• Sonuç bulunamadı

Evlilik Dışı Beraberliklerin Hukuki Niteliği

B. E VLİLİK D IŞI B ERABERLİKLER VE A LTERNATİF Y AŞAM T ARZI

2. Evlilik Dışı Beraberliklerin Hukuki Niteliği

Uygulanacak hukuk açısından evlilik dışı beraberliklerin hukuki niteliğinin ortaya konulması önemlidir. Evlilik dışı beraberliklerde asıl sorun, evliliğin sona ermesine ilişkin düzenlemelerin bu beraberliklere uygulanmaması sonucu ortaya çıkmıştır549. Ancak, evlilik dışı beraberliklere hukukun tamamen yabancı kalması da düşünülemez. Beraberlik devam ederken, özellikle de evlilik dışı beraberliğin sonlandırılması halinde ortaya çıkan değişik uyuşmazlıkların hangi hukuki nitelendirmeye göre çözümleneceği sorunu karşımıza çıkmaktadır. Evlilik hukukunun sonuçları açısından, evlilik dışı beraberliklere ayrı bir müessese olarak cinslerin birlikteliklerine hukuki sonuçlar bağlanmıştır. Sözgelimi Alman Hukukunda bu konuda özel bir kanun çıkarılmıştır. Türkçeye “Eşcinsel Topluluklarda Ayrımcılığın Sona Erdirilmesi Hakkında Kanun: Hayat Ortaklığı” (Law to Terminate Discrimination against Same-Sex Communities: Life Partnership) olarak çevrilmesi mümkün olan Kanun, eşcinsel hayat ortaklıklarını düzenlemektedir. Hemen belirtmek gerekir ki, bu Kanun’da bir “evlilikten” değil “hayat ortaklığı”ndan söz edilmiştir. Malum anlamıyla bir evlilikten söz edilmemiştir. Böyle olmakla birlikte, anılan Kanun’da ve eşcinsellerin hayat ortaklığınada evlenmenin mali sonuçlarına ilişkin hükümler uygulanmaktadır. Alman Hukuku’ndaki bu ayrıntılara girmiyoruz. Ancak, şu kadarını ifade etmek gerekir ki, aynı cinsten kişilerin,bahsi geçen Kanun hükümlerine göre kurulmuş/tescil ettirilmiş birliktelikleri geçerli kabul edilmektedir. Ayrıntılar için bkz. THORN, Karsten: “The German Life on Same-Sex Partnership”, in: Legal Recognition of Same-Sex Couples in Europe, (Edited by Katharina Boele-Woelki and Angelika Fuchs), Intersentia Publisher, New York 2003, s. 85; DURAL/ ÖĞÜZ/ GÜMÜŞ, s.72–73.

547

Kanunda “nişanlılardan birinin haklı bir sebep olmaksızın veya taraflara yükletilebilen bir sebeple nişanın bozulması” olarak ifade edilmiştir ki, iradi olarak nişanlılığın sona erdirilmesi “nişanın bozulması” olarak ifade edilmiştir (TMK m. 120/1).

548

Sözgelimi ölüm gibi bir nedenle evlenmenin tamamlanamaması halinde durum böyledir. 549

yer verilmesine karşı çıkılmaktadır550. Bu nedenle evlilik dışı beraberliklerin hukuki niteliğini açıklamak çok kolay değildir. Problemin hallinde değişik hukuk müesseselerine yer verilerek bir çözüme gidilmeye çalışılmıştır. Bu nedenle “ mal rejimleri551, sözleşme ya da sözleşme benzerleri, haksız iktisap (sebepsiz zenginleşme),haksız fiil, ahlaki bir borcun ifası, iş ve sosyal güvenlik”“ hukuki müesseselerine başvurularak meselenin halli yoluna gidilmiştir552. Bu gibi hallerde; bazen bağış553, bazen paylı ya da elbirliği mülkiyetine ilişkin hükümler, bazen de diğer hukuki müesseselerin uygulandığını görmek mümkündür.

Hukuk sistemimizde evlilik dışı beraberliklerde en çok uyuşmazlık, tanıma ve babalık davaları konusunda karşımıza çıkmaktadır554. Tanımada, evlilik dışı ilişkiden doğan bir çocuk biyolojik baba tarafından benimsenerek, babalık kabul edilmektedir555. Türk Hukukunda tanıma, prosedür olarak, oldukça kolaylaştırılmıştır. Gerçekten Türk Medeni Kanunu uyarınca ;” Tanıma, babanın,

550

KÖTELİ, s.139. 551

ABD Illinois Yüksek Mahkemesi (Illinois Supreme Court) evlilik dışı yaşayan bir çiftin bu süreçte edindikleri malların tasfiyesi konusunda yapılan başvuruyu yerinde bulmamıştır. Olayda, bir diş hekimi evlenme vaadi ile hastası olan bir kadınla birlikte olmuş, kadın bu ilişkiden hamile kalmış, evlendiklerini sanan kadın dişçisi ile on beş yıl birlikte yaşamış, bu evlilikten üç çocukları olmuş, anlaşmazlık sonucu kadın boşanmayı gündeme getirdiğinde, koca aslında resmi olarak hiç evlenmediklerini belirtmiştir. Aslında birliktelik kadının hamile kalması ile başlamış ve gerçektende evlenme töreni yapılmamıştır. Yüksek Mahkeme evlilik dışı beraberlik halinde (cohabitation) bu çiftlerin kendi aralarında bu birliktelik sırasında edindikleri mallar konsunda anlaşma yapmış olsalar bile bu anlaşmanın mahkemece geçerli kabul edilemeyeceğini, böyle bir ilişki nedeniyle anlaşmanın kabulünün ancak kanun koyucu tarafından düzenlenebileceğine karar vermiştir. Bkz. Hewitt v. Hewitt 77 Ill. 2d 49, 31 Ill. Dec. 827, 394 N.E. 2d 1204 (1979); Buna karşılık başka bir eyalet mahkemesi, Kaliforniya Yüksek Mahkemesi (California Supreme Court) tam aksi yönde karar vermişidir. Bu olayda sinema sanatçısı olan Lee Marvin,Elizabeth (Betty) Ebeling ile evli iken yine bir sinema sanatçısı olan Michelle Triola ile yaşamaya başlamıştı. Bu birliktelikleri yedi yıl sürdü ve bu sırada Lee eşi Elizabeth’ten boşandı. Michelle bu arada soyadını dahi Marvin olarak değiştirdi. Bu arada Lee, Michelle’nin evi terk etmesini istedi. Bunun üzerine Michelle dava açarak evlilik malları ve destek konusunda istekte bulundu. Kaliforniya Yüksek Mahkemesi bu konuda geleneksel devlet politikasına sadık kalmakla birlikte, bu politikanın dar yorumlanması gerektiğini belirterek, gönüllü olarak birlikte yaşayan yetişkinlerin bu birliktelik sırasında elde ettikleri malları konusunda herhangi bir ortaklıktaki gibi saygı duyulması gerektiğini belirtmiş ve malların edinilmesi yönteminin niteliğini mahkemenin araştırması gerektiğini söylemiştir. Adalet, eşitlik gibi kavramları da mahkeme referans olarak kullanmıştır. Bkz. California Supreme Court, Marvin v. Marvin, 557 P. 2d 106 (1976).

552

KÖTELİ, s.139. 553

Evlilik dışı beraberliklerde eşler arası bağışlamalar için bkz. KÖTELİ, s. 169-181. 554

Konuyla ilgili olarak bkz. GÜRİZ, Adnan: “Evlilik Dışı Birleşmeler ve Bu Birleşmelerden Doğan Çocuklar”, in: Türk Hukuku ve Toplumu Üzerine İncelemeler, Ed. Adnan Güriz / Peter Benedict, Türkiye Kalkınma Vakfı Yayınları, Ankara 1974,s. 122 vd.;KÖTELİ, s. 140. 555

nüfus memuruna veya mahkemeye yazılı başvurusu ya da resmi senette veya vasiyetnamesinde yapacağı beyanla olur (TMK m 295/1)” şeklinde düzenlenmiştir556. Babalık davalarında ise çocuk ile baba arasındaki soybağının belirlenmesi ana ve çocuk tarafından açılacak bir dava ile gerçekleşmektedir (TMK m. İş 301/1). Dava biyolojik baba olduğu iddia olunan kişiye karşı, ölmüşse mirasçılarına karşı açılır. Dava açıldığında aile mahkemesince dava cumhuriyet savcısı ve hazineye de ihbar edilir (TMK m.301/2-3)557.

Yargıtay uygulamalarında evlilik dışı beraberliklere, babalık davaları/ çocukların soydanlığı hususu dışında, hukuki sonuçlar tanındığına pek rastlanmamaktadır558. Evliliğin tespiti konusunda açılan davalar ise iki tarafın evlendirme memuru ve tanıklar huzurunda karşılıklı olarak iradelerini açıklamaları gerektiği gerekçesiyle (resmi evlilik) mahkemelerce ret edilmektedir.559

Evlilik dışı ikinci eşe dul aylığı bağlanması için SSK (şimdi SGK) aleyhine açılan davalarda kimi mahkeme kararlar560 emsal olarak gösterilmektedir. Yargıtay

556

Tanıma konusunda düzenleme açık olup, bu konuda ayrıntıya girmemekle birlikte şu kadarını ifade edelim ki gerek tanıyan gerekse de tanınan, anne (ölümü halinde altsoyu), cumhuriyet savcısı, hazine ve diğer ilgililer tanımanın iptalini istiyebilirler (TMK m. 297-298).

557

Babalık davaları konusunda ayrıntı için bkz. Şimşek, Mustafa, Aile Mahkemelerinin Görevine Giren Davalar ve Yargılama Usulü, Adalet yay., Ankara 2005, s.88-90.

558

Yargıtay birçok kararında evlilik dışı beraberliğinin tespitine dair kararı verilemeyeceğini belirtmiştir. Bu konuda mahkemelerce verilip temyiz edilmeksizin kesinleşen kararları da kamu yararına bozmuştur :” Davacının 31.01.2002 tarihinde hasımsız olarak açtığı davada, 18.11.1979 tarihinde vefat eden Y. K. ile 1974 yılında gayri resmi olarak evlendiklerini belirterek evliliğin tespiti ile tesciline karar verilmesini istediği, mahkemece davanın kabulü ile davacının Y. K. ile 1974–1979 yılları arasında evli olduğunun tespitine karar verildiği ve hükmün temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmıştır. 4721 Sayılı Türk Medeni Kanununun 141'nci maddesinde evlenme töreni, evlendirme dairesinde evlendirme memurunun ve ayırt etme gücüne sahip ergin iki tanığın önünde açık olarak yapılır.Aynı Kanununun 142'nci maddesinde de Evlendirme memuru, evleneceklerden her birine birbiriyle evlenmek isteyip istemediklerini sorar. Evlenme, tarafların olumlu sözlü cevaplarını verdikleri anda oluşur.Memur, evlenmenin tarafların karşılıklı rızası ile kanuna uygun olarak yapılmış olduğunu açıklar.Hükmüne yer verilmiştir.Anılan hükümlere göre evlenme şekle bağlı akitlerdendir.İki tarafın evlendirme memuru ve tanıklar önünde karşılıklı olarak bu konudaki iradelerini açıkça bildirmeleri şarttır.Bu itibarla, bir evlendirme akdine dayanmadan birleşen davacı Nazmiye G. ile Yusuf K. arasında geçerli bir nikah akdi meydana gelmediği halde davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır,” Yrg. 2.HD., T.30.11.2006, E. 2006/8409,K. 2006/16681 (R.G., 29.12.2006/26391); Benzer kararlar için ayrıca bkz. Yrg. 2.HD, T.6.12.2004, E. 2004/12773, K. 2004/14480; Yrg. 2.HD., T. 26.02.2004, E. 2004/1066, K. 2004/2274.

559

Bkz. Kangal Asliye Hukuk, 2007/131–268; Ömerli Asliye Hukuk (Aile), 2007/35-82; Niksar Asliye Hukuk, 2007/221-376.

560

Bu kararlardan birisi Araklı Asliye Hukuk Mahkemesi’nin29.5.2003 tarih ve 2002/119-2003/133 sayılı kararıdır.

denetiminden geçmeden kesinleşen bu kararların emsal oluşturması beklenemez. Yargıtay’ın bu konudaki tutumu açık olup, evlilik dışı beraberliğin tespitine dair yerel mahkeme kararları, resmi bir evlilik olmadığından bahisle bozulmaktadır561. Evlilik dışı ikinci eşe aylık bağlanmasının, Kanunu Medeni’nin kabulünden önceki evlilikler için geçerli olduğunu kabul etmek gerekir562.

Aşağıda ayrıntılı olarak ele alınacağı üzere, nişanlılık dışındaki evlilik dışı beraberlikler sırasında verilen hediyelerin geri istenemeyeceğini kabul eden Yargıtay, bu hususu mülga Borçlar Kanununun 65. maddesine563 dayandırmıştır564. Borçlar Kanunundaki düzenleme göz önüne alındığında565Yargıtay’ın evlilik dışı beraberlikleri toplum ahlakına aykırı bulduğu söylenilebilir. Yargıtay çeşitli kararlarında bu görüşün aksi sonuçlara da ulaşmıştır566.

Mülga 4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun koruması kapsamına evlilik dışı beraberliklerin de girdiğine ilişkin çeşitli ilk derece mahkeme kararları567Yargıtay’ca kabul görmediği gibi evlilik dışı beraberlikleri teşvik

561

Yrg. 2.HD., T.30.11.2006, E. 2006/8409. 562

Krş. SARISU, Ekrem: “Nikâhsız İkinci Eşe Aylık Bağlanır mı?”, Posta, 8.7.2007. 563

Hatırlanacağı üzere mülga Borçlar Kanununun65. maddesinde “haksız ya da ahlaka mugayir bir maksat istihsali için verilen bir şeyi istirdada mahal yoktur” şeklinde düzenleme bulunmaktaydı. Bunun tipik örneği olarak da Öğretide, evli bir erkeğin kendisiyle evlilik dışı ilişkiye girmesi için bir kadına bir şey vermesi gösterilir. Bkz. UYGUR, Turgut:Borçlar Kanunu, Sorumluluk ve Tazminat Hukuku, C. 3, 3. B, Seçkin Yayınevi, Ankara 2010,s. 3007;Yeni 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununda, Eski Borçlar Kanununun 65. maddenin karşılığı olarak 81. madde getirilmiştir. Bu hükme göre; “Hukuka veya ahlaka aykırı bir sonucun gerçekleşmesi amacıyla verilen şey geri istenemez. Ancak, açılan davada hâkim, bu şeyin Devlete mal edilmesine karar verebilir.”

564

Yrg. 3.HD.,T. 31.05.1988, E.1988/3828, K.1988/5973. 565

“Haksız ve hukuk ahlaka (adaba) mugayir bir maksat istihsali için verilen bir şeyi istirdada mahal yoktur” (BK. m. 65).

566

Bkz. KÖTELİ, s. 140. 567

Bu konuda en çok eleştiri alan Ankara 8. Aile Mahkemesi’nin kararıdır. Karada özetle; Korunma isteyen F.K. dilekçesinde, resmi nikahlı olmadan birlikte yaşadığı, O. G’ın uzun süredir kendisine şiddet eylemlerinde bulunduğunu, bu nedenle hayati yönden derin endişe duyduğunu ileri sürerek, 4320 sayılı Ailenin Korunmasına dair Yasanın 1. maddesinde yazılı tedbirlerin uygulanmasını istemiştir.Mahkeme tarafların evli olmaması nedeniyle, 4320 sayılı Yasa’nın uygulanıp oygulanmayacağı konusunun tartışmalı olduğun belirttikten sonra, Yasada koruma kapsamının resmi evlilikle sınırlandırıldığına ilişkin bir hüküm bulunmadığını, tarafların uzun süredir birlikte yaşadıklareını, sosyolojik anlamda bir aile kurulduğu ve kadının bu nedenle şiddete uğradığı belirtmiştir. Mahkemeye göre davacı kadının 4320 Sayılı Yasanın korumasından yararlandırılması, Yasanın amacına uygun düşecektir. Mahkeme bu sonuca ulaşırken, çağdaş uluslararası gelişmelere değinmiş; “Başta Kadına Karşı Ayrımcılığın Önlenmesine İlişkin Sözleşme (CEDAW) olmak üzere, ülkemizin imzaladığı kadına yönelik şiddetin önlenmesine

ettiğinden bahisle eleştirmiştir568. Kanun, aksi yönde de yani “kadına karşı her türlü şiddeti kapsamıyor” diye de yetersiz bulunmuş ve eleştirilmiştir569.

Yargıtay 7. CD, evlilik dışı yaşadığı eşine şiddet uygulayan erkek hakkında verilen koruma kararına muhalefet nedeniyle, mülga4320 sayılı Kanun’un 2. maddesi gereğince cezalandırılması istemiyle açılan kamu dava sonucunda, kocanın beraatına dair yerel mahkeme kararını bozmuştur. Daire, bahsi geçen kararında Anayasa hükümleri570, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 8. maddesi ve yine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarına atıfta bulunmuş, evlilik dışı birlikte yaşayan koca hakkında, 4320 sayılı Kanun uyarınca verilen tedbir kararını yerinde bulmuş, bu tedbir kararına aykırı eylemleri nedeniyle erkeğin cezalandırılması gerektiğinden bahisle yerel mahkeme kararını bozmuştur. Kısaca 7. Ceza Dairesi, resmi evlilik dışındaki birlikteliklerin de bu yasa kapsamında korunduğunu kabul etmiştir571.

ilişkin tüm sözleşmeler yanında, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin yakın yaşam arkadaşlığını aile sayan kararlarının ulusal hukukumuz açısından da bağlayıcılığı gözetilerek”, 4320 Sayılı Yasa’nın uygulanmasının, resmi evlilikle sınırlandırılmaması gerektiğine işaret etmiştir.Ankara 8. Aile Mahkemesi, T. 18.12.2008, E.2008/108 D.İş, K. 2008/107 (Yayınlanmamıştır).

568

AYATA, Gökçeçiçek / ERYILMAZ, Sevinç / KALEM, Seda:Ailenin Korunmasına Dair Kanun Kimi ve Neyi Koruyor? Hâkim, Savcı, Avukat Anlatıları, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayını, İstanbul, 2011, s. 88.

569

AYATA / ERYILMAZ / KALEM, s. 13-14. 570

m. 20 ve 41. 571

Kararda değinilen önemli noktalar şöyledir:Daire; “4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanunun 2.maddesinde, anılan Kanunun 1.maddesinde belirtilen şekilde eşlerden birinin veya çocukların veya aynı çatı altında yaşayan diğer aile bireylerinden birinin aile içi şiddete maruz kalması üzerine, Aile Mahkemesi Hâkiminin belli süreyle maddede sayılan tedbirlere hükmetmesinden sonra belirlenen sürede koruma kararına aykırı davranılması suç olarak düzenlenmiştir. ...Koruma kararının tarafları veya kararın niteliği 4320 sayılı Kanunun 1.maddesi kapsamında değilse 2.maddedeki suç oluşmayacaktır. Konumuz açısından öncelikle tartışılması gereken husus; aynı çatı altında müşterek çocuk ve mağdurun babası ile sürekli birlikte yaşayan nikâhsız eş hakkında da bu kanun kapsamında koruma kararı verilip verilemeyeceğidir” dedikten sonra Yasa’da hüküm bulunmaması nedeniyle Anayasa ve Uluslararası sözleşmelere gitmek gerektiğini belirttikten sonra, Anayasa’nın 20 ve 41. Maddeleri ile AİHS’in 8. Maddesinin nazara alınması gerektiğini, zira Anayasa m. 90/5 uyarınca Sözleşminin iç hukukun bir parçası haline geldiğini ifade etmiş ve AİHM’in konuya ilişkin kararlarına atıfta bulunmuştur. “Aile hayatı” kavramı AİHM’nin bir çok kararında ele alınarak tanımlanmış ve unsurları gösterilmiştir. Buna göre Marckx-Belçika davası kararında (13 Haziran 1979) 8.maddenin uygulanması açısından ailenin “meşru” veya “tabii” olmasına bakılarak ayırım yapılmaması gerektiğine dikkat çekilerek 8.maddenin “meşru” ve “tabii” aile arasında bir ayırım yapmadığını, böyle bir ayırımın, İHAS’deki hak ve özgürlüklerin kullanılmasında “doğum” bakımından ayrımcılık yapılmasını yasaklayan 14.maddenin de desteklediği gibi “herkes” kelimesine uygun olmadığını, Elsholz-Almanya davası kararında (13 Temmuz 2000) ise, aile kavramının, evliliğe dayalı ilişkilerle sınırlı olmadığı ve tarafların evlilik olmadan bir arada oturduğu fiili “aile” bağlarını da kapsayabildiğini… Johnston İrlanda davası kararında (18 Aralık 1986), çocuklarıyla beraber

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Dairenin bu kararına, resmi olmayan birlikteliklerin bu yasa kapsamında korunamayacağından bahisle itiraz etmiştir. Yargıtay Ceza Genel Kurulu, mahkemece evlilik dışı birlikte yaşayan erkeğin, kadına şiddet uygulaması nedeniyle 4320 sayılı Kanun’un 1. maddesi uyarınca koruma kararı verildiğini, bu koruma kararının kesinleştiğini, kesinleşen koruma kararına muhalefet sonucu 4320 sayılı Kanun’un 2. maddesinin ihlal edildiğini, ceza mahkemesinin kesinleşen tedbir kararının içeriğini tartışamayacağını belirtmiş572, 4320 sayılı Yasanın “resmi olmayan birliktelikleri de” koruyup korumadığı yönündeki tartışmaya girmeye gerek duymamıştır573.

Öğretide, evlilik dışı beraberliklerin nişanlanma olarak kabul edilerek, bunlara nişanlanmanın hükümlerinin uygulanabileceği görüşü ileri sürülmüş, ancak nişanlanmaya ilişkin düzenlemelerin kapsamı düşünüldüğünde, evlilik dışı ilişkilerin tüm sorunlarının nişan hükümleri ile çözümlenemeyeceğinden bahisle bu düşünce kabul görmemiştir574. Diğer taraftan, iki ergin kişinin metres hayatından öte, tam bir yaşayan evli olmayan çiftlerin normalde aile hayatı yaşadığını söz konusu ilişkinin istikrarlı olma özelliğinden ve diğer yönleriyle evliliğe dayalı bir aileden ayırt edilememesinden dolayı kabul etmiştir” şeklinde Daire kararına dayanak alınan AİHM içtihadından sonra; “Kadınlara Yönelik Her Türlü Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılmasına İlişkin Sözleşme”nin de Ülkemiz tarafındanimzalanıf onaylandığı belirtildikten sora somut olay ele alınmıştır; “Dosya kapsamına göre sanık Mehmet D’un nikâhsız olarak mağdure ile evlenip aynı çatı altında birlikte yaşadıkları ve bir çocuklarının da olduğu anlaşılmaktadır. Bir başka ifadeyle hukuken evli görünmeseler de fiilen normal bir evliliğe dayalı ve bütün yönleriyle aileden ayırt edilemez şekilde, istikrarlı bir aile hayatı yaşadıkları görülmektedir. Bu durumda İHAS’nin 8.maddesi ve AİHM’nin yerleşmiş kararlarına göre taraflar arasında korunmaya değer bir aile hayatı olduğunda kuşku bulunmamaktadır” diyerek verilen tedbir kararına kocanın muhalefeti nedeniyle cezalandırılması gerekirken, beraat kararı verilmesinin doğru almadığına karar vermiştir.Yrg. 7.CD.,T. 7.4.2009, E. 2006/3351, K. 2009/4849 (Yayınlanmamıştır); Kararın tahlili ve lehine görüşler için bkz. UĞUR, Hüsamettin: “Uluslararası Sözleşmeler ve AİHM Kararları Işığında Ailenin Korunmasına Dair Kanun ve Gayrıresmi Evlilikler Hakkında Yargıtay Kararı”, Terazi, Y. 4, S. 34, Haziran 2009, s.161 vd.

572

Yrg. CGK. bu görüşünü HUMK’nun 113/A maddesi uyarınca verilmiş bulunan tedbir kararlarıyla ilgili yaklaşımına dayandırmıştır.(Bkz. Yrg.CGK, 09.03.1992, E.1992/50, K.1992/74 ve 17.04.1995,E. 1995/98, K.1995/124)

573

CGK bu olayda yerel mahkemece 4320 Sayılı Kanunun uyarınca verilip kesinleşen bir tedbir kararı bulunduğunu, evlilik dışı kocanın bu tedbire muhalefet ettiği, bu hususun da yasada suç olarak düzenlendiğini, artık verilen tedbir kararının doğru olup olmadığının, eş söyleyişle 4320 sayılı Kanun’un evililk dışı beraberliklere uygulanıp uygulanmayacağı hususunun ceza mahkemesince denetlenmesine imkân bulunmadığını belirterek, yerel mahkemenin beraat kararını salt bu nedenle bozmuştur. Bkz.Yrg.CGK. T. 08.12.2009, E. 2009/7-131, K. 2009/284 (Yayınlanmamıştır) .

574

KÖTELİ, s. 145; ÜSKÜL ENGİN, s.302–303; Medeni Kanun’da nişana ilişkin hükümler nişanın bozulması nedeniyle maddi manevi tazminat ve hediyelerin geri verilmesi ile sınırlı tutulmuştur. Oysa evlilik dışı beraberliklerde gerek eşlerin birbirlerine karşı yükümlülükleri, gerekse de

hayat birlikteliği kurmasının, zina ve irade yokluğu gibi bir hukuka aykırılığın da bulunmaması koşuluyla, evlilik dışı beraberliklerin bir fiili evlilik birliği kurma olgusu olarak kabul edilmesi gerektiği, bu durumda bir hukuka aykırılıktan bahsedilmeyeceği de öğretide savunulmuştur575.

3. Evlilik Dışı Beraberliğin Sonuçları