• Sonuç bulunamadı

Afrika Açılımı Bağlamında Türkiye-Sudan İlişkileri

4. AK PARTİ ÖNCESİ TÜRKİYE-SUDAN İLİŞKİLERİ

4.4. Afrika Açılımı Bağlamında Türkiye-Sudan İlişkileri

124

12 Ağustos 1998 tarihinde Sudan ve Türk Sivil Havacılık yetkilileri arasında Hava Ulaştırma Antlaşması imzalanmıştır. Anlaşma gereği, Sudan Airways haftada bir kez İstanbul’a seferler düzelmeye başlamış, Türk Hava Yolları ise Sudan’a uçmayı kısa veya orta vaadede planlamadığını açıklamıştır. Mevcut durum üzerine iki ülke arasındaki büyük bir ticari trafiğin olmaması ve iki ülke arsında taşınan malların hacminin 15 bin tonu aşmadığından kaynaklanmış olmasına rağmen Sekizinci Ortak Bakanlar Komitesi toplantısı sırasında deniz ticareti alanındaki ilişkilerin geliştirilmesi üzerine odaklanılmıştır. Türkiye, Türk Filo Hizmetleri vasıtasyla; ticari gemilerin ve Türk inşaat gemileri ile servis dışı ticari gemilerin Sudan ihtiyaçlarını karşılamak için Sudan’a teklif etmiştir.382

125

1998’de İkili Hava Ulaştırma Antlaşması,7 Kasım 1998’de de Kalite ve Standartlar Ayarları alanında bir iş birliği antlaşması imzalandı. Ayrıca Türkiye, Sudan kadrolarının su yönetimi, rezervuar ve baraj oluşturulması ile sulama kanalları alanında eğitim vermek ve iş birliği yapmak istediğini dönemin Sudan hükümetine sundu. Sudan hükümeti ise bu alanda altyapı projelerinin uygulanması için ileri sürülen ihale sürecini Türkiye’ye teşvik etmeye çalıştı. Bunun neticesinde, Merowe Baraj inşaası için 21’den fazla Türk şirketleri çalışma teklifleri hazırladı. Ayrıca diğer Türk şirketleri de Kajbar Barajı ve Sennâr rezervuarın yükseltilmesi projesi ile Elingaz El Garbi ve Tarik El-Salam (Barış Yolu) ve kara yolları, Uluslararası Hartum Yeni Havaalanı inşası için ihalelere katıldı.384

Bunun yanı sıra iki ülke arasındaki iş birliği petrol ve maden arama alanlarında da devam ettirildi. Enerji’den sorumlu Türk Devlet Bakanın’ın, Aralık 1996’da Hartum ziyareti sırasında iki taraf ta bazı metaller arama operasyonu noktsında iş birliği başlatılmasını kararlaştırdı. Bu doğrultuda Türk uzmanlar tarafından Inqasna Dağlarında krom madenine yönelik arama ve keşifi çalışmaları başlatıldı.

İnşaat alanında da Türkiye, 1995 yılında Hartum’da 4.5 milyon dolarlık bir maliyetle Türk hastanesinin projesini yürütmüştür. 1999 yılında ise 7,500 milyon dolar maliyetle Atbâra Nehri köprüsü inşa edilmiştir.385

İki ülke arasında artan iş birliğini sınırlayan engelleri ortadan kaldırmak için gerekli bir önlem olarak Sudan ile Türkiye arasında ekonomik ilişkilerin en önemli özellikleri arasında bulunan “Vergi Çiftler Önlenmesi Sözleşmesi” imzalanmıştır. Bu sözleşmeyi, 18.12.1999 tarihinde Hartum ‘da imzalanan Merkez Bankaları Borç Antlaşması takip etti. Ertesi günde, 19.12.1999 tarihinde Hartum’da yapılan 7. Dönem KEK Protokolü ile karşılıklı ekonomik ilişkileri düzenleyen 5 antlaşma imzalanmıştır.386 Bunlar Turizm Alanında İş Birliği Antlaşması, Tarım Alanında Teknik, Bilimsel Ekonomik İş Birliği Protokolü, Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunması Antlaşması, ile Hartum Üniversitesi’nde Türk Dili ve Türk Uygarlığı bölümünün kurulmasına dair 387 antlaşmalarıdır.

384 Ankara, 2002 yılında Sudan Büyükelçiliği tarafından sağlanan istatistikler.

385 Age.

386 Dikmen, age, 24-25.

387Mustafa Osman İsmail, “Sudan Dışişleri Bakanı’nın Konuşması”, Türkiye-Sudan Ekonomik İlişkilerinin Geliştirilmesi Konferansı, age,38.

126

10 Ocak 2001 tarihinde “Ekonomik İlişkileri Geliştirme Konferansı”nın gerçekleştirilmesi ikili ilişkilerin ivme kazanmasında önemli bir tarih olarak karşımıza çıkmıştır. Bunun yanında, Dışişleri Bakanı İsmail Cem’in Hartum’a gitmesi bir Türk Dışişleri Bakanının Sudan’a gerçekleştirdiği ilk ziyaret olması nedeniyle de ayrıca önem arz etmektedir. Söz konusu dönemde Türkiye ile Sudan arasındaki gerçekleştirilen ithalat ve ihracat rakamları aşağıdaki tabloda sunulmuştur. 388

Tablo 4.2: Yıllık Türkiye-Sudan Dış Ticareti (Bin $)

Türkiye- Sudan İlişkileri”, T.C. Hartum Büyükelçiliği,

http://khartoum.emb.mfa.gov.tr/ShowInfoNotes.aspx?ID=160309 [07.08.2017]

Tabloda da görüldüğü gibi Sudan ile yapılan ticarette denge Türkiye’nin lehinedir.

Sudan ile Türkiye arasındaki ticari ilişkiler yatırım, ticaret, müteahhitlik hizmetlerini kapsamaktadır. Doksanların ikinci yarısında özellikle 1995 yılında başlayan, Türkiye’de Sudan yatırımları ve Sudan’daki Türk yatırımlarının iki ülke arasındaki ekonomik işbirliği alanında yeni bir faktör olduğu söylenebilir. Çünkü bu tarihten sonra, özellikle 1998-2000 yılları arasında Sudan’da faaliyet gösteren Türk şirket sayısında artışlar yaşandı. Sudan’daki yaklaşık 20 Türk yatırım şirketinin 10 tanesi 2000 yılında çalışmaya başlamış bulunmaktadır.

388 “Sudan Ülke Bülteni”, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK), http://www.deik.org.tr/2844/Sudan_Ülke_Bülteni.html [07.08.2017].

127

Tablo 4.3: 1996-2000 Döneminde Sudan’ın Türkiye’ye İhracatı

Sudan Dış Ticaret Bakanlığı’nın 1996-2000 verilerinden derlenmiştir.

Tablo 4.4: 1996-2000 Yılları Türkiye’nin Sudan’a İhracatı

Sudan Dış Ticaret Bakanlığı’nın 1996-2000 verilerinden derlenmiştir.

Son on yıl içinde iki ülke arasındaki ticaret hacmindeki büyük artış olmasına rağmen Sudan’dan Türkiye’ye ihracatın net eksikliği görünmektedir. Havayolu aracılığıyla gerçekleşen ticaret hacmı ise sadece yaklaşık olarak 7.4 milyon ton olarak gerçekleşmiştir.

2000 1999

1998 1997

1996 Yıl

898 32

412 12.251 2.430

Deri

1.249 2.286

1.782 7.697

1.272 Susam

- -

8 1.961 271

Pamuk

4 -

190 10

- Yer Fıstığı

42 28

96 42

- Arap Zamkı

7.942 -

- -

- Petrol Ürünleri

214 1.615

1.205 1.205

4.359 Diğerleri

2000 1999

1998 1997

1996 Yıl

627 188

213 102

11 Tekstil

5.162 1.008

851 1.521

1.644 Taşımacılık

5.810 3.827

6.008 4.330

4.504 Makine ve Ekipman

9.925 9.676

8.689 10.669

11.121 El Sanatları

937 401

398 398

2.411 Kimyasallar

47 241

78 -

- Petrol Ürünleri

7.086 5.324

6.346 5.421

72.05 Gıda Maddeleri

15 257

92 6

- Hammadde

- -

56 -

- İçecek ve Tütün

1.188 2.957

2.690 -

- Buğday ve Buğday Unu

128

İki ülke arsında gerçekleştirilen ihracat mallarının listesine bakıldığında dikkat çeken bir diğer husus ise her iki ülkenin de yıllık olarak yarı sabit ürünler ihraç ediyor olmasıydı. Miktarlar açsından fazla bir değişiklik olmadığını görsek dahi aynı zamanda Türkiye ihracat listesinin bir çeşitlilik arz ettiğini ifade edebiliriz. Bu durum da aslında Türkiye’nin Sudan’a yönelik ticaret açığı hacmini yansıtmaktadır.

Sağlık, turizm, eğitim ve teknik iş birliği alanında da, Türkiye ve Sudan; Ekim 1989’da teknik işbirliği alanında bir antlaşma imzalamışlardır. Türkiye bu antlaşma gereği Sudan’da 4.5 milyon dolarlık bir maliyetle Hartum’un güneyinde Alkalakla bölgesinede bir Türk hastanesi inşa etmeye karar verdi. 64 yataklı ve Türkiye’nin o döneme kadar yurtdışında inşa ettiği tek Türk hastanesi olan bu hastane 2 Temmuz 1996 tarihinde Sudan halkının hizmetine açıldı. Bununla birlikte Türkiye aynı hastanede beş sağlık çalışanına da Türkiye’de eğitim verdi.

1998 yılında Türkiye ve Sudan arasında bir sağlık protokolü imzalandı. Söz konusu antlaşmada Türkiye, sağlığın çeşitli alanlarında Sudanlı kadroları yetiştirmeyi kabul etti. 13 Kasım 1990 tarihinde iki ülke arasında tıbbi personel eğitimi ile ilgili sağlık işbirliği antlaşması imzalandı. Ayrıca Türkiye, Ankara ve İstanbul’da 1993-1995 yıllarında ilaç sanayii alanında iki Sudanlı uzman, altı doktor ve altı hemşireye de eğitim vermiştir.

Ayrıca 19 Şubat 1999 tarihinde Hartum’da iki ülke arasındaki turist hareketini teşviki öngören iş birliği anlaşma imzalamıştır. Anlaşmada her iki ülkenin birbirine karşı turist potansiyellerinin tanımını yapması, karşılıklı turist ziyaretler ve bu alanda yayınlar değişimin ve teknik alanlarda ortak iş birliği yapılması hedeflenmiştir. Aynı yıl Türkiye’yi ziyaret eden Sudanlı turist sayısı 1500 iken, Sudan’ı ziyaret eden Türk turistlerin sayısı sadece 250’de kalmıştır.

Eğitim alanında da 1995 -2000 arasındaki dönem sırasında Türkiye ve Sudan da bazı üniversiteleri arsında sekiz protokol ve mutabakat zaptı imzalanmıştır.389

Sonuç yerine Türklerin Sudan ile ilişkileri Osmanlı döneminde önce dönemlere denk gelerek, Tolunoğulları döneminde başlamış ve Osmanlı döneminde ise Osmanlı Devleti, Mısır’ı ele geçirdikten sonra nüfuzunu bugün Kuzey Sudan’da olan hem Nubye’da hem de Kızıldeniz bölgesine kadar genişletmiştir.

389 Sudan Dışişleri Bakanlığı, Avrupa İşleri Dairesi,20. 18/1/5 , milafa raqm w e kh / sh a.

129

Kızıldeniz sahillerinde yer alan Sudan toprakları; Habeşistan Eyaletine dahil edilmiş ve genellikle Mısır’dan gönderilen valilerce yönetilmiştir. Sudan’ın iç bölgeleri Osmanlı egemenliğinde olmasına rağmen merkezi idarenin biraz daha dışında tutulmuştur. Mahalli sultanlıklardan üç tanesi de Osmanlı otoritesini tanımıştır.

Bunlardan birisi de Fûr Sultanlığıdır.

Lakin Osmanlı Devleti Sudan’da hiçbir zaman fiilen olmamıştır. Emrindeki Mısır Valiliği aracılığı ile Sudan’da kısa bir dönem yönetim sağlamıştır.

Bu dönemler, Sudan’daki idare "ahd-i’t-Türkiye es-Sabıka" olarak adlandırılmaktadır.

Böylece Osmanlıların Afrika’da ele geçirdikleri ilk ülkenin Sudan olduğunu ifade edebiliriz.

Bölgenin tamamen Osmanlı hakimiyetin altına girmesi ise Kavalalı Mehmet Ali Paşa tarafından 1820-1822 yılları arasında yapılan fetihlere daha sonrasında ise Mısır Hıdivlerinin Sudan’ın idaresini ele almasına dayanmaktadır. Sudan, Osmanlı’nın bir parçası haline gelince camilerde halife adına hutbeler okunmaya başlamıştır.

Bu dönemde bölgede bulunan Funç Krallığına son verilmiş ve Hıdiv İsmail Paşa döneminde bugünkü Bahr-el Gazel, Ekvator, Kordofan ve Darfûr bölgelerinin de Sudan siyasî sınırlarına dahil edilmesiyle ülke sınırları bugünkü Uganda ve Somali’ye kadar genişletilmiştir ve bu topraklara Mısır Sudan’ı adı verilmiştir. Bu aşamadan sonra Hartum merkezli olarak yönetilmeye başlanan Sudan, 1885 yılına kadar Osmanlı-Mısır hakimiyetinde kalmıştır.

1517 yılında Mısır’ı ele geçiren Osmanlı İmparatorluğu, kısa bir süre sonra Sudan’ı da içerisine alan Kuzey Afrika’daki hakimiyet ve nüfuz alanlarını tesis etmişlerdi.

Osmanlı Devleti, bugünkü Sudan bölgesinin tamamını doğrudan yönetmemiş. Sadece Sevakin kısmını merkezi idareye bağlamış kalan diğer bölgelerin yönetimini mahalli yöneticilere bırakmıştı.

Osmanlı Devleti Kızıldeniz kenarında kurulu olan liman şehri Sevakin ile Sudan’ın jeopolitik üstünlüğünden uzun yıllar yararlanmıştı. Mısır’ın fethinden sonra burada kurmuş olduğu askeri deniz üssü ile hem ticareti hem de Kızıldeniz, Hicaz, Cidde, Orta ve Doğu Afrika’yı askerî açıdan kontrol etmişti. Portekizlilere karşı mücadeleyi burada sürdürmüş, Uzakdoğu ve Hindistan’daki Müslümanların yardımına buradan ulaşılmıştı. Mehmet Ali Paşa, Sudan’ın tamamında Osmanlı’ya bağlı bir idare kurmuştu. Bu dönem “Türk dönemi” olarak adlandırılmaktadır.

130

İngiltere Sudan’ı ele geçirmek için önce ticari ve askeri olarak buradaki faaliyetlerini işgal ettiği Mısır’ı da kullanarak hızlandırmıştı. Bu faaliyetlerden rahatsız olan Muhammed Ahmed el-Mehdi liderliğinde kurulan Sudan yönetimine son vermek bahanesi ile İngiltere, Mısır üzerinden kendi askerleri ile bir hareket gerçekleştirmiş ve Sudan’ı işgal etmiştir. İngilizler, uluslararası anlaşmaya yetkisi olmayan Mısır Valiliği ile uluslararası antlaşma imzalayarak Sudan’da Mısır-İngiliz ortak yönetimini kurmuştu. Böylece Sudan’da Türk dönemi fiili olarak sona erdirmişti. Osmanlı Devleti ise bu oldu bittiyi kabul etmemekle beraber diplomatik yollarla çözüm bulmaya çalışmış ancak İngiliz işgalini önleyebilecek askeri tedbiri de ortaya koyamamıştı.

İngilizlerin Sudan’ı fiili olarak ele geçirmesi ve I. Dünya Savaşı sonrası dönemde Türkiye-Sudan ilişkileri kesintiye uğradı. Osmanlı Devleti’nin parçalanması sonucunda söz konusu devletin ardılı olarak kurulan Türkiye Cumhuriyeti, kendi iç ve dış sorunlarından dolayı çok boyutlu bir politika takip edememiştir. Afrika da bu süreçte maalsef göz ardı edilmek durumunda kalmıştır.

131