• Sonuç bulunamadı

Evlat Edinenin Ehliyeti

Evlat edinecek kişinin öncelikle hak ehliyetine de sahip olması gerekir. TMK md. 28’ de kişiliğin çocuğun sağ olarak tamamıyla doğduğu anda başladığı ve ölümle sona erdiği, hak ehliyetinin ise sağ doğmak koşuluyla, ana rahmine düştüğü andan başlayarak elde edildiği açıkça düzenlenmektedir. Yukarıda açıklandığı üzere kişinin evlat edinme başvurusu yaptığı anda sağ olması gerekmektedir.

TMK md. 10 hükmüne göre; ayırt etme gücüne sahip kısıtlı olmayan her ergin tam ehliyetlidir. Tam ehliyetliler her türlü hukuki işlemi kimsenin iznine muhtaç olmadan tek başlarına yapabilirler227. Bu kapsamda tam ehliyetli olan kişiler evlat edinmek için başka kimseden izin almak zorunda değildirler. Ayırt etme gücü bulunmayan tam ehliyetsiz kimsenin evlat edinmesi mümkün olmadığı gibi, bu hak kişiye sıkı sıkıya bağlı olduğundan temsilci aracılığıyla da evlat edinemez228. Nitekim Yargıtay bir kararında229 buna ilişkin olarak “Temyiz kudretini haiz olmayanlar evlat edinemeyecekleri gibi, vasi de mümeyyiz olmayan mahcur adına evlatlık mukavelesi aktedemez.” diyerek benzer şekilde hüküm tesis etmiştir.

TMK md. 306’da ayrıca belirtilmemesine rağmen şüphesiz evlat edinecek kişilerin ayırt etme gücüne de sahip olması gerekir230. Evlat edinme ilişkisi açısından 226 Yargıtay 2. HD. E:2008/10078, K:2009/18158 ve 22.10.2009 tarihli kararı “… A. Y. ve S. Y. davacılar sıfatıyla düzenledikleri 20.9.2006 havale tarihli dilekçeleri ile davalı F.Ö. evlat edinmek amacıyla dava açtıkları ve 21.9.2006 tarihli tensip kararı ile duruşmanın 15.11.2006 tarihine bırakıldığı 4.10.2006 tarihinde duruşma gününün davacılara tebliğ edildiği, davacı A. 31.12.2006 tarihinde öldüğü anlaşılmaktadır. Türk Medeni Kanununun 315/2. maddede belirtilen başvuru koşulu gerçekleşmiş olduğundan delillerin Türk Medeni Kanununun 306 ve devamı maddeleri uyarınca değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı bulunmuştur.” (https://karararama.yargitay.gov.tr Erişim Tarihi: 28.04.2019). 227 GENÇCAN, 2011, 1330.

228 KAYA, 35.

229Yargıtay 2. HD. E:1994/5182, K:1994/5982 ve 15.06.1994 tarihli kararı “… Medeni Kanunun 16 ve 253. maddeleri uyarınca irade açıklamasında bulunmayacaklarından evlat edinemezler. Medeni Kanunun 406/1. maddesinde gösterilen hal ancak mümeyyiz mahcurlara aittir. Bu sebeplerle vasi, mümeyyiz olmayan mahcur adına evlatlık mukavelesi aktedemez.” (https://www.sinerjimevzuat.com.tr. Erişim Tarihi: 29.05.2019).

230 DURAL / ÖĞÜZ / GÜMÜŞ, 484.

60

ayırt etme gücüne sahip olma, ilişkinin anlamını kavrama ve çocukla ilişkisini sağlıklı şekilde sürdürme hususunda gerekli akli yeteneğe sahip olmayı ifade eder231. Yargıtaya göre232 evlat edinenin ehliyeti konusunda, şüpheye düşülmesi halinde bu husus resmi sağlık kurulu raporu ile belgelendirilmelidir.

TMK md. 463/1 hükmü uyarınca ayırt etme gücüne sahip olmakla birlikte vesayet altında olan kişilerin evlat edinebilmesi için vesayet ve denetim makamından izin alınması gerekmektedir. Bu usule uyulmaması Yargıtay233 tarafından bozma gerekçesi sayılmıştır. Şüphesiz evlat edinmenin şahsa bağlı sonuçları dışında nafaka gibi malvarlığına ilişkin sonuçları da olacağından kısıtlıları koruma amacıyla vesayet dairelerinin izni aranmaktadır234.

III. Birlikte Evlat Edinme

Evlat edinme ilişkisinin, evlat edinilen küçüğün doğal ana baba ilişkisine uygun, mümkün olduğu kadar sorunsuz bir ortamda bulunması amacından hareketle TMK’ da evli kişiler açısından kural olarak birlikte evlat edinme sistemi benimsenmiştir235. Gerçekten de evlat edinmenin bağlandığı temel amaç korunmaya muhtaç çocuklara gerçek bir aile ortamının yararlarını sağlamak olduğu göz önüne alındığında evli bir çiftin birlikte evlat edinmesi tek başına evlat edinilme karşısında belirgin bir tercih nedeni haline gelmiştir236.

Ancak EMK md. 255 diğer eşin rızası olmak kaydıyla eşlerden birinin tek başına evlat edinebileceğini düzenlenmişti. Diğer eşin rızasının alınması sebebi, evlat edinmenin, her iki eşi de, hisleri, menfaatleri ve hukukî durumları bakımından yakından ilgilendirmesi olarak ifade edilmekteydi237. TMK’ da ise ancak md. 306/3 231 DURAL / ÖĞÜZ / GÜMÜŞ, 484.

232Yargıtay 2. HD. E:2000/7527, K:2004/10193 ve 12.09.2000 tarihli kararı, Aktaran; OTLU, 57. 233Yargıtay 2. HD. E:2004/12766, K:2004/14509 ve 06.12.2004 tarihli kararı “… 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 463. maddesine vesayet makamının izninden sonra denetim makamının da izninin gerekli olduğu haller düzenlenmiş olup, vesayet altındaki kişinin evlat edinmesi ve evlat edinilmesi hali de bunlar arasında sayılmaktadır. Mahkemece, denetim makamından izin alınmaksızın küçüğün evlat edinilmesine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.” (https://www.sinerjimevzuat.com.tr. Erişim Tarihi: 28.04.2019). 234 BAYGIN, 603-604. 235 DURAL / ÖĞÜZ / GÜMÜŞ, 484. 236 BAYGIN, 607. 237KİZİR, 2009, 157. 61

ve md. 307/2’ de ki istisnai haller çerçevesinde eşlerden biri tek başına evlat edinebilecektir.

Eşlerin birlikte evlat edinmesi usulü kabul edilmemiş olsaydı, eşlerden birinin evlat edinme ilişkisine karşı olması halinde TMK md. 307/2’de ki istisna dışında evlat edinme işleminin çocuğun yararına olması durumu söz konusu olmayacaktır238. Çünkü burada aynı çatı altında evli iki kimsenin sadece birisinin evladı olan kimse özellikle de küçük bundan olumsuz etkilenecektir.

Küçüklerin birlikte evlat edinilmesi olanağı sadece evli olanlara tanındığından herhangi iki kişi bir küçüğü her ne sebeple olursa olsun birlikte evlat edinemezler239. Ayrıca evlilik dışı yaşam beraberliği sürdüren çiftlerin birlikte evlat edinmesi mümkün değildir240. Bu durum EMK’ da da bu şekilde olup bir kimsenin herhangi iki kişi tarafından evlat edinebilmesi ancak bunların karı koca olması halinde mümkündü241.