• Sonuç bulunamadı

KAVRAMSAL ÇERÇEVE

2.2. Beden Eğitimi ve Spor

2.2.4. Beden Eğitimi ve Spor Öğretim

2.2.4.3. Beden Eğitimi ve Spor Öğretiminde Kullanılan Modeller

2.2.4.3.1. Geleneksel (Doğrudan) Öğretim Model

Geleneksel Öğretim modeli ifadesi; esasında beden eğitimi ve sporda geleneksel ve yaygın olarak kullanılan yaklaşım, model, yöntem ve tekniklerin tümünü içerisinde barındıran bir ifadedir. Genel anlamda davranışçı öğrenme kuramı temelinde, sunuş yolu yaklaşımı ile doğrudan öğretim modelinin, anlatım, komut, alıştırma, soru-cevap, demonstrasyon (gösteri) vb. yöntem ve tekniklerin kullanıldığı günümüzde de yaygın olarak kullanılan bir modeldir. Yıllardır beden eğitimi ve spor öğrenme ve öğretim etkinliklerinde eğitimciler tarafından farkında olarak veya farkında olmadan kullanılan bu yöntem ve tekniklerin, geleneksel öğrenme modeli ifadesinin içini doldurduğu savunulabilir. Ancak bu yaklaşım, yöntem ve tekniklerin aynı zamanda çağdaş öğretim içerisinde de kullanıldığı bilinmelidir. Genel olarak öğretim ve öğrenme etkinlikleri ile ilgili tüm kararların öğretmen tarafından verildiği, öğrencinin de öğretmen tarafından verilen kararları izlediği ve kendinden istenileni yaptığı öğretmen merkezli bir öğretim modelidir (Çöndü, 2004; Yavaş ve İlhan, 1997). Öğretmen tarafından bir takım farklı öğrenme hedefleri belirlenir ve istenilen hareket, beceri ya da kavram sunulur, farklı zamanlarda öğrencilerin öğrenme aktiviteleri yine öğretmen tarafından organize edilir ve öğrencinin uygulama yaptığı her görev ve becerilerle ilgili dönüt sunulur. Öğrenciler sadece öğretmen talimatlarını izleme ile ilgili sorumluluk sahibidirler ve karar verme şansları çoğunlukla yoktur. Geleneksel öğretim modeli uzun yıllardır beden eğitiminde en fazla kullanılan ve beden eğitimi öğretiminde belirgin olarak baskın olan modellerdendir (Metzler, 2005).

60

Bu modelde öğrencilerin görevi, verilen kararları uygulamak, takip etmek ve komutlar eşliğinde söyleneni yapmaktır. Öğrenci, uyarıcıya anında yanıt vermeli, performans anında ve doğru olmalıdır. Öğreticinin uyarıcısı ve öğrencinin tepkisi arasındaki doğrudan ve anında gerçekleşen bu ilişki bu modelin en belirgin özelliğidir. Öğrenciler tamamen öğreticiye tabi olduklarından, yer, duruş, harekete başlama zamanı, hız ve ritim, durma zamanı, süre ve aralıkla ilgili tüm kararlar öğretici tarafından verilmektedir (Aracı, 2007; Demirhan, 2006; Mosston ve Ashworth, 2009).

Öğretici merkezli bu modelde, öğretmen uygulatacağı fiziksel aktiviteyi seçmekte, anlatmakta ve göstermekte, öğrencinin de onu takip ederek gösterilenleri taklit etmesi bol tekrarlarla da pekiştirmesi istenir (Byra, 2006).

Öğretmen merkezli olan ve öğrencilerin pasif (edilgen) konumda oldukları bu modelde, öğrencileri araştırmaya yönelten, düşündüren etkinlikler verilmediği; problem çözme, bilgiyi kullanma, özetle bilgiyi yeniden yapılandırma fırsatları verilmediği için, öğrencilerin öğrendikleri bilgiler ezberciliğe dayalı ve yüzeysel olmaktan öteye geçememektedir (Açıkgöz, 2008). Ancak öğrencilerin motor becerileri bol tekrara dayalı olarak öğrendikleri bir gerçektir.

Hareketin tek bir standarda sahip olduğu geleneksel öğretim modelinde beceri, sürekli tekrarlarla öğrenilmektedir. Hareketin seçiminde tek uzman kişi öğretmendir. Bireysel farklılıklar göz ardı edilerek grubun hareketleri eşzamanlı olarak öğrendikleri varsayılmaktadır (Demirhan, 2010).

Geleneksel öğretim modelinde öğretici öğrencilere bilgiyi aktarmaktadır. Bilgi aktarımında genellikle anlatım tekniği tercih edilmektedir. Anlatım bu modelde ne kadar zenginleştirilirse zenginleştirilsin öğretme-öğrenme etkinliklerinin özü hep aynı kalmaktadır (Açıkgöz, 2008).

Öğretilenlerin öğrenciler tarafından öğretildiği biçimiyle aynen öğrenildiği varsayılmakta ve öğrenciler bilgiyi edilgin olarak almaktadırlar. Öğretmen anlatıcı (aktif), öğrenci dinleyici (pasif) durumdadır, uygun adımlarla ilerleme, eksik ve yanlış güdüleme bu modelin başlıca niteliklerindendir (Alkan, 1979). Öğretilenleri tekrarlamakla yükümlü olan öğrencilerin bilgiyi işlediği ve yeniden ürettiği göz ardı edilmektedir. Öğrenme ve öğretim sürecinin otoritesi ve odak noktasının öğretmen olduğu geleneksel öğretim modelinde tüm öğrencilere aynı tip öğretim uygulanmakta, birbirleri arasındaki öğrenme hızı, ilgi, kaygı,

61

öğrenme biçimi, yetenek, zekâ, güdü vb. bireysel farklılıklar çoğu zaman göz önünde bulundurulmamaktadır (Açıkgöz, 2008; Yıldırım, 1988).

Geleneksel öğretim modelinde, öğrenci boş bir levha olarak görülür bu sebeple bilginin etkili biçimde aktarılması esastır. Öğretmen tarafından aktarılan bilginin öğrenci tarafından aktarıldığı şekliyle benimsenmesi anlayışı vardır. Öğrencinin görevi öğretilmeyi beklemek ve öğretileni almak, öğretmenin görevi ise gerekli bilgi ve becerileri öğrencilere seviyelerine uygun bir biçimde iletmektir (Gürses, 2010).

Bilgi ve becerileri aktarmaya ağırlık veren geleneksel öğretim anlayışında; öğretmen, sınıfta tek otorite olarak kabul edilmekte, öğrencilerin kendilerine aktarılan hazır bilgi ve becerileri sorgulamadan aynen kabul ettiği yorumun, kişisel görüşlerin ve yaratıcı düşüncelerin geri plana atıldığı öğretim yöntemleri sıklıkla kullanılmaktadır. Öğrencilerin araştırmaya teşvik edilmediği bilgiye ulaşmak için çaba sarf etmediği değerlendirme aşamasında kendilerine aktarılan bilgi ve becerileri yorumsuz bir şekilde geri ilettikleri geleneksel anlayışta sınıf içi etkileşim ve bilgi alışverişi çok sınırlı ölçüdedir. Bu durum öğrencilerin sosyal yönden gelişimlerini yavaşlatmakla birlikte, onları hazıra alıştırmakta, ezbere yöneltmekte, merak duygularını azaltarak, sorgulamayan, dolayısıyla üretemeyen bireyler olarak yetişmelerine neden olmaktadır (Gürses, 2010).

Ülkemizde yaygın olarak kullanılan geleneksel öğrenme modelinin genel özelliklerine bakıldığında, ağırlıklı olarak olumsuz yönlerinden söz edilmektedir. Tüm olumsuzluklarına rağmen geleneksel öğretim modelinin eğitimciler tarafından neden bu kadar yaygın olarak kullanıldığı sorusuna yanıt aramak gerekmektedir. Bu yanıtlardan bir kaçına aşağıda değinilmektedir.

Çağımızda, eğitimde karşılaşılan aksaklıkların nedenleri araştırıldığında, bunların çoğunlukla geleneksel öğretimden kaynaklandığı belirtilmektedir. Öğrencilerin mantıklı ve yaratıcı düşünen, sorgulayan, araştıran, problem çözen, kendi öğrenmesinin sorumluluğunu alan bireyler olarak yetiştirilmesinin gerekliliğinin bütün eğitim araştırmacıları tarafından vurgulandığı günümüzde, geleneksel öğretimin hala en çok tercih edilen öğretim modeli olmasının başlıca nedenleri (Gürses, 2010);

1. Eğitim ve Öğretimin yapıldığı bütün kademelerdeki kurumlarda genel olarak sınıfların kalabalık olması.

62

2. Bu eğitim öğretim kurumlarındaki derslerin müfredat yapısının çağdaş ve yapılandırmacı eğitim anlayışına çok uygun olmayışı.

3. Öğretmenlerin yetiştirildikleri kurumlarda, öğretim kuramları, yaklaşımları, stratejileri, yöntem ve tekniklerini yeterince kavrayamamaları.

4. Geleneksel öğretim modelinin uygulanmasının öğretmenler açısından kolay ve zahmetsiz ve daha ekonomik olması.

6. Çağın gereklerine uygun yeni öğretim yaklaşımlarının öğretmenler tarafından, yeterince takip edilmemesi.

Tüm bu nedenlerin yanı sıra, kısa zamanda çok bilgi ve becerilerin aktarılabilmesi; öğrencileri yeni konuyla tanıştırmada, konuların tekrarını yapmada, konuları özetlemede etkili bir model olması, geleneksel öğretim modelinin öğretmenler tarafından sıklıkla tercih edilme nedenleri arasında sayılabilmektedir.