• Sonuç bulunamadı

KAVRAMSAL ÇERÇEVE

2.1. Eğitim, Öğretim ve Öğrenme

2.1.2.2. Öğretim Yöntemler

Bütün öğrenmeleri tek başına sağlayabilecek tek bir yöntem yoktur. Öğretim yöntemlerinin etkisi öğretmene öğrenci özelliklerine, konu alanına, kazandırılmak istenen hedeflere göre değişmektedir. En uygun öğretim yöntemin seçilebilmesi için öğretmen ve öğretmen adaylarının öğretim yöntem ve tekniklerini çok iyi bilmesi gerekmektedir (Erden, 1997). Bu bölümde Öğretim yöntemlerinden; Anlatım Yöntemi, Rol Oynama (Drama) Yöntemi, Grup Tartışması Yöntemi, Örnek Olay İnceleme Yöntemi, Gözlem Gezisi Yöntemi, Soru- Cevap Yöntemi, Gösteri (Demostrasyon) Yöntemi, Problem Çözme Yöntemi ve Deney Yöntemi kısaca açıklanmaktadır.

En eski öğretim yöntemlerinden birisi olan anlatım yönteminde öğretmen bilgileri, pasif bir biçimde oturarak dinleyen öğrencilere otokratik olarak iletir. Çok sık kullanılması kötüye kullanılması ve yanlış kullanılması nedeniyle en etkisiz yöntem olarak bilinmektedir. Öğrenciler soru sorma ve düşünce ifade etme fırsatları pek bulamamaktadırlar. Buda çeşitli sıkıntılara, gündüz rüyalarına ve bazı disiplin problemlerine yol açabilmektedir (Küçükahmet, 2009).

Her öğretici bu yöntemi kullanmak gerekliliği hissedebilir. Önemli olan anlatımın yerinin ve süresinin iyi seçilerek kısa ve ilginç olması ayrıca öğrencilerin dikkatlerini çekebilecek şekilde yapılmasıdır (Küçükahmet, 2009).

Rol oynama (drama) yöntemi; öğrencilerin gerçek kimliklerinden ve kendi duygularından sıyrılarak bir başkasının yerine geçerek rol yapması, ya da kendisinin farklı durumlar karşında nasıl davranacağını, nasıl hissedeceğini bir takım hareketlerle göstererek ifade etmesidir (Açıkgöz, 2008).

Öğrencilerin, duygusal olarak kontrol gerektiren yaratıcı görevlerde; işbirlikçi çalışma, rol oynama ve rolleri analiz etmeleri gibi etkinlikleri içeren drama yönteminde, özgürce düşünen, aktif, yaratıcı, üretken bireyler yetiştirmek amaçlanmaktadır (Ormancı ve Şaşmaz Ören, 2010).

26

Öğrenciyi bilişsel alanın bilgi basamağından kavrama ve uygulama basamağına yükselten grup tartışması yöntemi; herhangi bir konu üzerinde öğrencileri düşünmeye yöneltmek, iyi anlaşılmayan noktaları açıklamak ve verilen bilgileri pekiştirmek amacıyla kullanılmaktadır (Doğdu ve Aslan, 1993; Yaşar, 1998). Bu yöntem öğrencilerin konuları çözümleme, kavrama ve yorumlama yeteneklerini arttırmakta ve onlara bildiklerini ortaya koyma fırsatı vermektedir (Binbaşıoğlu, 1994).

Grupla tartışma yöntemi konunun öğrenilmesinin yanında, öğrencilere analiz yapma, sentez yapma ve değerlendirme becerileri kazandırmakta (Demirel, 2006) ayrıca öğrencilerin dinleme, sorgulama, fikir yürütebilme, anlatılanları daha iyi kavrayabilme, hitabet gücü, konuşma kabiliyeti ve medeni cesaret gibi birçok özelliklerinin gelişmesinde olumlu katkılar sağlamaktadır (Sarıgöz, 2013). Yöntemin uygulanmasında öğrencilere, tartışılan konunun lehinde veya aleyhinde hiçbir şekilde çekinmeden görüşlerini rahatça dile getirme fırsatı verilmeli, (Yıldızlar, 2012) öğretmen tartışılacak konuya yetirince hakim olmalı ve yönetici değil, yönlendirici pozisyonda bulunmalıdır (Karamustafaoğlu ve Yaman, 2006).

Toplumdaki farklı görüş ve değerlere sahip insanların birbirleriyle konuşarak, farklılıklardan kaynaklanan problemleri çözmek için kullanabilecekleri becerileri kazandırmayı hedef alan örnek olay inceleme yönteminde, İlgili alandan gerçek olaylar seçilmekte, seçilen bu olaylar anlaşılır bir şekilde masaya yatırılarak tartışmaya açılmaktadır (Açıkgöz, 2008).

Konuyla ilgili her hangi bir gerçek olayın bulunmaması gibi durumlarda, hayali bir olay da oluşturularak olayı anlatan ve gerekli verileri kapsayan raporlar öğrenciler tarafından oluşturularak, olayın nedenleri ve çözüme yönelik öneriler tartışılarak konunun öğrenilmesi sağlanmaktadır (Küçükahmet, 2009).

Gözlem gezisi (Gezi-gözlem) yöntemi, öğrencilerin ilgilendiği ve öğrenmek istediği canlı veya cansız varlıkları bulundukları ve yaşadıkları tabii çevrelerinde görmesi, toplumsal olayları meydana geldikleri anlarda ve bazı işleri yapıldıkları yerlerde tanıması ve bunlar hakkında mümkün olduğu kadar çeşitli duyuların ve bütün bilincin kullanılarak öğrenmenin gerçekleştirilebilmesi için uygulanan bir yöntemdir (Temür, 2007).

Gözlem gezisi yöntemi, çeşitli yerlere düzenlenen sadece basit bir ziyaret olarak algılanmamalı, belli öğretim amaçlarının karşılanabilmesi için önceden hazırlanmış bir plan çerçevesinde belli olayların veya durumların gerçek dünyada incelenmesine yönelik

27

olarak gerçekleştirilmesi bakımından önemsenmeli ve görmenin öğrenmedeki önemi göz ardı edilmemelidir (Saban, 2004). Bu açıdan bakıldığında gezi gözlem yönteminin öğrenmede oldukça etkili ve yararlı bir yöntem olduğu söylenebilmektedir.

Öğrenme soru sorma ile başlar. Merak eden ya kendisine ya da karşısındakine soru sorar. Cevabına ulaştığı soru sayesinde öğrenme gerçekleşir. Kafasında herhangi bir konu hakkında soru oluşturan kişi, artık meselenin farkına varmış, onun çözüm yolunu aramaya başlamış demektir (Büyükalan-Filiz, 2004).

Öğretmenin formüle ettiği soruları, öğrencilerin sözel olarak cevaplandırmasına dayanan soru-cevap yönteminde, öğrencilerin düşünmelerine, değerlendirme yapmalarına ve yaratıcılık becerilerinin gelişmesine imkân sağlayacak şekilde sorular sorularak, onların bilişsel yeteneklerini en etkili biçimde kullanabilmelerinin önünün açılması esas alınmaktadır (Küçükahmet, 2009).

Öğretmen, öğrencileri öğrenilecek konuyu kapsayan çerçeve içinde tutmalı neyi, ne zaman ve nasıl soracağını iyi bilmelidir. Bu yöntem, öğrenmeyi ölçme amacıyla, öğrencilerden gelen dönütler aracılığıyla öğrencileri anlayabilmek amacıyla ve öğrencide her an bana soru sorulabilir hissini uyandırarak onu derste tutma anlamında, kontrol etmek amacıyla da kullanılabilmektedir (Küçükahmet, 2009).

Öğretilmek istenen davranışın, öğretmen tarafından aşamalı bir şekilde gösterilerek, anlatılması ve izleyen öğrencilerin de davranışı yeterli bir düzeye erişene kadar tekrar ederek öğrenmelerine dayalı bir yöntemdir (Tan, 2005). Aynı zamanda bilgi edinmek, ilgi uyandırmak ve çalışma standartlarını geliştirmek, görsel ve işitsel duyulara aynı anda hitap etmek suretiyle bir işin nasıl yapılacağını göstermek için başvurulan öğretim yöntemidir (Bilen, 2006). Oğuzkan’a (1985) göre gösteri yöntemi; belirli olgu ve olaylara ilişkin ilkeleri açıklamak, bir takım teknik ve becerileri gözetmek amacıyla bir şeyi başkalarının önünde deneme ve yapma işidir.

Özellikle, Beceri kazandırmaya yönelik olarak, Psikomotor (devinişsel) davranışların öğretilmesinde etkili olmakta ve uygulama düzeyindeki hedeflerin gerçekleşmesinde etkin bir yöntem olarak kullanılmaktadır. Problem, Dewey tarafından, insan zihnini karıştıran, ona meydan okuyan ve inancı belirsizleştiren her şey olarak tanımlamaktadır (Gelbal, 1991). Heppner ve Peterson (1982) ise problem çözme ile ilgili olarak “iç ya da dış istekler doğrultusunda belirli amaçlara ulaşmak için, karşılaşılan güçlükleri yok etmeye yönelik çaba sarf etme sürecidir” tanımını yapmaktadırlar.

28

J. Dewey’in problem çözme aşamalarına dayanan, problem çözme öğretim yöntemi, öğrenciler için problem olan konuların aydınlatılmasında ve o problemlerin çözülmesinde uygulanmaktadır. Bu yöntem, bir problemin çözümünde, genelleme ve sentez yapmada kullanılmakta, daha çok araştırma yoluyla öğretme yaklaşımında, bilişsel alanın uygulama ve daha üst düzeyinde ki davranışların kazandırılmasında tercih edilmektedir (Demirel, 2003).

Bu yöntemde, öğrencilere birden çok çözümü ya da cevabı olan problemler verilerek onların farklı çözüm yollarını kendilerinin keşfetmelerini sağlamak oldukça önemlidir. Çünkü öğrenciler verilen problemin birden fazla çözüm yolu olduğunu fark ederek, bu çözümyollarını bulmak için yoğun bir çalışma içine girmekte ve öğrenme etkinliklerini gerçekleştirme konusunda böylece motive olmaktadırlar (Çöndü, 2004).

Öğrencilerin bilgilerini gözlem ve deneyler yaparak kazandıkları, teorik bilgileri pratik olarak uyguladıkları deneysel yöntemde, öğrencilerin el becerileri geliştirilmekte, yapılacak işi idare kabiliyeti kazandırılmakta bir yandan da analiz, sentez ve gözlem becerileri arttırılmaktadır (Ergün ve Özdaş, 1997).

Deney Yöntemi, herhangi bir olay ya da varlığı oluşturan ilişkilerin ve aşamaların daha iyi anlaşılmasını sağlayarak, bilinmeyen bir gerçeği bulmak, bir varsayımı, bir ilkeyi sınamak için kullanılmakta ve öğrencilerin bilimsel düşünce becerilerini geliştirmektedir (Oktaylar, 2012).

2.1.3. Öğrenme

Öğrenme; karmaşık bir süreçtir. Bireyden bireye farklılıklar gösteren öğrenme, bireyin bilişsel süreçleri, duyguları, güdüsü, gelişimsel özellikleri, ön bilgileri, geçmiş yaşantıları, içinde bulunduğu toplumsal çevresi, ailesi, birlikte yaşadığı toplumun kültür özellikleri gibi birçok değişkenden etkilenmektedir (Erden ve Altun, 2006). Aşağıda Öğrenmeyle ilgili bazı tanımlara yer verilmiştir:

Öğrenme Kuramı; canlıların öğrenmesine ilişkin benimsenmiş, birbirleriyle ilişkilendirilmiş ve bütünleştirilmiş denenceler dizisi olarak ele alınmaktadır (Başaran, 2005). Bu kuram bağlamında, Cronbach, (1978) öğrenmenin tanımını genel olarak; “ Öğrencinin bir yaşantısının sonunda yeni bir davranış kazanması ya da var olan davranışını değiştirmesidir.” Şeklinde yapmaktadır.

29

Bumin’e (1979) göre öğrenme, “deneyimlerin bir sonraki davranışlar üzerindeki etkileridir.” Çilenti (1988) öğrenmeyi “bir davranış değişikliğinin oluşması ya da yeni bir davranışın ortaya çıkması” olarak tanımlamaktadır. Kazancı (1989) öğrenmeyi, “en basit organizmadan en karmaşık organizmaya kadar görülen, en basitinden en karmaşığına kadar davranış değişiklikleri” olarak değerlendirmektedir. Eren (1993) öğrenmeyi, “kuramsal düşüncelerden, uygulama ve deneyimlerden elde edilen bilgilerle, insan inançlarını, değerlerini, tutum ve davranışlarını değiştirme süreci” olarak ele almaktadır. Morgan (1995) öğrenme ile ilgili olarak; “Tekrar ya da yaşantı sonucu davranışta meydana gelen oldukça devamlı bir değişikliktir.” tanımlamasını yapmaktadır.

Bacanlı, (2001) öğrenmeyi, “bir uyarı ile bir tepkinin eleştirilmesi, yani bir uyarıcıya karşı gösterilen bir tepkinin pekiştirilmesi” olarak tanımlamaktadır. Senemoğlu (2005) öğrenmeyi, “büyüme ve vücutta çeşitli etkilerle meydana gelen geçici değişmelere atfedilmeyecek yaşantı ürünü oluşan davranışta ya da potansiyel davranıştaki nispeten kalıcı izli değişme” olarak tanımlamaktadır.

Bacanlı (2013) öğrenmeyi “tekrar ya da yaşantı yoluyla organizmanın davranışlarında meydana gelen kalıcı değişiklikler” olarak tanımlamaktadır.

Öğrenmeyle ilgili tanımlara baktığımızda genel olarak davranış değişikliğinden, davranış değişikliğinin yönünden ve sürekliliğinden bahsedildiği göze çarpmaktadır (Demirhan, 2006).

Eğitim, Öğretim ve Öğrenmeyle ilgili yapılan tanımların genelinde insan temele alınmaktadır. Ayrıca insan davranışlarının, eksik ve yetersiz olarak kabul edildiği göze çarpmaktadır.

Birbirlerinin varlık nedeni olan bu üç kavramın hepsinde amaç, bireylerin davranışlarında değişiklik meydana getirmektir. Eğitim ve öğretim, öğrenmeyi sağlamak amacıyla vardır. Öğrenme bireysel olarak gerçekleştirilir; eğitim ve öğretim ise daha geniş kapsamda genel ve toplumsal özellikler taşımaktadır. Eğitim ve öğretimde bireyin dışarıdan yönlendirilmesi, davranışlarının değiştirilmesi ve ya yeni davranışların kazandırılması için rehberlik yapılması söz konusudur. Öğretim Kavramına göre Eğitim daha geniş kapsamlıdır (Kılıç, 2011). Eğitim sürecinin genel olarak amacı istendik davranış değiştirme ya da oluşturmadır. Bu süreçte istendik davranışların bireylerin kendi yaşantıları yoluyla meydana getirilmesi gerekmektedir. Bireylerin kendi yaşantıları sonucunda meydana gelen değişmelere de öğrenme denilmektedir. Geçerli öğrenmelerin sağlamak ise geçerli bir

30

öğretim süreci ve bu süreci sağlamaya yönelik yöntemler yoluyla gerçekleşmektedir (Senemoğlu, 1997).