• Sonuç bulunamadı

Erzincan‟ın ÂĢıklık Geleneği Ġçerisinde Yer Alan ÂĢıklar

Erzincan halk Ģairleri bahsine konu olan ilk isim Erzurum‟da rumi tarih 1212 tarihinde doğan Vehbi Hayyati (Terzi Baba)’dir. Terzilik mesleği ile uğraĢtığı için kendisine Hayyat Vehbi derler. Mutasavvıf bir Ģair olan âĢık, her daim Allah âĢkıyla

yanmıĢ, ona hep ĢükretmiĢ ve onun yolunda var olmuĢtur. AĢığın Kenzü‟l Miftah adında mensur türde bir eseri vardır. Kendisine ait bir Ģiir aĢağıda verilmiĢtir:

“Yine Hayyat-ı Vehbi gel beyân et Kulun düĢmanlarını gel ayan et

Ana göre edelim buğz-u fillâh Dahi kime edelim hubb fillâh

Bu insanın ulu düĢmanı dörttür Ana kim ki mukabil olsa merddir

Halâs olursa bu dört Ģeyden ey cân Vücudunda olursun gizli sultân

Adüvünüzdür diye buyurdu Allah Size düĢman bilün her gâh

Biri nefis ve biri Ģeytanındır anın Kötü yâran, birisi dünya anın

Bu Ģeytana dem dersen adâvet ÇalıĢ zikret hem istikamet

Kötü yârana olma hiç mukarin Adavet ediserdir sana yarın

Eyülerle konuĢ daim yakın ol Pâk edüp kalbini, daim selim ol

Bulalım dersen iki âleme rahmet Selâtile selâma eyle dikkat

Sakın bir kimseye hor bakma zinhar Hüdâ'nın kudretini etme inkâr

Hudâ kaadir deyu ikrâr edersin Onun bunun iĢine dahl edersin

Ararsan aybı gel nefsinde ara Deme bir kimseye Ģu kul avara”

Erzincan‟ın bir bâĢka meĢhur mutasavvıf Ģairi olan ġemsi Hayâl‟de (1805- 1875) Leblebici Baba adıyla da tanınır. Öğrenimi yoktur. NakĢibendi Tarikatı‟ndan Terzi Baba‟nın müridlerindendir. Tasavvuf düĢüncesini benimsemiĢ ve tüm Ģiirlerinde bu konuyu iĢlemiĢtir (ÂĢkun, 1956: 26). ġiirlerini Tuhfet‟ül-UĢĢak adlı bir kitapta toplamıĢtır. ġairimize ait aĢağıda bir dörtlük verilmiĢtir.

“Dünya için okuyan Maksadı ot ya saman Bir kalaylı koz gibi Ġçi çürük bir palan”

Erzincan‟da XIX. yy‟ın sonu ile XX. yy‟ın ilk yarısında yaĢadığı bilinen bir diğer mutasavvıf Ģair de Salih Baba‟dır. Öğrenim görmemiĢtir. NakĢibendi haliflerinden Erzincanlı Mehmet Sami‟nin müridlerindendir. ġiirlerinde ġemsi Hayâl etkisi görülür. Rabıta-i NakĢi Hayâl adlı bir yapıtı vardır (Eyicil, 2000: 14). ġaire ait bir Ģiir aĢağıda verilmiĢtir.

“Tabîbler yarama sarman merhemi Ġlâç kabul etmez bu bir yâredir Sardıkça merhemi artıyor gâmım

Anladım ki bir sağalmaz yâredir

Var mı bir ehl-i âĢk murâda ermiĢ Her biri bir hâle giriftar olmuĢ Bu yara da bana yârimden gelmiĢ Ben ağlarım bu onulmaz yaredir

Kendi görür kendi sorar hâlimi Günbegün artırır âh u zarımı Kimden kime sunam arz-ı hâlimi Yine benim arz-ı hâlim yâredir

Benim yârim Ģeyhim Muhammed Sâmî Andan gayrı saran yoktur yaremi Rahm eyle sultânım eyle keremi Vücudumda sağ yerim yok yaredir

Salihem kimseye açmam razımı Koluma kondurdum Ģâhin-bâzımı Yârdan gayrı çeken yoktur nâzımı Yine bütün hasb-i hâlim yâredir”

Erzincanlı bir diğer aĢığımız GümüĢhane‟nin Kelkit ilçesi Cemâllı köyünde 1958 tarihinde dünyaya gelmiĢ ancak hayatını Erzincan‟da sürdürmüĢ ve tanınmıĢ, halk tarafından ÂĢık Ayvazoğlu diye anılan Köksal Mutlu Ayvazoğlu‟dur. ĠnĢaat iĢleri, çiftçilik, arıcılık ve Ģoförlük yapan Köksal Mutlu, 1974‟de sazı çalarak bu yılı takiben artık bir âĢık gibi çalıp söylemiĢ ve bir halk Ģairi olma yeteneğine sahip olmuĢ ve 1977‟den beri çevresinde bir halk aĢığı olarak tanınmıĢtır (Eyicil, 2000: 17).

Erzincan‟ın Tercan ilçesi Armutlu köyünde 1931 yılında dünyaya gelen TaĢtan Kartal (Seyfi), evli ve dört çocuk babasıdır. 1952 yılının güz mevsiminde Tercan‟ın Ģo dere mevkiiinde tarlada çift sürerken tam kuĢluk vakti çiftin arkasında giderken o arada bir hayâle dalıyor, pîr sakallı yanında 13-14 yaĢlarında bir kızla

yanına yaklaĢıyor ve pîr-i fânî birden kayıplara karıĢıyor. Daha önce böyle güzel bir kız görmeyen ÂĢık Seyfi o gün bu gün bu güzel kızın hayâliyle avunarak Ģiirlerini terennüm etmiĢtir (Eyicil, 2000: 19). ÂĢık Seyfi‟den bir dörtlük aĢağıda verilmiĢtir:

“Pîrin bahçesinde bir güzel gördüm Aklımı baĢımdan al edip gitti

GeçmiĢ çağlar on üç on dört yaĢında Beni bu sevdaya duĢ edip gitti.”

1934 yılında Sivas‟ın ġarkıĢla ilçesine bağlı Ortaköyü‟nde dünyaya gelen Seyfi Fındık evli ve üç çocuk sahibidir. Seyfi Fındık uzun müddet köyünde berberlik yaptı. Zamanın yokluğunda ayrıca sağlık konusunda (diĢçilik, iğne vurma ve pansuman yapma) da tecrübeli idi (Eyicil, 2000: 22). ġiirlerini daha çok kahramanlık üzerine yazdığı Seyi Fındık‟ın Kıbrıs‟a Saygı Destanı adını verdiği Ģiirinden bir bölüm aĢağıda verilmiĢtir:

“DüĢün alçak Yunan durmadan düĢün Ne kadar kaçarsan bağlıdır baĢın Yardımına gelmez senin kardeĢin Vur Mehmetçik fırsat eldeyken vur.”

1938 yılında Erzincan‟ın merkez Günbağı köyünde doğan Müslüm Kumru (ÂĢık Seyrâni) sadece ilkokulu okuyabilmiĢtir. AĢığın ustası yoktur. DeyiĢlerini 1968 yılında Ankara Radyosu‟nda Günden Güne adlı programında okuyan Seyrâni‟nin ayrıca yerel bir kaseti de vardır (Eyicil, 2000: 24). AĢağıda Ģaire ait bir dörtlük verilmiĢtir:

“Ne âĢıklar vardır ve yalan deyil Ġlmine vakıf ol her vasfını bil Müslim Seyrân der ki sana kabil Her haltı yutanlar âĢık olur mu?”

Asıl adı Tahir Yavuzaslan olan Kemahlı Tahir (1869-1940), Tiryakioğlu Tahir adıyla da tanınır. Ġstanbul‟da medrese öğrenimi görmüĢ ve UĢĢakiye Tarikatı‟na katılmıĢtır. ġeyhi Yazıcıoğlu‟ndan sonra, UĢĢakiye Tarikatı ġeyhi olmuĢtur (Eyicil, 2000: 25). Ozana ait bir dörtlük aĢağıda verilmiĢtir:

“DerviĢler ahli muhabbet Yollarında yoktur zahmet Hakk anlara eder rahmet DerviĢler sefa geldiniz.”

Erzincan‟ın Çayırlı ilçesi‟nde doğan ÂĢık Davut Sulari, âĢıklık geleneğinin günümüzdeki temsilcilerindendir. 17 yaĢından baĢlayarak, âĢıklık geleneğinin en önemli temsilcilerinden olmuĢtur. Konya ÂĢıklar Bayramı'nın oluĢumunda yer almıĢ TRT radyolarında bölge sanatçısı olarak çalıĢmıĢtır. Alevi-BektaĢi kültürü icracısı olan Ģaire ait aĢağıda bir dörtlük verilmiĢtir:

“Gahnut yaylasından aĢarken yolum Gördüm ki yaralı ağlar bir ceylan Avcı vurmuĢ kanları durmaz akar Ġnilder, sızılar ağlar bir ceylan”

Asıl adı Ġbrahim Engin olan ÂĢık Beyhanî Erzincan‟ın Çayırlı Ġlçesi‟ne bağlı Verimli Köyü‟ndendir. Öğrenimi yoktur. Küçük yaĢta tanıĢtığı Davut Sulari‟yle birlikte Ġran, Irak ve Suriye‟yi dolaĢmıĢtır. ÂĢık Davut Sulari‟nin etkisiyle dinsel konulara eğilim göstermiĢtir. Bilinen altı ezgisi ve 197 deyiĢi vardır. Dili yalın, anlatımı coĢkuludur. Dinsel konulara ağırlık verdiği Ģiirleri yanında, sevda üstüne Ģiirleri de vardır (Eyicil, 2000: 26). AĢağıda ozanımıza ait bir dörtlük verilmiĢtir:

“Bu deli gönlüme azâb eyledin Ne sordumsa aksi cevab eyledin Yaktın han-u manım harâb eyledin Sîneme mekânın kurma bir daha

Derdine düĢeni figân eyledin Döktün gözyaĢımı ummân eyledin Bağ-ı gülĢenimi virân eyledin Kapımda içeri girme bir daha”

Erzincan‟ın Çayırlı Ġlçesi‟nden olan ÂĢık Müslüm Akbaba, ÂĢık Davut Sulari‟nin kardeĢidir. Öğrenimini bitirdikten sonra devlet görevine girmiĢtir.

EzgileĢtirilmiĢ pek çok Ģiiri vardır. Ozanın doğum yeri olan Çayırlı Ġlçesi için yazdığı Ģiir aĢağıdaki Ģekildedir (Eyicil, 2000: 27).

“Bu bağ Çayırlı‟nın güllü bağıdır Bülbül konmuĢ öter, dal gelir gider Koyun kuzu otlar bahar çağıdır CoĢkun akarsular sel gelir gider”

Erzincan Ulalar Beldesi‟nde 1935 yılında doğan Ali Ekber Çiçek küçük yaĢta bağlamayı öğrenip Cem toplantılarına katılmıĢ bir halk ozanıdır. Askerden sonra TRT'nin açtığı sınavı kazanarak, Muzaffer Sarısözen döneminde TRT Ankara Radyosu'na ve Yurttan Sesler Korosu'na girmiĢ, 35 yılı âĢkın bir sürede 400'den fazla türküyü derleyerek geniĢ kitlelere ulaĢtırmıĢ bi ozandır. TRT arĢivlerinde 54 kaseti bulunan Ali Ekber Çiçek'in derlemeleri ülkemizdeki bütün türkü yorumcuları tarafından söylenmektedir. AĢağıda ozana ait bir Ģiir bulunmaktadır:

“Baba seni düĢde gördüm. Yaz-baharın kıĢda gördüm. Bir el verdim, tutamadın, Yüreğini yasda gördüm..

Oy baba... oy baba... Gölgen düĢmüĢ göğe baba. Erenler safında durmuĢ, Gök serilmiĢ yere baba...

Baba seni darda gördüm. Yolunu çıkmazda gördüm. Bir ses verdim duyamadın, Kirpiklerin yaĢda gördüm.

Oy baba... oy baba... O nasıl tebessüm baba.

Türküler selâma durmuĢ, Sazın öksüz kalmıĢ baba”

Erzincan âĢıklık geleneği içinde yer alan son ozanımız ise 1860 doğumlu Ahmed Cemil OLGUN‟dur. XX. yy‟ın baĢlarında merkezi Erzincan‟da bulunan 4. Ordu Karagahında askeri kâtip olarak uzun yıllar görev yapmıĢtır. Balkan Harbi‟ne katılmıĢ olup, savaĢ dönüĢünde Erzincan‟da iken 1. Dünya SavaĢı‟nın baĢlaması üzerine Erzurum‟a gitmiĢtir. Orada görevli iken tifo hastalığına yakalanınca Erzincan‟a dönmüĢtür (Eyicil, 2000: 29).

Ahmed Cemil 3 Mart 937 tarihinde 77 yaĢında iken bir felci müteakip Erzincan‟da vefât etmiĢ ve Terzi Baba Kabristanı‟na defnedilmiĢtir. Ġki erkek ve üç kız çocuk sahibi olan Ahmed Cemil‟in ebediyete intikalinden iki yıl sonra 1939 yılında Erzincan‟da meydana gelen deprem felaketinde eĢi, bir kızı, damadı ve üç torunu ile birlikte birçok yakını hayatını kaybetmiĢtir (Eyicil, 2000: 29).

Ahmed Cemil mutasavvuf bir halk Ģairidir. ġiirlerinden anlaĢıldığına göre Vehbi Hayyati(Terzi Baba) ve ġemsi Hayâl(Leblebici Baba) den feyz almıĢtır. Bu iki mutasavvıf Ģair Erzincan halkının kalbinde büyük bir yere sahiptir. Nitekim Ahmed Cemil hem Terzi Baba‟yı hem de ġemsi Hayâl‟i pîri olarak kabul etmektedir (Eyicil, 2000: 32). AĢağıda Ahmed Cemil‟e ait olan bir Ģiirden iki beyit verilmiĢtir:

“Ġkimiz sûlb-ı vahidden, zuhûr ettik müzâhirde Pîrimiz Vehbi Hayyâti eder elbet füyûzâti”

“Gel ey Ahmed Cemîl sen de çok himmet aldın pîrden Gice gündüz Ģükr eyle ki Hakk itti inâyâtı” (Eyicil, 2000: 32)

BĠRĠNCĠ BÖLÜM