• Sonuç bulunamadı

KAVRAMSAL ÇERÇEVE

CİMNASTİK UZMANLIK ROLLERİ

2.3.1. Cimnastiğin Tarihçes

2.3.1.2. Cimnastiğin Türkiye’deki Gelişim

Modern anlamda cimnastiğin ülkemizde ilk uygulama kaynağı, Galatasaray Mekteb-i Sultanisi'dir. Okul 1868 yılında tamamen batılı bir programa geçerken, Fransa'dan getirilen öğretim kadrosunda yer alan beden eğitimi öğretmeni Monsieur Curel, modern cimnastiği Türkiye'ye getiren kişi olmuştur (Alpman, 1972).

Ülkemizde modern anlamda halter ve cimnastik çalışmaları birlikte sürdürülmüştür. Aletli cimnastik, ülkemizde uzun yıllar yapılmamıştır. Galatasaray Sultanisi'ne bir sonraki eğitim döneminde okulun beden eğitimi öğretmeni olarak Stangelli atanmış, Maarif Nazırı Münif Paşa'nın yardımıyla 1880 yılında Beyoğlu'nda Hacapoğlu Pasajı'nda açtığı özel cimnastik salonu ile, bu sporun okul dışındaki çalışmalar ile yayılmasına yardımcı olmuştur. Faik Üstün İdman, Stangelli'nin başarılı bir sporcusu olarak Galatasaray Sultanisi'ne ilk Türk Beden Eğitimi öğretmeni olarak atanmıştır. Faik Üstün İdman, Türkiye'nin ilk antrenörü

92

olarak kabul edilmiş olup 1879 yılından sonra çok sayıda sporcu yetiştirerek, 42 bu görevi yürütmüş ve olağanüstü yetenekli sporcular yetiştirip aletli cimnastikte, "Faik Bey Ekolü" denilen bir akım yaratmıştır (Anonim’den aktaran Ballı, 2006).

1899 yılında "Cimnastik" yahut "Riyazat-ı Bedeniye" adıyla bir kitap yayınlamıştır. Bu kitabın modernleşen Türk sporuna geçişte yazılan ilk kitap olması nedeniyle çok büyük önem taşımaktadır (Alpman, 1972).

23 Temmuz 1908’en sonra II. Meşrutiyetin ilanından sonra istanbula dönen Mazhar Bey ile Türk gençleri de daha rahat spor yapabilme olanağı elde etmiş ve cimnastik dalında da büyük gelişmeler olmuştur. İsveç cimnastiğini benimsemiş olan Selim Sırrı Bey de İstanbula gelmiş ülkemize büyük bir topluluk tarafından yadırganan ve olimpiyat yıllarında yabancı olan aletsiz cimnastiğin savunucusu ilk uygulayıcısı olmuştur. Bu nedenle, yıllar yılı aletli cimnastiğin yararlarını anlatan ve bunu öğrencilerine anlatan Faik Bey le görüş ayrılığına düşmüş ve bu ayrılık aralarında kırgınlık yaratmıştır.

Selim Sırrı Beyin, 1911 yılından sonra çeşitli yayınlarda yazdığı makale ve kitaplarda cimnastik ile halter kaldırmanın birlikte yapılacağını görüşünü öne sürmüştür. Okulu bitiren genç öğretmenler aracılığıyla İsveç cimnastiğinin tüm okullarda yayılmasına neden olmuştur. Bu akımda aletli cimnastiğin gelişimi engellenmiştir. Belirli kesimlerin korumasıyla aletli cimnastik çalışmaları da sürdürülerek Faik Bey’in çabalarıyla sonraki kuşaklara da aktarılabilmiştir. O yıllarda cimnastik çalışmalarının yapıldığı okulların başında Galatasaray Mektebi Sultanisi, Kuleli İdadisi ve Mektebi Bahriye gelmiştir (Alpman, 1972).

Mazhar Bey Türkiye'ye döndükten sonra bir çok sporcu yetiştirmiş ve barfiks ile ilgili bir de kitap çıkarmıştır. Fenerbahçe Kulübünde ise cimnastik çalışmaları 1914 yılında başlarken Balkan ve Kurtuluş Savaşları nedeniyle ülkemizde gelişmekte olan diğer sporlar dalları gibi, cimnastikte de duraklama dönemine girmiştir.

Cumhuriyetin ilanından sonra okullarda cimnastik derslerine yön vermesi için Selim Sırrı Bey görevlendirilmiştir ve eğitim için bazı gençlerin İsveç'e gönderilmesini sağlayıp, bu gençlerin İsveç Cimnastiğine göre eğitilmelerine yardımcı olmuştur (Anonim’den aktaran Ballı, 2006). Temelinde cimnastik hareketlerinin ağırlık kazandığı Beşiktaş Osmanlı Kulübü, 1903 yılında bu sporun çok sayıda genç tarafından uygulanmasına ve yayılmasına ortam hazırlamıştır.

93

Türk cimnastikçiler İstanbul Tatavla (bugünkü Kurtuluş) kulübünden Yorgo ve Niko Alibanti kardeşler ilk defa Ara Olimpiyatlara katılmak üzere 1906 yılında Atina’ya gönderilmişlerdir. Yorgo Alibanti, Ara Olimpiyat Oyunları Cimnastik Yarışlarında "iki elle 10 metrelik ipe tırmanma" yarışmasında 11,4 saniyelik dereceile bir Dünya ve Olimpiyat Rekoru kırıp, altın madalya kazanmıştır. 1908 yılında Londra'da yapılan Olimpiyat Oyunlarına Aleko Mulos’un katılmasıyla ülkemizin olimpiyatlara ilk resmi katılımı gerçeklemiştir (Şengül, 1999).

Başarılı cimnastikçilerinden Nihat Yılbar 1960 yılında Almanya da bulunmuş ve dünya da gelişen cimnastik tekniğini inceleme imkânı bulmuştur. Türkiye’ye döndüğünde, öğretim ve yardım usulleriyle aletli cimnastik kitabı yazmıştır. Daha sonra FİG nin yarışma kurallarını tercüme ederek Türkiye’de artistik cimnastik yarışmalarının bu kurallara uygun olarak yapılmasını sağlamıştır. Türkiye cimnastik federasyonunu 1957 yılında kurulmuş ve bölgeler arası yarışmalar organize edilmiştir. 1960 yılında FİG in üyeliğine kabul edilmiş bu yıldan itibaren cimnastikçilerimiz uluslararası yarışmalara katılmaya başlamıştır. Romanya’da yapılan öğrenci oyunları, 1962 yılda Prag dünya şampiyonası,1967 yılında Tunus Akdeniz Oyunları bu dönemde cimnastikçilerimizin katıldığı yarışmalardır. 1970 yılında Ankara, Çankırı, Manisa ve Adana bölgelerinde ilköğretim çocuklarına yönelik çalışmalar başlatılıp 1972 yılında da ilk antrenör kursu açılmıştır. Bireysel olarak ilk kez 1973 yılında büyüklerde, 1975 yılında da ilk kez bayan sporcularında katılımıyla gençlerde takım olarak Balkan şampiyonasına katılım gerçekleştirilmiştir. Selim Sırrı Tarcan’ın İsveç cimnastiğinin beden eğitimi öğretmeni olması sebebiyle Türkiye’de yayılmasına karşılık, Artistik Cimnastik uzun yıllar eğitim alanında gelişim gösterememiştir. Eski Cimnastik federasyonu Başkalarından Nihat Yılbar 1977 yılında Kamil Özer ve Sami Mengütay ile birlikte İstanbul Spor Akademisinde görev almaları, bu spor dalının beden eğitimi öğretmeni olacak öğrencilere tam anlamıyla öğretim ve eğitiminin verilmesi mümkün olmuştur. Bunu daha sonra Manisa Spor Akademisinde Seyhan Hasırcı, Metin Sayın ve Hasan Onmuş, Ankara Gazi Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Bölümünde Salih ve Sibel Suveren ile devam ederek, mezun olan öğrenciler Türkiye’nin çeşitli yörelerine atanarak bu sporun gerçek anlamda tanınması ve yaygınlaşması sağlanmıştır. Türkiye’de cimnastik, özellikle 1980’li yıllardan sonra atak yapmış, yine bu dönemde, iki Bulgar antrenörü ülkemize gelmesiyle ritmik Cimnastik çalışmaları da başlanmıştır (Anonim’den aktaran Ballı, 2006).

94

1990 yılından itibaren sporcularımız çeşitli başarılar almaya başlamışlar, Bakan Şampiyonasında yer, atlama beygiri, paralel ve barfiks aletlerinde birincilikdereceleri almışlardır. 1990 ve 1992 yılların da Suat Çelen, 1992 yılında Murat Canbaş dünya okullar şampiyonasında birincilik elde etmişlerdir. 1991 yılında düzenlenen Balkan Cimnastik Şampiyonasında ve 1993 yılında İsviçre’de düzenlenen Avrupa Gençler Şampiyonasında atlama masasında Murat Canbaş, paralelde Suat Çelen’in altın madalya almaları cimnastik sporu ile ilgili umutları arttırmış, aynı yıl Akdeniz oyunlarında Murat Canbaş atlama masasındaki başarısını tekrarlamış ve birinci olmuştur. Romanyada yapılan Balkan Gençler Şampiyonasında Bahadır Altay paralelde bronz madalya kazanmıştır (Anonim’den aktaran Ballı, 2006).

1994 yılının sevindirici gelişmesi ise 1970 yılından itibaren katılmadığımız dünya Cimnastik şampiyonasına Murat Canbaş, Bahadır Altay ve Hakan Ünal’dan oluşan bir takım ile katılımımız olmuştur. Avustralya’da düzenlenen bu şampiyonada Murat Canbaş atlama masasında dünya 7.’liğini elde etmiştir. Bolu ‘da düzenlenen Balkan Büyükler Artistik ve Ritmik Cimnastik Şampiyonasında sporcularımızn bir altın, iki gümüş ve yedi bronz madalya alınmış; ritmik cimnastikte Aslı Saadet Balkanlardaki ilk bronz madalyamızı kazanmış, cimnastikçilerimiz erkeklerde takım halinde 3., bayanlarda 2., ritmik cimnastikte 3. olmuştur. Aynı yıl Murat Canbaş bir trafik kazasında hayatını kaybetmesi camiyayı büyük bir üzüntüye düşürmüştür.1995 yılında Uluslararası Boğaziçi Cimnastik Turnuvasında sporcularımız bir altın (Suat Çelen-yer aleti), 2 gümüş, 2 bronz madalya kazanmışlardır. 1996 yılında düzenlenen Boğaziçi Turnuvasında ise Bahadır Altay bir altın madalya almıştır (Anonim’den aktaran Ballı, 2006).

Günümüzde Cimnastik yarışmaları; Türkiye Cimnastik Federasyonu’nun bünyesinde, Spor Genel Müdürlüğü Okul Spor Faaliyetleri Yönetmeliği, Uluslararası Oyun Kuralları ve Yarışma Talimatları ile Spor Faaliyetleri Dairesi Başkanlığınca öngörülen hükümlere uygun olarak yapılmaktadır. Yarışmalar mahalli ve Türkiye birinciliği kademelerinde, kız ve erkek okul takımları arasında ayrı ayrı olmak üzere Minikler II (mahalli), Minikler I, Küçükler, Yıldızlar ve Gençler kategorilerinde birçok şehirde yapılmaktadır. Çocuklar cimnastiğin çeşitli dallarında küçük yaşlardan itibaren çalışmaya başlamaktadırlar.

95

BÖLÜM 3

YÖNTEM

Bu bölümde araştırmanın modeli, evren ve örneklem, veri toplama teknikleri ile verilerin analizi konuları işlenmiştir.