• Sonuç bulunamadı

4.1 Galatasaray Panayia (Ton Eisodion) Kilisesi

4.1.5 Galatasaray Panayia Kilisesi’nin onarımı (1893-1894)

Osmanlı Arşivi ve Beyoğlu Rum Ortodoks Kiliseleri ve Mektepleri Vakfı Arşivi’nden Galatasaray Panayia Kilisesi’nin 1893-1894 yıllarında geçirdiği onarıma dair bilgiler edinilmektedir. Bu bölümde söz konusu belgeler ile ilgili ayrıntılı bilgilere yer verilecektir. Belgelerde yapının onarımı sırasında kullanılan inşaat malzemeleri ve inşaatta çalışan meslek grupları ile ilgili bilgiler bulunmaktadır.

Şekil 4.12 : Beyoğlu Meryem Ana Kilisesi’nin tamiri ile ilgili hazırlanan belge (BOA, İ.AZN. 8/28).

1893 yılında Patrikhane’nin talebi doğrultusunda Altıncı Daire-i Belediye yapılacak genişletme ve onarım çalışmalarının uygunluğunu inceleyip Adliye ve Mezâhip Nezâreti’ne bildirmiştir. Bu belge ekinde plan çizimi ve keşif listesi bulunmaktadır. Hazırlanan çizim kilise mütevellisi ve mühendisin imzalarını taşımaktadır. Çizim ölçeği için “Mikyas bir metro için iki santimetre alınmıştır” ifadesi yer almaktadır, bu da ölçeğin 1/50 olduğu anlamına gelmektedir. Renkli olarak hazırlanmış çizime, “hedm olunacak gözler ve duvarlar sarı renkle işaret olunmuştur. Yeniden doldurulacak gözler ve açılacak pencereler pembe renkle gösterilir. Bâlâda gösterilen tamirattan dolayı kilisenin hey’et-i asliyesine arzan ve tulân hiçbir tebeddülat olmayacaktır.” ibaresi not olarak düşülmüştür (Şekil 4.12). Yani yıkılacak olan gözler ve duvarlar sarı renkle, yeniden doldurulacak olan gözler ve açılacak olan pencereler pembe renkle gösterilmiştir. Yukarıda ifade edilen onarımdan dolayı kilisenin özgün durumuna boyutsal olarak enine ve boyuna hiçbir değişiklik yapılmayacaktır.

Galatasaray Panayia Kilisesi’nin 1894 yılında yapılan bu müdahale öncesi durumunu Osmanlı Arşivi’nde bulunan çizimin yanı sıra benzer kilise örneklerini inceleyerek de anlamak mümkündür. Bu örneklerden birisi 1856 yılında Büyükada’da mimar Konstandinos Nikolaos Fistika tarafından yapılan Ayios Dimitrios Kilisesi’dir. Kilise dikdörtgen planlı ve üç nefli bazilikal şemaya sahiptir (Kabil Bozkurt, 2018, s. 17; Poridis, 1999). Kilisenin zemin kat kuzey, güney ve batı cephelerinde revak bulunmaktadır. Revakların üst katında ise kadınlar mahfili olarak kullanılan galeri katı bulunmaktadır (Şekil E.14, Şekil E.15). Diğer bir örnek de Selanik’te bulunan ve bazı kaynaklara göre 1852, bazılarına göre de 1891 yılında inşa edilen Ayios Menas Kilisesi’dir (Panagiotopoulou Mantopoulou, 1989, s. 97) (Url-4). Kilisenin kuzey, güney ve batı yönlerindeki yarı açık mekânı galeri katını taşıyan zemin kottaki sütunlarla oluşan revaklı bir düzendedir (Şekil E.17, Şekil E.18, Şekil E.19, Şekil E.20, Şekil E.21). Bugünkü görünümünü 19. yüzyılda mimar Rallis Pliufos gözetiminde yapılan köklü onarım sonrası aldığı düşünülen kilise neoklasisizm etkisindedir (Şekil E. 22). Bu iki kilise örneği Galatasaray Panayia Kilisesi’nin 1894 yılında yapılan genişletme müdahalesi öncesindeki üç nefli plan şemasına dair bilgiyi daha da pekiştirmektedir. Kilisenin en boy ölçülerinde bir değişiklik olmayıp, kuzey, güney ve batı cephelerindeki yarı açık alanın kilise ana mekânına dâhil edildiği anlaşılmaktadır. Kilisenin kare kesitli en dış taşıyıcıları arasına duvar örülerek pencere veya kapı boşlukları açılmıştır. Genişletme sonrasında kilise kapalı bir narteks alanına sahip

olmuş, ayrıca kuzey ve güney cephelerde de zemin katta taşıyıcılar yerine pencere veya kapı boşlukları olan duvarlar görülmeye başlamıştır (Şekil E.23, Şekil E.24) (Sönmez Pulat ve Mazlum, 2020, s. 369).

Çizime ilave olarak hazırlanan çizelge ilk keşif listesi olarak düşünülmekle beraber yapının onarımında kullanılacak malzemeleri ve masraflarını ifade etmektedir (Şekil 4.13, Çizelge 4.1).

Şekil 4.13 : Beyoğlu Meryem Ana Kilisesi’nin tamiri ile ilgili keşif (BOA, İ.AZN. 8/28).

Çizelge 4.1’de yer alan keşif defterinde Marsilya som taşı ve Triyeste söve ifadeleri dikkat çekmektedir. 19. yüzyıl sonunda kilisenin onarımı için Marsilya ve Triyeste’den yapı malzemesi getirtilmesi olası mıdır? Bununla ilgili Osmanlı Arşivi belgelerinde benzer durumlarla karşılaşılmıştır.

Çizelge 4.1 : Beyoğlu’nda bulunan Meryem Ana Kilisesi’nde yapılacak tamir için hazırlanan keşif defteri.

Lira-i Osmani 150 adet

lira-i osmani

Hedm olunacak duvarların ve yeniden Marsilya som taşıyla 45 cm kalınlığında doldurulacak gözlerin ve açılacak pencerelerin masraflarının yekûnu

150 15 adet

lira-i osmani

Nakil olunacak timur kapular ve yeniden konulacak

Triyeste söveler için 15 25 adet

lira-i osmani Elli adet yeni istasbidyeler yani sandalyeler için 25 18 adet

lira-i osmani Tasvirlerin nakli için 18

7 adet

lira- osmani Döşemenin tamiri için 7

215 adet

lira-i osmani Cemman yekûn 215

18 Safer 1311 (31.08.1893) tarihinde “Hastahane hamam ve acezehane gibi Darülaceze binaları inşaatının tamamlanabilmesi için Makriköyü taş ocaklarından temin edilemeyen taşların Triyeste ve Marsilya taşlarından imali hususunda gereğinin yapılması” ifadesi ile yeni yapılan Darülaceze yapılarında Triyeste ve Marsilya taşının kullanılması yönünde bir talep söz konusu olmuştur35. Bu talep sonrasında 22 Safer 1311 (04.09.1893) tarihli bir belgede de “Darülaceze binalarından yapılmakta olan bir hastahane, hamam ve üç eczahanede hâsıl olan mecburiyete binaen Makriköy taşı yerine Marsilya ve Triyeste taşı kullanılmasını havi talep üzerine mezkûr taşlar hakkında tahkikat icra olunması” özeti ile konuya dair bir inceleme yapıldığı anlaşılmaktadır36. Aynı şekilde Beyoğlu’ndaki kışlanın onarımı sırasında Triyeste taşının kullanıldığı göze çarpmaktadır. 21 Şaban 1311 (27.02.1894) tarihli belge37

özeti şöyledir: “Beyoğlu Kışla-i hümayununda kalan topçu alaylarıyla itfaiye ve nakliye taburlarının müştereken kullanmakta oldukları matbah ile çamaşırhane yanına Triyeste taşı döşeme masrafıyla kışladaki paşa dairesinin sakfının aktarılma masrafının tesviyesi”. 18 Ramazan 1311 [25.03.1894] tarihli belge38 ise “Beyoğlu Kışla-i hümayununun alt katıyla sair lazım gelen mahallerine Triyeste taşları döşenmesi ve masraflarının tesviyesi” ifadesi ile Triyeste taşı ile yapılan uygulamanın varlığını

35 BOA. DH.MKT. 124/4.

36 BOA. MV. 76/11.

37 BOA. İ.TPH. 2/25.

göstermektedir. 08 Recep 1312 (28.12.1894) tarihli belge Mühendishane-i Berri-i Hümayun onarımı sırasında yine Triyeste taşının kullanıldığını göstermektedir. Belge39 özeti şu şekildedir: “Mühendishane-i Berri-i hümayun matbahının tavanına saç kaplattırılmak ve zeminine Triyeste taşları döşettirilmesi ve masraflarının tesviyesi”. 1863-1871 yılları arasında inşa edilen Çırağan Sarayı’nın yapımında Milli Saraylar Arşiv belgelerine göre Şile, Büyükdere Kasap Çayırı ve Makriköy’den (Bakırköy) getirilen küfeki taşının yanında Triyeste-İtalya’dan getirtilen taşın kullanıldığı bilinmektedir (Yergün, 2002, s. 135). Triyeste taşı, İtalya’nın Triyeste kentinden çıkarılan ve bazı cinsleri beyaz zemin üzerine koyu gri renkli, bazı cinsleri ise sarımtırak beyaz renkli bir taştır (Sayar, 1951, s. 66). Triyeste taşı travertenimsi kalker olarak kolay kesilebilir olması nedeniyle kaplama ya da blok olarak yapılarda sıklıkla kullanılmıştır. İzmit’te yeniden inşa edilecek Ermeni Kız ve Erkek Okulu’nun 28 Eylül 1909 tarihli keşif defterinde pencere eşiklerinde Triyeste taşının kullanıldığı belirtilmiştir (Kaya, 2012, s. 70). Çırağan Sarayı’nın deniz tarafındaki rıhtım üzerinde yer alan üstü parmaklıklı muhafaza duvarları ise Marsilya taşından, rıhtım döşeme kaplamaları da Malta taşından yapılmıştır (S. Can, 1999, s. 57).

Bankalar Caddesi’nde bulunan Mimar Alexandre Vallaury’nin 1903 yılında yapmış olduğu Hazeran Han yapısında cephe kaplaması olarak Arles40 taşı, döşeme kaplaması olarak ise Triyeste taşı kullanıldığı bilinmektedir (Altan, 2007, s. 66).

1868 yılında Sultan Abdülaziz tarafından eski temelleri üzerine Balyan kardeşlere yaptırılan Ayazağa Kasr-ı Hümayun yapısının inşaat defterlerinde ise yine Triyeste taşı ve Malta taşının kullanıldığına dair ifadeler vardır (Ekim, 2018, s. 104). Aynı şekilde 1864 yılında Sarkis Balyan tarafından yapılan Haydarpaşa Kasr-ı Hümayun yapısında Triyeste söve ile on sekiz parmak Malta taşı kullanıldığı bilgisi, ilgili Osmanlı Arşiv belgesinde bulunmaktadır (Ekim, 2018, s. 312).41

1881-1885 yılları arasında inşa edilen Yıldız Hamidiye Camii’nin yapımı ile ilgili müteahhit firma ile imzalanan kontratta da bütün pencere sövelerinin ve saçakların beyaz Triyeste taşından imal olunacağı maddesi bulunmaktadır (S. Can, 2014, s. 60)

39 BOA. İ.TPH. 3/30.

40Arles güney Fransa'da Marsilya yakınlarında bulunan bir şehirdir. 41 BOA. HH. d. 22234.

Tüm bu bilgiler doğrultusunda, kilisenin onarım tarihi ile yakınlık gösteren Osmanlı Arşivi belgelerinde bahsedilmesi ve yakın dönem yapılarının inşasında da kullanılması, Triyeste taşı, Marsilya taşı ve Malta taşının kilisenin onarımında da kullanılmasını anlaşılır kılmaktadır. Bu sebeple, 19. yüzyıl sonunda yapılan onarımlarda gerekli durumlarda yurt dışından malzeme temin edilebildiği ya da İstanbul inşaat piyasasında da bulunan bu malzemelerin kiliselerin onarımında da kullanıldığı anlaşılmaktadır.

Kilise vakfının arşivinde bulunan çoğu Yunanca ve nadiren de Fransızca olarak tutulmuş bina inşaat defterlerinde ise alımı yapılmış çeşitli yapı malzemelerinin isimleri geçmektedir. Malzemelerin H. G. Laghos ve O. Derounian firmalarından temin edildiği irsaliye ve faturalarda belli olmaktadır (Şekil 4.14, Şekil 4.15).

Şekil 4.14 : H.G. Laghos firmasına ait irsaliye (Beyoğlu Rum Ortodoks Kiliseleri ve Mektepleri Vakfı Arşivi).

Şekil 4.15 : Derounian firmasına ait fatura (Beyoğlu Rum Ortodoks Kiliseleri ve Mektepleri Vakfı Arşivi).

Adı geçen firmalara Şark Ticaret Yıllıklarında da yer verilmiştir. Osmanlı Devleti’nin ve sonrasında Türkiye Cumhuriyeti’nin sınırları içinde yer alan ticari merkezleri ve burada gerçekleşen faaliyetleri, hem yerel hem de yabancı girişimcilere tanıtmak amacıyla 1868 ile 1945 yılları arasında hazırlanmış olan iktisadi, ticari ve sosyal hayata dair bilgi veren bu yıllıklar son derece önemli kaynaklardır (Url-5). 1894 yılına ait Annuaire Oriental adı altında yayınlanmış olan yıllıkta da Derounian firmasına ait reklam sayfası ve burada da kilisenin onarımında kullanılan malzemeler ile karşılaşılmaktadır (Şekil 4.16).

Şekil 4.16 : Derounian firmasına ait reklam (Annuaire Oriental du commerce de

l’industrie, de l’administration et de la magistrature 1894, s. 1331).

Galatasaray Panayia Kilisesi’nin onarımı ile ilgili gerek Osmanlı Arşivi, gerekse Beyoğlu Rum Ortodoks Kiliseleri ve Mektepleri Vakfı Arşivi’nden ulaşılan belgeler birçok malzeme ismini ortaya koymaktadır. Bu malzemeler ile ilgili edinilen bilgiler doğrultusunda Çizelge 4.2 hazırlanmıştır. Bu tabloda kilisenin genişletilmesi ile ilgili arşiv belgelerinde karşılaşılan tüm malzemelere yer verilmiştir.

Çizelge 4.2 : Galatasaray Panayia Kilisesi 1893-1894 yılları onarımında kullanılan yapı malzemeleri. Malzeme / Yapı Öğeleri Türü / Üretim Şekline Göre Boyut / Miktar Üretim Yeri / Geldiği Yere Göre

Taş

Fransız Taşı

0.65 (?) ebadında Marsilya (?) / Fransa 0.75 (?) ebadında Marsilya (?) / Fransa 0.90 (?) ebadında Marsilya (?) / Fransa

Triyeste Taşı Triyeste/ İtalya

Malta Taşı 18 parmak Malta

Mermer Levha

(Döşemeler için kullanılmış)

24x24 ebadında Marmara Adası

23x23 ebadında Marmara Adası

20x20 ebadında Marmara Adası

16x32 ebadında Marmara Adası

30x30 ebadında Marmara Adası

18x36 ebadında Marmara Adası

20x40 ebadında Marmara Adası

32x32 ebadında Marmara Adası

Tuğla 3 Delikli Tuğla 22x10,5x6,5 cm (?) Mürefte

6 Delikli Tuğla Mürefte

Çimento

Roquefort çimentosu 90 kg’lık fıçı Roquefort /Fransa

İngiliz Hollick Çimentosu 180 kg’lık fıçı Londra/İngiltere

Kireç Kireç (hidrolik) Çuval (kaç kg? )

Alçı Beyaz alçı Çuval (kaç kg? )

Yerli sıva dibi 0,10 ebadında (?)

Kırmızı çini yerli

Belgelerde bazı malzemeler kimi zaman farklı isimlerle ifade edilmesine rağmen inşaat defterindeki toplam döküm tablosuna göre aynı malzeme oldukları düşünülmektedir (Çizelge 4.3). Fıçı Fransız çimentosu, fıçı çimento ve Roquefort çimentosu (küçük) ifadeleri ile belirtilen çimentoların toplam döküm tablosunda tek başlık altında değerlendirilmesi, tümünün Fransa’nın Roquefort bölgesinden getirtilen Portland çimentosu olduğunu göstermektedir. Fransız çimentoları dışında onarım sırasında bir de İngiliz Hollick çimentosu kullanılmıştır. İngiliz Hollick çimentosu da bir çeşit Portland çimentosu olup, Londra’nın Greenwich bölgesindeki fabrikalarda üretilmektedir. Çimento üretimi Greenwich’te 19. yüzyılın ilk yarısında başlamış, taş ve çimento üretimi ile ilgili birçok fabrika kurulmuştur. Hollick de 1849 yılından beri üretim yapan bir firmanın adıdır (Url-6).

Fransız Mimar Alexandre Raymond’un 1908’de İskenderiye’de yayımlanan Notes Pratiques et Résumés sur l’art du constructeur en Turquie (Türkiye’de İnşaat Sanatı üzerine Pratik Notlar ve Özet Bilgiler) kitabı 20. yüzyıl başlarında Türkiye’deki inşaat piyasasını, malzeme ve işçilik koşullarını, teknikleri ve yasal mevzuatı araştıran önemli bir yayındır. İstanbul’da satılan inşaat malzemelerine ve bunların fiyatlarına da yer verilmiştir. Yerli malzemelerin yanı sıra Avrupa’dan getirtilmiş çok çeşitli malzemeler de bulunmaktadır (Mazlum, 2013, s. 503). Alexandre Raymond’un İstanbul’daki inşaatlarda kullanılan yapı malzemeleri ve işçilik ile ilgili hazırladığı fiyat listesinden, kilisenin onarımında kullanılan malzemeler ile bilgi edinmek mümkündür. Londra Hollick çimentosunun 180 kg’lık fıçılarda, Marsilya Roquefort çimentosunun 90 kg’lık fıçılarda satıldığı da söz konusu kaynakta ifade edilmiştir (Raymond, 1908, s. 193). Ayrıca Osmanlı İmparatorluğu’nda inşaatlarda kullanılan çeşitli malzemelerin birim fiyatlarına ve özgül ağırlıklarına dair bilgi verilen bölümde, Triyeste ve Arles taşlarına da yer verilmiştir (Raymond, 1908, s. 61).

Alçı için de kimi zaman beyaz alçı, kimi zaman sadece alçı ifadeleri ile yer almış olsa da toplam döküm tablosu hepsinin beyaz alçı olduğunu göstermektedir. Kireç için de kimi zaman hidrolik kireç, kimi zaman da kireç kumu ifadeleri ile karşılaşılmış olmasına rağmen kullanılan malzemenin hidrolik kireç olduğu düşünülmektedir (Çizelge 4.3).

Çizelge 4.3 : Galatasaray Panayia Kilisesi 1894 yılı onarımında alınan malzemelere ait toplam döküm tablosu42 (Beyoğlu Rum Ortodoks Kiliseleri ve Mektepleri Vakfı Arşivi).

Belgelerde karşılaşılan bir başka durum da, belirtilen ölçü birimlerinin ne olabileceği sorusudur. Çizelge 4.2’ye bakıldığında bazı malzemelerde ebat ifadesi geçmekle beraber ölçü birimi verilmemiş, verilenlerde ise eski ölçü birimleri (zirâ ve parmak) kullanılmıştır. Bu da diğer malzemelerin verilen ebatlarının hangi ölçü biriminden olduğu sorusunu akla getirmektedir. Mermer levhaların, Fransız taşının ve sıva dibinin ölçüleri yine parmak veya zirâ hesabı mıdır, yoksa metre cinsinden mi verilmiştir? Malta taşı için verilen 18 parmak ölçüsü yaklaşık 56,90 cm’e karşılık gelmektedir. Taş için parmak hesabı yapılması Fransız taşlarında da aynı mantığın kurulması gerektiğini gösterir ama o zaman birimler arası farklar çok küçük ve anlamsız olur. Örneğin Çırağan Sarayı’nın yapımı sırasında 7 Nisan 1864’te Lio Calarie adlı bir tüccar ile yapılan anlaşmada getirilen küfeki taşları için uzunluğu 1 zirâdan 3 zirâya, genişliği 18 parmaktan 1,5 zirâya ve kalınlığı 12 parmaktan 24 parmağa kadar şeklinde ölçü birimleri ifade olunmuştur (S. Can, 1999, s. 21). Fransız taşının 0,65, 0,75 ve 0,90 şeklinde farklı ebatlarda ifade edilmiş olması bu birimlerin doğrudan cm ya da zirâya karşılık geldiğini düşündürmektedir. Eğer zirâ olarak değerlendirilecek olursa 0,65 yaklaşık 49 cm, 0,75 yaklaşık 57 cm, 0,90 ise yaklaşık 0,68 cm’e karşılık gelmektedir. Ölçü birimleri ile ilgili bir başka durum da, sıvanın 2,5 zirâ olarak uzunluk birimi ile ifade edilmiş olmasıdır. İki farklı arşivde bulunan, 1893-1894 yılları arasında hazırlanmış belgelerde farklı ölçü birimleri kullanılmıştır. Kilisenin kendi arşivindeki belgelerde satın alınan malzemelerde eski ölçü birimleri kullanılırken, Osmanlı Arşivi’nde bulunan belgede örülecek yeni duvarın kalınlığının 45 cm ifadesi ile belirtilmesi, dönemin kullanılan ölçü birimlerine dair geçiş sürecinde olduğunu göstermektedir. Avrupa ülkeleri ile ticarî, siyasî ve askerî ilişkiler içinde bulunan Osmanlı Devleti başta tüccarlar olmak üzere Avrupa’da kullanılan ölçü sistemleriyle 18. yüzyılın son çeyreği itibari ile tanışmıştır. Özellikle askerî alanda gelen uzmanlar bu konuda dersler vermiş, plan, proje ve raporlar hazırlamışlardır. Mühendishane-i Berrî-i Hümâyûn okulunda öğrenciler için Osmanlı ve Avrupa ölçü sistemlerini tanıtıcı bilgiler, aralarındaki oranlar ve dönüştürme cetvelleri hazırlanmıştır. Böylece ilk olarak Osmanlı mühendisleri metrik sistem ile tanışmışlardır. Sultan Abdülaziz döneminde (h.d. 1861-1876) 27 Eylül 1869 tarihli kanunname ile resmî dairelerde ve 13 Mart 1874 tarihi itibari ile bütün ülkede uzunluk ölçü birimi olarak metre, ağırlık ölçü birimi olarak gram kullanılması kararlaştırılmıştır. Kanunnameye ek olarak yayımlanan 25 cetvel, Osmanlı uzunluk, alan, hacim ve ağırlık birimlerinin metrik eşdeğerlerini bir arada veren ilk resmî cetvellerdir. Bunların yanında 1871 yılından

itibaren kişiler tarafından düzenlenen çeşitli dönüşüm cetvelleri de kitapçıklar halinde yayımlanmıştır. Metrik sistemin halk tarafından benimsenmesi ve kullanılması 1882’de ve 1886’da çıkarılan çeşitli kanunnameler ile zorunlu kılınsa da, halk eski ölçülerin kullanılmasında ısrarcı olmuştur (Acar, 2004, ss. 88-90). Bu sebepledir ki Galatasaray Panayia Kilisesi’nin genişletilmesi sürecinde düzenlenen belgelerde eski ve yeni birimlerin bir arada kullanıldığı görülmektedir.

İki arşivde bulunan belgelerde geçen malzeme isimleri tamamen aynı değildir. Kilise vakfı arşivindeki belgelerde Fransız taşı malzemesinin 0,65, 0,75 ve 0,90 olmak üzere çeşitli boyutlarının satın alındığı belirtilmiştir. Araştırmalar sırasında Fransız taşı ifadesi ile başka tür bir malzemeyle karşılaşılmamış olması, Osmanlı Arşivi’ndeki belgede bahsedilen Marsilya som taşı ile Fransız taşının aynı malzeme olduğunu düşündürmektedir. Kilise vakıf arşivindeki belgede farklı boyutlarda alındığı ifade edilen taş olasılıkla 45 cm olarak örülmesi planlanan duvarın malzemesi olarak kullanılmıştır. Alexandre Raymond’un İstanbul’daki inşaat malzemelerinin fiyatları ile ilgili verdiği listede “Marsilya’nın Arles taşı” maddesinde, bu taşın metreküpünün 260 kuruş olduğu belirtilmektedir (Raymond, 1908, s. 193). Bahsedilen Marsilya taşı o dönem kullanılan Arles taşı da olabilir. Bu konu ile ilgili oluşan çelişki ise Arles taşının genellikle cephe kaplama malzemesi olarak kullanılmasıdır. Bu durumda doldurulan duvarların taşıyıcı nitelikte olmaması sebebiyle yine de bu duvarlar için söz konusu taş kullanılmış olabilir mi sorusu akla gelmektedir.

Kilisenin onarımında kullanılan diğer bir malzeme ise Mürefte’den temin edilen delikli tuğladır. İstanbul’un geçirdiği yangınlar sonrası kâgir yapı yoğunluğunun artması ile yapı malzemesi olarak tuğlanın kullanımı da oldukça artmıştır. Fabrikasyon tuğla, 19. yüzyıl başlarında Avrupa’dan temin edilirken, 19. yüzyılın son çeyreğinde yerli üretime geçilmiştir. İstanbul’da Beykoz, Kağıthane, Büyükdere, Göksu, Feriköy ve Hasköy gibi yerlerde yoğunlaşan tuğla üretiminin yanında İstanbul’a tuğla sağlayan en önemli bölge Mürefte ve çevresiydi. Bu bölgede tuğla üretimi Bizans dönemine dayanmaktaydı. Buradaki fabrikalarda üretilen daha çok altı veya üç delikli tuğlalar yapıların taşıyıcı olmayan duvarları, cumbaları gibi yerlerde kullanılırdı. Büyük çaplı bir tesis olmamasına rağmen Mürefte’nin İstanbul’daki tuğla ihtiyacının yaklaşık dörtte birini karşıladığı tahmin edilmektedir (Tok, 2015, ss. 774-776). Mürefte’de üretim yapan iki tesise ait tuğlaların üzerinde “ΑΧΜΕΤ ΑΛΗ ΠΑΣΣΑ

ΜΥΡΙΟΦΥΤΟΝ” ve “DEMETRIUS X LAGHIAS MYRIOPHYTON” işaretleri bulunmaktadır (Şekil 4.17) (Çiftçi ve Yergün, 2010, s. 109).

Şekil 4.17 : Mürefte’de üretilen tuğlalar (Çiftçi ve Yergün, 2010, s. 112; Yergün, 2002, s. 201).

Fakat yapının bugün sıvalı ve boyalı olması sebebi ile kullanılan bu tuğlalara dair herhangi bir gözlem yapılamamıştır. Kilisenin 2007-2009 yılları arasında geçirdiği son kapsamlı onarımda batı duvarındaki sıvaların kaldırılması ile burada kullanılan tuğlaların Marsilya tuğlaları olduğu tespit edilmiştir. Narteksin parapet duvarının 1893 tarihli Osmanlı Arşiv belgesinde çizilmiş olması bu duvarın hangi dönem yapıldığı ile ilgili kesin bir bilgi vermemekle beraber, yapılan genişletme sırasında mevcut durumda olduğunu düşündürmektedir. Delikli tuğlalar, Marsilya'da 1850-1895 yılları arasında endüstriyel gelişme sürecinde ortaya çıkmıştır. Bu tuğlalar eski tuğlalar gibi kalıplanmamış, haddehane tezgâhlarında üretilmişlerdir. İlk başlarda geleneksel tuğlalara yakın 5-7x11x22 cm boyutlarında, sonra 11x11x22 cm boyutlarında ve son olarak 15x20x40 cm ölçülerinde üretilmişlerdir. Osmanlı inşaat piyasasında da özellikle Tanzimat Fermanı sonrasında kamu yapılarında bu tuğlaların sıklıkla kullanıldığı bilinmektedir (Çiftçi ve Yergün, 2010, ss. 107-108) .

İnşaat defterlerinde adı geçen diğer bir malzeme ise yerli kırmızı çinidir. Karo çini olarak düşünülen bu malzeme, yapının iki nef arasında kalan kare taşıyıcılarının alt kısmında gözlemlenmiştir (Şekil 4.18). Bu sebeple genişletme sırasında açılan duvarlardan sonra oluşan taşıyıcı sistemin dış yüzeyini kaplamak için kullanıldığı düşünülmektedir.

İki arşivde de bulunan belgelerde bahsedilen malzemeler birebir örtüşmemekle beraber çeşitli yorumlara olanak sağlamaktadır. Örneğin, Osmanlı Arşivi’nde bulunan