• Sonuç bulunamadı

İlköğretim 4. sınıf sosyal bilgiler dersinin ünitelerine göre kazanımları: (MEB.,2005:14-21).

3. Karma yaklaşım: Bu yaklaşımın savunucularına göre değerler eğitiminde geleneksel ve küresel değerler birlikte yer almalıdır Ama bu iki değerler kümes

2.5. Etkinlik Temelli Değer Eğitim

Sokrates ikibinbeşyüz yıl önce eğitimi, çocuklara erdem ve bilgi kazandırma olarak tanımlamıştı. Gerçektende bilgi ve erdem birbirlerinden ayrı bağımsız olarak düşünülemez. Okulların yeni nesli yetiştirirken bu ikisini birlikte yapması beklenmektedir. Yeni neslin eğitimi bilgi ve değerler üzerinde yükselmelidir. Çağın getirdiği olumsuz durumlar karşısında okullar, öğrencilerinin iyi tercihler yapabilmesi için iyi yetişmiş, ahlaki karakteri düzgün öğrenciler yetiştirmelidir.

Bir toplumun geleceğinin iyi yetişmiş, karakter sahibi insanlara bağlı olduğu tartışma götürmez bir gerçektir. İnsanlar iyi ahlaki karakterlere kendiliğinden sahip olamazlar. Bundan dolayı öğrenim çağındaki her bireyin uygun ahlaki kararlar ve davranışlar sergilemesine yardımcı olacak değerler ve becerilerle donatılması kaçınılmaz olarak okulların temel hedefleri arasındadır (Gökçegöz Karatekin ve diğerleri, 2003).

Okullarda değerler eğitiminin verilebilmesi için uygun bir Karakter/değer eğitimi okul programına ihtiyaç olduğu aşikârdır. Karakter/değer Okulu Programı aile, okul ve çevreyi birlikte organize eden bir program olmalıdır.

Karakter/değer eğitimi öğretmenden idari personele, hizmetliden servis sürücüsüne uzanan, öğrenciyle muhatap olan her bireye çeşitli düzeylerde sorumluluk yükleyen bir çalışmadır. Şüphesiz ki karakter eğitimine aile katılımın da önemi büyüktür. Okulda öğretmenler seçilen karakter özelliği/değer üzerinden çalışmalar yaparken aileler de bu değeri besleyen girişimlerde bulunabilmelidirler. Etkinlikler bütüne ait parçalardan sadece biridir. Okulda, sınıf içinde yapılacak çalışmalar aile ve çevrenin de dahil olduğu bir atmosfere dönüştürülmezse beklenen verim elde edilemez. Etkinlikler, oyun, grup çalışması, sınıf etkinliği, araştırma, röportaj, proje çalışması, deney, münazara, panel, forum, çalışma kağıtları üzerinden kritik etme ve değerlendirme olarak düzenlenmelidir (Gökçegöz Karatekin ve diğerleri, 2003).

Davranışçı modele göre ceza ve ödüle dayalı davranış değişikliğinin kalıcı olmadığı anlaşılmıştır. Değer/karakter eğitimcisi etkinlikleri düzenlerken; anlatım, telkin ve öğüt vermenin ötesine taşımak gerektiğini bilmelidir ve uygun olan strateji- yöntem-teknikleri kullanmalıdır. Değer/karakter eğitimcisi etkinlikleri düzenlerken; örnek model olma, örnek olay, hikâyeleştirme, empati, drama, karşılaştırma, sınıflama, yordama, görüşme, problem çözme, sinema-film-tiyatro seyretme, değer açıklama, değer analizi ve ahlaki muhakeme gibi yöntem ve tekniklerden faydalanabilmelidir.

2.6.Tutum

Tutumla ilgili literatür incelendiğinde birçok tanımı bulmak mümkündür. Aldag ve Stearns, (1990) tutumlar bireylerin nesneler, olaylar ve kişiler ile ilgili olarak sahip olduğu inançlar, duygular ve davranışsal eğilimleridir. Baysal, (1981) öğrenme üzerinde oldukça önemli bir etkiye sahip olan tutum “bireyin kendine ya da çevresindeki herhangi bir toplumsal objeye ya da olaya karşı deneyim ve bilgilerine dayanarak örgütlediği bilişsel, duyuşsal ve davranışsal bir tepki olarak tanımlamaktadır. Tutum ölçekleri ise bir kimsenin ya da kümenin nelere, ne derecede önem verdiğini, o duruma ilişkin ne düşündüğünü ve ne hissettiğini saptamaya yarayan ölçme araçlarıdır (Yeşilyaprak, 2000). Şimşek’e (2000: 136) göre tutum, “belirli koşullar altında özel tercih ve kararları seçme eğilimidir”. Öncül’e (2000: 1082) göre ise “belirli kişilere, nesnelere, olaylara ya da kurumlara vb. karşı her zaman aynı türden (olumlu, olumsuz

ya da yansız gibi) davranmamıza yol açan sürekli ve değişmez bir inanç, duygu ve eğilim”dir.

Bireylerin belli bir kişiyi, grubu, kurumu veya bir düşünceyi kabul ya da reddetme şeklinde gözlenen, duygusal bir hazır oluşluk hali veya eğilimidir. Tutum bir bireye atfedilen bir eğilimdir. Gözlenebilen, ortaya konan davranış değil, davranışa hazırlayıcı bir eğilimdir (Yetkin ve Daşcan, 2008:644).

Bireylerin sahip oldukları tutumların davranışlarını yönlendirdiği bir gerçektir. Tutum ile davranış arasındaki ilişkinin anlaşılabilmesi ve tutumdan davranışın yordanabilmesi öncelikli olarak tutumların güvenilir bir biçimde ölçülmesine bağlıdır. Sosyal psikologlar bu nedenle, tutumların ölçülmesinde kullanılan çeşitli teknikler geliştirmişlerdir. Mülakat, davranış gözlemi, psiko fizyolojik ölçümler, tutum ölçekleri bu tekniklerden bazılarıdır (Aydın, 2002).

Alternatif ölçme değerlendirme araçları, geleneksel ölçme değerlendirme araçlarının aksine, öğrencilerin sadece bilişsel gelişimlerini değil; aynı zamanda duyuşsal ve psiko-motor gelişimlerini de ölçer. Ürün dosyası (portfolyo), süreç odaklı olan performans değerlendirme, rubrikler (derecelendirilmiş puanlama anahtarı), kavram haritası, kelime ilişkilendirme, tanılayıcı dallandırılmış ağaç, yapılandırılmış grid, gözlem, görüşme, öz değerlendirme, akran değerlendirme ve grup değerlendirme gibi araçlar alternatif ölçme ve değerlendirme araçları kapsamındadır (Çalışkan ve Yiğittir, 2008:278).

Değerler, insanların tutum ve davranışlarını etkiler; tutum ve davranışları belirleme, biçimlendirme ve yüklendirmede önemli rol oynarlar. Bireylerin önemli problemlerini ve kişinin benimsedikleri değerler hakkında güvenilir bilgileri dikkate almadan anlamak, değerlendirmek ve yorumlamak zordur. Bireylerin, grupların ve çeşitli kültürlerin değerleri hakkında bilgi edinerek, onların tutum ve davranışlarını büyük ölçüde önceden kestirebiliriz (Dilmaç;1999:13).

Rokeach’a göre tutum, bir değerden farklıdır. Tutum, belirli bir nesne ya da durum etrafında birkaç inancın organizasyonuna işaret eder. Değer ise, çok özel bir durum için tek bir inanca işaret eder. Değer ve tutum birçok açıdan farklılık gösterir: Değer ve tutum, verilen bir nesne ya da duruma odaklanır; fakat değer bir inançtır, tutum ise birkaç inancın organizasyonuna işaret eder. Bir değer, nesne ve durumlardan üstündür; fakat tutum ise, belirli bazı nesne ve durumlar üzerine odaklanır. Değer, bir standart iken tutum standart değildir. Değerler, bir kişinin kişilik yaratılışı ve bilişsel sistemi içinde tutumlara göre daha merkezi bir durumdadırlar ve bu nedenle,

davranışlar kadar tutumların da belirleyicisidirler. “Tutumlar, sosyal değerlerin ön oluşumuna bağlıdır”, “tutumlar, değerleri ifade ederler”, “tutumlar, değerlerin işlevleridir” gibi ifadelerle belirtilir (İşcan Demirhan, 2007).

Tutumları doğrudan doğruya gözleyemeyiz, ancak bir bireyin yaptıklarını yordayabiliriz. Gözlenememelerine karşın bireylerin tutumları; sevgilerini, nefretlerini ve davranışlarını önemli ölçüde etkiler. Davranışlarımızın çoğu gibi tutumlarımızda öğrenme yoluyla kazanılmıştır. Aslında tutumlar bir bireyin kazanılmış kişilik özelliklerinin bir parçasıdır ve diğer kazanılmış kişilik özellikleri gibi klasik veya edimsel koşullanma yoluyla veya modellerin gözlenmesi ve taklit yoluyla öğrenilmiştir (Morgan, 1999:363). Morgan (1999)’a göre tutumların üç bileşeni vardır. Bunlar duygu bileşeni, bilişsel bileşeni ve davranışsal bileşenlerdir. Çoğu kez tutumlardan davranışları yordayabilmek mümkündür.

İnanç ve tutumlar öğretmenin kararlarını ve dolayısıyla da sınıftaki eylemlerini etkilerken, bir taraftan da öğrencilerin bilgiyi nasıl algıladıklarına, ona nasıl müdahale ettiklerine ve nihayet bununla ne yaptıklarına etki etmektedir. Konunun başarılı bir şekilde işlenip öğrenilebilmesi için bu inanç ve tutumların diğer şeyler gibi öğretmen ve öğrenciler arasında paylaşılması gerekir. Bunun için öğretmenin kendisinin ve öğrencilerin inançlarının farkında olması ve bunların sınıfta ne düzeyde paylaşıldığını sorgulaması gerekir (Mariani, 1999). Çünkü, aynı öğrenme ortamlarında bulunsalar bile, farklı inançlara sahip öğrenciler farklı öğrenme yaşantıları edinmektedirler. İnanç ve tutumlar öğrencilerin hem formal hem de informal öğrenmeleri üzerinde büyük bir etkiye sahiptir (Pillay, 2002). Böylece inanç ve tutumlar okulun eğitimsel çıktıları üzerinde önemli bir rol oynamaktadırlar.

Yeni müfredat standartlarında his (duygu) ve tutumun önemi üzerine vurgu yaparız. Bunun sebebi ise insanoğlunun duygu ve tutumun değerler üzerinde olan etkisini anlamasıdır. Duygu ve tutumun birçok olumlu değerleri son günlerde belirtilmiştir. Hissetmenin iletişimin aktarımın aşılamanın ve paylaşmanın etkileri, güçlendirmenin, büyütmenin ve güdülemenin etkileri vardır. Bu değerler yaşamın en anlamlı şekilde tanımak için his ve tutumlar oluşturmaktadır. Dahası sadece duygu gelişip ilerlediğinde ahlaki karakter kazanılmış olmaktadır (Xiaoman, 2006).

Tutumlar değerleri ortaya koyma, değerleri yapma ve gerçekleştirme işlevini ortaya koyarlar. Birey sahip olduğu değerler çerçevesinde hareket eder. Örnek olarak; birey kendisini merhametli, fedakâr, cömert ve yardımsever birisi olarak görüyorsa yardıma muhtaç, fakir olan insanlara karşı insancıl yönü ağır basacak yardım etme

eğiliminde bulunacaktır. Bu davranış o kişinin yardımsever bir tutuma sahip olduğunu göstermektedir.

Yardımseverlik, toplumda dayanışma ve bağlığın sonucu ortaya çıkmış bir tutumdur. Bir toplumun varlığını sürdürebilmesi, toplum içindeki dayanışmaya dolayısıyla da bireylerin yardımseverlik tutumunu sergileyerek davranışa dönüştürmelerine bağlıdır (Kolukısa ve diğerleri, 2008). Bu açıdan bakıldığında değer toplumda var olması gereken kurallar bütünü, tutum ise olumlu ya da olumsuz değerin davranışa dönüşmüş halidir. Olumlu tutuma sahip olan bir bireyin değer sistemini algılaması ve uygulaması da olumludur.

BÖLÜM III YÖNTEM

Bu bölümünde; araştırmanın modeli, çalışma grubu, verilerin toplanması ve verilerin analizi ile ilgili bilgilere yer verilmiştir.