• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM II. KAVRAMSAL ÇERÇEVE

2.1. Grafik Tasarım

2.1.2. Grafik Tasarımın Tarihçesi

Görsel iletişimin başlangıcı, mağara duvarlarına çizilen resim ve işaretlerdir (Yeraltı, 2005). Bu ilk yazılı ifadelerde resim ve yazı iç içe mısır hiyeroglifleri gibi yer almış, zamanla resimsel özelliklerin soyutlaşması ve sembollere dönüşmesiyle yazı özgün yapısına ulaşmıştır. Bunun sonucunda bir görsel ifade aracı olarak resim ve sözel ifadenin sembolik işaretlerle kâğıda aktarılması olarak yazı iki ayrı iletişim unsuru olmuştur (Bektaş, 1992, s.12). Grafik tasarım, işte bu iki iletişim unsuru olan yazı ve resmi birbirini tamamlayan bir biçimde aynı ortamda kullanarak, yeni bir iletişim türü oluşturmuştur. Tarih boyunca, yazı ustaları ve sanatçılardan basımcılara kadar sayısız insan grafik tasarımın oluşumuna katkıda bulunmuştur (Yeraltı, 2005).

Bu anlamda grafik sanatların tarihini insanların ilk haberleşme araçlarına kadar götürmek mümkündür (Tepecik, 2002, s.17). Sanat tarihi ve arkeoloji bilimi, duvar resimlerini bir sanat eseri olmaktan öte bir iletişim aracı olarak ele almaktadır. Bu çalışmaları grafik sanatların ilk ürünleri olarak sayabiliriz. Mağaraya çizilmiş duvar resimlerini yalınlaştırarak kullanan insan, bu biçimsel üslubuyla bugünün amblem ve simge tasarımına çok büyük katkıda bulunmuştur (Becer, 1999, s.84). Çoğaltım işinin grafik tasarımın atası olduğunu düşünürsek, Anadolu ve Mezopotamya bölgesindeki küçük mühür silindirler ve çivi yazısıyla hazırlanmış küçük zarflar grafik çoğaltımların üç boyutlu şekli olmuştur. Asıl grafik sanatlar, yazının icadı ile başlamıştır (Tepecik, 2002, s.18). Yazının bulunuşuyla

Sümer toplumunda bilgi patlaması olmuş; sözleşmeler, bilimsel ve edebi yapıtlar kil tabletler üzerine yazılmaya başlanmıştır. Kütüphaneler kurulmuştur (Becer, 1999, s.86).

15. ve 16. yüzyıllarda geliştirilen oyma baskı tekniğiyle yapılmış ürünler, bilinen ilk grafik tasarım örnekleri olmuştur. 18. yüzyıl sonunda gelişen taşbaskı tekniği ise grafik işlerine yeni bir boyut katmıştır. Bugün bildiğimiz anlamdaki grafik tasarımın doğuşu 19. yüzyıl sonlarına rastlamaktadır (Temel Britannica, 1992, s.221). Baskı tekniklerinden başka, fotoğrafın bulunuşu da grafik tasarımın gelişmesinde etkili olmuştur (Teker, 2002, s.91). Grafik modern biçimine ancak 19. yüzyılda ulaşmıştır (Yeraltı, 2005).

Grafik tasarım, radyo ve sinemanın gelişmeye başladığı Birinci Dünya Savaşı yıllarında kitle iletişim aracı olarak önemli bir role sahip olmuştur. Hükümetler halk desteğini ve savaşa katılımı sağlamak amacıyla kahramanlık konularını işleyen savaş afişlerini grafik tasarımcılara yaptırmışlardır (Temel Britannica, 1992, s.223).

Güzel Sanatlar ve grafik tasarım tarihi, görsel kültürün egemen gruplarının fikir ve inançlarına meydan okumak ya da karşı gelmek için kullanıldığı örneklerle doludur. Fransa, Sovyetler Birliği ve Amerika’nın devrimsel dönemlerine ait birçok çalışma, toplumsal düzeni değiştirmeye yönelik amaçlanmıştır (İz-Bölükoğlu, 2004a).

Fotoğrafı grafik tasarımla buluşturan tasarımcı Herbert Matter, birden fazla negatifi üst üste basarak ve fotomontajla ilginç afiş tasarımları gerçekleştirmiştir. 1930’larda tasarladığı turistik afişlerinde aşırı boyut farklılıklarından yararlanması afişlerine dinamizm getirmiştir (Bektaş, 1992, s.94).

Resim 1. Herbert Matter, Afiş (1934) (Bakar-Fındıkcı, 2009, S.41)

Art Deco ve Modernizmi grafik tasarımlarına uygulayan Paul Colin sayısız afişlere imzasını atarak en verimli grafik tasarımcılardan biri olmuştur. II. Dünya Savaşı’nda pek çok afiş üretmiş, ürettiği afişler 1970’lere kadar Paris sokaklarını süslemiştir. Yirminci yüzyılda Kübizm ve diğer modern sanatlar grafik tasarımı etkileyerek 1920’lerden 1930’lara kadar süregelen ekonomik bunalımları ifade etmede etkin rol oynamıştır. 1950’lerde, İsviçre’de ‘‘İsviçre Tasarımı’’ veya ‘‘Uluslararası Tipografik Stil’’ olarak adlandırılan yeni bir tasarım stili ortaya çıkmıştır. Bu akım grafik tasarıma yaklaşımıyla, net ve tarafsız mesaj iletmesiyle 20. yüzyılda uzunca bir süre kabul görmüştür. Bu anlayışa göre tasarımcı çeşitli kesimlere bilgi aktaran bir araç konumuna dönüşmüştür (Bakar-Fındıkcı, 2009). 1950’ler Amerikan illüstrasyonunun en popüler olduğu dönemlerdir. 50’lerden sonra bazı New Yorklu tasarımcılar illüstrasyona daha kavramsal bir bakış açısı kazandırmışlardır (Becer, 1999, s.108). 1950’lerden 1960’lara kadar devam eden zaman içinde görsel oyunlarla yapılan düzenlemeler bazı tasarımcıların figüratif tipografiye yönelmelerini sağlamıştır. Bu eğilimle, bazen harfleri nesnel biçime dönüştürürken bazen de nesnel biçimleri harflere dönüştürmüşlerdir (Bektaş, 1992, s.151).

1960’lardan sonra ABD’de ortaya çıkan Hippi felsefesi ve kültürü, tasarım üsluplarını da etkilemiştir (Becer, 1999, s.63). 1960’larda üretilen afişler sokaklardan çok evlerin duvarını süslemiştir. Bu afişlerde sosyal olaylar konusunda görüşler yer almıştır (Bektaş, 1992, s.195). Bazı tasarımcılarsa 30’lu ve 40’lı yılların tasarım stillerini tekrar gündeme getirerek düz çizgileri kıvrımlı halde kullanmaya başlamışlardır. İri ve süslü yazılar bu dönemde ön plana çıkmaya başlamıştır.

1960’lardan 1980’lere kadar uzanan dönemde Batı Almanya’da, fonografik imgeler kolaj ve montaj teknikleri kullanılarak bir tasarım dili oluşturulmuştur (Becer, 1999, s.63,109). Bu dönemde tasarımcılar konuya farklı bir açıdan bakarak ve farklı unsurları biraraya getirerek izleyicinin dikkatini çekmeye çalışmışlardır (Bektaş, 1992, s.202). Günther Kreser, Willy Fleckhouse, Günther Rambow gibi tasarımcılar; kitap, plak kapağı, dergi, televizyon, radyo ve konser afişlerini yayın ve tanıtım aracı olarak kullanmışlardır (Becer, 1999, s.109). 1970 sonlarından başlayarak Amerikalı grafik tasarımcılar Post-Modernist yaklaşımdan etkilenerek tasarımlarını öznel bir bakış açısıyla kendi kendini ifade etmeye yönelik tasarımlar yapmaya çalışmışlardır (Becer, 1999, s.110,111). Tasarımcılar fotoğraf ve fotomontaj unsurlarına büyük oranda yer vermeleriyle geçmişteki illüstrasyon anlayışına son vermişlerdir. Okunaklılık göz ardı edilerek bilgi aktarma işlevinden feragat edilmiştir.

Zamanla teknolojik gelişmeler grafik tasarımı dil ve biçim yönünden etkilemiştir (Bektaş, 1992, s.230).

Grafik tasarımın çalışma alanının genişlemesi, özellikle 1970’li yıllarda bilgisayarın tasarım alanında kullanılmaya başlamasıyla, görsel dilin; geniş halk kitlelerine ulaşır olması grafik tasarımın taşıması gerektiği toplumsal sorumluluk kavramını gündeme getirmiştir. Bu noktada “Görsel İletişim” kavramı etkinlik kazanarak grafik tasarımın iletişimle ilgili boyutunu vurgulayan bu kavram geçerlilik kazanmaya başlamıştır (Armutçu, 2006).

20. yüzyıl başlarında ortaya çıkan sanat akımları, grafik sanatların bugünkü durumuna gelmesine neden olmuştur (Yeraltı, 2005). Grafik sanatların evrimi kübizmle ilişkilendirilmiştir. Kuşkusuz ki 1911-1912’de Braque’la Picasso’nun yaptığı kolajlar montajın kapısını aralamıştır, ama doğrudan bir etki söz konusu değildir (Weill, 2007, s.40). Dada akımında grafik tasarımın başlıca temsilcileri ise: Kurt Schwitters, John Heartfiel ve George Grosz’tur. Birinci Dünya Savaşı sırasında Sovyetler Birliği sanat ve tasarım alanında kısa bir sıçrayış yapmıştır. Bu kısa yükseliş dönemi grafik tasarım alanını da etkilemiştir. Konstrüktivizm olarak adlandırılan bu akımın grafik tasarım alanındaki başlıca temsilcileri; Alexander Rodchenko ve El Lissitzky’dir. Bu akımda grafik tasarımın biçimsel özellikleriyse, serifsiz yazılar, geometrik kompozisyon ve kalın şeritler olmuştur (Becer, 1999, s.103).

Sanat ve tasarım alanlarında eğitim vermek amacıyla ilki 1919 yılında Almanya’da Weimar’da Walter Gropius tarafından kurulan Bauhaus Okulu olmuştur. Bu okulun amacı, sanatçılara aynı zamanda zanaatçı özellikler de kazandırmaktır. Biçimi yönlendiren en önemli unsur işlev olmuştur. Bauhaus’un grafik tasarım alanındaki başlıca temsilcileri; Laszlo Moholy-Nagy, Herbert Bayer ve Joost Schmidt olmuştur (Becer, 1999, s.103). Dönemin etkili ekolü olarak Bauhaus üyeleri, nesnel bakış açısını sadeleştirmeyi amaçlamışlardır (Armstrong, 2012, s.11).

İkinci Dünya Savaşı boyunca ve savaş sonrası dönemde Avrupa ve Amerika’da grafik tasarımın amacı askeriye ve siviller için propaganda, kamuflaj ve bilgi vermeyi sağlamak olmuştur (Twemlow, 2006, s.6).

Teknolojik tasarımın ilk izleri 1970’lerde görülür. Amerika’da New Wave (Yeni Dalga), İsviçre’de Punk, Pluralizm, West Coast, Postmodern, Avantgarde ve Deco gibi isimler yer alırken; Avrupa’da yeni bir deneysel tavırla birey ve grupların etkileşim ve yönelişlerine göre özgür ve farklı tasarımlar ortaya çıkmıştır (Bektaş, 1992, s.235).

1980’li yıllarda grafik tasarımcılar desen ve fotoğraf alanlarında ustadırlar. Hepsi bilgisayarı işlerini tamamlamak için bir araç olarak görürler. Mac’in ortaya çıkışıyla, özellikle de tipografinin doğal aracı olarak gören bir kuşak doğmuştur. On yıldan kısa bir süre içerisinde teknolojide inanılmaz hızda ilerler. Kısa sürede Adobe, Illustrator, Photoshop gibi programların ve daha da güçlenen makinelerin ortaya çıkmasıyla verilerin aktarımından baskısına bütün grafik zinciri altüst olur (Weill, 2007, s.118,119).

Günümüzde ise grafik tasarım ürünlerinde Pop Sanatı, Yeni Dışavurumculuk ve Post- Modernizm gibi birçok üslubun etkilerini görürüz. Bugünün grafik tasarımını biçimlendiren yeni medya organlarından biri de bilgisayarlar olmuştur. Özellikle kitap tasarımlarında sayfa düzeni, dizgi ve tasarımın bilgisayarla yapılabilmesi grafik tasarımda yeni estetik arayışlara yol açmıştır (Becer, 1999, s.112). Bilgisayarlar sayesinde yazı fontlarında da değişiklikler yapılabilir hale gelinmiştir. Bu gelişmelerin avantajı olduğu gibi dezavantajları da vardır. Üretimi seneler alan biçimler, formların oranları bozularak tipografik duyarlılık azalmıştır. Tasarım kirliliği, günlük dergiler ve çoğu gazetelerde, hatta yazışmalarımızda farkında olmadan bizi etkiler ve çirkinlik güncelleşip sıradanlaşır hale gelmiştir (Uçar, 2004, s.121). Günlük hayatta karşılaştığımız bu işaretler, semboller ve piktogramlar görsel iletişimimizin bir parçası durumundadır. Sokakta, evimizde, televizyonumuzun kumandasında, alışverişte ambalajlarda kısacası hayatımızın her anında karşılaşmakta ve bunları kullanmaktayız (Uçar, 2004, s.86). Gazete, dergi okumasak veya televizyon izlemesek bile, şehir hayatına egemen kılınan imgelerden kaçamayız. Tüm medyayı kaplayan görsel iletişim muazzam bir etkileme gücüne sahip bir üstyapıyı oluşturmuştur (Williamson, 2001, s.11).

Kısacası grafik tasarım güçlü bir endüstri haline gelerek, özgür sanatla teknolojiyi biraraya getiren tasarım yaklaşımını da beraberinde getirmiş ve bilgisayar destekli grafik tasarımı hem profesyonel stüdyolarda hem de eğitim alanında yaygın biçimde kullanıma girmiştir (Bıyıklıoğlu, 1996).

Tüketimin merkezde olduğu bir kültür yaşamaktayken, tüketim olgusu tüm yaşamımızı kuşatmakta ve zamanımızın önüne geçilmez bir ideolojisi haline gelmektedir. Tüketim, en genel anlamıyla her zaman ve her toplumda yer alan ekonomik, sosyal ve kültürel bir süreçtir. Baudrillard’ın belirttiği gibi, artık ihtiyaçlar medya tarafından belirlenmekte ve neyin ihtiyaç olduğunu düşünecek zamanı olmayan tüketici, önüne sunulan alternatiflere “evet-hayır” cevabından birisini verebilecek kadar bir zamanı ancak bulabilmektedir (Yücel- Bourse, 2012).