• Sonuç bulunamadı

Fethullah Gülen‟in Dinler Arası Diyalog AnlayıĢı

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

3.4. FETHULLAH GÜLEN ÖRGÜTÜ

3.4.4. Fethullah Gülen‟in Dinler Arası Diyalog AnlayıĢı

Çobanoğlu‟na (2012:325) göre Türkiye‟de hoĢgörü, diyalog ve hatta uzlaĢma gibi ideolojik kavramlar Gülen‟in bu kavramları sahiplenmesi, bu kavramların içeriğini dini anlamlar ve örnekler ile doldurup yeni söylemler üretmesi sonucunda neredeyse kutsallaĢtırılmaktadır. Çobanoğlu, kavramların büyüsüne âĢık olan ortalama okurun, “her durumda hoĢgörü yanlısı”, “her Ģartta diyalog öngören” Gülen metinlerinden etkilenmemesinin imkânsızlığına değinir. Ona göre Fethullah Gülen metinlerinde samimi, olgun ve babacan tavrın, dünyanın sırrını çoktan çözmüĢ bir söylemin var olması okuyucular tarafından da aynı Ģekliyle algılanmakta ve bu durum Gülen‟i “örnek kiĢi” konumuna yükseltmektedir (Çobanoğlu, 2012:339).

65

Pensilvanya Mahkemesine sunulan savcılık belgesinde, Örgüt‟ün mali bütçesinin 25 milyar dolarlık büyüklüğe ulaĢtığına dair veriler sunulmuĢtur (Akdağ, 2011:75).

Dahası Fethullah Gülen, metinleriyle kimi zaman etnik ve kültürel sorunları, kimi zamanda iktisadi ve bireysel farklılıkları hoĢgörü kavramının eĢliğinde çözüme kavuĢturmaya çalıĢmaktadır. Gülen, toplumdaki tüm farklılıklara karĢı “herkes ile diyaloga girme”, herkesin bulunduğu konuma, inanca, görüĢe saygı duyma mesajları vermektedir. Bu mesajları iyilik ve birlikte huzurlu yaĢayabilme gibi ahlaki söylem formlarıyla dile getirerek bilinçlere diyalog anlayıĢını iĢlemektedir (Çobanoğlu, 2012:341-342).

Çobanoğlu (2012:343) hem devletçi hem milliyetçi bir söylem kullanan Gülen‟in, toplum içerisindeki farklılıklara ve anlaĢmazlıklara karĢı önerdiği hoĢgörü ve diyalog temelli çözüm yollarının içerisinde tutarsızlıklar barındırdığını söyler. Mesela hoĢgörü kavramı “kendine aykırı gelse bile her Ģeyi anlayıĢla karĢılayarak hoĢ görme durumunu” ifade etmektedir. Hâlbuki Gülen mevzu din, cinsiyet ve etnik

köken olduğunda sürekli dillendirdiği hoĢgörü kavramının kabul edilemeyeceğini

söylemektedir ve bunu Ģu sözleriyle dile getirmektedir:

- “Mü‟minler, hataları büyütmemeli, elden geldiğince kusurları örtmeli ve en affedilmeyecek kabahatleri bile bağıĢlamalıdırlar. Fakat hiçbir mümin Allah‟a ait hukukun söz konusu olduğu yerde, dine ve dindara düĢmanlık edenler hakkında „Ben her Ģeyi affettim, Allah‟ım sen de affet‟ diyemez. Ömür boyu Allah‟ı inkâr etmiĢ, dine hakarette bulunmuĢ, Ġnsanlığın Ġftihar Tablosu aleyhinde ağza alınmayacak sözler söylemiĢ, Kur‟an‟a dil uzatmıĢ bir insanın affını dilemek kimsenin haddine değildir; öyle bir istek, her Ģeyden önce Allah‟a saygısızlıktır” (Gülen, 2006:35).

Ancak Gülen‟in yukarıda aktarılan sözleri süreç içerisinde değiĢime uğramıĢ olmalı ki Akdağ‟ın ifadesiyle, Fethullah Gülen, daima mücadele ettiğini söylediği “komünizm, materyalizm ve ateizm cereyanına karĢı uluslararası mücadele istemektedir”. Dahası “Hristiyan, Müslüman ve Yahudi din adamlarıyla bir araya

gelip birlikte ne yapacaklarını konuşmaya, her türlü yol, yöntem ve aracı kullanmaya

ve dinler arası diyalogu gerçekleĢtirerek, kapitalist dünyayı güvenceye almaya” kadar ileri gidebilmektedir. Hatta bu ulvi amaç için, “Rabbin aciz kulu66” olan Gülen, “Papa Cenapları” tarafından baĢlatılan ve devam etmekte olan dinler arası diyalog için

66

Fethullah Gülen Papa‟ya; Sayın Papa Cenapları diye baĢlayan ve Rabbin aciz kulu ifadesiyle imzalanan bir mektup göndermiĢtir. Bknz. http://www.yeniakit.com.tr/yazarlar/nurettin-veren/gulenin-papa-2-john-paula-ortaklik-mektubu-13914.html

Papa II. Paul‟un huzuruna çıkmaktadır. Hâlbuki Papa II. Paul, Akdağ‟a (2011:83) göre “Katolik‟in gelmiĢ geçmiĢ en gerici Ģevklerinden biri olan Amerikan emperyalizminin ve dünya politikalarının piyonluğunu baĢarıyla yerine getirip Doğu Avrupa ülkelerinde emperyalist hâkimiyetin sağlanmasında özel rol üstlenen” kiĢidir. Fakat buna rağmen din âlimi olan Gülen; Papa‟ya ve Vatikan‟a “bu pek kıymetli dinler arası diyalog hizmetini” icra etmeleri için en mütevazı yardımlarını sunmaya koĢmuĢtur. Dahası Yavuz‟un (2005:302) ifadesiyle gayrimüslim gruplarla gerçekleĢtirilen ve Türkiye‟deki diğer Müslüman grupları kapsamayan dinler arası diyalog, Gülen‟in Katolik kilisesi lideri Papa II. John Paul, Fener Rum Patriği Bartholomeos ve diğer Ortodoks ve Yahudi ruhani liderlerle buluĢmasını ve onlarla yakın Ģahsi iliĢkiler geliĢtirmesini de sağlamıĢtır.

Hâlbuki Yümni Sezen dinler arası diyalog diye bir kavramın mevcut ve doğru olmadığının altını çizmektedir. Ona göre dinler arası diyalog bir ihanettir ve diyalog ancak insanlar arasında olabilir. Mesela din mensupları diyalogu kabul edilebilir bir ifadedir. Ancak dinler yani müesseseler arasında diyalog taviz verilebilecek bir nitelik arz etmemektedir. Zira tarihi süreçte bir din anlayıĢının bir diğer din anlayıĢının temelinde var olduğu görülebilir; fakat bu durum diyalog ile değil dinler arası etkileĢim sonucu, kültür alıĢ-veriĢi çerçevesinde “sosyal süzgeç kullanılarak” gerçekleĢtirilmektedir (Sezen, 2011:35-36).

Yümni Sezen‟in odaklandığı bir diğer nokta “dinler arası diyalog” söyleminde yer alan “dinler” kelimesindeki problemdir. Sezen‟e göre bir Müslüman “dinler” kavramını kabul edemez. Çünkü Ġslamiyet‟te tek bir “din” vardır ve o tek din Ġslam‟dır. Diğerleri bir Müslüman‟ın algısında ya sapmıĢ ya da bozulmuĢ demektir. Sezen‟in ifadesiyle Ġslam‟a göre din bakımından iki doğru bir arada olamaz. Yani Hak ve doğru birden fazla olamaz. Diyalog ancak yanlıĢ yolların (Ġslamiyet dıĢındaki bütün dinlerin) düzeltilmesi için bir tebliğ hazırlığı ve aydınlatma olabilir (Sezen, 2011:36-37). Sezen diyalogun tarifini yaparak bunun hatalı bir yaklaĢım olduğunun altını çizer:

- Farklı dinlere mensup insanların inançlarını ve düĢüncelerini birbirine zorla kabul ettirme yolunu seçmeksizin, eĢitlik, hoĢgörü, dürüstlük, samimiyet, sevgi, saygı, barıĢ ve açıklık atmosferinde, ortak olan ve olmayan herhangi bir konuda öğrenmesini, bilmesini veya birbirlerini tanımasını, karĢılıklı konuĢabilmesini. Dinlemesini, anlamasını, iĢbirliğine girebilmesini, birlikte

yaĢayabilmesini, belki tecrübe ederek uzlaĢabilmesini sağlayan bir karĢılaĢma ve iliĢki biçimidir (Sezen, 2011:38).

Sezen (2011:40), dinler arası diyalogun, yani birbirlerinin inançlarını paylaĢmanın aslında kendi dininin evrensel bir iddia taĢımadığını kabul etmek olduğunu belirtir. Ona göre doğru olan Ġslam‟ın tebliğ ve davet anlayıĢıdır, diyalog ise misyonerlik faaliyetidir. Dahası Yümni Sezen diyalog anlayıĢının alt yapısında küreselci dünya hâkimiyeti, çoğulculuk, Pazar ekonomisine uygun yeni din anlayıĢı, modernlik ile uyum ihtiyacı, içerideki problemlerden kaçmak için dıĢa sığınma gibi konuların yer aldığını düĢünmektedir (Sezen, 2011:160).

DıĢa sığınma, Yümni Sezen‟e (2011:163) göre içerisinde Cemaat önderinin, inanılan olağanüstü özelliklerine ve kurtarıcı rolüne uygun olarak kendisini sadece Türkiye ile sınırlamayarak, bütün Ġslam dünyasında imanı kurtarma gayreti ve bunun içinde küresele sığınma faaliyeti” gerçekleĢtirmesidir. Bunun için diyalog yoluyla yeni bir din sentezi oluĢturulmak istenmektedir. Bu sentez namaz kılan ama istediği Ģekilde faiz alıp veren, dini hükümleri “değiĢtirme” veya baĢka gerekçelerle, canı istediği gibi yorumlayan veya “din pazarındaki” yorumlardan kendisine uygun olanı seçen kimselerin çoğaldığı bir dine karĢılık gelmektedir (Sezen, 2011:173). Bu durum dini cemaat olarak ortaya çıkan bir yapılanma için hatalı bir yaklaĢımdır.