• Sonuç bulunamadı

Göç Hareketlerinin Küreselleşmeye Etkileri

BÖLÜM 1: KAVRAM VE KURAMSAL ÇERÇEVE

1.6. Küreselleşmeyi Etkileyen Unsurlar

1.6.5. Göç Hareketlerinin Küreselleşmeye Etkileri

Göçlerin tarihi çok eskiye dayanır, bütün canlıların hayatlarını ve yeryüzünü değiştirmiştir. Göç insanlık tarihi ile birleşir (Karpat, 2016: 24). Bir yerde olmayan bilgi, ürün, teknik, eşya, bitki, tohum, adet, edevat ve alışkanlıklar başka yerlere taşınmıştır veya başka yerlerden alınmıştır. İhtiyaçlar giderilmiş, terakki sağlanmıştır. Tarih boyunca göçler dinamizme sebep olmuşlar, insanları geliştirmişlerdir. Göç daima olmuştur, göç toplumlara dinamizm katan bir harekettir. Göçler sona ererse toplumların erime süreci başlar (Ortaylı, 2006: 19). Göçler küreselleşme sürecini yakinen etkilemişlerdir. Küreselleşmenin önde gelen şehirlerine, şirketlerine, kurumlarına siyaset ve ticaret hayatındaki aktörlerine bakılınca göç hareketlerinin ve göçmenlerin

38

küresel gelişmelerde siyasi, ekonomik, sosyal, kültürel etkileri çok daha iyi görülmektedir

Savaş, soykırım, terör, hastalık, dini, siyasi zorluklar, tercihler gibi sebeplerin yanında, yaşam şartlarının iyileştirilmesi, eğitim, iş, ticaret, akrabalık nedeniyle göçler gerçekleşmiştir. Dış göçler farklı din, dil, ırk, etnik kökene sahip insanların çok kültürlü bir yaşam etrafında buluşmasını sağlamaktadır. İnsanlar göçle birlikte, yaşam tarzlarını, kültürel değerlerini, inanç ve düşüncelerini gittikleri yerlere taşırlar (Ekici - Tuncel, 2015). Çevreleri de değişir, bir çevre ve unsurlarıyla yaşamaya başlarlar. İbn-i Haldun Mukaddime’de insanların yaşadığı çevrenin, coğrafyanın medeniyetler üzerinde gösterdiği etkileri açıklamıştır. İnsanlar gibi toplumların karakterlerinin oluşumda çevre belirgin bir özelliği vardır. Yaşanan çevrenin değişmesiyle, (Bozkurt, 1996: 21) kişinin ruhi hali de dahil olmak üzere birçok şey değişir.

Birlikte yaşama, birikim, düşünce, inanç ve yaşam pratikleri, enerji ve sinerjiyi beraberce üretirler, geliştirirler. Göç toplumlarında insani değerler, ortak akıl, düşünce yerleşik olanlara göre daha çok mesafe kat eder, çeşitlilik ve zenginliğin yolu açılır. İnsanlık tarihine bakıldığında görülür ki siyasi, ekonomik ilerlemeler, gelişmelerde göçlerin payı büyüktür (Karpat, 2016: 27).

Batı toplumlarında sanayi devrimi ile yaşanan iç göçler iş gücü ihtiyacını karşılamışlardır. İstihdam açıkları nedeniyle diğer ülkelerden ithal yoluyla iş gücü temin etmişlerdir. Birinci ve ikinci dünya savaşından sonra nitelikli insanlardan ciddi bir göçmen akışı istikrarın olduğu ülkelere yönelmiştir. Yine yakın dönemde iç savaşlardan, işgal ve müdahalelerden sonra ABD ve Batı ülkelerine eğitimli, nitelikli çok sayıda insan göç ederek, önemli şirketlerde, kurumlarda yer almışlardır. Zorunlu göçlerin yanında, iradi olarak gelişmiş ülkelere daha iyi eğitim, daha iyi yaşam amacıyla göçler olmuştur. Evlilik, akrabalık sebebiyle göçler yaşanmıştır (Çobanoğlu, 1996: 55; Yaşar, 1979: 97). Göçmen psikolojisiyle insanlar, kendilerini ispat etmek, toplumda iyi bir konumda olmak, geleceğini yabancı bir toplumda daha sağlama almak üzere daha çok çalışırlar. Faal, kuvvetli, geniş bakış açısına sahip ve kuşatıcı olurlar (Çapku, 2018: 15).

Küreselleşme göç ve göçmen algısını da değiştirmiştir. Göçmenler yerleştikleri toplumda asimile olmadan yeni bir kimlik inşa etmişler, bu da hibritleşmeyi getirmiştir.

39

Kendi yerel aidiyet ve değerlerini yitirmeden katıldığı toplumun değerleri ile yeni bir kimlik ve aidiyetin oluşması ile hibridizasyon sağlanmaktadır. Türk kökenli Alman, Arap asıllı Amerikan gibi yeni kimlikler açıkça ve çekinmeden bireyler tarafından savunulmaktadır. Hibritleşme küreselleşme sürecinde çok önemli sosyolojik bir olgudur (Çağırkan, 2016: 2617). Taraflar her iki veya daha fazla aidiyetlerini açıkça savunmak, korumaktadırlar. Din asimilasyonu engeller, entegrasyonu sağlar (Taştan, 2018: 12). Batı ülkelerine işsiz olarak giden insanların çocukları ikinci ve üçüncü nesiller iş, ticaret, eğitim, akademi, siyaset hayatında başarılı olmuşlardır. Elde edilen başarı ve katma değer yaşadıkları toplumun ve ülkenin hanesine yazılmıştır. Sonuç olarak gerek doğrudan göç eden göçmen kişiler veya onların çocukları, ikinci veya üçüncü nesil, küreselleşme sürecinin etkin unsurları olmuşlardır. Çok uluslu şirketlerin yönetim ve icra kademelerinde yer alarak, küresel yayılma ve yerleşme stratejilerinin de uygulayıcıları olmuşlardır.

ABD göçmen bir devlettir, küreselleşmenin yegane ve başat ülkesidir. ABD merkezli Apple, Ebay, Google, Facebook gibi küresel çok önemli şirketlerin kurucu, ortak ve CEO’ları, aileleri göçmendir. Bilişim ve teknoloji alanında, akademide de başarılı Nobel Ödüllü yüzde 10’unun bir ebeveyninin göçmenler vardır. Washington'da yerleşik olan Bilgi, Teknoloji ve Yenilik Vakfı’nın 2016 araştırmasına göre teknoloji ve yaşam biliminde araştırmacıların yüzde 35,5'inin ABD dışında doğduğu tespit edilmiştir. Araştırmacıların yabancı olduğunu gösteren çalışmaya göre, araştırmacıların yüzde 17'si ABD vatandaşı değildir. ABD nüfusunun yüzde 13,5'ine denk gelen göçmenler, ABD’nin en önemli yeniliklerine imza atanların yüzde 35'ini oluşturmaktadır. APUV’un yaptığı araştırmaya göre, göçmenler şirketlerin yüzde 25'inden fazlasına sahiptirler (Anadolu Ajansı, 1 Şubat 2017)

Avrupa’da, Almanya, İngiltere, Fransa, İsviçre, İsveç, Danimarka gibi birçok ülkede göçmenlerin ilmi, ekonomik, sosyal, siyasal katılımları ve katkıları küreselleşme sürecinin yerleşmesi ve gelişmesinde amildir. SSCB’nin dağılması, Doğu Blokunun ortadan kalkması ile komünist dönemde bu ülkelerden ayrılarak ABD ve diğer Batı ülkelerine yerleşen göçmenlerin geldikleri ülkelere liberal kapitalist anlayış ve değerleri taşımakta görevleri, etkileri olmuştur.

40

Göçmenler yaşadıkları ülkeye, çalıştıkları şirkete, kuruma, birime sadece yaşadıkları kazanımları ve kariyerleri ile değil, doğdukları, geldikleri ülkeye aidiyetleri, birikimleri, çevreleri ve ilişkileri ile de katkıda bulunmuşlardır. İletişim, ulaşım imkanları göçmenlerin küreselleşme sürecinde aktif ve interaktif katkılarına da yol açmıştır. Küreselleşme sürecinde gelişmiş ülkelere ait üniversitelerin dünyaya açılımlarında göçmen ilim adamları etkin rol üstlenmişlerdir.

Göçmenler küresel siyasi aktörler, devletler, düşünce, araştırma kuruluşlarının strateji plan, proje ve çalışmalarında da sıkça yer almaya başlamışlardır. ABD, Çin, Hindistan, Almanya, İngiltere, Güney Kore, Türkiye, İran, Arap Ülkeleri göçmen nüfuslarını küresel çalışmalarında aktif şekilde değerlendirmektedirler. Çifte vatandaşlık, oturum, çalışma hakkı, istihdam gibi imkanlar da tanınmaktadır. Göçmen nüfus sadece devlet kurumlarına değil, şirketlerin de küresel ilişkilerin geliştirilmesi, sorunların çözülmesi, bağlantıların kurulmasında aktif oldukları görülmektedir.

41