccarların toprak bastı adıyla para talep edilerek
rencide edilmeleri Osmanlı Devleti tarafından hoş karşılanmamıştır.821
Bazı meselelerin divanda görüşülüp yerinde uygulanmadığı da olurdu. Bu durumda yeni bir hüküm yazılır ve emrin yerine getirilmesi için, “…mukaddemâ sadır olan emr-i şerif mucebince amel olunmak babında” ifadesi kullanılırdı.822
Nitekim 28 Muharrem 1233 (8 Aralık 1817) tarihli Cezayir Garb Beyleybeyine yazılan hükümde iki devlet arasındaki ticaret antlaşması hükümleri hatırlatıldıktan sonra bazı kaptanlarının Prusya tüccar gemileri, adamları ve eşyalarının alıkoyulduğu bilgisi Prusya maslahatgüzarı Miltitz tarafından hükümete bildirilmiştir. Bu durumda emirlerin tekrar gözden geçirilip uygulanması için “emr-i şerîfim verildüği mestûr ve mukayyed olunmakla mukkademâ sadır olan emr-i âli mûcebince amel ve hareket mübaadet ol makule ve sahîh Prusya Devleti tüccâr sefayinine emval ve eşya ve adamlarına hilâf-ı ahidnâme-i hümâyûn teʻaddî ve rencîdeden begāyet ve mücânebet olunması hususu…” ifadeleriyle hükümlere
işlenmiştir.823
Hükümlerde Osmanlı ülkesinde ikamet eden Prusyalılar veya onların misafirleri için hazırlayacakları yiyecek ve içeceklerini temini konusunda da tafsilatlı bilgiler mevcuttur. Buna göre; Prusya Kralı’nın İstanbul’da ikamet etmekte olan kapı
kethüdâsı De Verter’in(Prusyalı büyükelçi Heinrich Wilhelm von Werter) Rikab-ı
Hümayûna (sadrazam vekili) gönderdiği dilekçede kendisi ve adamlarının içecek yapabilmeleri için kara üzüm satın almak istedikleri bildirilmektedir. Buna göre,
820
BOA, A.DVN. DVE.d., No: 073/2, hüküm: 1105.
821
BOA, A.DVN. DVE.d., No: 073/2, hüküm: 880.
822
Günay, s. 22.
823
183
Terkos, Mudanya, Vize ve civarındaki bağlardan kendi rızalarıyla satanlardan sadece 1226 senesine mahsuben olmak üzere yüzelli res kara üzümün satın alınması ve Galata’daki hanelerine nakledilmesi talep edilmektedir. Bu durumda sözü geçen Prusyalıların ahidnâme-i hümâyûna aykırı bâc ve avâid vesâir bahaneleriyle rencide edilmemeleri emredilirken, Ahkâm kayıtlarına göre 1219 senesine mahsuben yalnız yüz elli res kara üzümün nakline muhalefet edilmemesi üzere emr-i şerif olduğundan buna dayanarak 1226 senesine mahsuben de aynı şekilde muamele edilmesi
emredilmiştir. Evâil-i Rebî‘ulevvel 1226 (Mart 1811)824
Bir diğer hüküm de Batı Akdeniz sularında Ahidnâme maddelerine rağmen korsan saldırısına uğrayan Prusyalı tacirlerle ilgilidir. Tunus beylerbeyine yazılan hükme göre, Ahidnâme şartlarına ve gönderilen emirlere karşın Tunus Ocağı gemi kaptanlarından bazıları, kendilerine kaptanlık yetkisi verilen Prusya tüccar gemileri ile içlerindeki eşya ve malları zapt etmektedirler. Prusya Kralı’nın İstanbul’da ikamet eden maslahatgüzarı Baron de Militez’in de takriri ile bu durum sabit olup, Ahidnâme emirlerine aykırı olarak gerçekleşen bu tür saldırılara karşı hareket
edilmesi emredilmiştir.825
Bir bölgenin idarecisine veya Prusyalıların herhangi bir maksatla yapmak istedikleri seyahatlerde yol üzerinde karşılarına çıkan görevlilere yazılan hükümlerde sık sık ahkâma müracaat edilmesinden bahsedilmektedir. Bu durumda önceden yazılan hükümlerin gözden geçirilip incelenmesiyle yeni hükümlerin kaleme alındığı ve yeni hükmün daha sağlam temellendirildiği anlaşılmaktadır. Defterde “divan-ı hümâyûnumda mahfûz kuyud-u ahkâma mürâcaat olundukda, kuyud-u ahkâma tetebbu olundukda, kuyud-u ahkâma lede’l müracaa veya kuyud-u ahkâma tenbih ettirildikde” şeklinde ifade edilen vurgulamalardan bir kaçı şöyledir:
Vezir Halil Rıfat Paşa ile Mehmet Tahir Paşa’ya ve Terkos, Mora, Kırkkilise, Vize naiplerine gönderilen hükme göre; Prusya Kralı’nın İstanbul’da ikamet eden fevkalade murahhas elçisi Baron de Martens ve adamları kendi ihtiyaçları için yiyecek ve içecek temini amacıyla bu bölgelere seyahat edmişlerdi. Seyahat ve alışverişleri sırasında Ahidnâmeye aykırı vergi talebinde bulunulması yasak edilirken, ahkâma müracaat olunarak bir önceki tarihe mahsuben (1241) Prusyalılara yolculuk ve alışveriş müsaadesine dair emr-i şerif yazıldığının üzerinde
824
BOA, A.DVN. DVE.d., No: 073/2, hüküm: 882; Bâc ve avâid, gider veya muamele vergisi niteliğindeki dolaylı bir vergidir. Pazara satılmaya gelen ürünler üzerinden alınır. Yalçın, s. 118.
825
184
durulmaktadır. Prusyalıların 1250 senesinde yapacakları alışverişlere verilen müsaade de bu hükme dayandırılarak yazılmıştır. Evâhir-i Cemâziyelâhir 1250
(Ekim 1834)826
Yine bu konuda Cezayir Garb Beylerbeyliğine yazılan hükümde; Prusya tüccarlarını zarara uğratan bazı korsanlara karşı ahkâma müracaat edilerek önceden yazılmış hükümler örnek gösterilmiştir. Prusya Kralı’nın bayrak ve patentesiyle seyreden gemilere karşı gösterilen her türlü düşmanlık ahkâmın incelenmesiyle
tekrardan men edilmiştir.827
Yed-i Vâhid (inhisar usulü) uygulamasının terk edilmesi ve 19 yüzyılın ilk çeyreğinden itibaren Prusya tüccarlarının Osmanlı ülkesinde kazandıkları geniş ticari haklarla ilgili bilgiler de defterde mevcuttur. Osmanlı İmparatorluğu ile İngiltere ve Fransa devletleri arasında sonradan akdedilen yeni ticaret muahedesine göre, bu devletlerin tebaası olan veya bunların hizmetinde istihdam olanlar bundan böyle Osmanlı ülkesinin herhangi bir yerinde ülkenin mahsûlü aşikâr olan her cinsten emtia ve eşyayı satın almaya izinlidirler. İmparatorlukta satın alınmış olan veya satın alınan zirai ve sınai ürünlerin bir yerden bir yere nakli için gümrük görevlileri ve belde zabitlerinin tezkere istemeleri veya bunu sorgulamaları usulü tamamen terk
edilmiştir.828
Prusya Kralı ve padişahının İstanbul’da ikamet eden fevkalade murahhas orta elçisinin takriri sonrasında şu hüküm yazılmıştır. Prusya Devleti tebaası veya ortakları ve adamları Osmanlı Devleti sınırlarında her bir tarafında, gerek dâhili ticarette gerekse malları ülkeden ihraç etme arzusunda iseler, ülkenin yer üstü ve sınai ürünlerinden olan emtia ve eşyaları istisnasız satın alabilirler. Ayrıca Osmanlı Devleti’ndeki yerüstü mahsûlleri gibi her türlü ürün hakkında yed-i vâhid usulü terk ve iptal edilmiştir. Keza, satın alınan emtia ve eşya için veya bir mahalden diğerine nakli için bazı görevliler alışık oldukları üzere tezkere isteyebilirler. Prusya Devleti tüccarları, ortakları veya adamları Osmanlı ülkesinin yerüstü ve sınai mahsûlatını yine Osmanlı ülkesinde kullanma veya satma niyetinde olduklarını açık ettikleri
826
BOA, A.DVN. DVE.d., No: 073/2, hüküm: 997, 1003.
827
BOA, A.DVN. DVE.d., No: 073/2, hüküm: 900.
828
“Prusya Devleti tebası ve yahut şerik ve adamları mahalde Devlet-i Aliyyemîn her bir tarafında gerek dâhilen ticaret eylemek ve gerek memleketten ihrâc eylemek arzusunda olanlar memâlik-i mahrûsemîn hasılat-ı arziye ve sınaiyesinden olan kâffe-i emtiʻa ve eşya bilâ istisna mübâyaa ve iştirâ eylemeleri ve Devlet-i Aliyyem dahi mahsûlât-ı arziyesi ve sâir her bir türlü mahsûlât hakkında yed-i vâhid usulünün terk ve ibtalini…” BOA, A.DVN. DVE.d., No: 073/2, hüküm: 1059; Yavuz Abadan, “Tanzimat Fermanı’nın Tahlili”, ed.: Halil İnalcık, Mehmet Seyitdanlıoğlu, Tanzimat Değişim Sürecinde Osmanlı İmparatorluğu, Ankara: Türkiye İş Bankası Yayınları, 2012, s. 85.