• Sonuç bulunamadı

Hükümet Ve Parlamento’nun Tutumu

1.BÖLÜM: 12 MART SÜRECİ

1.4. MUHATAPLAR, TEPKİLER

1.4.1. Hükümet Ve Parlamento’nun Tutumu

Gelişmelerin hızla bir müdahaleye doğru aktığı sürecin bilgisine hükümet ne kadar sahipti? Muhtıra’dan ne zaman haberdar oldu? Hükümetin sivil cuntacıların faaliyetini MİT kanalıyla yakından takip ettiğine değinmiştik. Bunların planları ve ordu içerisine sızma çalışmaları konusunda epey bilgi sahibi olan hükümetin, askerlerin merkezde olduğu cunta faaliyeti konusunda ise Demirel, MİT’in asker içerisinde istihbarat yapmasının yasak olması nedeniyle bilgiden yoksun kaldıklarını ifade etmektedir483. Ancak bu yoksunluk süreçten bütünüyle habersiz olmak şeklinde anlaşılmamalıdır. Yer yer ilişkilerin askeri kanatla iç içe geçtiği hatırlandığında, sivil kanattan gelenler bağlamında ordu içerisinden de bilgilerin

481 M.Batur, a.g.e., s.308. 482 M.Batur, a.g.e., s.298-299,306

alınması doğaldı. Öyle ki MİT’ten gelen raporlar sivil cuntacıların çalışmalarına ve askerle kurdukları bağlara değiniyor ve bu arada Batur ve Gürler isimlerini de kapsıyordu484.

Her şey bir tarafa, özellikle Batur’un Cumhurbaşkanı ve MGK nezdindeki konuşmaları böyle bir tehlikenin varlığını açıkça dile getiriyordu. Bir başka yönüyle, MİT gibi kurumsal bir istihbarat kanalıyla olmasa da, ordudaki hareketlilik konusunda bazı bilgilere ulaşabilmesi her zaman mümkündü. Dahası, Genelkurmay Başkanı Tağmaç’ın 3 Mart tarihinde bin’in üzerinde subaya yaptığı, darbe heveslerine set çekmeyi amaçlayan konuşmasında olduğu gibi gazetelere yansıyacak kadar ayyuka çıkmış gelişmelerin fark edilmemesi olanaksızdı zaten. Daha Ocak ayı içinde Enformasyon Bakanı Turhan Bilgin, emekli bir general arkadaşına, askeri müdahalelerin ülkede yarattğı ve yaratacağı zararlar hususunda bir makale yazdırtarak, bu tür çabaları etkilemek istiyordu. Başbakan Demirel, 4 Amerikalının kaçırılması ve ODTÜ’de aramak yapmak isteyen güvenlik güçleriyle öğrenciler arasında yaşanan çatışmaların gündeme oturduğu, sokaktaki şiddetin bir an önce durdurulması üzerine konuşmalar yapıldığı bir günde, 5 Mart’ta Cumhurbaşkanı Sunay’a, bütün bu hususlarda önlem alınabileceğini ancak Silahlı Kuvvetler içinde bir iktidar kavgasından

endişe ettiğini belirtirken, Sunay’ın cevabı, orduda bir şey olmaz, ben de yeminime sadıkım

şeklindeydi. Ankara çevresindeki birliklere verilen alarmları hükümet de görüyordu. Tarihi bilinmese de hiç değilse bir kaçınılmaz müdahalenin geleceği günlerce öncesinden haber

alınmış ve bu bilgi tüm bakanlara ulaştırılmıştı. Hükümet, olabildiğince hukuki çerçeve

içerisinde olası bir hareketi önlemek için uğraşıyordu485. Bu uğraşlar kapsamında 9 Mart sabahı Muhsin Batur’a gönderilen Hakim Amiral kanalıyla, hükümetin her şeyden haberdar olduğu, başarsalar bile ülkeye bir fayda sağlanamayacağı mesajı iletilmiş, Batur ise bilgileri, MİT Müsteşarı Fuat Doğu’nun tertibi ya da bir vehmi olarak niteleyerek yalanlamıştı486. Önemli bir husus Demirel’in, darbe olması durumunda istifa etmeyeceğini, ancak parlamentonun kendisini düşürebileceğini, bunun karşısındaki tek alternatifin gelip zorla

484 Batur’un ilk çıkışını yaptığı 28 Ocak 1970 tarihli toplantıda MİT Balon adı altında sunduğu dosyada bilgileri aktarmasından sonra konuşmasına başlayan Batur, MİT Müsteşarının bilmesine rağmen nazikliği nedeniyle aktarmadığını söylediği kendisiyle ilgili hususlara değinmek gereği duymuştu. Daha önce değindiğimiz Kabibay, Acuner, Ataklı ile görüşmelerini kastederek, bazı kimseler bir buçuk iki yıl evvel benimle de temas aradıklarını ama kabul etmediğini belirmişti.(M.Batur, a.g.e., s.156) 24 Nisan 1970 tarihindeki MGK toplantısında MİT’in sunduğu raporda ise sivillerin Batur ve Gürler’e liderlik teklifi sunduklarını ancak kabul edilmediği

belirtiliyordu.(a.g.e., s.178.)

485 T.Bilgin, “12 Mart”, Milliyet, 26 Mart 1976,s.5, Demirel, Sunay’ın bu rahatlığı karşısında MİT Müsteşarına Sunay’a bir kez daha teferruatlı bilgi vermesini istemiştir. Bu da MİT’in gelişmelerle ilgili hükümete bilgi aktardığını gösteren bir veridir.

indirmeleri olduğunu, Ordunun katkısıyla düşürülmesi durumunda ise başta Mecliste olmak

üzere her yerde karşısına çıkacağını, bizzat komutanlara ifade ettiğini belirtmesidir487.

Demirel, 10 Mart’ta Sunay’a MİT Müsteşarıyla mesele yoğunlaşıyor haberini göndermiş, Sunay’ın kaygılanmaması şeklindeki mesajıyla bir kez daha rahatlamıştı488. Kendisi için sürpriz, Sunay’ın rahatlatıcı mesajlarına rağmen hareketin gerçekleşmesiydi. Sunay’ın önceden bunu haber vermemesi beklenen bir tavır değildi.

Başbakan Demirel Muhtıra’yı Radyodan okunmadan önce MİT Başkanı Korgeneral Fuat Doğu’dan öğrenmişti. MİT Başkanı’nın, Cumhurbaşkanı’nın isteği olarak ilettiği sağlık gerekçesini ileri sürerek görevi bırakma haberini şaşkınlıkla karşılamıştı. Seçimle geldiğini hatırlatarak durumu partisiyle görüşeceğini belirten Demirel’in ilk işi Milli Savunma Bakanı Ahmet Topaloğlunu çağırmak ve evindeki direkt telefondan Sunay’ı aramak olmuştu. Ne var ki bir türlü Sunay’la görüşme fırsatı bulamamıştı489. Bu sefer başbakanlığa giderek özel hattan ulaşmayı denediği Sunay’ın, yaverleri vasıtasıyla çeşitli bahaneler ileri sürerek telefona çıkmaması üzerine Komutanlarla görüşmek istemiş ancak araya Milli Savunma Bakanlığı Müsteşarı Orgenerala Zeki İlter’i sokmasına rağmen toplantıda oldukları gerekçesiyle, onlar tarafından da kabul görmemişti. Yeniden Sunay’a dönen Demirel ısrarlı aramalar neticesi irtibatı sağladığında sağlık durumunu gerekçe göstererek istifa etmesi telkiniyle karşılaşmıştı.

Beni de devreden çıkardılar Süleyman Bey şeklinde konuşan Sunay’a, sağlıyla ilgili problemi

bulunmadığını, istifa konusunda ise meseleyi parlamentoya, güvenoyuna götüreceği yönündeki düşüncesini iletmişti490.

Demirel Bakanlar Kurulu’nun yanı sıra Parti tüzüğüne göre hükümette kalma veya çekilme kararını vermeye yetkili AP Başkanlık divanını toplantıya çağırmış, önce durumu Başkanlık Divanı’nda görüştükten sonra, en yaşlı Devlet Bakanı sıfatıyla Hasan Dinçer’in başkanlığında süren Bakanlar Kurulu’na geçmiştir. Kurulda, Muhtıra vererek hukuk dışına çıkmış bulunan komutanları emekliye sevketme düşüncesi, Cumhurbaşkanı’nın böyle bir onaya yanaşmayacağı gerekçesiyle devre dışı bırakılmıştır. İstifa etmeyip direnme seçeneği ise üçüncü maddenin devreye sokulacağı ihtimalini gündeme getirmiştir. Bu sırada Meclis’in tepkisi merakla izlenmiş, kayda değer bir karşı çıkışın gerçekleşmemesi üzerine hiç değilse

487 C.Arcayürek, Çankaya’ya Giden Yol..., s.43,48

488 Röp.N.Ilıcak, Demokrasinin Sırtıdaki..., s.91 Demirel Sunay’ın cevabıyla ilgili şöyle diyor; Müsterih olsun demiş... Herhalde devlet başkanı beni atlatacak değil ya diye düşündüm. Harekat önlense ben değil rejim kurtulacaktı.

489 M.A.Birand-C.Dündar-B.Çaplı, ... İhtilalin Pençesinde Demokrasi, s.228-229. 490 Turhan Bilgin, “12 Mart”, Milliyet, 22 Mart 1976, s.5.

Meclis’in açık kalması için istifa kararı benimsenmiştir. Dönemin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Nahit Menteşe’nin belirttiğine göre, başlangıçta bazı bakanlarla birlikte Demirel de istifa etmeme yönünde eğilimindeydi. Demirel, Bakan Hasan Yücel’e oldukça sert bir istifa dilekçesi yazdırmış, fakat sonra yumuşatarak, yalnızca hareketin anayasayla bağdaşmadığı, ibaresini bırakmıştır. İlk metindeki daha ağır ifadeleri arkadaşlarının isteği üzerine değiştirmişti491. Bakanlar Kurulu kararının netleşmesi sürecinde, gelişmeleri Genelkurmay Başkanlığında takip eden Komutanlar nezdinde, Milli Savunma Bakanı Ahmet Topaloğlu, müsteşarı Org.Zeki İlter vasıtasıyla, hemen mi yoksa meclisten güvenoyuna gidildikten sonra mı istifa edilmesi gerektiğini soruşturmuş, komutanlar hemen istifa edilmesini istemişlerdi492.

Sol içerikte ve CHP koşutunda gördüğü Muhtıraya karşı direnmesi durumunda

parlamentonun kapatılarak doğrudan bir el koymanın gerçekleşeceği ve bunun sorumluluğunun kendilerine kalacağını düşünen Demirel’in493 istifa ederek parlamentodaki sayısal gücüyle sonraki süreçte yeniden kilit adam olarak sahnedeki yerini alacağı gelişmelerle ortaya çıkacaktı.

İstifa Sunay tarafından hemen kabul edilmiş, yenisi kuruluncaya kadar Hükümetin göreve devam etmesini isteyerek ilgili tezkereyi Meclise göndermiştir494.

Muhtıra aynı gün saat 12.55’te Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına ulaştırılmış, Genel Kurulda Demokratik Parti Grup Başkan vekili Hasan Korkmazcan ile Demokratik Parti’li Yüksel Menderes muhatabın Meclis olmadığını ileri sürerek karşı çıkmalarına rağmen okunmuştur. Bir başka Demokratik Parti’li Kadri Erdoğan’ın milletvekillerine konuyla ilgili görüşlerini açıklama fırsatı verilmesi, aksi halde parlamento’nun manevi bir eza altında yok olacağı şeklindeki söz isteğini ise oturum Başkanı aynı düşüncede olduğunu fakat İçtüzük hükümleri gereğince sunuşlarda bu tarz bir tartışmanın mümkün olmadığını ifade ederek reddetmiştir495. Alkışlayan tek milletvekili

491 Bu toplantı için bkz. T.Bilgin, “12 Mart”, Milliyet, 23 Mart 1976, s.5.; Orhan Oğuz, 80 Yıl Cumhuriyet’e Yaşıt

bir hayat, İstanbul 2004, s.234-235.; Davut Dursun, a.g.e., s.232.; C.Arcayürek, Çankaya’ya Giden Yol..., s.56.;

Başbakan Süleyman Demirel imzalı bildiri şöyleydi;

Cumhurbaşkanlığı Yüce Katına,

Genelkurmay Başkanlığı ve Kuvvet Komutanları tarafından zatı devletlerinize, Cumhuriyet Senatosu Başkanlığına ve Millet Meclisi Başkanlığına tevdi edilip, bugün saat 13.00’deki radyo haber bültenlerinde Türk kamu oyuna da duyurulan MUHTIRA İLE ANAYASA VE HUKUK DEVLETİ ANLAYIŞINI BAĞDAŞTIRMAK MÜMKÜN DEĞİLDİR.

Bu durum muvacehesinde Hükümetin istifasını saygı ile arz ederim. (S.Demirel, 1971 Buhranı ve...., s.7).

492 M.Batur, a.g.e., s.296-297.

493 C.Arcayürek, Çankaya’ya Giden Yol..., 56, 61-62.

494 T.B.M.M.Tutanak Dergisi, 15.3.1971, B:71, O:1, XII, s.249. 495T.B.M.M.Tutanak Dergisi, 12.3.1971, B:70, O:1, XII, s.236.

bağımsız Celal Kargılı’ydı. CHP Genel Başkanı İsmet İnönü, Genel Sekreter Bülent Ecevit, Grup Başkan vekili Necdet Üruğ ve Orhan Birgit ancak Muhtıra okunduktan sonra Genel Kurul Salonuna girmişlerdi.496 Hükümet ise o sırada istifa kararını görüşmekteydi.

Bu sırada İstanbul’da bulunan Meclis Başkanı Sabit Osman Avcı, Muhtıra’yı radyodan duyduktan sonra, Başkan Vekili Fikret Turhangil’i arayarak ilk uçakla döneceğini belirterek katiyen işleme koyma talimatını verdiğini, ancak akşam Ankara’ya indiğinde, hükümetin istifa ettiği haberiyle karşılaştığını belirtmektedir. Avcı, böylece İnönü ve Feyzioğlu’nun da mutabakatını sağlayarak Muhtırayı iade etme planının suya düştüğünü ifade etmektedir. Avcı kendisini beklemeyi kabul eden Turhangil’in, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Cihan Alpan’ın zorlamasıyla okuduğu şeklinde açıklama yaptığını da aktarmaktadır497.

Senato’da tepki Başkan’dan gelmiştir. Okunmasının ardından, Başkan Tekin Arıburun, Parlamentoya dönük suçlamalara Parlamentonun anarşi ve kardeş kavgasına sebebiyet verdiği ithamlarıyla Senato’nun ilgisi bulunmadığını belirtmek suretiyle tepkisini göstermiştir498. Arıburun’un sözleri Tabii Senatörler ve CHP’lilerin itirazıyla karşılaşmıştır499. CHP’lilerin bir kısmı ise Arıburun’a destek vermiştir500. Muhtıranın CHP’de yaratacağı çatlağın ilk işaretleriydi bunlar.