• Sonuç bulunamadı

Gök ve Su Kuşları

BÖLÜM 11: HAYVAN ADLARI

11.4. Gök ve Su Kuşları

Eserde ak doğan, bayağı kaşıkçı kuşu (su kuşu, ördek), baykuş, bülbül, karga, kartal (kara kuş), kaysarı, kaz, keklik, kılkuyruk, kökiş, kuğu, kuzgun, ördek, papağan, pelikan, rây-ı hindi, saksağan, serçe, sığırcık, sungur, şahin (laçın kuş), turna, todlıç, toy kuşu, yükdig gibi gök ve su kuşları yer almaktadır.

Eserde “örüŋ kuş” olarak geçen kelimenin Arat tarafından ak doğan veya ak kuş olarak çevrildiği görülmektedir.

“Serinse kişi öz tilekin tapar, serip turdaçı er örüŋ kuş tutar

İnsan sabrederse, dileğine kavuşur; sabredip-bekleyen avcı ak-kuş tutar.” 1319 Benzer beyitler: 2054/3010/3011/4199/5828

“Azıglıg kür erke bu neŋ eksümez, tutuglı örüŋ kuşka meŋ eksümez

Cesur, gözü pek olan insan için mal eksik olmaz; ak doğan için derem eksik olmaz.” 2054

Arat “yugak” kelimesini “su kuşu, yugak” olarak çevirmiştir. Üşenmez (2006: 482) kelimenin su kuşu ve bir çeşit ördek anlamına geldiğini bildirmiştir. Ingeborg Hauenschild (2003: 248), Clauson’un kelime tahlilinden de faydalanarak bu su kuşunun Latincesi “platalea leucorodia” olan bayağı kaşıkçı kuşu şeklinde yorumlanabileceğinden bahsetmektedir.

“Kuguka katılmaz körü tur yugak, kara kuş ürüŋ kuş bile ked yırak

Dikkat edersen, yugak kuğuya katılmaz; ak-kuş ile kara-kuş birbirinden çok uzaktır.” 4199

“Kugu korday erse ya turna yugak, ya toy tut ya yögdik ya todlıç ya kak

Her cins kuğular, turna ve su kuşları yahut toy kuşu veya yügdik, todlıç ve kazlar;” 5377

Eserde baykuş “ügi” olarak geçmekte ve geceleri uyumama gibi bir özelliğe sahip olduğundan bahsedilmektedir.

“Ulug tutsa hamyet kür arslanlayu, ügi teg usuz bolsa tünle sayu

Arslan gibi, hamiyeti yüksek tutmalı; baykuş gibi, geceleri uykusuz geçirmelidir.” 2314

178

“Çeçeklikte sandvaç öter miŋ ünün, okır sûr-ı ibri tünün hem künün

Çiçek bahçesinde bülbül binlerce sesle ötüyor, sanki gece-gündüz Mezamir okuyor.” 78 Benzer beyitler: 4963/5972

Eserde karga “kara çumguk” olarak geçmekte ve Arat tarafından “kara çumguk” olarak tecüme edilmektedir. Üşenmez (2006: 190) “çumguk” kelimesinin Kutadgu Bilig’de “ala karga” karşılığında kullanıldığına işaret etmiştir. “ala” kelimesi aynı sözlükte “karışık renkli, ala” olarak belirtilmiş. Eserde geçen “kara çumguk”un karga olduğu görülmektedir.

“Kara çumguk ötti sata tumşukın, üni oğlağu kız üni teg yakın

Kara çumguk mızrak gibi gagası ile ötüyor; sesi, nazlı bir kızın sesi gibi, cana yakındır.” 77

Eserde geçen “kara kuş” Arat tarafından “kara kuş” olarak çevrilmiştir. Deniz Abik’in (2009: 18), Tezcan’dan aktardığına göre 5378. beyitte yer alan “yoru” kelimesi Kırgız Türkçesinde “coru” olarak yer almakta ve “kuzu kapan kartal” anlamına gelmektedir.

“Kalık bütrü tuttı kara kuş öŋi, ajun barça toldı kara kuş yüŋi

Hava tamamiyle kara-kuş rengini aldı, bütün dünya kara-kuş tüyü ile doldu.” 3949 Benzer beyitler: 4199/4711/5378/5675

Abik (2009: 1-30), Bozkaplan (2007: 1113), Aydemir’in (2013: 281) çalışmalarında “kaysarı” olarak geçen bu gök kuşunun tam anlamıyla hangi kuş olduğu belirlenememiştir. Aydemir (2013: 294) Kayseri adlı kuşların Bizans’tan gelen dönemin elçilik teşkilatının güvercin postalarını belirtmiş olabileceğini de vurgulamıştır. Üşenmez de aynı şekilde (2006: 255) kelimeyi “bir kuş çeşiti” olarak tanımlamıştır.

Bozkaplan (2007: 1114), çalışmasında Rây-i Hindî’yi bir çeşit kuş olarak ifade etmiştir. Aydemir (2013: 294) Ray-ı Hindi adlı kuşların Gaznelilerden gelen dönemin elçilik teşkilatının güvercin postalarını kastetmiş olabileceğini ve ötücü bir kuş olduğunu vurgulamıştır.

“Esirdin keligli kalık kuşları, kayu rây-ı hindi kayu kaysarı Esirden gelen semâ kuşları, kimi rây-i hindî, kimi kayseri;” 94

179

Eserde kaz kelimesi “kaz” ve “kak” olmak üzere iki farklı şekilde görülmektedir. Beyitlerden yola çıkarak “kak” olarak belirtilen kazın kara renkte olduğu anlaşılmaktadır. Kılkuyruk eserde “kıl” olarak geçmekte ve beyitlerden anlaşılacağı üzere bir gök kuşu

olarak kabul edilmektedir. Kuğu kelimesi eserde “kugu” ördek kelimesi ise günümüz

Türkçesindeki şekliyle geçmektedir. Ayrıca eserde sığırcık kuşu “sıgırçuk” olarak

görülmektedir.

“Kaz ördek kugu kıl kalıkıg tudı, kakılayu kaynar yokaru kodı

Kaz, ördek, kuğu ve kıl-kuyruk fezayı doldurdu; bağırışarak, bir yukarı-bir aşağı, kaynaşıyorlar.” 72

“Sıgırçuknı kördüm uçar kak ara, teŋin baktım erse ikigü kara

Sığırcığı gördüm, kaklar arasında uçar; arkadaşlarına bakınca, gördüm ki, ikisi de karadır.” 4198

Eserde “korday” olarak görülen kelime Arat tarafından bir çeşit kuğu türü olarak çevirilmiştir. Emek Üşenmez (2006: 280) “korday” kelimesini “kuğu cinsinden bir kuş” olarak tanımlamıştır. Ingeborg Hauenschild (2003: 138) ise “korday” kelimesini “pelikan” olarak tanımlamıştır. Azerbaycan Türkçesinde yazılmış sözlüklerin derlendiği ve arama yapılabilen çevrim içi sözlük (azleks)’de “Etimologiya lüğəti”nde “qutan” kelimesinin DLT’de “qorday” kelimesi olarak görüldüğünden bahsedilerek Yunanlılar’ın kelimeyi pelikan olarak adlandırdığı ifade edilmiştir (Əhmədov, 2015). Bununla beraber “qutan” kelimesi “Azərbaycan dastanlarının leksikası” adlı sözlükte “Uzun və nazik boğazlı, gödək qıçlı, uzun dimdikli, ayaqları enli və pərdəli quş. (“Koroğlu” dastanının lüğəti)” olarak tanımlandığı belirtilmiştir (Əhmədova, 2017) . Bütün bu yorumlardan yola çıkarak “korday” kelimesinin Arat’ın aksine pelikan olarak değerlendirmenin doğru olacağını düşünülmektedir.

Eserde turna günümüz Türkçesinde görülen kullanım şekliyle kullanılmaktadır. Bir tür

kuş olarak kabul edilebilecek “todlıç” kuşunun hangi kuş olduğu ile ilgili tespit yapılamamıştır. Toy kuşu eserde günümüzdeki kullanım şekliyle yer almaktadır.

Eserde “yögdig” Arat tarafından “yügdig” olarak çevrilmiştir. Abik (2009: 16) ve Üşenmez (2006: 485) tarafından “yükdig” kelimesi bir cins kuş çeşidi olarak tanımlanmıştır. “Yögdik” kelimesinin turna veya su kuşları ile beraber anılmamış olması

180

bunun yanı sıra toy kuşu ile birlikte bahsedilmiş olması, “yökdig” olarak bahsedilen kuşu, toy kuşu gibi uçan kuşlar gurubunda sınıflandırılmasına imkân vermektedir.

“Kugu korday erse ya turna yugak, ya toy tut ya yögdik ya todlıç ya kak

Her cins kuğular, turna ve su kuşları yahut toy kuşu veya yügdik, todlıç ve kazlar;” 5377

Eserde keklik kelimesi “keklik” ve “ular kuş” olmak üzere iki farklı şekilde ifade edilmiştir.

“Ünin ötti keklik küler katgura, kızıl agzı kan teg kaşı kap kara

Keklik yüksek sesle öttü, sanki gülmekten katılıyor; ağzı kan gibi kızıl, kaşı sim-siyah.” 76

“Ular kuş ünin tüzdi ünder işin, silig kız okır teg köŋül birmişin

Keklik, sesine bir ahenk vererek, eşine sesleniyor; sanki güzel bir kız gönül verdiğini çağırıyor.” 75

Eserde “kökiş” olarak yer alan kelimeden Aydemir (2013: 282), Abik (2009: 17) ve Bozkaplan’ın (2007: 1113) çalışmalarında bir çeşit öten kuş olarak bahsedilmektedir. “Kök-iş” kelimesinin mavimsi manasında kullanılabileceği bilgisini veren Aydemir’in (2013: 282) çalışması temel alınarak burada Arat’ın kökiş ve turna olarak iki ayrı kuş gibi çevirdiği “kökiş turna” kalıbını mavimsi bir turnayı ifade edebileceği şeklinde yorum yapmak da mümkündür.

“Kökiş turna kökte ünün yaŋkular, tizilmiş titir teg uçar yelgürer

Kökiş ve turnalar gökte yüksek sesle bağırışıyor; dizilmiş deve katarı gibi, uçup, kanat çalıyorlar.” 74

Eserde kuzgun “kuzgun” olarak geçmektedir. Beyitlerde “kuzgun” ve “kaya kuzgunu”

olarak iki farklı şekilde karşımıza çıktığı görülmektedir. Ayrıca eserde saksağan

“sagızgan” olarak ifade edilmektedir.

Tegürdi maŋa elgin elig yaşım, kugu kıldı kuzgun tüsi teg başım

'Elli yaşım bana elini değdirdi; kuzgun tüyü gibi olan başımı kuğu tüyüne çevirdi.-365 Benzeri beyitler: 1098/5643

181

“Sagızganda sakrak kerek tutsa öz, kaya kuzunı teg yırak tutsa köz

Kendisini saksağandan daha ihtiyatlı tutmalı; gözünü, kaya kuzgunu gibi, uzaklara çevirmelidir.” 2313

Eserde papağan “tutı” olarak görülmektedir.

“Yorı yalŋuz işsiz ay yalŋuk uzı, tutı kıldı yalŋuz tili kör sözi

Ey insanların mahiri, tek başına ve arkadaşsız yürü; bak, papağan konuşmağı ve söz söylemeği kendi başına elde etti.” 3361

Arat “semürgük” olarak verilen kelimeyi serçe olarak çevirmiştir. Beyitten yola çıkarak çok küçük bir kuş olduğu yorumlanabilir. Aydemir (2013: 292) ise bu kuşu bülbüle benzer bir kuş olarak sınıflandırmıştır.

“Bilig bir teŋiz ol uçı yok tüpi, neçe suv kötürgey semürgük sora

Bilgi bir denizdir, onun ucu-bucağı yoktur; serçe emse emse bundan ağzına ne kadar su alabilir.” 6609

Eserde sungurun “suŋkur” olarak geçtiği görülmektedir.

“Saçım boldı suŋkur tüsi teg şeşüt, sakal boldı yazkı kelef teg orut

Saçım, sungur rengi gibi, kır oldu; sakalım yazdan kalmış kuru ota döndü.” 5639 “Saçım boldı yazkı kelef teg orut, sakal boldı suŋkur tüsi teg şaşut

Saçım, bahar kelef otu gibi, kurulaştı; sakal ise, sungur tüyü gibi, alaca oldu.” 5697

Eserde “laçın” yırtıcı bir kuş olan şahini ifade etmektedir.

“Küvez alp sekirtıp çerig sürse bat, laçın kuş kovar teg töker kanları

Mağrur kahraman seyirterek, sür'atle ordusunu sürer; şahinin kuşlara saldırması gibi, hücum eder ve kanlar döker.” 2381