• Sonuç bulunamadı

BAŞBAKANLIK YOLUNDA NİHAT ERİM

1.BÖLÜM: 12 MART SÜRECİ

2. BÖLÜM : 1.ERİM HÜKÜMETİ

2.1. BAŞBAKANLIK YOLUNDA NİHAT ERİM

Nihat Erim,567 1912’de Kocaeli’nin Kandıra ilçesinde doğmuş, Galatasaray Lisesi ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitirdikten sonra, Paris’te devletlerarası hukuk alanında doktorasını yapmıştı. Dönüşünde, 1941’de, bir süre Siyasal Bilgiler Fakültesinde Devletlerarası Hukuk dersleri okutmuş, aynı yıl Hukuk Fakültesi Profesörlüğüne atanmış ve 1942 yılından itibaren hem Siyasal Bilgiler Fakültesinde hem de Hukuk Fakültesinde kürsü başkanlığını yürütmüştü.

1945 yılında CHP’nin aday göstermediği ara seçimlerde, Kocaeli bağımsız milletvekili olarak parlamentoya giren Erim kısa sürede İnönü’nün568 yakınında yer almayı başarmış ve Partinin etkili isimleri arasına girmiştir. İnönü’nün 1947’de kendisine yaptığı değerlendirme dikkat çekicidir; Evladım benim, sen bu zekan, bu olgunluğun ile elli bir yaşına

basmadan başbakan olacaksın. Yazık ki ben o güne kadar yaşamayacağım. Seni göremeyeceğim569. Kendisinin de zaman içerisinde bu hedefe varmak için bir çaba içerisinde olduğu anlaşılacaktı. Demokrat Partinin kurulmasıyla birlikte CHP’de demokratik açılımları destekleyenlerle, fazla müsamahalı olmamak gerektiğini savunanlar arasındaki iktidar mücadelesinde Erim, başını Başbakan Recep Peker’in çektiği sertlik yanlılarının karşısında yer almıştı. Kendisine hemen her gün baş başa konuşacak kadar değer veren İnönü bu tartışmada Erim’in yer aldığı kanada yakın durmuştur570. Peker’in Başbakanlıktan istifasıyla kurulacak yeni kabinede, Erim’in ismi dışişleri bakanlığı571 adayları arasında gazetelerde

567 “Erim Kimdir”, Hürriyet, 20 mart 1971,s.1,11.; “Günün Adamı Erim”, Yankı, Sayı:4, (22 – 28 Mart 1971), s.6 568 Erim’i kendisine Falih Rıfkı’nın şu sözlerle tanıttığını söylüyor İnönü; Nihat’ı bana Falih tanıttı. Bugün gibi

hatırımdadır. Aynen şöyle dedi: ‘öyle birisini keşfettim ki sormayın. Eğer Nihat’taki bilgi bende olsa neler yaparım neler’ diye Nihat’ı methettiydi. (N.Erim, a.g.e.,s.220.)

569 N.Erim, a.g.e.,, s.86,88.

570 Örn. N.Erim, a.g.e., s.177,230. Dönemin Parti Genel Sekreteri Hilmi Uran, 1958 yılında Dünya gazetesinde yayınlanan anılarında Peker karşıtı 35’ler muhalefetinin İnönü tarafından oluşturulduğunu yazmaktadır. (a.g.e.,s.662.); M.Toker, 35’lerin tartışmasız lideri Erim’di demektedir.

geçmiş, ancak İnönü, Recep Peker’e hücum edişini bunun için yaptı denileceği gerekçesiyle bu görevlendirmeyi yapmamıştır572.

Kabineye girişi 1948 Haziranında, İkinci Hasan Saka Hükümetinde Bayındırlık Bakanlığıyla gerçekleşmiştir. Bakanlığı döneminde, Peker’e karşı hazırlayıcılarından olduğu 35’ler hareketi içerisindeki bağlar gevşemeye başlamıştır. Erim’in bundan sonraki çabası, belli bir hizbe mensup olma kimliğinden uzaklaşarak herkesçe kabul edilebilir birisi olmak yönündeydi. Bu çaba başbakan koltuğuna oturma arzusundan kaynaklanmaktaydı. Parti kulislerinde de gittikçe daha çok kişi başbakan olacağından bahsetmekteydi573.

İkinci Saka Hükümetinin istifası Erim’i sevindirmiştir. Kendi ifadesiyle İtibarının en

yüksek olduğu bir anda çekilmiş olarak durumu değerlendirmiş ve parti içi tartışmalarda

yıpranmamak için, olayları dışarıdan izlemeyi planmışken, yeni hükümeti kurmakla görevlendirilen Şemsettin Günaltay ile Parti Sekreteri Hilmi Uran’ın ısrarları ve İnönü’nün de bir kordinatörlük tecrübesi edinmesi yönündeki isteğiyle yeni kabinede başbakan yardımcılığı koltuğuna oturmuştur. Bu dönemde, Dünya Bankası müdürlerinden biri tarafından hazırlanan bir raporda 37 yaşındaki başbakan yardımcısı genç Türklerin lideri

sayılmaktadır şeklinde yer alan ifade, İnönü tarafından kendisine okunan Erim, DP

karşısında CHP’nin ortaya koyduğu canlılığı değerlendirirken kullandığı, parti kurultayı

toplanır da partinin başına ben geçersem o zaman daha ne güzel sahneler görecekler

ifadesiyle gelecek stratejisini dile getirmiştir574.

Ancak bu sırada İnönü’nün Ege Bölgesine gerçekleştirdiği ziyaretten sonra parti içi dengelerde giriştiği bazı manevralar hoşuna gitmemiştir. Erim, DP’nin kalesi olarak görülen Ege’de halkın gösterdiği büyük ilgi neticesinde, İnönü’nün 1946’dan itibaren hissettiği halk

benden soğudu, bıktı complexeinden kurtularak kazandığı güvenle, Pekerciler de dahil olmak

üzere hizipleri birbirine yakınlaştırmaya çalışan bir tutuma yöneldiğini ve daha önce söz verdiği halde birkaç arkadaşıyla partide görev alması planından vazgeçtiğini ifade etmektedir. Kendisine, şubat 1950’de başbakan olman mukadderdir diyen M.Şevket Esendal’a acele

572 N.Erim, a.g.e.,s.186,Erim’e görev verilmemesini sadece bu düşünceye bağlamak, İnönü’nün yaş konusundaki yaklaşımını gördükten sonra eksik olabilir.İnönü, Necmettin Sadak’ın dışişleri bakanlığının konuşulduğu yemekte, yaşının 57 olduğunu öğrenince genç demiş, buna gülen Erim, neden güldüğünü soran İnönü’ye 57

yaşındakiler genç olunca 35’likler tabiatıyla çocuk olur. Ona gülüyorum. İnönü’nün tepkisi; hemen de alındılar

şeklinde olmuştu.

573 N.Erim, a.g.e., s.274,307-309.

574 N.Erim, a.g.e., s.327-329,348,361.; Arcayürek, Günaltay’ı parti içi dalgalanmaları bir şemsiye altında toplamayı sağlayan bir isim olarak nitelemekte, bununla birlikte İnönü ile Türkiye’nin yeni siyasal yörüngesinin

etmemek lazım, parti içinde muhtelif hevesliler var…onlar boylarının ölçüsünü alsınlar

şeklindeki cevabı575, bir kez daha hedefini ortaya koyar niteliktedir. DP’lilerle ilişki kurulması, siyasette barışçı bir ortamın oluşması yönündeki düşünceleri (koalisyon kurulabileceği, ortak beyanname), İnönü tarafından kabul görmemiştir. Bu ortamda ilişkilerinde ortaya çıkan farklılık, seçimlerden sonra parti içinde ıslahat yapmak için gerekirse İnönü ile karşı karşıya gelmeyi dahi düşünmesine neden olmuştur576.

1950 seçimlerinde CHP’liler beklemedikleri ağır bir yenilgiye uğramıştı. Kazanılmış az sayıdaki milletvekili arasında yer almayan Erim, İnönü’nün isteğiyle Parti yayın organı Ulus’un idaresine getirilmiştir.. Muhalefette yapılan ilk Parti kurultayında genel sekreterliğe adaylığını koymuş, ilk turda en yüksek oyu almasına rağmen, rakipleriyle arasındaki farkın küçüklüğünü de hesaplayarak milletvekili olmaması nedeniyle yeterince etkili olamayacağı düşüncesiyle yarıştan çekilmiştir577.

Yeni dönemde, esas etkinliği basın alanında görülmektedir. CHP’nin mallarına el konulması kapsamında Ulus gazetesi578 kapandıktan sonra, yerine çıkardığı gazetelerle (Yeni Ulus ve Halkçı) DP karşıtı muhalefete devam etmiştir. Ancak parti içerisindeki çekişmeler gazete faaliyetine de yansımış, çıkardığı gazetelerin Parti ile bağı tartışmalara konu edilmiştir. İlk çıkışta, Partinin mevcut yönetim ekibince (başta Kasım Gülek) sahiplenmeyen gazetelerin satış grafiğinin yükselmesi, Ulus’un mirasına konduğu şeklinde suçlayıcı ifadelerle karşılaşmasına sebep olmuştur. Masraflarının karşılanması halinde, gazeteyi partiye devretmeyi kabul edeceğini bildirmişse de yönetim adım atmamıştır579.

DP’nin basına uyguladığı ağır para cezalarından, yürüttüğü sert muhalefet çizgisiyle nasibini almış, baskı ve cezalardan kurtulmak için İnönü’nün de oluruyla uzlaşmacı bir yola yönelmiştir. Ancak DP ile girdiği ilişkileri bütünüyle cezadan kurtulmak maksatlı düşünmek yanlıştır. Bu ilişkilerin aynı zamanda bir CHP-DP diyaloğu tarafı da vardı. Ancak bu ilişki

575 N.Erim, a.g.e.,s. 379-380, 423, Erim, gidişattan eski ekolün önde gelenleri durdukça sıranın kendisine gelmeyeceği sonucuna varmıştı; eskiler sırayla başa gelmeden bunlardan kurtulamayız demesi bunun işaretidir. (a.g.e., s.249.)

576 N.Erim, a.g.e.,s.442-443.

577 N.Erim, a.g.e., s.448, 453, 462, Çekilmesi ile değişen dengeler neticesinde kimsenin şans tanımadağı Kasım Gülek kazanmıştır.

578 Cüneyt Arcayürek, Yeni İktidar Yeni Dönem 1951 – 1954, 1985, s.112,121’de, Ulus’ta çalışanlar yalnızdı.

Ufak tefek eleştiriler dışında basının tümü –Cumhuriyet gazetesi de içindeydi- DP iktidarını savunuyor(du), DP iktidarı, karikatüründen haberine, haberinden başyazısına, fıkra köşelerine değin ‘muhalefet kesilen’ Ulus gazetesinden kurtulmanın yolunu arıyordu, demektedir.

579 N.Erim, a.g.e., s.531,533,546, Erim’in önerdiği değişik alternatifler için (a.g.e., s.536-537) Erim, kendisine karşı takınılan hasmane tutumun, liderliğe hevesli kimselerin-Gülek, Barutçu, Günaltay-- kendisini en önemli rakip olarak görmelerine bağlamaktaydı.(a.g.e., s.546.)

gittikçe parti içerisinde rahatsızlık yaratmış, İnönü de dozu kaçırmış olduğu fikrine gelmiştir. 1956 yılında Kıbrıs’la ilgili görev teklifini kabul etmesiyle, Başbakan Adnan Menderes’le daha yakın ilişkilere girmiştir. İnönü, artık Erim adının dahi yanında konuşulmasına müsaade etmeyecek derecede tavır takınmıştır580.

İnönü’nün bu kadar tepki göstermesini Erim, başta damadı Metin Toker olmak üzere etrafının etkisine bağlamaktadır. Toker’in, hakkında yazdıklarıyla ile ilgili açtığı dava neticesinde hapse girmesi uzun bir dargınlığın oluşmasında önemli rol oynamıştır. İnönü’den uzak düşmesi, Menderesle yakınlaşması CHP ile ilişkisini etkilemişse de, kendi ifadelerine göre bağı kopmamış, gençlik üzerinde parti içi rakipleri tarafından da dile getirilen etkisi sürmüştür581.

27 Mayıs 1960 ihtilali yeni bir dönemin kapılarını açmıştır. Erim açısından, ilk günlerde Menderes’e yakınlık sebebiyle hissedilen tedirginlik kısa sürede yerini olumlu bir havaya bırakmıştır. Başta AP olmak üzere üst üste teklifler almaya başlamış ancak redetmiştir. AP Genel Başkanı Ragıp Gümüşpala’nın partisine katılım davetini, halk partili

olması ve askeri diktatorya altında siyaset benim işim değil diyerek kabul etmemiştir. Yeni

Türkiye Partisi (YTP) lideri Ekrem Alican, liderliği kendisine bırakabileceğini belirterek davet etmiştir. Memleketçi Parti de liderlik teklifi aldığı partiler arasındadır. Bu vesileyle Devlet Başkanı Cemal Gürsel ile görüşmüş, liderliği kabul edip etmeme konusunda Gürsel’in fikirlerini almış, Gürsel’in, …şimdilik rengini belli etme, kenarda kal, başka türlü istifade

edelim sizden tavsiyesinde bulunmasıyla kenarda kalma tavrını sürdürmeye devam etmiştir.582

580 N.Erim, a.g.e.,s.564, 570-571, 603- 604, 609, 617, 639-640, Şu sözler İnönü’den naklediliyor: Ben Nihat’a

başının çaresine bak dedim. Fakat kurtulduktan sonra aynı şeye devam et demedim. Denize düşen yılana sarılır. O denizden çıktıktan sonra da kurtulmak için yaptıklarına devam diyor. Kurtulmak için söylediklerini bir doktrin haline getiriyor.(a.g.e., s.609) İnönü, her ne kadar gazetecilikle partiye yaptığı katkıyı takdir etmişse de gerek

parti yönetiminin tavrı, gerekse maddi cezalar karşısında sonuç alıcı bir teşebbüste bulunmamasıyla Erim’i hayal kırıklığına uğratmıştı. (a.g.e, s.552, 569.) Erim, DP ile temasında İnönü’nün rolünü anlatmaktır. Buna göre İnönü

Menderes’i DP’nin öteki önde gidenlerinden , özellikle Bayar’dan ayırmayı hep düşünmüştü. Menderes’i yanına almayı hep istedi. 1954’te partinin içine düştüğü ağır hezimetten sonra, bana Menderes’le temas etmemde bir sakınca olmadığını söyledi, demektedir.(C.Arcayürek, Yeni İktidar Yeni Dönem..., s.237.)

581 N.Erim, a.g.e., s.609, 673 Erim, Toker’e davayı Menderes ve Yeni Sabah Gazetesi sahibi Safa Kılıçoğlu ile birlikte açmıştı. Davadan vazgeçmesi için araya başta F.Melen olmak üzere bazı CHP’liler girmesine rağmen Erim ancak kendisine yazılı bir başvuru olması halinde vazgeçebileceğini söylemişti.(a.g.e., s.652,657,660-661.) Erim, davayla ilgili İnönü’den kendisine aktarılanları şöyle belirtiyor; Menderes ve yardımcısı Nihat, masumu

mahkum ettirdiler , benim şu kadar senelik arkadaşım olan Nihat düşmanımla birleşti, mahkemeye tesir ederek damadımı hapse sokturdu. Üzüntümün sebebi budur, Meğer ne büyük hata işleyecekmişim. Ben Nihat’ı başbakan yapmayı düşünüyordum. Ne kadar yanılmışım. (N.Erim, a.g.e., s.664-666.)

582 N.Erim, a.g.e., s.713, 728-729, Gümüşpala Erim’e teklifini daha sonra da sürdürmüştür. Eski DP milletvekili, yeni AP’li Ziya Atığ’da Erim’e AP’ye gelmesini söyleyenler arasındaydı.(a.g.e., s.735,738,739) Erim, Sosyalist Parti Genel Sekreteri Alaattin Tiritoğlu’dan gelen, birlikte Sosyal Demokrasi Partisi kurma

Bu sırada CHP’deki durumunun sağlam olduğu söylenemezdi. Hatta aday olduğu İzmit’ten seçilmemesi için İnönü fiilen gidip etkide bulunmayı düşünmüş, ancak sonuç alamayacağı söylenince vazgeçmişti. Kocaeli milletvekili seçilmeyi ise İnönü’nün menfi tutumuna rağmen başarmıştır583.

Seçim sonrasında ismi Meclis Başkanlığı için geçmiştir. Diğer partiler desteklerken, kendi deyimiyle CHP idarecileri ise önlemeye çalışmıştır. AP’li Celal Uzer’in başkanlık için kendisini önermesini Meclis kürsüsüne çıkarak red etmiş, ancak konuyla ilgili yine de Gürsel’e başvurmuştur. Gürsel’in kabul etme, seni başbakan yapmayı düşünüyorum demesi, Meclis başkanlığını gündeminden tamamen çıkartmıştır. Senato Başkanı Suat Hayri Ürgüplü, Gürsel’in; önce parti liderlerini çağıracağım, kurun hükümeti diyeceğim, yapamayacaklar.

Bunun üzerine Nihat Erim’e vereceğim bu vazifeyi dediğini aktarmıştır. Ne var ki, Ordudaki

cuntanın tasfiyesi için, MBK içinde de savunulan, inönü’nün hiç olmazsa üç-beş ay başbakan olması formülü benimsenerek İnönü başkanlığında AP-CHP hükümeti kurulmuştur584.

Erim’in başbakanlığı, AP-CHP koalisyonunun bozulmasından sonraki hükümetin kurulması sürecinde yeniden gündeme gelmiştir. Gürsel’in Erim’i istediği İnönü’nün ise İsmail Rüştü Aksal’ı tavsiye ettiği söylenmiştir. Erim kendisine bu düşünceleri aktaran şahsa, mevcut şartlar içinde İnönü’nün rahat vermeyeceği bir başbakanın başarı kazanamayacağını, önce Aksal’ın denenmesini, başarısızlığı durumunda Gürsel’in yeniden İnönü’ye söylemesi yönünde düşünce belirtmiştir. Gürsel’in başbakanlığın İnönü tarafından kabul edilmemesi durumunda Erim’e görev verilmesi için gerekli tebliği bile hazırladığı konuşulmaktaydı. Turgut Göle’den aktarıldığına göre İnönü şöyle konuşuyordu Nihat’ı istiyorlar, ama mani

olacağım585. Kabine yine İnönü tarafından kurulmuştur.

teklifini de red etmiştir.( a.g.e., s.721.); Memleketçi Serbest Parti Devlet Başkanı Cemal Gürsel ve çevresindekilerin kurmak istediği bir partiydi.(N.Sargın, a.g.e., s.1021.)

583 N.Erim, a.g.e., s.736-739, Erim adaylık yoklamasında son dakikaya kadar aleyhinde bir oyun oynanabileceği kuşkusu içerisinde olmuştu. Bu sırada kendisini AP’ye davet eden Genel Başkan Gümüşpala’nın teklifini kabul etmemiş, ancak CHP’den adaylığının engellenmesi durumunda AP listesinde bağımsız aday olma sözü almıştı. Erim’in Ferit Melen’den aktardığına göre, İnönü, Menderes’le birlikte damadına dava açılmasını hala

unutmamıştı; her şeyi anladım, fakat damada karşı davayı niçin Menderes ile birlikte açtı, bunu affedemiyorum demiş.; C.Arcayürek, Yeni Demokrasi Yeni Arayışlar.., s.167’de İnönü’nün Bu adamın –Erim’in- adaylığını sildirmenin yolunu bulunuz, dediğini belirtiyor.

584

N.Erim, a.g.e., s.739-742, Senato Başkanı Suat Hayri Ürgüplü, Gürsel’in kendi vasıtasıyla İnönü’ye, dışişleri bakanı Selim Sarper’in yerine Erim’in atanmasını istediğini ancak bunu söylediği İnönü’nün müspet veya menfi bir cevap vermediğini, sadece Devlet Başkanı Feridun Cemal Erkin’i istediğini söylemişti dediğini aktarmaktadır.

Parti içerisinde başını Kasım Gülek’in başını çektiği harekete katılması yönündeki teklifleri önce reddetmesiyle memnun kalan ve yumuşama sinyalleri gösteren İnönü586, Erim’in Kasım Gülek, Avni Doğan, Turgut Göle’nin muhalefetine destek vermesiyle sert tutumuna dönmüştür. 21 Ekim 1962’de İstanbul İl Kongresinde muhaliflere yüklendiği konuşmasının şu cümleleri doğrudan Erim’i akla getiriyordu; …1954’ten sonraki iktidar

C.H.P’ni içinden bu tarzda çöktüreceğini zannetmekle hataların en büyüğünü işlemiştir. O yolda D.P.’ye hizmet arzedenler bütün siyasi hayatları boyunca üzerlerinden silinmiyecek bir şekil almışlar ve C.H.P.’lilerin nazarında birer oyuncu olarak damgalanmışlardır. İnönü,

sonraki Malatya ve Elazığ İl Kongrelerinde de benzer düşünceler dile getirmiştir587. Erim, eleştirilere arkadaşlarının da mutabakatıyla büyük gürültü koparan bir cevap vermiştir588. Neticede, Doğan ve Gülek ile birlikte bir yıl süreyle partiden uzaklaştırılırken Göle için ise çoğunluk oluşmamıştır.589

CHP’den uzaklaştırıldığı bu dönemde, AP’lilerden yeniden oldukça ciddi bir teklif almıştır. Ekim 1963’te AP ikinci Başkanı Faruk Sükan, Genel İdare Kurulundan Ertuğrul Akça ve Reşat Özarda’nın, AP’ye geçmesi durumunda lider yapacaklarına dair ısrarlarını cevapsız bırakmıştır590.

Erim’i İnönü ile yakınlaştıran, uzman olduğu Kıbrıs politikaları üzerindeki faaliyeti olmuştur. 1964’te İnönü kabinesinin Kıbrıs politikalarına destek verici açıklamaları, CHP içerisinde kendi lehine olumlu bir havanın doğmasına yol açmış ve sekiz yıl aradan sonra İnönü’den sıcak ilgi görmeye başlamıştır591. Başından beri, beni çağırmadan yanına gitmem dediği İnönü tarafından çağrılmış ve Kıbrıs’la ilgili görev teklifini de kabul etmiştir. Bundan sonra İnönü dengesini daha fazla dikkate alarak hareket ettiği görülmektedir. Gazetelerde, İnönü’nün çekilmesi halinde kendi başkanlığı altında AP-CHP koalisyonu kurulacağı senaryolarının seslendirilmesini, İnönü’yü kendisine karşı kışkırtmak isteyenlerin çabası olarak değerlendirmiş, bu husustaki kaygılarını bildirdiği İnönü’nün, kimse aramızı açamaz değerlendirmesiyle rahatlamıştır. Ekim 1964’teki Parti Kurultayında ikinci en yüksek oyu alarak Parti Meclisi’ne seçilmiş, İnönü’nün Kemal Satır aracılığıyla yaptığı Başbakan yardımcılığı teklifini ise reddetmiştir.. Aradaki buzlar bütünüyle erimiştir artık. Öyle ki

586 N.Erim, a.g.e., s.749,751.

587 S.Kili,...Cumhuriyet Halk Partisinde Gelişmeler, s.146-147. 588 N.Erim, a.g.e., s.752.

589 S.Kili, ,...Cumhuriyet Halk Partisinde Gelişmeler, s.147-149.

590 N.Erim, a.g.e., s.755, YTP’nin ileri gelenlerinden de yeni bir parti için teklif aldığını ilave edelim. 591 N.Erim, a.g.e., a.g.e., s.757-758.; C.Arcayürek, Yeni Demokrasi Yeni Arayışlar...., s.169.

İnönü, Metin Toker’in yeniden başlayan sataşmalarına üzülmemesi için telkinde bulunmaktan geri durmamıştır592.

1960’ların ortasında CHP’de gündemin temel maddesi haline gelen tartışmalarına, liderlik çekişmelerine alet edildiği gerekçesiyle doğrudan girmemekle birlikte, ortanın solu politikasını doğru bir tercih olarak görmüş ve Ecevit’in çıkışına sempatiyle yaklaşmış593, Ecevit’in genel sekreterliğini de desteklemiştir. Kurultaydan önce, gençlik ve dinamizm kazandıracağı düşüncesiyle genel sekreter yapılması yönünde inönü’ye görüş belirttiği gibi Kurultay sonrasında İnönü, Ecevit için erken bulduğu görevi kendisine teklif ettiğinde de kabul etmeyerek, kuvvetle Ecevit’i önerdiğini ifade etmektedir. Ecevit ile ilişkilerinin başlangıçta iyi olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim, Meclis Grup Başkan Vekilliğine gelmesi için Genel Sekreter olarak Ecevit ısrar etmiştir. Bu sıralarda gazetelerde Erim genel başkanlık yolunda ilerliyor şeklinde çıkan yazılardan, parti içerisinde başa güreşenlerin aleyhinde birleşmelerini sağlayacağı kaygısıyla rahatsızlık duymuştur594.

Feyzioğlu ekibinin ayrılmasının ardından parti içinde oluşmaya başlayan yeni gruplaşmada Erim, Ecevit yönetiminde rahatsızlık duyanlarla birlikte hareket etmiştir. Ecevit’in dışlayıcı bir tutum takındığı düşüncesindedir595. Gittikçe daha fazla açığa çıkan ayrışmada zamanla yönetim boyutuna596 bir düşünsel boyut da eklenmiştir. Sol’a açılımın aşırılaştırıldığı görüşündeki Erim, Ecevit’i toprak işgallerini haklı gösterir bir tutum sergilediği, lüzumsuz yere bazı zümrelere kuşku verecek politikalara yöneldiği noktasında

592 N.Erim, a.g.e., s. 761, 765-766, 794, 801, 805, Başbakan yardımcılığı yerine bir bakanlığı tercih edeceğini söyleyen Erim’e, Satır, İnönü’nün de devam eden müzakereler bittikten sonra şubat ayında Dışişlerine atamak niyetinde olduğunu, o vakte kadar meselelerin dışında kalmaması için başbabakan yardımcılığını teklif ettiği düşüncesine beklemeyi tercih ederim cevabını vermiştir. İnönü, benzer bir teklifi daha sonra yinelemesine rağmen beklemeyi uygun bulmuştur. (a.g.e., s.799)

593 Erim, Ecevit’in çıkışı ‘zuhuru’ bir çoklarının keyfini kaçırdı. Aslında CHP için ortanın solu en akıllıca bir

saha seçişidir. A.P. ile gericilik, din sömürücülüğü yarışına girmek memleketi felakete götürür. Öte yandan gençler bir yenilik ararken T.İşçi Partisi’ne kayıyorlar. C.H.P. ‘mission’nuna uygun bir davranışla ‘sola açılmalıydı’. Şimdi bunu yapmağa çalışıyoruz. (İ.Tütem, a.g.e., s.69-70)

Zaten Erim, bu tabiri 1962’de kullanmıştı. Yön dergisinde bir soru üzerine, Ferdin kazanç hırsının ekonomik

hayattaki değerine ve müteşebbisin rolünün önemine inanıyorum. Ama, sosyal adaletin sağlanması için gerekli tedbirlerin alınması lazım geldiğine de aynı şekilde inanıyorum. Yani ben ortanın solundayım, cevabını

vermişti.(“Nihat Erim İle Bir Konuşma”, Yön, Sayı:18, (18 Nisan 1962), s.7)

594N.Erim, a.g.e., s. 835, 839-840,843. Ecevit genel sekreterlik meselesiyle ilgili konuşurken Erim’den bahsetmemektedir. İnönü’nün kendi genel sekreterliğini erken bulmakta ve Kemal Satır’a görev vermeyi düşünmekteyken, kendisinin genel sekreterlik dışında bir görev kabul etmeyeceğini söylemesi üzerine görevin kendisine verildiğini belirtiyor. (S.Kili, ...Cumhuriyet Halk Partisinde Gelişmler, s.233.)

595 Ecevit’in yanı sıra İnönü’nün de ısrarıyla katıldığı ve en yüksek oyu alarak kazandığı grup başkan vekilliği seçimi ile ilgili (kendisi 75, diğer kazanan Kemal Satır 68 oy almıştı ) kullandığı Ecevit takımı arzu ettiğimiz gibi davranmadı, ifadesi farklılaşmayı işaret etmektedir. Birlikte hareket ettiği kişiler arasında Kemal Demir, Orhan Kabibay, Turgut Göle, Orhan Erkanlı, İlhami Sancar, Kemal Satır bulunmaktaydı. İnönü’nün partide