BÖLÜM 10: RENK KAVRAMI ve RENK ADLARI
10.2. Doğrudan Kullanılan Renk Adları
Eserde alaca, alaca kır, beyaz, kızıl – kırmızı, kumral, kül, mavi, mor, pembe, sarı, siyah, yağız, yeşil gibi renklerin dışında benzetme yoluyla kullanılan altın, kömür, yakut, kara kuş, kuğu, samur, sincap, sungur, erguvan, mina, safran, habeş derisi, zenci derisi gibi renk adları tespit edilmiştir.
Eserde alaca renk “şaşut” olarak görülmektedir.
“Saçım boldı yazkı kelef teg orut, sakal boldı suŋkur tüsi teg şaşut
159
Eserde “çal” olarak geçen kelime Üşenmez’in (2006:179) çalışmasında “alaca, kır” olarak tanımlanmıştır. Arat çevirisinde beyaz olarak vermiştir.
“Yalıŋ yüzlüg erdim bütürdi sakal, kara kuzgun erdim kugu kıldı çal
Tüysüz idim, sakal bitirdi; kuzgun gibi kara idim, kuğu gibi beyaz yaptı”. 1098
Eserde beyaz renk “örüŋ” olarak görülmektedir. Arat çevirilerde beyaz rengin sıfat kullanımında genellikle “ak” sözcüğünü tercih etmiştir. Ten renginin beyaz olmasından bahsedilen aşağıdaki beyit dışında ak süt “örüŋ süt” (881,5881 beyitler), ak kuş “örüŋ
kuş” (3010,3011,4199,5828 beyitler), ak sakal “örüŋ başlıg” (3012,5085beyitler) sıfat
olarak kullanımları görülmektedir.
“Kara kul karası bolur beg örüŋ, karalı örüŋli adırttı körüŋ
Siyah — kul rengidir, bey — beyaz olur; siyah ve beyaz renkleri ayırt edilmiştir.” 2080 Benzer beyitler: 4239/4632/6492
“Beli bolsa yılmık yana yarnı keŋ, örüŋ bolsa kırtış kızıl kızgu eŋ
Belleri ince, omuzları geniş, teni beyaz ve yanakları al-kırmızı olmalıdır.” 2915 “Örüŋ süt bile kirse edgü kılık, ölüm tutmagınça evürmez yorık
Eğer iyilik ananın ak sütü ile insanın ruhuna girerse, o ölünceye kadar doğru yoldan çıkmaz.” 881
“Azıglıg kür erke bu neŋ eksümez, tutuglı örüŋ kuşka meŋ eksümez
Cesur, gözü pek olan insan için mal eksik olmaz; ak doğan için derem eksik olmaz.” 2054 “Negü ter eşitgil örüŋ başlıg er, ajunug karıtmış uzun yaşlıg er
Dünyayı ihtiyarlatmış, çok yaşamış, ak saçlı insan ne der, dinle” 3012 Benzer Beyitler
881/3010/3011/3012/4199/5085/5828/5881
Gönlün temiz olması ve saçın ağarması gibi mecazî kullanımlarda da “örüŋ” kelimesi ak olarak tercüme edilmiştir.
160
“Kayu başka kirse kugu kırtışı, kugu teg örüŋ kılgu köŋlin kişi
Artık başında kuğu rengi beliren insan gayret etmelidirki, gönülü de kuğu gibi ak olsun.” 1101
“Örüŋ boldı erse kara saç sakal, anungu busugçı ölümke tükel
Kara saç ve sakal ağarınca pusuda yatan ölüme iyice hazırlanmak lâzımdır” 1103 Benzer beyitler: 1105/2372/3622/3623
“Kızıl” kelimesi Arat tarafından “kızıl” ,“kırmızı” ve “al” olarak çevrilmiştir.
“Ünin ötti keklik küler katgura, kızıl agzı kan teg kaşı kap kara
Keklik yüksek sesle öttü, sanki gülmekten katılıyor; ağzı kan gibi kızıl, kaşı sim-siyah.” 76
Benzer beyitler: 76/120/2384/4632/6007
“Kara baş yagısı kızıl til-turur, neçe baş yedi bu takı ma yeyür
Kara başın düşmanı kırmızı dildir; o ne kadar baş yemiştir ve yine de yemektedir.” 966 Benzer beyitler: 964/2250/2692/2312/4485/6229/6529
“Kızıl yüz öŋi oŋdı boldı sarıg, ajun boldı altun öŋgi teg arıg
Gök yüzünün al rengi soldu, sarardı; dünyanın her tarafı altın rengini aldı.” 4959
Eserde kızıl renginin pekiştirilmiş şekliyle “kıp-kızıl” olarak kullanımı da görülmektedir.
“At üstem yarıklar bolur kıp kızıl, gızıl kızgu eŋler bolur yap yaşıl
At, koşum ve zırhlar kıp-kırmızı olur; kırmızı ateş gibi yanan yanaklar mos-mor kesilir.” 2385
Kızıl kelimesinin memnun etmek bahtiyar etmek, yüz güldürmek manasında “kızıl kılmak” kalıbıyla kullanıldığı görülmektedir.
“Yeme keçti üdler bir ança bu yaŋ, bu ay toldı tapgun kızıl kıldı eŋ
Böylece bir müddet geçti; AyToldı hizmeti ile her keşi memnun etti.” 954 Benzer beyitler: 992/2398/2483/5804
161
“Kalı kolsa sen tutçı meŋziŋ kızıl, köni bol kutulduŋ sen inçin tiril
Eğer yüzünün dâima gülmesini istersen, doğru ol; endişesiz ve huzur içinde yaşa.” 4295 “Tilek baylık erse tire birge neŋ, bayutgay seni ol kızıl bolga eŋ
Arzun zenginlik ise, o tasarruf ederek, seni zenginleştirir ve yüzünü güldürür.” 4499
Al kırmızı “kızıl kızgu” olarak görülmektedir.
“Beli bolsa yılmık yana yarnı keŋ, ürüŋ bolsa kırtış kızıl kızgu eŋ
Belleri ince, omuzları geniş, teni beyaz ve yanakları alkırmızı olmalıdır.” 2915
Arat “kızıl meŋzi” aşağıdaki beyitte pembe yüz olarak çevirmiştir.
“Tüşükrek körürmen seniŋ köŋlüŋi, sarıgrak körürmen kızıl meŋziŋi
Senin gönülünü bir az düşük gürüyorum; penbe yüzünü de daha sararmış buldum” 5686
Eserde “kupa” olarak yer alan kelime Arat tarafından kumral olarak çevrilmiştir.
“Kupa körklügüg kör kılın özke fâl, işiŋ edgü bolgay kamug sözni üz
Kumral güzeline bak ve onu kendine uğur tut, işin iyi olur; başka sözü bırak.” 2468
Arat’ın çevirisinde kül rengi olarak çevirdigi “boz” tek bir beyitte görülmektedir.
“İveklik beliŋ ol kamugka yavuz, kalı bolsa begke yüzi boldı boz
Acelecilik her kes için fenadır ve derûnî bir korku neticesidir; eğer bu beyde olursa, onun yüzü kül renkli olur.” 1996
Mavi eserde renk olarak “kök” kelimesi ile ifade edilmektedir. Arat’ın “kök” kelimesini bazı beyitlerde mavi olarak değil yeşil olarak tercüme ettiği görülmektedir. Eserde “kök” kelimesi hem mavi rengi hem de yeşil rengi karşılamaktadır.
“Bu törlüg çeçek yerde munça bediz, yazı tag kır oprı yaşıl kök meŋiz
Yerde bin bir çiçek, bin bir manzara, düzlük, dağ, sahra, vadi yeşil ve mavi renkler ile örtülmüş.” 96
162
“Yaşıl kök sarıg al agı ton kedip, aşagu kötürse yaraşur yorıp
Onların yeşil, mavi, sarı ve pembe ipek elbiseler giyip dolaşmaları ve yemek taşımaları hoş olur.” 2916
“Kurımış yıgaçlar tonandı yaşıl, bezendi yipün al sarıg kök kızıl
Kurumuş ağaçlar yeşiller giyindi; tabiat mor, al, yeşil ve kızıl renkler ile süslendi.” 67 “Yazı tag kır oprı töşendi yadıp, itindi kolı kaşı kök al kedip
Düzlükler, dağlar, sahralar ve ovalar bunu yayıp, döşendiler; vadiler ve yamaçlar al ve
yeşil giyerek, süslendiler.” 69
Eserde mor renk “yipün” olarak geçmektedir.
“Kurımış yıgaçlar tonandı yaşıl, bezendi yipün al sarıg kök kızıl
Kurumuş ağaçlar yeşiller giyindi; tabiat mor, al, yeşil ve kızıl renkler ile süslendi.” 67
“Al” Arat tarafından “pembe” “al” ve “kırmızı” olarak tercüme edilmiştir. Zafer Önler (2015: 20) 67. beyitte al ve kızıl (kırmızı) renklerin aynı anda ifade edilmesine dikkat çekerek “al” kelimesinin kırmızı olamayacağı hakkındaki görüşünü bildirmiştir.
“Yaşıl kök sarıg al agı ton kedip, aşagu kötürse yaraşur yorıp
Onların yeşil, mavi, sarı ve pembe ipek elbiseler giyip dolaşmaları ve yemek taşımaları hoş olur “ 2916
“Yıl ülgi yay erse tüşegli yegit, sarıg al tüşese ya kürküm ögit
Yılın mevsimi yaz ve rüya gören delikanlı ise, rüyasında sarı, penbe renklerle safran veya öğütülmüş bir şey görürse,” 6009
“Nelük al boduduŋ kızıl meŋziŋi, negü berdi dünyâ saŋa öz öŋi
Kırmızı yüzün neden bugün solmuş? dünya başka ne endişeler çıkardı ?” 6229 “Kurımış yıgaçlar tonandı yaşıl, bezendi yipün al sarıg kök kızıl
Kurumuş ağaçlar yeşiller giyindi; tabiat mor, al, yeşil ve kızıl renkler ile süslendi.” 67 “Yazı tag kır oprı töşendi yadıp, itindi kolı kaşı kök al kedip
Düzlükler, dağlar, sahralar ve ovalar bunu yayıp, döşendiler; vadiler ve yamaçlar al ve yeşil giyerek, süslendiler.” 69
163
“Yaşık örledi yerde koptı togı, yaka keldi aşnu tokuz al tugı
Güneş yükseldi, yerden toz kalktı; dokuz al tuğu yaklaşmağa başladı.” 4893
“kızgu” kelimesinin Arat tarafından “al yanak” olarak çevrildiği de görülmektedir.
“Ogul kız sakınçı bu tüpsüz teŋiz, ogul kız sarıg kıldı kızgu meŋiz Oğul-kız derdi dipsiz bir denizdir; oğul-kız al yanağı soldurur.” 1164 Benzer beyitler: 4524/4544/4707
Eserde sarı renk “sarıg” olarak görülmektedir.
“Özüŋ tabını men ayayın yora, kızıllı sarıglı ürüŋli kara
Ben senin tabiatini izah edeyim; bu ya kızıl, sarı, ak veya kara olur.”4632 Benzer beyitler: 4672/2916/4960/5971/6009
Eserde sarı rengin sararmak durumunu ifade etmek için kullanıldığı beyitlere rastlanmıştır.
“Ay körklüg koluglı munı kolmagıl, kızıl meŋziŋi sen sarıg kılmagıl
Ey güzellik arayan, güzellik arama; sen al yanağını boş yere sarartma.” 4485 Benzer beyitler: 5686/6276
Eserde “kara” olarak görülen siyah rengin Arat’ın çevirisinde bazen siyah bazen kara şeklinde çevrildiği görülmektedir.
“Kara kul karası bolur beg ürüŋ, karalı ürüŋli adırttı körüŋ
Siyah — kul rengidir, bey — beyaz olur; siyah ve beyaz renkleri ayırt edilmiştir.” 2080 Benzer beyitler: 4632/5643/6011/6622//1098/6007/6492/4239
Eserde siyah rengi pekiştirmek için “kap kara” ifadesi kullanılmıştır.
“Ünin ötti keklik küler katgura, kızıl agzı kan teg kaşı kap kara
Keklik yüksek sesle öttü, sanki gülmekten katılıyor; ağzı kan gibi kızıl, kaşı sim-siyah.” 76
Benzer beyitler: 4323
164
“Beliŋlep odundı kötürdi başın, kara zengi kılmış yüzini ışın
Birden silkinerek, tekrar uyandı, başını kaldırdı; sisgök yüzünü siyah zenciye döndürmüştü.” 3286
Benzer beyitler:
77/395/966/1418/1427/1512/2692/3554/3570/3617/4199/4323/4324/4326/4327/4329/4 722/4723/4725/4820/4885/4966/5363/5390/5416/5422/5425/5919/6140/6272/6374/640 0/6403/6404/6434/6444/6530
Eserde “kara” kelimesi pekçok beyitte mecaz olarak kullanılmıştır.
“Bor içme fesâdka katılma yıra, zinâ kılma fâsık atanma kara
Şarap içme, fesada karışma, uzak dur; zina yapma, fisk ve fücur ile kara yüzlü olma.” 1334
Benzer beyitler: 2257/4238/4323/5206
Serkan Şen (2007: 131) “yagız” kelimesinin DLT’de kızıl ile siyah arası bir renk olduğunu belirtmiştir. “Yagız” kelimesini Arat genellikle kara olarak çevirmiş bununla beraber 3570. beyitte yağız olarak kullanmıştır.
“Yıl ülgi yaz erse kiçig erse er, kızıl körse barça yagız körse yer
Yılın mevsimi bahar ve insan da çok genç ise, her şeyi kızıl ve yeri kara görürse,” 6007
Eserde birçok beyitte “yagız” kelimesi yer kelimesini niteleyerek “yeryüzü” anlamını karşılayacak şekilde kullanılmıştır.
“Yagız yer yaşıl suv yaraştı bile, ara miŋ çeçekler yazıldı küle
Kara toprak, mavi su birbiri ile uyuştu; ortada binlerce çiçek gülerek, açıldı.” 3212 Benzer beyitler:
3/44/64/68/120/210/213/302/883/1002/1144/1800/3081/3570/3717/3725/4721/5363/ 5365/6069/6139/6403/6404/
Eserde yeşil renk “yaşıl” ve “kök” olarak geçmektedir. Bazı beyitlerde Arat tarafından yeşil rengin mavi olarak çevrildiği görülmektedir. Yeşil ve mavi renklerinin tonlarının yakın olması bu iki rengin metinde ayırt edilmesini zorlaştırmaktadır. Arat’ın tek bir
165
beyitte yap-yaşılı mavi kırmızı karışımı mor rengi karşılayacak şekilde “mosmor” olarak çevirdiği görülmektedir.
“Kurımış yıgaçlar tonandı yaşıl, bezendi yipün al sarıg kök kızıl
Kurumuş ağaçlar yeşiller giyindi; tabiat mor, al, yeşil ve kızıl renkler ile süslendi.” 67 Benzer beyitler: 68/120/2250
“Yagız yer yaşıl suv yaraştı bile, ara miŋ çeçekler yazıldı küle
Kara toprak, mavi su birbiri ile uyuştu; ortada binlerce çiçek gülerek, açıldı.” 3212 Benzer beyitler: 3725
Yap-yaşıl olarak geçmekte olan beyitte Arat’ın çevirisi mosmor şeklindedir.
“At üstem yarıklar bolur kıp kızıl, gızıl kızgu eŋler bolur yap yaşıl
At, koşum ve zırhlar kıpkırmızı olur; kırmızı ateş gibi yanan yanaklar mosmor kesilir.” 2385
Gökyüzünün sıfatı olarak kullandığı yerlerde “yaşıl” rengin Arat tarafından mavi olarak çevirildiği görülmektedir.
“Yagız yer yaşıl kök kün ay birle tün, törütti halâyık öd üdlek bu kün
Kara yer ile mâvî göğü, güneş ile ayı, gece ile gündüzü, zaman ile zamaneyi ve mahlûkları o yarattı.” 3
Benzer beyitler:
22/44/127/210/1002/1003/1124/1518/1800/3193/3717/3724/3981/4711/4844/6064/ 6218
Aşağıdaki beyitlerde yeşil ve mavi renk aynı beyit içerisinde “yaşıl” ve “kök” şeklinde iki farklı renk olarak tanımlamıştır.
“Bu törlüg çeçek yerde munça bediz, yazı tag kır oprı yaşıl kök meŋiz
Yerde bin bir çiçek, bin bir manzara, düzlük, dağ, sahra, vadi yeşil ve mavi renkler ile örtülmüş.” 96
166
“Yaşıl kök sarıg al agı ton kedip, aşagu kötürse yaraşur yorıp
Onların yeşil, mavi, sarı ve pembe ipek elbiseler giyip dolaşmaları ve yemek taşımaları hoş olur.” 2916