İnsanın kişiliğini maddi ve manevi olmak üzere iki unsur oluşturur. Maddi varlığını
fiziği, manevi varlığını ise şerefi oluşturur. Şeref kısmında ise en önemli öge namusdur.
386Kısacası namus insanın şeref ve haysiyetidir. Bu konu çok hassas bir durum olduğundan,
herkes için namus ve ırz korunması gereken en önemli olgu olarak toplumdaki yerini almıştır.
İnceledğimiz belgelerde o dönem toplumunda yaşayan insanlarında bu konuda hassas
olduğunu fuhuş ya da fi’l-i şen’î suçunu işleyenleri affetmediklerini saptamaktayız.
383 KŞS 13 / 83-3.
384 KŞS 13 / 27-2. 385 KŞS 13 / 84-2.
67
İnsan şerifine, haysiyetine, genel ahlaka ve toplumun umumi yapısının karşı işlenen
önemli suçların başında hiç şüphesiz fuhuş ya da fi’l-i şen’î gelmektedir. Irza vuku bulan
tasallut hakkında kullanılan bir tabir olan fi’l-i şen’î
387kavramı, kadınlarla ilgili olarak
kullanıldığında tecavüz edilmeye ya da tecavüz etmeye teşebbüse işaret ederken, erkeklerle
ilgili kullanıldığında livata anlamına
388gelmektedir. Fuhuş ise, tam ehliyetli bir erkekle cinsi
münasebete elverişli bir kadının, evlilik şüphesi veya mülkiyet bağı bulunmadan, kendi
rızâlarıyla cinsi münasebette bulunmalarıdır.
389Fuhuşda yasak ilişki ve bu yasak ilişkiyi
isteyerek yapma var iken fi’l-i şen’îde yasak ilişki istemeden, başkasının zorlamasıyla
yapılmaktadır.
Gerek fi’l-i şen’î gerekse fuhuş olaylarında şer‘îye sicillerine bakıldığında pek çok olay
ile karşılaşılabilir. Örneğin Sahrâ Nâhiyesi’nde İlmek nâm karye sâkinelerinden Hâlime’yi,
sana kurbân eti vireyim deyüp menziline alan Musa’nın kendi uçkurunu ve Hâlime’nin
uçkurunu çözüp ihânet kasdıyla cebr
390eylediğini görmekteyiz.
Fi’l-i şen’î olaylarının en büyük mağduru olan kadınların bizzat mahkemeye gelerek,
kendilerine fi’l-i şen’î kastı ile yaklaşanları da‘vâ ettiklerine şahit olmaktayız. Meselâ
Çiftenerdübân Mahallesi sâkinelerinden ‘Âyşe, Arslantaş kurbunda sekrân olduğu hâlde
kendisine mülâkî olup fi’l-i şen’î kastı ile yedine yapışup seni katl iderin deyu alup gidmeye
çalışan Safer nâm zimmîyi mahkemeye gelerek da‘vâ etmiştir.
391Benzer bir örnekte de:
Sadırlar Mahallesi sâkinelerinden Fâti, menziline gelip sokak kapısı içerisine girip hilâf-ı şer‘
kelimât ve fi‘l-i şenî‘ kasd eden Seyyid İbrahîm ve sekrâne bir nefer refikini, hakkını aramak
için
392da‘vâ etmiştir.
Fi’l-i şen’î olaylarında hakkında da‘vâ açılan kişilerin işledikleri suçu inkâr ettiklerinde
durumun şahitler tarafından ispatlandığı da olmuştur. Husûs-ı âtiyyü’l-beyâna mübâşir ta‘yîn
olunan Ca‘fer Ağa mahmiye-i Konya sâkinlerinden Nikola’nın kendüye nâ-mahrem olan
merkûme ‘Âyşe’nin havlusu içünde olan odasına dâhil olup mücâleset ettiğini söyleyerek
da‘vâ ettiğinde, Nikola ve ‘Âyşe bu durumu inkâr etmiş, bunun üzerine Ca‘fer Ağa’nın şahit
gösterdiği kişililerin, Nikola’yı ‘Âyşe’nin odası dâhilinde ikisini mücâleset üzere gördük
demesi üzerine olay ispatlamıştır.
387 Pakalın, Terimler, C.I, s. 629. 388 Güven, Konya Sicili, s. 43.
389 Cin-Akgündüz, Hukuk Tarihi, C. I, s. 265. 390 KŞS 13 / 75-4.
391 KŞS 13 / 58-3. 392 KŞS 13 / 172-1.
68
Fi’l-i şen’î da‘vâları gibi çok fazla olmasa da mahkemeye intikal eden fuhuş ve livata
olaylarıda olmuştur. Mahalle ahalisi, ‘Aynî ve Şehbâz nâm hatunlar dâ‘imâ levendât tâ’ifesi
ile şirret üzere olup fuhuş ettiklerini ve subaşısı iken Kırk Kavak nâm mevzi‘de tarîk-i ‘âmm
üzerinde mecrûhen maktûl bulunan Velî Beg’in her gece odasında yatup kalktıklarını bildirip
da‘vâ ettiklerinde, ‘Aynî ve Şehbâz, mesken ve mekânları olmadığından levendât ve
subaşıları odalarında gece ve gündüz yatıp kalktıklarını
393ve bu fesâdı işlediklerini kabul
etmişlerdir.
Fi’l-i şen’î da‘vâları ile bağlantılı olarak sicilde, İftira, kapıya katran sürmek, ev basma
ve sû-i hâl tespiti gibi da‘vâlarda karşımıza çıkmaktadır.
1-İftirâ Da‘vâları
Şer‘iye sicillerinde fazla olmasa da kazf (nitelikli hakaret) olarak geçen da‘vâlarda yer
almıştır. Kazf iffetli bir insana açıkça zina isnâdıyla suçlamadır.
394İncelediğimiz belgelerde
kişilerin, genellikle mahkemede sucunu hafifletmek veya da‘vâdan kurtulmak için iftira
attığını müşahede etmekteyiz. Turgud Kazâsı’na tâbi‘ Gözlüoğlu karye sâkinelerinden
Cemile’nin menziline mezbûr Hasan, vâlidesi ve karındaşları yoğiken fi‘l-i şenî‘ kasdıyla
hücûm etmiş ve bıçağla fercasinden Cemile’yi darb etmiştir. Bunun üzerine Cemile, mezbûr
Hasan’ı da‘vâ ettiğinde, mahkemede Hasan, Cemile zimmetinde karz-ı şer‘î vecih ile beş
guruşu olup taleb eylediğinde mezbûre Cemile’nin meblağ-ı merkûmu edâya iktidârım yoktur
deyu beni zinâya davet etti, bende Cemile’ye zinâ eyledim deyû iddia ederek bıçakla darbı
inkâr etmiştir. Daha sonra Cemile’nin borcu kabul ettiğini ama zina teklifi yaptığını kabul
etmediğini bunun üzerine mahkemenin cerâhatın mezbûr Hasan’dan sâdır olduğuna şahit
istediğinde, gösterilen şahitler, mezbûr Hasan bizim huzurumuzda Cemile’ye feracaden
bıçağla darb ve mecrûh eyledim deyû ikrâr eyledi diyerek Cemile’nin iftiraya uğradığını
ortaya çıkarmıştır.
395Farklı bir örnekte de: Durakfakîh Mahallesi sâkinlerinden İbrahîm’in fecir vaktinde
meziline girip kama ve balta ile kendini darp eden Şâhin ve Mustafâ’yı da‘vâ ettiğinde, Şâhin
ve Mustafâ’nın kendilerini kurtarmak için İbrahîm zevcesi ‘Âyşe hatun kapıları açıp ve
bizimle müsâferet etmek için bizi da‘vet etti diye iftira atıklarına şahit olmaktayız.
396393 KŞS 13 / 141-1.
394 Avcı, Suçlar ve Cezâlar, s. 211 395 KŞS 13 / 179-1.
69
2-Kapıya Katran ve Necis Sürme
Kayıtsız kalınmaması gereken suçlardan biri olan gayrimeşru cinsel yakınlaşma yani
zina, suç olmasının yanında toplum düzenini de derinden sarsan bir hastalıktır. Kapıya katran
sürme eylemi de zina imâsı ve iddiası için sıklıkla kullanılan bir yöntem olmuştur.
397Ancak
bu yöntem büyük ölçüde, namuslu insanlara iftira atmak ve onları karalamak için de
kullanılmıştır. Misâl Sahrâ Nâhiyesi’nde İlmek nâm karye sâkinelerinden Râzıye, mahkemeye
gelerek kızı Halîme’ye sana kurbân eti vireyim deyu menzilini alup gidüp cebren zinâ kasd
eyleyen es-Seyyid Mûsâ’yı ve Mûsâ’nın elinden feryâd edip kurtulmasına rağmen kapılarına
katran süren Seyyid Mûsâ’nın karındaşı Seyyid ‘Alî’yi da‘vâ etmiştir.
398Dinkeş Mahallesi
sâkinlerinden Âyşe’ninde bir gece zokak kapusuna katran sürülmelesi nedeniyle mahalleli
tarafından da‘vâ edilerek katran sürülmesinin sebebi öğrenilmeye çalışılmıştır.
399Bazı belgelerde zina imâsı için katran yerine kapıya necaset sürülmeside karşımıza
çıkmaktadır. Örneğin: Sarıya‘kûb Mahallesi sâkinlerinden Süleymân, zokak kapusuna ba‘zı
erbâb-ı garazın necîs sürmüsi üzerine mahkemeye başvurmuştur.
4003-Ev Basma
İnsanlık tarihi boyunca, bir şiddet biçimi olan ırza geçme, yani fi‘l-i şenî‘; insanın hem
fiziksel, hem de ruhsal bütünlüğüne karşı işlenen bir suç olmasına rağmen bu suçu işlemek
için kişilerin ev basmaktan dahi kaçınmadıklarını görmekteyiz. Meselâ Kerimdede Mahallesi
sâkinelerinden İsmîhân nâm bikr-i bâliğa, menzilinde vâlidesi ve karındaşı yoğiken tulû‘-ı
şems vaktinde mezbûr Mehmed, menzeline dahl olup kendisine yapışup hıyânet kasdıyla cebr
etmişdir.
401Durakfakîh Mahallesi sâkinlerinden İbrahîm’de, balta ve bir kaliçe ile üzerine
hücum edip, zevcesi ‘Âyşe’ye hıyânet kasdıyla menziline dahl olan Şâhin ve Mustafâ’yı da‘vâ
etmiştir.
402Bazı belgelerde ev basmanın fi‘l-i şenî‘ kasdıyla değilde ailevi anlaşmazlıklardan veya
herhangi bir sebepten ötürü olduğu ortaya çıkmaktadır. Örneğin
Sadırlar Mahallesi
sâkinlerinden Murtazâ, damadı olan Ca‘fer’i, târîh-i kitâb gicesi ba‘de’l-‘ışâ âlât-ı harbden
yedinde bir şiş ile menzilini basıp, zevcimi bana teslîm idin ve illâ sizin birinizi katl iderin
397 Cemal Çetin, “Anadolu’da Kapıya Katran Sürme Vak’aları: Konya Şer’iye Sicilleri Işığında Hukukî, Kültürel ve Toplumsal Boyutları (1645-1750)”, Turkish Studies, S.9/1, Kış 2014, s.135.
398 KŞS 13 / 71-1. 399 KŞS 13 / 103-1. 400 KŞS 13 / 14-3. 401 KŞS 13 / 65-1. 402 KŞS 13 / 156-2.
70
deyu hücûm etmesi üzerine da‘vâ etmiştir.
403Farklı bir örnekte de: Ortada bir sebeb yok iken
Hasan, târîh-i kitâb gicesi sekrâne bir şekilde Eflâtûn Mahallesi sâkinlerinden ‘Ömer’in
menzilini basıp menzilini ateş ile ihrâk ideyim
404şeklinde tehdit ettiğini bu durum üzerine
‘Ömer’in, Hasan’nı da‘vâ ettiğine şahit olmaktayız.
4-Sû-i Hâl Tespiti
Osmanlı toplumunda sosyal kontrol veya kefalet sistemi gereği, mahalleli, mahallede
cereyan eden suçları ve yapan kişileri mahkemeye bildirmekle görevliydi.
405Eğer bu şekilde
davranılmazsa, ya bireysel ya da cemaatle suçlu duruma düşebilirlerdi. Bundan dolayı
mahalleli, mahallede ikamet eden insanları çok iyi bilmek ve tanımak zorunda idi. Nitekim
fi‘l-i şenî‘ da‘vâlarında mahkeme, sû-i hâl soruşturması yaparken, mahallelinin bu özelliğini
göz önünde bulundurarak onların verdikleri istihbarları doğru olarak kabul etmiştir. Aklân
Mahallesi sâkinelerinden Fâtıma, ihânet kasdıyla menziline dâhil olan Halîl’i da‘vâ edip,
Halîl’in durumu inkâr etmesi üzerine keyfiyet-i ahvâlini mahallesi ahâlisinden su’âl ve tahrîr
olunmasını istemişdir. Mahallesi ahaliside Fâtıma’nın, kendi hâlinde ehl-i ‘ırz müstakîme
kimesnedir bu âna gelince nâ-mahrem ile mu‘âmele itmemişdir deyu hüsn-i hâlini haber
vererek Fâtıma’nın adını temize çıkarmışlardır.
406Mahallelinin bu özelliğini fi‘l-i şenî‘ iftirasına uğramış, kapısına katran veya necis
sürülmüş kişilerde kendilerini temize çıkarmak için kullanmıştır. Meselâ bir belgede:
Mezbûre Sâliha’nın, zevci aharda olup kendi hâlinde menzilimde yatarken yanına hıyânet
kasdıyla gelen Şa‘bân’ı da‘vâ ettiğinde, mezbûr Şa‘bân karye-i merkûmede vâki‘ kapudan
hayvanatla giderken mezbûre Sâliha bana mülâkî olup bu gice benim menzilime gel dimekle
ben dahî varıp gice ile menzile dâhil oldum deyû ikrâr ve i‘tirâf ittiğinde, mezbûre Sâliha’nın,
Şa‘bân’ı dâvet itmedim deyû inkâr idüp ahvâlinin karye-i merkûme ve mahalle ahâlisinden
su’âl olunmasını istediğini görmekteyiz. Belgenin devamında; karye-i merkûme ahalisinin
Sâliha hakkında kendi hâlinde müstakîm ehl-i ‘ırz kimesnedir deyû hüsn-i hâlini haber
vermeleri ile Sâliha’nın temize çıktığı görülmüştür.
407Başka bir belgede de: Sarıya‘kûb
Mahallesi sâkinlerinden Süleymân, kapısına ba‘zı erbâb-ı garazın necîs sürmesi üzerine
kendisinin ve zevcesi Kerîme’nin keyfiyet-i ahvâlini mahalle-i merkûme ahâlisinden
sordurup, kendi hâlinde sâlih ve müstakîm kimesnelerdir bu âna gelince nâ-mahrem ile
403 KŞS 13 / 46-1.
404 KŞS 13 / 77-2.
405 Çetin, “Kapıya Katran Sürme Vak’aları”, s.135. 406 KŞS 13 / 89-1.
71