• Sonuç bulunamadı

1-Tarihî Gelişimi

Mahkemelerde yapılan her türlü işlemlerin suretlerinin yer aldığı şer‘iye sicilleri İslam

hukuk tarihinde çok erken dönemlerden itibaren tutulmaya başlanmıştır. Hz. Muhammed

döneminde hukukî ve ticarî akitler, herhangi bir anlaşmazlık durumunda mahkemeye

sunulmak üzere sahabeler tarafında kayıt altına almıştır.

8

Bu durum sicil tutama geleneğinin

temelini oluşturmuştur.

Tarihte ilk kadı sicilinin Emeviler döneminde Mısır’da tutulduğu bilinmektedir. Hz.

Muaviye’nin Mısır kadısı Süleym bin Itır daha önce hükme bağlamış olduğu bir miras

da‘vâsının tarafların sonradan inkâr etmesi üzerine, olayı tekrar hükme bağlayıp, ispatını

kolaylaştırmak için

9

bir sicile kaydetmiştir. Emeviler’den sonra bu uygumla Abbasiler

zamanında Yahya bin Ekrem’in kadılığında da devam etmiştir. Daha sonraki dönemlerde ise

her hâkimin kendi bölgesinde “Divanü’l-kâdi” denilen birer arşiv oluşturduğu görülür. Bu

arşivlerde sicil defterleri, da‘vâ dosyaları bulunurdu. Bunlara “Harita” veya “Kımter”

10

denilirdi.

Türk-İslam devletlerinde ve bunlara müteakiben Selçuklu Devleti’nde, sınırları

içerisinde bulunan merkezlere şer’î hükümleri uygulamak üzere kadılar gönderilmiştir.

Kadılar merkezlerde yaptıkları bütün işleri ve merkezden gelen yazılı emir ve belgeleri kayda

geçirmişlerdir.

11

Selçuklu Devleti’nin bir devamı niteliğinde olan Osmanlı Devleti’de, kurulduğu ilk

andan itibaren kazalara kadılar atamış ve bu kadılar baktıkları da‘vâlara ait belgeleri şer‘iye

6 İ.Hakkı Uzunçarsılı, Osmanlı Devleti’nin İlmiye Teşkilatı, TTK Yay., Ankara 1988, s. 109. 7 Gedikli, “Şer‘iye Sicilleri”, s.188.

8 Said Öztürk, Askeri Kassama Ait On yedinci Asır İstanbul Tereke Defterleri, OSAV Yay., İstanbul 1995, s.19.

9 Mehmet Akif Aydın, “Osmanlı Hukuku”, Osmanlı Devleti Tarihi, C. II, Feza Gazetecilik Yayıncılık, İstanbul 1999, s.418. 10 Öztürk, Tereke, s.19.

3

sicillerine kayıt etmiştir. Osmanlı Devleti’nin her yönüyle kurumsallaştığı Fatih Devrinde

şer‘iye sicillerinin düzenli olarak tutulmaya başlandığını söyleyebiliriz. Zira bilinen ilk şer‘iye

sicili XV. yüzyıla aittir. Bu da 1455 tarihli Bursa’ya ait kadı sicilidir.

12

Osmanlı Devleti’nde devletin kuruluşundan itibaren kadılık müessesesinin var

olmasına rağmen bu gün elimize ancak XV. ile XX. yüzyıllar arasına ait

13

Şer‘iye sicilleri

ulaşabilmiştir. Bunun sebebi Fatih Devrinde düzenli tutulmaya başlayan ve Kânûnî devrinden

itibaren sistemli bir şekilde korunma altına

14

alınan sicillere daha önceki dönemlerde

yeterince önem verilmemesi olabilir.

Türk kültür ve tarihi açısından zamanımıza kadar gelen ve bir hayli önem arz eden bu

tarih hazineleri hakkında, Cumhuriyetin ilk yıllarından beri, gerekli ilmî araştırmaların ve

tasniflerin yapılması gerektiği husûsu, bütün Türk ilim adamları tarafından ısrarla

belirtildiğini görmekteyiz.

2-Önemi

İnsanların birbirleriyle her türlü münasebetlerini ortaya koyan en önemli kaynaklardan

olan şer‘iye sicilleri, dört yüz yetmiş iki yıllık Türk tarihinin, iktisadî, siyasî, sosyal ve hukukî

yapılarını yakından

15

ilgilendirmektedir.

Bir nevi ait olduğu bölgenin bilgi bankası

16

olan siciller, mukavele, senet, vakfiye

kayıtları, nafaka, vekâlet, vesâyet, miras da‘vâları, tereke ve taksim kayıtları, ıtk-nâme, nikâh

kayıtları ile talâk da‘vâları, günlük narh kayıtları

17

gibi ilgili yerleşim birimlerine ait birçok

konuda belge içermektedirler.

Öyleki, genel tarihçiler sicillere müracaat etmeden, özellikle

mahallî olayları ayrıntılarıyla ortaya koyamazlar. Çünkü tarihî şahsiyetlerin, önemli tarihî

olayların, mahallî yer adlarının ve önemli tarihî müesseselerin bütün ayrıntılarıyla tespitinde

siciller önemli bir yer tutar.

18

Siciller, bizlerin halkın gündelik hayatını; örf, adet, gelenek ve göreneklerini; yiyecek,

içecek, giyecek, emlâk ve hayvan fiyatlarını; halkın devlet merkezi ve devletin taşradaki

görevlileri ile olan ilişkilerini; halkın devlete karşı olan yükümlülüklerini ve ödedikleri

12 Akgündüz, Şer‘iye Sicilleri, C.I, s. 11. 13 Uzunçarşılı, “Şer‘i Mahkeme Sicilleri”, s.366

14 Fatih Küçük, 14 Numaralı Konya Şer‘iye Sicili (1080-1081 / 1669-1670), SOSBE (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Konya 2013, s.1.

15 Akgündüz, Şer‘iye Sicilleri, C.I, s. 11. 16 Uzunçarşılı, “Şer‘i Mahkeme Sicilleri”, s.366.

17 Nuri Köstüklü, 1820-1836 Yıllarında Hamid Sancağı ve Türkiye (182 numaralı Isparta Ser’iye Siciline göre), S.Ü. Yay., Konya 1993, s. 8.

4

vergileri,

19

kısaca halkın hayat tarzı ve yaşayışı hakkında her türlü bilgiyi bulmamazı katkı

sağlarlar. Ayrıca şeyhülislamlar, kazaskerler ve sadrazamlar gibi büyük devlet adamlarının

hayat hikâyelerini bütün ayrıntıları ile ortaya çıkarabilmek için de sicillere müracaat etmek

gerekir. Zira sicillerde kimin nereye ta‘yîn edildiği, hangi tarihte, hangi vasıfla, nasıl bir

devlet hizmeti ifa ettiği mutlaka kaydedilmektedir.

20

Şer‘-i şerîf denilen İslâm hukukunun ne dereceye kadar uyguladığını, padişahların

yasamaya ne kadar müdahale ettiğini ve ulü’l-emr denilen devlet yetkililerinin yasama

yetkilerinin sınırlarını

21

bütün açıklığıyla ortaya çıkarmada da şer‘iye sicilleri, bizlere

yardımcı olmaktadır.

Kaza, sancak ve eyalet taksimatı, beyler beyiliği, sancakbeyliği, kethüdalık ve

voyvodalık gibi idarî; kadılık, nâiblik, muhzırlık, mübaşirlik, bostancı başılık, çavuşluk ve

subaşılık gibi adlî müesseselerin hem idarî yapısını, hem de ifa ettikleri fonksiyonlarında

Şer’iyle sicillerindeki kayıtlardan öğrenmekteyiz.

22

Her şer‘iye sicilinin, bulunduğu yerin iktisadî hayatına dair birinci elden tarih vesika

23

olduğunu görmekteyiz. Zira Anadolu insanının hayat ve geçim tarzı, ithalat ve ihracat malları,

yetiştirdiği tarım ürünleri, imal ettiği sanayi mamulleri, meşgul oldukları zanaat ve meslek

çeşitleri, toplanan vergiler, câri para cins ve değerleri, para, enflasyon

24

ve paranın değerinin

düşmesiyle alakalı hususları şer῾iye sicillerinden öğrenmekteyiz. Ayrıca askeri hareketlerin

ayrıntılarını öğrenmek, ordu teşkilatını ve durumunu göstermek bakımından, vakanüvislerde

25

ve diğer kaynaklarda rastlanmayan birçok ayrıntıyıda şer‘iye sicillerinden öğrenmekteyiz.

Göreleceği üzere şer’iye sicilleri, genel tarih, hukukî ve idarî tarih, sosyal ve iktisadî

tarih ve askerî tarih açısından birçok öneme sahiptir.