1-Hüccet Belgesi
Arapça bir kelime olan hüccet sözlükte, delil, senet, vesika
149anlamına gelir. Osmanlı
hukuk terminolojisinde ise hüccetin iki tanımı mevcuttur. Birincisi şahitlik, ikrar, yemin veya
yeminden nükûl gibi bir da‘vâyı ispat eden hukuki delilere, ikincisinde ise kadının hükmünü
ihtiva etmeyen, taraflardan birinin ikrarını ve diğerinin bu ikrarı tasdikini havi bulunan ve üst
tarafında bunu düzenleyen kadının mühür ve imzasını taşıyan yazılı belgelere
150hüccet
denirdi. Bizim için önemli olan ikinci tanımıdır, çünkü şer‘iye sicillerindeki belgelerde ikinci
tanımı kullanılmıştır.
Hüccetler iki nüsha olup, birisi ilgililere verilmekte, diğeri de şer‘iye siciline
kaydedilmektedir. Aslında hüccet bugünkü noterden alınan belgeleri andırmaktadır. Hüccetler
genellikle ta‘lîk yazı ile yazılırdı.
151Tanzimat’tan sonraki Osmanlı mevzuatında hüccet tabiri
yerine senet mefhumu da kullanılmaya başlanmıştır.
152
145 Fahrettin Atar, “Fetva”, DİA, C.12, İstanbul 1995, s.486.
146 Cemal Fedayi, “Osmanlı’da Şeyhülislamlık Kurumu”, Osmanlı, Yeni Türkiye Yayınları, C.6, Ankara 1999, s.447. 147 Fedayi, “Şeyhülislamlık Kurumu”, s.448.
148 KŞS 13 / 254-3.
149 Devellioglu, Lûgat, s.388.
150 Akgündüz, Şer‘iye Sicilleri, C.I, s.21. 151 Pakalın, Terimler, C.I, s.865. 152 Akgündüz, Şer‘iye Sicilleri, C.I, s.21.
25
Hüccetler genellikle ya mahkemenin bulunduğu şehir ismi “mahrûse”, “mahmiye”,
“medîne”
153gibi şehir adları, ya da keşif ve muayene hüccetlerinde olduğu gibi “Zikri âtî
154hususu mahallinde muayene ve tahrir için” ya da “Husus-ı ati’l-beyanın mahallinde keşf ve
tahriri iltimas olunmağın”
155veya “Budur ki”, “Oldur ki”, “Sebeb-i tahrir-i kitâb oldur ki”,
“Sebeb-i tahrir-i hurûf”gibi giriş cümleleri ile başlamaktadır.
156Kadı tarafından ele alınan hüccetlerin konusunu her türlü kazaî vakalar oluşturur.
Hüccetlerin başlıca içeriği köle ve câriye azâdı
157, evlenme, karşılıklı rızâ ile boşanma
158,
nikâhın feshi, nafaka
159, miras, terbiye velâyeti, rehin, rehini kaldırma, borçla ilgili ihtilaflı
konular, alım-satım mukaveleleri, icâre, vesâyet, vekâlet, emanet, sulh, gasp gibi konulardan
oluşmaktadır.
2-İlâm Belgesi
Kadıların baktığı da‘vâlarda her iki tarafı da dinledikten sonra, tarafların ifadelerini,
delilleri ve da‘vânın nasıl ve neye dayandırılarak sonuçlandırıldığını ifade eden belgeler
160olan ilâmlar, günümüzdeki mahkeme kararlarına benzer. Sözlükte bildirmek, bildirilmek
161manasında gelir. Hüccetlerden ayıran farkı, sonlarında kadının hükmünün, mührü ve
imzasının yer almasıdır.
Her İlâm belgesi, da‘vâcının iddiasını, dayandığı delilleri, da‘vâlının cevabını ve def‘i
söz konusu ise def‘inin sebeplerini, son kısımda verilen kararın gerekçelerini ve nasıl karar
verildiğine dair kayıtları ihtiva eder. Bu belgeyi diğerlerinden ayıran en önemli özellik
kadının kararını ihtiva etmesidir.
162Konularına göre ilâmlara baktığımızda; borç ikrarı ile ilgili ilâmlar, alacağın ispatına
ilişki ilâmlar, karşı tarafa yemin teklifini ihtiva eden ilâmlar, kefalet, havale ve istihkak
ilâmları; muhayyerlik hakkına dair ilâmlar, hürriyetin ispatı ile ilgili ilâmlar, tazminatlara dair
ilâmlar, icare ilâmları; vakıf ilâmları, evlenme ve boşanmaya dair ilâmlar, tazir cezası
ilâmları, iffete iftira, içki içme ve zina cezası ile ilgili ilâmlar, su-i hal ilâmları, bina keşif
153 KŞS 13 / 6-1.
154 KŞS 13 / 5-4. 155 KŞS 13 / 45-1
156 Mehmet Ali Güven, 33 Numaralı Konya Şer‘iye Sicili (Değerlendirme ve Transkripsiyon), SOSBE (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Konya 2006, s.8.
157 KŞS 13 / 57-3. 158 KŞS 13 / 52-3. 159 KŞS 13 / 88-3.
160 Kütükoğlu, Belgelerinin Dili, s.345. 161 Devellioglu, Lûgat, s. 426.
26
ilâmları, maktulün keşfi ilâmları, diyet ilâmları, kısas ilâmları, Müslüman olma veya dinden
çıkmaya dair ilâmlar, sulh ilâmları, Ramazan ayının tespitine ilişkin ilâmlar, hırsızlık suçu ve
cezası ile ilgili ilâmlar
163gibi çeşitlere ayrılır.
3-Mürâsele Belgesi
Şer‘iye sicillerinde yer alan ve kadının kendisine denk veya daha aşağı rütbedeki şahıs
yahut makamlara hitaben kaleme aldığı yazılı belgelere denir.
164Sözlükte, haberleşme,
mektuplaşma, kadı mektubu anlamına gelir.
165Merkezden gelen fermân veya buyruldunun üzerine kadı tarafından resmi bir yazı
yazılarak istenilen görevin yerine getirilebilmesi için o yerin voyvoda ve kethüdasına
gönderilmesi ya da bir kadının ta‘yîn edildiği kadılık görevini herhangi bir nâibe
devredebilmesi hakkında da yazılırdı.
İncelediğimiz sicilde iki adet mürâsele belgesi geçmektedir. Birinci mürâsele Konya
Kazâsı’na fahrü’l-müderrisîn Mevlânâ Hüseyin Efendi’nin, 1087 senesi Zî’l-ka‘desi
gurresinden itibaren nâ’ib olarak atınması ile ilgili iken
166; diğer mürâsele ise Konya
Kazâsı’na kassâm ta‘yîni hakkında yazılmıştır.
167163 Akgündüz, Şer‘iye Sicilleri, C.I, s.32. 164 Akgündüz, Şer‘iye Sicilleri, C.I, s.38.
165 Mehmet Zeki Pakalın, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, C.II, MEB Yay., İstanbul 2004, s.348. 166 KŞS 13 / 5-2
27 İkinci Bölüm
İktisadî Hayata Dair Belgeler
I-Mülk Satışları