• Sonuç bulunamadı

3. DÜNDEN BUGÜNE TÜRKİYE- AFRİKA İLİŞKİLERİ

3.4. AK Parti Döneminde Türkiye-Afrika İlişkileri

3.4.4. Güvenlik ve Barış

90

konusu Amerikan yardımlarından en fazla payı alan Tanzanya ve Mozambik’i oldukça endişelendirmektedir. Örneğin Tanzanya devlet bütçesinin yüzde 20’si dış yardımlar vasıtasıyla karşılanmaktadır. Bu minvalde, Afrika kıtasına en fazla yardım yapan ülkelerin başında gelen Türkiye, resmi ziyaretler ile birlikte de burada bir umut ışığı yakmıştır.247

91

CONGO (AB/BM) Misyonuna bir C-130 uçağı ve 17 personel ile katkı sağlamış olan Türkiye, bu açıdan Kongo Demokratik Cumhuriyeti’nde aktif olmuştur.249

Somali kıyılarının yanı sıra açık denizlerdeki deniz haydutluğu olayları, deniz ticaretine darbe vurmuştur. Bunun için BM Güvenlik Konseyi tarafından, 2008’de denizlerin güvenliği için uluslararası bir barış gücü oluşturulmuş, bu misyona Türk Deniz Kuvvetleri de iştirak etmiştir ve hala bu görevini sürdürmektedir. Türkiye bunun yanı sıra Afrika Birliği’nin Darfur’da konuşlandırdığı barış gücü için de bir NATO ülkesi olarak lojistik destek ve personel desteği vermiştir.250

En önemlisi ise Eylül 2012’de Türkiye ve Güney Afrika, güvenlik ve savunma alanlarında daha fazla iş birliği ve uyum sağlamak için “Savunma Sanayii İşbirliği Anlaşması” olarak adlandırılan bir savunma sanayi paktını imzalanmıştır.251 Daha önce, 2006 yılında helikopter filosunu güncelleme girişiminde bulunan Türkiye, Güney Afrika’nın savunma firması Denel’den Rooivalk “Red Hawk” saldırı helikopterini satın almak için teklifte bulunmuştu.252

Türkiye ayrıca kıtanın diğer güçlü devletleri olan Nijerya ve Etiyopya ile olan ilişkileri üzerine askerî açıdan yararlanmak için çaba göstermiştir. Kıtanın en kalabalık ülkesi olan Nijerya, 2011’de Türkiye ile bir savunma antlaşması imzalamıştır.253 Antlaşma sadece gemilerin tedariki ve Ankara’da askerî eğitim almayı değil aynı zamanda Türk donanmasına yönelik Nijerya eğitimini de içeriyordu. Ayrıca her iki ülke gelecekteki ortak tatbikatlar yapmak konusunda da anlaşmalar imzalamışlardır.254

Türk yetkililer Somali’de askeri bir eğitim üssü inşa etmeye başladıklarını da açıkladılar. Söz konusu atılımın her iki ülke arasındaki askeri işbirliği anlaşması kapsamında gerçekleştirildiği belirtilmiştir. Türkiye Dışişleri Bakanlığı Somali

249 arsiv.sabah.com.tr/2006/09/05/siy89.html [29.12 2016].

250 “Türk Silahlı Kuvvetlerinin Barışı Destekleme Harekâtına Katkıları”,

http://www.tsk.tr/4_ULUSLARARASI_ILISKILER/4_6_Turkiyenin_Barisi_Destekleme_Harekatina _Katkilari/konular/Turk_Silahli_%20Kuvvetlerinin_Barisi_Destekleme_Harekatina_Katkilari.htm, 1 Ekim, 2011[19.5.2014].

251 “South Africa and Turkey to sign defense industry cooperationagreement”,

http://www.defenceweb.co.za/index.php?option=com_content&view=article&id=26134:south-africa-

and-turkey-to-sign-defence-industry-cooperation-agreement&catid=56:diplomacy-a-peace&Itemid=111, 11 June 2012[19.05.2014].

252 “Turkey Shortlists 2 Attack Helicopters”, Xairforces.net, 21 April 2007, http://xairforces.net/newsd.asp?newsid=236&newst=4 [19.05.2014].

253 “Nijerya'da çok büyük imkanlar var”, Sabah Gazetesi, 2 February 2011,

http://www.sabah.com.tr/Gundem/2011/02/02/nijeryada_cok_buyuk_imkanlar_var [20.05.2014].

254 Agm.

92

Departmanı Başkanı Emel Tekin, “Bu askeri eğitim tesisi, Afrika kıtasının tamamındaki askerlerin eğitildiği önemli bir üs olacak” ifadelerini kullandı. Söz konusu antlaşma 2015 yılında imzalanmıştı.

Etiyopya ise 2006 yılında Türkiye ile askeri birliklerine eğitim verme konusuna ağırlık vererek bir askeri iş birliği antlaşması imzalamıştır.255 Bununla birlikte daha geniş anlamda, Türk savunma sanayi de Afrika’yı savunma ihracatını çeşitlendirme çabası içerisindeki yeni bir pazar olarak görmektedir. Bu tür ihracat çeşitlendirmesine yönelik olarak Afrika kıtasında Güney Afrika, Gana, Nijerya, Kenya ve Kamerun gibi ülkelere savunma teçhizatı, özellikle askeri elektronik teçhizat ve zırhlı araçlar satmakla ilgilenmektedir.256

Sudan’da Türk varlığı giderek hissedilir bir hal almıştır. Zira Türkiye, 2005 yılında Sudan’la NATO’nun Darfur Misyonu için hava desteği sunmakla kalmadı, 2006 yılında da Sudan ile askeri iş birliği mutabakat anlaşması imzalamıştır.257 Ancak Güney Sudan’ın 2011’de Sudan’dan ayrılmış olmasıyla birlikte Sudan ve Güney Sudan arasında çok sık ve ölümcül olarak sınır ötesi çatışmalar yaşanmıştır. Bu amaçla Türkiye, Sudan’ın geçtiğimiz dönemde Sudan ile eski bölgesi olan Güney Sudan arasındaki arabulucuk rolü üstlendiğini açıkladı.

Türkiye, Afrika ülkelerine özellikle kapasite geliştirme, korsanlıkla mücadele ve terörle mücadele konularında kayda değer miktarda teknik ve eğitim yardımı teklif etmiştir.258 2014 sonundan başlayarak yirmi iki Afrika ülkesinden toplam 2.202 askeri personele TSK tarafından eğitim verilmiştir. Günümüzde ise 249 Afrikalıya askeri eğitim verilmektedir.

Sonuç olarak AK Parti döneminde Türkiye, endüstriyel bilgi birikimi, kalifiye işgücü ve piyasadaki deneyimleri vasıtasıyla Afrika’da varlık gösterme noktasında istekli

255 “Ethiopia, Turkey ink military cooperationdeal”, Sudan Tribune Gazetesi, 26 April 2006, http://www.sudantribune.com/Ethiopia-Turkey-ink-military,15270 [20.05.2014].

256 “Türk savunma sanayii, gözünü Afrika’ya çevirdi (The Turkish defense industryeyes Africa)”, Ses Türkiye, 20 October 2011.

http://turkey.setimes.com/tr/articles/ses/articles/features/departments/world/2011/10/20/feature-01”

[19.05.2014].

257 “Sudan, Turkey ink military cooperation accord”, Sudan Tribune Gazetesi,1 August 2006, http://www.sudantribune.com/Sudan-Turkey-ink-military,16883 [20.05.2014].

258 “Turkey to be pleased to share its counter-terrorismexperiences with Africa”, Anatolian News Agency, 10 May 2012,

http://www.aa.com.tr/en/news/50360--turkey-to-be-pleased-to-share-its-counter-terrorism-experiences-with-africa [20 Mayıs 2014].

93

davranmıştır. Türk iş adamları ve Kobileri için de Afrika geniş bir pazar imkânı sunmuştur.

Türkiye’nin bu faaliyetleri Afrika’da birçok sektörde rekabeti artırmıştır. Bölgedeki yatırımları ve yardımları ticari ilişkilerin güven içerisinde gerçekleşmesine de zemin hazırlamaktadır. Ancak her ne kadar Türkiye ekonomi, kültür ve siyaset gibi alanlarda dikkat çekiciliğini muhafaza etse de Türk-Afrika askeri ilişkileri ve güvenlik meseleleri büyük ölçüde beklenen seviyede değildir.

Sonuç olarak Türkler, Afrika kıtası ile en ileri seviyedeki ilişkilere Osmanlı İmparatorluğu döneminde sahip olmuştur. Osmanlı İmparatorluğu; Tunus, Mısır, Cezayir ve Libya gibi Mağrip vilayetlerine öncelik vermiştir. Osmanlı İmparatorluğu, Sahraaltı Afrika’ya daha az önem vermekle birlikte bu bölgeye girmiş; Somali, Etiyopya, Eritre, Sudan, Cibuti gibi ülkeleri de Habeş Eyaleti ismiyle kendine taabi tutarak Kızıldeniz hattına açılmıştır. Osmanlı, kıtanın diğer bölgelerine doğrudan olmasa da dolayı olarak sultanlıklarla iyi münasebetler içerisine girmiştir.259

Osmanlı Devleti, Afrika kıtasında ağırlıklı olarak kıtanın kuzeyinde egemenlik kurmasına rağmen Afrika kıtasının hemen hemen her yerinde doğrudan veya dolaylı olarak bir egemenlik tesis etmiştir. Günümüzde Çad, Nijer, Etiyopya, Eritre, Somali, Cibuti, Nijerya, Mali, Sudan ve Moritanya gibi ülkelerinin önemli bir kısmı doğrudan veya dolaylı olarak Türk egemenliği altına girmiştir. Tarihi ve coğrafi açıdan bakılırsa, Osmanlı Devleti, Afrika kıtasının yarısından fazlasıyla yakından ya da uzaktan bağlantı kurmuş ya da egemenlik sürmüştür. Ta ki, 1912 Uşi Antlaşması ile Afrika’daki son dayanağını olan Trablusgarp ve Bingazi’yi kaybedene dek.

1923’te Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasından sonraki süreçte Türkiye-Afrika ilişkileri, yeni bir devletin kurulmasının ortaya çıkardığı iç problemler, devletin meşruiyetini sağlama uğraşları, uluslararası arenada kendini kabul ettirme gayretleri ve toprak bütünlüğünü sağlama ve koruma, sömürgecilikle mücadele ve bağımsızlığı pekiştirme gibi sorunlar sebebiyle düşük yoğunluklu ilişkiler alt seviyelerde seyretmiştir.260

259 Mehmet Özkan, “Türkiye’nin Afrika Politikası 2009”, Türk Dış Yıllığı: 2009, ed. Burhanettin Duran, Kemal İnat ve Muhittin Ataman (Ankara SETA Yayınları, 2011):576.

260 Mehmet Özkan, “Türkiye’nin Afrika’da Artan Rolü: Pratik Çabalar ve Söylem Arayışları”, Ortadoğu Analiz, c.4, s.46 (2012): 21.

94

Dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti ilan edildikten sonraki dönemde, Türkiye-Afrika ilişkileri birtakım zorunluluklar nedeniyle en alt seviyede tutulmuştur. Yeni bir devletin kurulmasının ortaya çıkardığı iç problemler, devletin meşruiyetini sağlama uğraşları, uluslararası arenada kendini kabul ettirme gayretleri ve toprak bütünlüğünü sağlama ile koruma çabalarıyla geçtiği için düşük yoğunluklu ilişkiler kurulabilmiştir.

Soğuk Savaş dönemine geldiğimizde ise Türkiye-Afrika ilişkileri düşük seviye ile devam etmiştir. Bunun sebebi de her iki tarafın da önceliklerinin farklı oluşu ve Türkiye’nin, Afrika’nın önemini o dönemlerde doğru bir şekilde okuyamamasından kaynaklanmaktadır. Soğuk Savaş’ın ardından uluslararası yapının değişmesi, karşılıklı münasebetleri de etkilemiştir.

1923-1998 yılları arasında Türkiye-Afrika ilişkilerini değerlendirdiğimizde gerek Türkiye gerek ise Afrika ülkeleri arsındaki ilişkilerin çoğunlukla her iki tarafın da iç sorunlarla uğraşması nedeniyle Osmanlı dönemine nazaran Türkiye-Afrika ilişkilerinin azaldığını ifade edebiliriz. 1998’de ilan edilen “Afrika’ya Açılım Eylem Planı”na kadar bölgeyle ilişkiler sistemli bir seyir izleyememiştir. Bu plan ile birlikte kıtaya yönelik ilk kez planlı bir dış politika stratejisi belirlenmiştir. Bu plan Afrika kıtasına önem vermekle birlikte tam anlamıyla uygulanabilme fırsatını bulamamıştır.

Yine de Afrika kıtası özelinde Sahra-altı Afrika’ya karşı yönelen bu sistemli ve çerçevesi çizilmiş strateji, Türkiye’nin artık bu kıtayı önemsediğinin açık bir delili olması sebebiyle oldukça önemlidir.

Türkiye’nin Afrika’da olumlu bir imajı vardır. İslamiyet bu imajdaki en önemli faktörlerden biridir. Aynı zamanda gelişmekte olan ülke ve bölgesel bir güç olan Türkiye bu yapısıyla özelikle ekonomik açıdan üçüncü dünya ülkelerine iyi bir örnek teşkil etmektedir. Söz konusu Afrika ülkeleri, Türkiye’nin deneyimlerinden yararlanabileceklerdir. Ayrıca Türkiye’nin diğer Avrupalı güçler gibi sömürgeci bir geçmişinin olmaması da buradaki devletlerin ve halkların Türkiye’ye bakışını pozitif yönde etkileyebilmiştir.

95