• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 4 - BÖLGENİN MEVCUT TARIMSAL DURUMU

4.7. Pazarlama Sistemi

4.7.1. Pazar ve Pazarlama Kanalları

4.7.1.2. Zeytin-Zeytinyağı Üretim-Tüketim Analizi ve Pazarlaması

4.7.1.2.3. Zeytinyağı Dışsatımı ( İhracat )

Türkiye’nin zeytinyağı ihracatı da zeytinyağı üretiminde meydana gelen dalgalanmalar sebebiyle yıldan yıla keskin artış ve düşüşler göstermektedir. Türkiye net zeytinyağı ihracatçısı ülkeler arasında bulunmaktadır. Ancak zeytin üretimindeki yüksek oranlı dalgalanma, işleme teknolojisi, pazarlama politikaları ve diğer zeytinyağı üreticisi rakiplerimizin zeytinyağı üretimindeki artış ve düşüşler ihracatımızı etkilemektedir.

Zeytinyağı ihracatımız ağırlıklı olarak katma değeri düşük olan dökme formda yapıldığından, değer olarak da düşük gerçekleşmektedir. Zeytinyağı ihracatı sezonlar itibariyle düzensiz seyretmektedir. Bu durum üretimin yanı sıra dış piyasa koşullarından kaynaklanmaktadır. Yapılan ihracatta önemli paya sahip ülkeler İtalya, İspanya ve ABD’dir.

Tablo 115. Yıllar İtibariyle Türkiye’nin Zeytinyağı Üretimi ve İhracatı Yıllar Üretim

(Bin ton)*

İhracat (Bin ton)

İhracat (Milyon ABD $)

1992 56 7,3 12,6

1993 50 10,7 15,0

1994 160 58,1 112,8

1995 40 22,3 70,4

1996 224 48,7 97,1

1997 40 43,3 70,2

1998 200 103,4 172,2

1999 70 97,2 166,1

Kaynak: DİE. *Uluslararası Zeytinyağı Konseyi

4.7.1.2.4. Zeytinyağı Pazarlaması ve Fiyat Oluşumu

TR2’de zeytinyağı pazarlamasında tüccar, Tariş, borsa ve üreticilerin tüketiciye akrabalar ve pazarlar vasıtasıyla direkt satışları etkili yöntemlerdir. TARİŞ zeytin alımlarında ülke çapında etkili konumda olması nedeniyle fiyatın oluşumunu da etkilemektedir.

Zeytinyağında 1994-1997 sezonu için destekleme fiyatı uygulanırken 1998/1999 sezonu için Bakanlar Kurulu kararı ile prim uygulamasına geçilmiş ve 1 kg zeytinyağı için ödenecek prim tutarı piyasa koşulları içinde oluşan fiyat ile üretici maliyeti ve üreticinin korunması hususları dikkate alınarak 40 cent / kg olarak belirlenmiştir. 2001 yılında ise üreticiye zeytinyağı için 28 cent/kg ödeme yapılmıştır.

TARİŞ’in açıkladığı alım fiyatları genelde borsa fiyatından yüksek olmuştur. Bu nedenle de fazla alım yapmak zorunda kaldığı yıllar olmuş ve bu da stoklara yol açmıştır.

Balıkesir Ticaret Borsası da pazarlama kanalında son yıllarda önem kazanmış bir kuruluştur. Zeytinyağı fiyatları sezon başı olan Ekim-Ocak arasında düşükken, bu aylardan sonra arz artışının yavaşlamasına bağlı olarak nominal artış trendine girmektedir.

4.7.1.2.5. Zeytinyağı ve Sofralık Zeytin Talebi

Türkiye’de zeytinyağı üretiminde son yıllarda görülen artışlara rağmen tüketimde istenilen düzeye ulaşılamamıştır. Diğer üretici ülkelerin aksine Türkiye’de zeytinyağı üretimi düşük kalmaktadır. İspanya ve İtalya ‘da kişi başına düşen tüketim miktarı yılda 10-12 kg Yunanistan’da 20 kg iken bu rakam ülkemizde ancak 1,2 kg seviyesine ulaşmaktadır.

üretimde periyodisite ye bağlı olarak görülen üretim ve verim düşüklükleri zeytinyağının diğer bitkisel yağlara göre daha pahalı olmasına yol açmaktadır. Zeytinyağı tüketiminin düşüklüğünün en önemli iki nedeni göreceli olarak fiyatının yüksek olması ve tüketim alışkanlığıdır.

Aşağıda ki tablolarda zeytinyağı ve sofralık zeytin için gelecek 10 yıllık talep projeksiyonunu göstermektedir. Projeksiyonun hazırlanmasında temel yıl (2000) zeytinyağı tüketimi kişi başına 1,2 kg/yıl olarak kabul edilmiş ve gelir-talep esnekliği Koç ve ark.,

(2001) tarafından yapılan çalışmadan alınmıştır (0,66). Talep projeksiyonun hazırlanmasında aşağıdaki eşitlik kullanılmıştır.

[

'

]

C tüketimdeki büyüme oranını (veya iki dönem arasında (t ve t+1) söz konusu ürünün tüketimindeki % değişmeyi),

'

N nüfus artış hızını, ηd gelir-talep esnekliğini,

'

Y kişi başına reel gelirdeki artış hızını,

Tüketimdeki büyüme oranı hesaplandıktan sonra kişi başına tüketim (Qd), temel yıldaki kişi başına tüketim (Qt-1) ile köşeli parantez içindeki ifadenin çarpımından bulunur.

[

1 '/100

]

1 * C

Q

Qtd = td +

Tablo 116. Türkiye’de Zeytinyağı Talep Projeksiyonu

Yıllar

Tablo 117. Türkiye’de Zeytin Talep Projeksiyonu

Yıl

Zeytin sektörü pazar analiz çalışması ve projeksiyonlar Türkiye zeytinyağı ve zeytin pazarında sorunlar yaşanmakta olduğunu ve gelecek 10 yıllık dönem de önemli arz şoku ve stok sorunu yaşanabileceğini göstermektedir. Arz şoku üretici eline geçen fiyatlarda büyük düşme yaratabilir. Projeksiyona göre hem zeytinyağı hem de sofralık zeytin arz-talep dengesinde büyük iniş çıkışlar olacaktır. Bu durum bir taraftan periyodisite sorununun azaltılması ve bir taraftan da etkin bir stok yönetiminin önemini ortaya koymaktadır.

İç pazarda zeytinyağı tüketiminin artırılması için jenerik reklam programı başlatılabilir. Ürün çeşitlendirme (zeytinyağlı yemek sosları) ve ürün farklılaştırma (ambalaj, orijin, ürün objektif kalitesi vb) yoluyla katma değeri yüksek zeytinyağı dışsatımı artırılabilir.

TR2’nin toplam üretiminin %90’a yakın bir kısmının gerçekleştiği Edremit Körfezindeki mikroklimanın etkisinde zeytinyağı kalitesi çok yüksektir. Balıkesir’de üretilen zeytin ve zeytinyağının pazarlamasındaki sorunları aşmada ve tüketimin artırılmasında bu özelliklerden faydalanmak ve reklam ve tanıtımda kullanmak gereklidir.

Sofralık zeytin ve zeytinyağı üretiminde ileriye ve geriye doğru entegrasyon (sözleşmeli üretim) gelişmemiştir. Ancak pazarda üretici kooperatifleri aktif rol oynamaktadır. Kooperatif yöneticilerinin stratejik pazarlama (tüketici eğilimli) konusunda eğitilmeleri uzun dönemde pazarlama sorunlarının çözümüne ve istikrarlı bir pazar oluşumunu sağlayabilir. Son yıllardaki zeytinyağı ihracat pazarının çeşitlendirilmesi gayretleri de devlet tarafından desteklenmelidir.

Tablo 118. Türkiye ve TR2 Batı Marmara Bölgesi Zeytin ve Zeytinyağı Pazarlaması (SWOT Analizi)

Mevcut durum Problemler Fırsatlar Tehlikeler

Zeytin ve

Ham dane Zeytin Pazarlama Kanalları (Mamül ürüne kadar) Kaynak:Zeytincilik Araştırma Enstitüsü.

Ham Dane Zeytin (Üretici)

Aile

Tüketimi Toplayıcı Tüccar (Aracı)

Yarı Mamul (üretici)

Özel Zeytinyağ

Fabrikaları Borsa Aile Tüketimi

(işlenmiş)

Tarım Satış Kooperatifi TARİŞ

Özel Rafine Zeytinyağ fa brikaları

Özel salamura İşletmeleri

Mamul Ürün Pazarlama Kanalları

(İHRACATÇI -TOPTANCI -PERAKENDECİ-TÜKETİCİ) Yağlık %80 Sofralık %20

İyi ve etkin bir pazarlama organizasyonu tüketici talep ve tercihlerini üretim kesimine eksiksiz ulaştırabilmelidir. Pazarlamadan beklenen etkinliğin sağlanabilmesi aynı zamanda üretici örgütlenmesi ile yakından ilgilidir. Balıkesir İlinde üretici örgütlenmesinin yetersizliği verim ve kaliteyi artırmakta önemli bir sorun olarak durmaktadır. Hayvancılıkta üretimin örgütlenmesinden amaç; üretimde bulunan işletmelerin ekonomik açıdan gelişmelerini sağlamak, geçimini bu alandan temin eden kesimin sosyal ve ekonomik refahını artırmaktır.

Balıkesir İlinde pazarlama açısından en büyük sorun örgütlenmenin olmayışıdır.

Ekonomik örgütlenmede kooperatifler, kooperatif şirketler, şirketler ya da üretici birliklerinden her hangi biri tercih edilebilir. Önemli olan bu oluşumlarda üretim alt sektörleri itibariyle ihtisaslaşmanın ön planda tutulmasıdır.

4.7.1.3. Çeltik Üretimi ve Pazarlanması

Çeltik, su içinde çimlenebilen ve kökleri suda erimiş oksijenden yararlanabilen tek tahıl cinsidir. Çeltiğin Türkiye tarımı bakımından önemli bir yönü de, tuzlu ve alkali arazilerde yetiştirilmesi ve hatta bu tip arazilerin ıslahında etkili olmasıdır. Ayrıca çeltik besin kaynağı olarak tahıllar içinde buğdaydan sonra en önemli kültür bitkisidir. Dünya’da yaşayan insanların yarıdan fazlasının ana besinidir. Pirinçte nişasta oranı buğdaydan yüksektir. 100 gram pirinçte, 78 gram nişasta, 8 gram protein, 13 gram su, 1 gram kül ve yağ bulunmaktadır.

Pirinç besin maddesi olarak taşıdığı bu değer yanında endüstride de yaygın bir şekilde kullanılmaktadır.

Çeltik üretimi bakımından önde gelen ülkeler sırasıyla arasında Çin, Hindistan, Endonezya, Bangladeş ve Vietnam’dır. Dünya üretiminin % 30,6’sını Çin, % 21,2’sini Hindistan gerçekleştirmektedir. Ülkemizin Dünya çeltik üretiminde aldığı pay ise %0,07’dir.

4.7.1.3.1. Çeltik Üretimi

2003 yılı verilerine göre TR2 Batı Marmara Bölgesi, Türkiye çeltik ekilişinin % 59,32’sini, üretiminin ise % 93,45’ini karşılamaktadır.

TR2’nin ortalama çeltik verimi 4.155 kg /ha civarındadır. Dünya çeltik verimi ise ortalama 3.968,2 kg/ha’dır (FAO) Aşağıdaki tabloda TR2 İllerinde ve Türkiye genelinde 1995-2003 yılları arası çeltik ekilişi, verimi ve üretimine ait bilgiler verilmiştir.

Tablo 119. Türkiye ve TR2 Batı Marmara Bölgesi İlleri Çeltik Ekim, Verim, Üretim Değerleri (1995-2003)

Ekim (ha) Verim (kg/ha) Üretim (ton) Yıllar

Edirne 20.220 4.887 98.822

Balıkesir 2.470 3.598 8.886

Çanakkale 1.134 3.731 4.231

Kırklareli 70 2.671 187

Tekirdağ 0 0 0

Türkiye 50.000 3.003 150.000

1995

Edirne 23.662 5.319 125.872

Balıkesir 2.370 3.486 8.261

Çanakkale 1.452 3.619 5.255

Kırklareli 125 3.600 450

Tekirdağ 30 3.000 90

Türkiye 54.850 3.067 168.000

1996

Edirne 25.834 5.318 137.389

Balıkesir 2.947 3.675 10.829

Çanakkale 2.449 4.216 10.325

Kırklareli 144 3.236 466

Tekirdağ 120 2.675 321

Türkiye 55.000 3.000 165.000

1997

Edirne 26.711 5.770 154.141

Balıkesir 3.413 3.744 12.777

Çanakkale 2.506 4.198 10.519

Kırklareli 197 4.325 852

Tekirdağ 148 3.236 479

Türkiye 60.000 3.156 189.000

1998

Edirne 30.655 5.711 175.087

Balıkesir 3.959 3.796 15.028

Çanakkale 3.293 4.121 13.571

Kırklareli 347 3.418 1.186

Tekirdağ 150 3.173 476

Türkiye 65.000 3.139 204.000

1999

Edirne 26.093 6.433 167.859

Balıkesir 4.261 3.509 14.953

Çanakkale 3.352 4.462 14.957

Kırklareli 364 3.739 1.361

Tekirdağ 205 6.600 1.353

Türkiye 58.000 3.630 210.000

2000

Edirne 24.487 5.774 141.393

Balıkesir 7.218 4.266 30.795

Çanakkale 2.145 4.547 9.754

Kırklareli 470 4.170 1.960

Tekirdağ 587 4.302 2.525

Türkiye 59.000 3.661 216.000

2001

Edirne 26.070 5.784 150.803

Balıkesir 6.401 4.127 26.417

Çanakkale 2.162 4.494 9.715

Kırklareli 507 4.053 2.055

Tekirdağ 663 4.279 2.837

Türkiye 60.000 3.611 216.000

2002

Edirne 27.910 6.055 169.010

Balıkesir 7.082 3.309 24.437

Çanakkale 2.267 4.318 9.790

Kırklareli 378 4.151 1.569

Tekirdağ 922 4.102 3.782

Türkiye 65.000 3.434 223.200

2003

Kaynak: DİE

Grafik 6. TR2 Batı Marmara Bölgesinde Yıllara Göre Çeltik Ekiliş ve Üretimindeki Değişim Oranları (1995-2003)

0 50000 100000 150000 200000 250000

1995 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003

Ekiliş(ha) Üretim(ton)

Çeltik ekiliş alanları 1999 yılına kadar büyük bir hızla artış göstermiştir. 2000-2001 yıllarında bir azalma olduysa da 2003 ve 2004 yıllarında sulanabilir alanların artmasına paralel olarak ekiliş ve üretim artmıştır.

Tablo 120. Çeltik Ekilişinin İllere Göre Dağılımı (2005)

İl Adı Yüzdesi Alanı (da)

1.EDİRNE %46,17 259.724

2.BALIKESİR %12,24 68.863

3.SAMSUN %10,12 56.902

4.ÇORUM %7,13 40.103

Türkiye çeltik ekilişinin % 46,17’sinin gerçekleştiği TR2 Batı Marmara Bölgesi illerinden olan Edirne’de üretici başına düşen ortalama çeltik arazisi 31,8 da. olmasına rağmen özellikle İpsala bölgesinde tek veya bir aileden birkaç kardeşe ait büyük çeltik arazileri bulunmaktadır. Ayrıca bu büyük arazilerin sahibi olanların bazılarının çeltik fabrikası sahibi olduğu da üretici düzeyinde yapılan araştırmalar sonucu anlaşılmıştır. Hatta bu fabrika sahiplerinin işlediği çeltik alanının Türkiye’nin % 20-25’i civarında olduğu tespit edilmiştir.

Edirne’de çeltik tarımının yaygınlaşmasında ve uzun yıllardır sürüp gitmesindeki en büyük neden Meriç ve Ergene nehirlerinin çeltik’te önemli bir su kaynağı olmasındandır. Bilhassa Türkiye ile Yunanistan sınırını çizen Meriç nehri kenarında bulunan 170 km’lik alanda taban suyunun yüksek olması nedeniyle çeltikten başka diğer tarla ürünlerinin yetiştirilmesi mümkün olmadığından bu yerler çeltik yetiştirilerek değerlendirilmektedir.

Grafik 7. 1980-2000 Yılları Arası Türkiye Çeltik Üretimi (1000 Ton)

4.7.1.3.2. Türkiye Pirinç İhracat ve İthalatı

Ülkemizde kişi başı pirinç tüketimi 6- 6,5 kg civarındadır. Bu durumda ülkemizin yıllık toplam pirinç talebi yaklaşık 390-422 bin tondur. Ülkemizde pirinç üretimi yurt içi talebi karşılayamadığından, ihtiyacın neredeyse % 60’ı yurtdışından ithal edilen pirinçlerle karşılanmaktadır. Yani Türkiye pirinçte “net ithalatçı” bir ülkedir. Yıllara göre değişmekle birlikte bu ithalatın Türkiye ekonomisine yıllık bedeli 90 milyon $ civarındadır.

Tablo 121. Yıllar İtibariyle Türkiye’nin Pirinç İthalatı

Yılı 1990 1995 2000 2001 2002 2003 2004 2005

Miktar (ton) 189.654 299.006 329.653 219.009 310.605 373.816 165.866 292.720 Değer (bin $) 66.578 10.431 108.215 57.683 86.300 122.786 62.025 92.804 Kaynak: DTM

Pirinç ihracatımız ise yok denecek kadar azdır.Dünya piyasalarında çeltik ve pirinç fiyatlarının düşük ve ülkemiz açısından ithalatın cazip olması nedeniyle, pirinç ve çeltik sektörü genellikle ithal ürün tercih etmektedir. İçpiyasa dengeleri de dikkate alınarak, üretici ve tüketiciyi koruma ve ülke ihtiyacı kadar çeltik ve pirincin özellikle hasat dönemleri dışında girişini sağlama konusunda çalışılmaktadır

Tablo 122. Yıllar İtibariyle Türkiye'nin Pirinç İhracatı

Yılı 1990 1995 2000 2001 2002 2003 2004 2005 Miktar (ton) 1.168 943 5.651 4.191 2.301 4.277 951 809 Değer (bin $) 798 759 1.788 1.214 781 1.446 1.267 1.022 Kaynak: DTM

İthal edilen pirincin maliyetinin yurtiçine göre oldukça düşük olması nedeniyle ithalat sadece tarife kontenjanı yöntemiyle kısıtlanabilmektedir. Tarım Bakanlığımızca ilk olarak 20.04.2004 tarihli Bakanlar Kurulu kararı ile uygulamaya konulan tarife kontenjanı sistemi, üretim döneminde uygulanmakta olup, bu sistemi kullanmadan ithalat yapmak isteyen ithalatçılarımıza ithal belgesi düzenlenmemesi üzerine dayanmaktadır. Bu durum, doğal olarak ithalatçıları TMO stoklarından mal almaya zorlamaktadır.

Grafik 8. Türkiye Pirinç İhracat ve İthalat Miktarları

0 100,000 200,000 300,000 400,000

1990 1995 2000 2001 2002 2003 2004 2005 yıllar

ihracat (ton) ithalat(ton)

Ayrıca, yerli üreticiyi korumak amacıyla ithal pirinçten gümrük vergisi alınmaktadır.

Aşağıdaki tabloda 1/11/2005-31/7/2006 döneminde geçerli olan gümrük vergileri oranları verilmiştir.

Tablo 123. İthal Pirince Uygulanan Gümrük Vergileri Oranları (01.11.2005- 31.07.2006 Dönemi)

Madde İsmi Uygulanacak

G.V.(%)

Tarife Kontenjanı

Dönemi Kavuz içinde bulunan pirinç (çeltik) 20

Kavuzu çıkarılmış (kahverengi) pirinç 25 Yarı veya tam olarak değirmenden

geçirilmiş pirinç (parlatılmış veya perdahlanmış olsun olmasın)

43

1/11/ 2005 - 31/7/2006

Kaynak : DTM

4.7.1.3.3. Türkiye’de Çeltik Ve Pirinçle İlgili Yasal Zorunluluklar

Türkiye’de çeltik tarımı birçok ülkede uygulamasına rastlanılmayan bir şekilde, 11.06.1936 tarihinde çıkarılan 3039 sayılı “Çeltik Ekim Kanunu” gereğince il ve ilçelerde oluşturulan çeltik komisyonlarının izni ile yapılmaktadır. Bu kanun gereği çeltik tarımı yapmayı planlayan üreticiler, bulundukları İl veya İlçelerdeki çeltik komisyonlarına yazılı olarak başvurarak izin almak zorundadırlar. Çeltik ekim kanunu oldukça eski bir kanun olmasına rağmen halen uygulanmaktadır. Bu kanunun çıkarılma nedenleri arasında, çeltik tarımından dolayı meydana gelebilecek sıtma hastalığının önlenebilmesi ve sulama suyunun üreticilere paylaştırılması sayılabilir. Çeltik ekim kanununun çıkarılma ve uygulanmasının nedenlerini daha iyi anlayabilmek için bu konu daha detaylı olarak incelenmelidir

4.7.1.3.4. Çeltik Fiyatı

Çeltik, tahıllar grubuna giren bir bitki olduğu için hükümetler tarafından genellikle fiyat yoluyla desteklenmiştir. Genellikle terimi kullanılmasının nedeni bazı yıllar çeltik alım ve fiyat kararnamesinin çıkarılmayıp, üreticilere belirli bir fiyat ve alım garantisi verilmediğidir. Bunun en büyük nedeni, Türkiye’nin 1980 sonrasında uyguladığı serbest piyasa ekonomisidir. Zaman zaman bu politikalardan sapmalar görülse de bu yıllardan sonra görev başına gelen hükümetlerin tamamı serbest piyasa ekonomisini benimsemiştir. Tarımsal ürünlerdeki fiyat artışlarını durdurabilmek amacıyla, ucuz fiyatlı ürün ithal ederek iç piyasa fiyatlarını düşürmek, özellikle 1980’li yılların ikinci yarısından başlayarak hükümetlerin en çok uyguladığı yöntemlerden birisi olmuştur. Buna göre yurtiçinde üretilen ürünlere verilen garanti fiyatlar, genel olarak enflasyonun altında kalmış, önemli girdilerin fiyat artışları da ürünlerin satış fiyatları üzerinde gerçekleşmiştir.

Çeltik fiyatları Tarım Bakanlığı tarafından Bakanlar Kurulu’na teklif edilir, alımlar ise TMO tarafından yapılır. TMO devlet adına yaptığı destekleme alımlarında çeltiğe dane uzunluğuna göre değişik fiyat uygulamaktadır. Belirlenen fiyatlarda çeltiğin üretim maliyetleri, iç ve dış piyasalardaki çeltik fiyatları dikkate alınmaktadır. Genel olarak Bakanlar Kurulu Kararı ile Haziran aylarında tahıl fiyatları belirlenirken çeltik fiyatlarını belirlemeye Tarım Bakanlığı yetkilidir ifadesi eklenir.

Çeltik fiyatları diğer ürünlerde belirlenen fiyatlar gibi üreticileri pek memnun etmemektedir. Çeltikte TMO tarafından belirlenen fiyatlar birçok yıl enflasyonun altında kalarak üreticileri gelir kaybına neden olmaktadır. Bu durumu tespit edebilmek amacıyla bu bölümde, 1980-2000 arasında TMO tarafından açıklanan ve üretici eline geçen fiyatların enflasyon karşısında ne durumda olduğu açıklanmaya çalışılmıştır. Genelde fiyatların Eylül ayında açıklandığı dikkate alınarak Eylül ayı tüm hesaplamalarda baz alınmıştır.

Çeltik fiyatları 3 şekilde değerlendirilmiştir. İlk olarak 1980 yılı fiyatı baz alınmış, bu fiyatın bugün reel olarak ne durumda olduğu GSMH deflatörü kullanılarak hesaplanmış, ikinci olarak da 2000de açıklanan fiyatın, daha önceki ve 2000 yılı ile karşılaştırılması (indirgeme ve bindirgeme hesaplamalarına göre) yapılmıştır. Ayrıca açıklanan fiyatlar $ üzerinden de değerlendirilmiştir. Tüm hesaplamalarda ilk açıklanan fiyatlar dikkate alınmış, kademeli fiyatlar dikkate alınmamıştır. Çünkü genel olarak üreticiler ürünü bekletmek yerine fiyatlar açıklandığında satmak istemektedirler.

Tablo 124. Türkiye’de Yıllara Göre Çeltik Destekleme Fiyatlarının Enflasyon ve ABD $’ı İle Karşılaştırılması

Yıllar Fiyat (TL/kg)

Reel Fiyat (TL/kg)

Eylül-2000 Fiyatı (TL/kg)

$ Fiyatı ($/kg)

1982 65 35.1 510845 2.69

1983 70 30.0 425825 3.48

1984 115 33.2 462162 3.54

1985 155 29.2 453241 3.50

1986 195 27.1 420962 3.55

1987 250 26.0 389294 3.73

1988 500 30.7 456894 3.30

1989 1000 35.0 552601 2.24

1990 1300 28.9 465202 2.10

1991 1900 26.5 397637 2.48

1992 3500 29.8 442149 2.09

1993 5500 28.0 405637 2.20

1994 13000 32.0 460980 2.62 1995 27000 35.5 504411 1.81 1996 48000 35.4 481248 1.90 1997 100000 40.7 533260 1.73 1998 154000 35.8 452852 1.79 1999 240000 33.0 426120 1.91 2000 330000 32.7 330000 2.01 Kaynak: DPT, Yıllık Programlar, DİE, İstatistik Yıllığı, Çeşitli Yıllar ve Capital Dergisi Eylül-98 sayısı

*Dolar fiyatı her yılın Eylül ayındaki kur üzerinden alınmıştır.

Tablo incelendiğinde görülebileceği gibi, çeltik fiyatları enflasyonun da etkisi ile 1980 yılındaki 35 TL/kg’dan her geçen yıl artarak 2000 yılında 330 bin TL/kg’a ulaşmıştır. Grafik 8.3’den de anlaşılacağı gibi gerçekte çeltik fiyatları 1983-97 yılları arası sürekli gerilemiştir(1995 ve 1996 hariç). 1997 yılında 1996 yılındaki rekor denilebilecek pirinç ithalatının da etkisiyle yerli üretimi artırmak amacıyla çeltik fiyatları TMO tarafından yüksek açıklanmış ve reel olarak fiyatlar yükselmiştir. 1997 yılında açıklanan fiyat 2000 yılında açıklanan fiyatın neredeyse % 60 fazlasıdır. Çeltiğe TMO tarafından verilen 1999 ve 2000 yılı fiyatları geçmiş yılları aratacak düzeydedir. Verilen fiyatlar reel olarak 1980 yılına göre 2-2.5 TL daha düşüktür.

2001 yılında Tarım Bakanlığınca belirlenen fiyatların 420-480 bin TL arasında olması üreticiler açısından sevindirici bir gelişmedir. Bu fiyatlarla üretici reel olarak gelir elde etmiştir.

Dünya piyasalarında en geçerli para birimi olan ABD $’ı karşısında da çeltik fiyatlarının oldukça değişmeler gösterdiği görülmektedir. Örneğin 1987 yılında 1 $’ olan 3.73 kg çeltik alabilen bir üretici 2000 yılında 1 $’a 2.01 kg çeltik alabilmiştir. 2001 yılında ise yaşanan ekonomik krizlere rağmen 1 $’a 3.1 kg çeltik alınabilmektedir.

Grafik 9. Türkiyede 1980-2000 Yılları Arası Reel Çeltik Fiyatları (TL/kg)

0 10 20 30 40 50

1980 1981 1982 1983 1984 1985 1986 1987 1988 1989 1990 1991 1992 1993 1994 1995 1996 1997 1998 1999 2000

Yıllar

Reel Fiyat(1980 baz)

Reel Çeltik Fiyatları (TL/kg)

Grafik 10. Türkiyede ABD $'ına Göre Çeltik Fiyatları

0 0.5 1 1.5 2 2.5 3 3.5 4

1980 1981

1982 1983

1984 1985

1986 1987

1988 1989 1990 1991 1992 1993 1994 1995 1996 1997 1998 1999 2000 Yıllar

Çeltik Fiyatı ($/kg)

ABD $'ına Göre Çeltik Fiyatları

4.7.1.3.5. Çeltik Pazarlaması

Çeltik, gerek TMO gerekse çeltik fabrikalarınca pirinç olarak ülkenin çeşitli bölgelerinde faaliyet gösteren toptancılara, bu toptancılar vasıtasıyla da genellikle 1 ve 3 kg’lık ambalajlarda perakendecilere pazarlanmaktadır. Satışların bir bölümü şehir ve semt pazarlarında çuvalla ve açık olarak da yapılabilmektedir.

Çeltik ürününün genel alıcısı TMO olduğu için fabrikalara direkt ürün verilme oranı düşüktür. Bu nedenle çeltik fabrikaları kurulu kapasitelerinin çok altında bir üretim kapasitesiyle çalışabilmektedirler.

ÇELTİK PAZARLAMA KANALLARI

ÜRETİCİ

TMO

ÇELTİK

FABRİKASI ARACI FABRİKADA KIRDIRMA

TOPTANCILAR 1. Aşama

2. Aşama

3. Aşama

4. Aşama

(Perakendeciler) SÜPER ve HİPER

MARKETLER BAKKALLAR SEMT PAZARLARI

TÜKETİCİ 5. Aşama

TR2 Batı Marmara Bölgesinde çeltik pazarlamasında en önemli sorun, ürünlerin değerinden pazarlanamamasıdır. TMO'nun düşük fiyatlardan alım yaptığı veya hiç alım yapmadığı yıllarda üreticiler ürünlerini maliyetlerin dahi altında satabilmektedir. Bunun temel nedeni üretilen ve işlenen pirincin, toptan ve perakende piyasada gerçek değerinden satılamamasıdır. Tüketici düzeyinde yapılan araştırmalar en kaliteli pirincin Türkiye’de üretim yapılan ve artık yerli bir çeşit diyebileceğimiz "Baldo" olduğunu ortaya koymaktadır.

Bundan dolayı semt pazarı, bakkal, süpermarket ve hipermarketlerde en yüksek fiyatlarla satılan pirincin "Baldo" olduğu yapılan gözlemlerden anlaşılmaktadır.

Tablo 125. Türkiye ve TR2 Batı Marmara Bölgesi Çeltik Üretimi ve Pazarlaması (SWOT Analizi)

Strateji Mevcut Durum Problemler Fırsatlar Tehlikeler Çeltik

4.7.1.4. Süt ve Süt Ürünleri Pazarlaması

Ülkemizde süt ve süt mamulleri sanayii hammadde temininden pazarlamaya kadar pek çok sorunlarına çözüm bekleyen bir yapıya sahiptir. Süt arzında istikrarı sağlayacak çözümler gereklidir. Öncelikle üretici bazında süt miktarını artırmak ve özelikle kaliteyi yükseltmek için üreticilere hayvan bakım ve beslemesi konularında eğitim çalışmaları yapılması gerekmektedir. Bunun etkinliği için, üreticiye hayvan başına elde edilen süt miktarına göre prim uygulaması yapılabilir. İşletme büyüklüklerinin artırılması ucuz, temiz ve kaliteli süt elde etmek için yararlı olacaktır.

Öte yandan bu sektörle ilgili olarak tüketiciler de yeterince bilinçlenmemiştir.

Tüketicilerden yarıya yakını sanayiden geçmeden hiçbir kurala uymayan, sağlık yönünden son derece sakıncalı süt ve süt ürünlerini almayı tercih ettiği görülmektedir.

Süt talebini artırmaya yönelik kampanyalar üretici fiyatlarını artıracağı için süt reklam ve kampanyaları hayvancılık için ciddi bir teşvik olarak dikkate alınmalıdır. Sütün beslenmedeki önemi toplumun tüm kesimlerine en etkin şekilde anlatılmalı, süt ve süt ürünleri tüketimi artırılmalıdır.

Türkiye’de kişi başına toplam süt tüketimi (süt eşdeğeri olarak) gelişmiş ülkelerin çok gerisinde değildir. Ancak kişi başına taze ve pastörize süt tüketimi gelişmiş ülkelerden düşüktür. Türkiye’de süt üretiminin yaklaşık %90’ı inek sütüdür. Projeksiyon çalışmaları gelecek on yıllık dönemde inek başına verimlilik artışından dolayı süt üretiminde artışın devam edeceğini ve Türkiye’nin süt üretiminin büyük oranda süt talebini karşılayacağını göstermektedir.

Süt sektörünün en büyük sorunlarından biri hammaddedir. Üretim ve ahır hijyeninde gelişme sağlanamadığı için süt daha sağım anında kirlenmektedir. Bu durum sütün üreticiden alınıp işletmeye ulaştırılmasını zorlaştırmaktadır. Ayrıca, sütün üretiminden işletmeye ulaştırılmasına kadar olan süre içinde soğuk zincirin kurulamaması da kaliteyi olumsuz yönde etkilemekte ve fabrikalara gelen çiğ süt kısa sürede bozularak ürün işlenemez duruma gelmektedir. Bu durum önemli ekonomik kayıplara neden olmaktadır.

Bir tarafta AB standardında üretim yapmaya çalışan ve gelişmiş teknolojileri kullanan entegre tesisler üretim yaparken, diğer taraftan hijyenik hiçbir koşulları yetersiz, daha ilkel yöntemlerle üretim yapmaya çalışan mandıralar bir çelişki arz etmektedir.

Aşağıdaki grafiklerde B.baş ve K.baş süt fiyatlarındaki ile süt ürünleri fiyatlarındaki 1992-2002 yılları arasındaki reel değişim gösterilmektedir. Süt fiyatlarında 1992 yılında 100 olan değerin 15’e düşmesi süt üreticisinin ne kadar zor bir durumda olduğunu yansıtmaktadır.

Grafik 11. Büyükbaş ve Küçükbaş Süt Fiyatlarındaki Reel Değişim (1992=100)

0 10 20 30 40 50 60 70 80 90 100 110

1992 1993 1994 1995 1996 1997 1998 1999 2000 2001

Yıllar

Reel Fiyatlar

B.Baş Süt Fiyatı K.Baş Süt Fiyatı

Grafik 12. Süt Ürünlerinin Yıllara Göre Reel Fiyat Değişimi (1992=100)

0 1020 3040 5060 7080 90 100110 120130 140150

1991 1992 1993 1994 1995 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002

Reel Fiyat

S.Süt B.Peynir Kaşar

S.Süt B.Peynir Kaşar