• Sonuç bulunamadı

1. ÂġIK DÂĠMĠ‟NĠN HAYATI, AĠLE ÇEVRESĠ, MESLEĞĠ, SEYAHATLERĠ

1.5. Eğitimi

ÂĢık Dâimi, kendi köyü Tercan Karahüseyin köyünde okuma yazma öğrenmiĢtir. Ġlmi tahsil olarak Erzincan merkezde aldığı ilkokul eğitimi vardır. Ġlkokul diplomasını asker dönüĢü öğrenim gördüğü okuldan almıĢtır. AlmıĢ olduğu bu diplomanın dıĢında ÂĢık Dâimî‟nin bâĢka bir ilmi tahsili yoktur. Kendisi manevi olarak kendini yetiĢtirmiĢ, ilim-irfâna değer vermiĢ bir Ģahsiyettir.

1.6. Askerliği

Dâimî Ġstanbul‟da yaĢadığı dönemde nüfus kayıtları kaybolduğu için Erzincan Tercan‟a gidip yeni bir nüfus kaydı çıkarmıĢtır. Çıkardığı yeni nüfus kaydı ile devre kaybı olarak kendinden küçük yaĢta kiĢiler ile askere gitmiĢtir. 28 yaĢında askere alınmıĢ ve askerliğini Isparta‟da yapmıĢtır. 1960 ihtilali esnasında Isparta‟da memleketlisi Davut Sulari ile askerlik görevini yerine getirmiĢtir.

1.7. Mesleği

Dâimî askerlikten önce tarım iĢi ile uğraĢmıĢtır. Asker dönüĢü ise Erzincan belediyesinin açmıĢ olduğu müzik eğitimi kursunda gençlere saz kursu vermiĢtir. Hatta ünlü halk müziği sanatçısı Yavuz Top bahsedilen saz kursunda Dâimî‟den ders almıĢtır. YaklaĢık bir yıl burada ders verdikten sonra Ġstanbul‟a göç etmiĢtir. Ġstanbul‟a yerleĢtikten sonra Küçükköy‟de bir fabrikada mal giriĢ çıkıĢını denetleyen bir birimde çalıĢmıĢtır. Daha sonra radyo programı yapmak için izin alamadığı gerekçesiyle bu iĢi bırakmıĢ ve Unkapanı‟nda “saz öğretim evi” açmıĢtır. Saz öğretim iĢinden sonra yine Unkapanı‟nda plakçılar çarĢısında “Semah Plak” adında bir plak Ģirketi kurmuĢtur. Bu Ģirketi de kapattıktan sonra ölümüne yakın yıllarda arkadaĢı Ali Soylu ile Aksaray‟da ġekerbank ĠĢ Hanı‟nda yine eski mesleğini sürdürmüĢtür. Bu handa hem saz yapma iĢi ile uğraĢmıĢ hem de kaset, plak satıĢı yapmıĢtır. Kısa bir süre sonra da Dâimî vefât etmiĢtir.

Dâimî bunların dıĢında radyo programları da yapmıĢtır. Yirmi bir yaĢında iken ilk radyo programını yapmıĢtır. Radyo programını hazırlayan ve sunan ünlü Ģair Behçet Kemâl Çağlar‟dır. Behçet Kemâl o dönemde Ġstanbul‟da “ġiir Dünyamız” isimli bir program yapmaktadır. Bu program aralıklarla uzun süre devam eder. 1953 yılında Ġstanbul‟un kurtuluĢu nedeniyle düzenlenen 500. yılı kutlamaları sırasında Çağlar, ÂĢık Dâimi ile de bir program yapar. ÂĢık Dâimi‟nin ilk radyo programı budur. Bu program ile Dâimi artık yerel bir ozan olmaktan çıkmıĢtır. O, artık tüm ülkede dinlenen bir ozan olma özelliğini kazanmıĢtır. Yerellikten ulusallığa doğru bir sıçrama yapmıĢtır. Bir bakıma ulusal kimliğini kazanmıĢtır. Artık onun sesi, sazı ve sözü tüm ülke tarafından duyuluyor ve dinleniyordu. Ozan, kendisini var eden bu birikim ve istekle duruĢundan ödün vermeden ölene kadar ozanlık niteliğini sürdürmüĢtür (Zaman, 2008: 15).

ÂĢık Dâimî Ġstanbul‟un 500. yılı kutlamaları sebebiyle bir Ģiir de yazmıĢtır. 1953 yılında Fatih Sultân Mehmedin Ġstanbul‟un fethinin 500. yılı kutlanırken Behçet Kemâl Çağlar ile ÂĢık Dâimî Ġstanbul radyosunda karĢılıklı olarak Fatih Sultân Mehmet hakkında methiye söylemiĢlerdir. ÂĢık Dâimî‟nin söylediği parça Ģudur:

“Tarihten bizlere yadigâr kalan Bu yurda ilk temel kazan Fatih‟tir DüĢmana amansız darbeyi çalan Bizansın fendini bozan Fatih‟tir

Bizansa Türklüğün tahtını kuran Kahraman erlerle düĢmanı yaran Kılıç kalkan ile surları yaran DüĢmanın bağrını ezen Fatih‟tir

Türkoğlu neyledi gör ecdadını ġimdi rahmet ile eyle yâdını Ebedi tarihe Türk‟ün adını Altın harfler ile yazan Fatih‟tir

Soyumuz Türk bizim asâlet ile Türklüğü tanıttı adâlet ile Atına binip de kerâmet ile Marmara içinde yüzen Fatih‟tir

Hey ÂĢık Dâimî bu güzel vatan Temiz ecdadındır bu yerde yatan Sayın Fatih Sultân Mehmet‟tir atan

Bize öz gerçeği dizen Fatih‟tir “ (Orhan, 1999: 341)

ÂĢık Dâimî uzun yıllar Ġstanbul radyosunda sözleĢmeli sanatçı olarak görev yapar (Orhan, 1999: 8). ÂĢık Dâimi‟nin asıl mesleği ise esasen ozanlıktır. O hayatı boyunca ozanlığı ile turnelere, konserlere katılmıĢ Anadolu‟yu diyâr diyâr gezmiĢtir. YaĢamının sonuna kadar da bu niteliğini hiç yitirmemiĢtir.

1.8. Üne KavuĢması

ÂĢık Dâimî yedi yaĢında aileden gelen yetenek ve Ģevk ile çok küçük yaĢta saz ustası olmuĢtur. Dedeleri Musa dede ve Mustafa dede onun yetiĢmesinde, olgunlaĢmasında çok emek vermiĢlerdir. Özellikle cem ayinlerine katılması saz çalma ustalığının ve söz söyleme yeteneğinin geliĢmesine büyük katkısı olmuĢtur.

Dâimî ilk eserini on altı yaĢında 1948 yılında Erzincan Tercan‟da yazıp bestelemiĢtir. Bu, “Bir seher vaktinde indim bağlara” adlı eserdir. Dâimî bu yapıtında dünyaya geliĢ anını yaĢamından dostlarının ve dost muhabbetinin önemini dertlerini ise sadece sazının ortak olduğunu, bu dünyadan göçtüğünde ise dallarının yaralanacağını anlatır (Orhan, 1999: 7).

“Bir seher vaktinde indim bağlara Öter Ģeydâ bülbül gül yarelenir Bakmaz mısın sînemdeki dağlara Derdimi söylesem dil yarelenir”

“BoĢ geçirmeyelim biz bu çağları DolaĢalım yaylaları dağları

Bir gün gazel döker ömrün bağları Eser sam yelleri dal yarelenir”

“Dâimî‟yem der ki çeĢmim çerağı Dostun muhabbeti cennet otağı Ancak bu dünyada derdim otağı

Sazım figân eder tel yarelenir” (Orhan, 1999: 238)

1.9. Seyahatleri

Dâimî hemen hemen tüm Anadolu‟yu dolaĢmıĢtır. Öyle ki gezileri esnasında babası Musa dede ile annesi Selvi Hanım‟ın cenazelerine dahi katılamamıĢtır. Dâimî askere gitmeden hemen önce bir trafik kazasında babası Musa dedeyi kaybeder. O sıralarda Dâimi ise Anadolu‟yu karıĢ karıĢ gezmektedir. Bu ölüm Dâimi için ilk kayıptır.

Anadolu dıĢında Dâimî hemen hemen tüm Avrupa‟yı; Almanya, Ġngiltere, Fransa, Ġsviçre, Avusturya gibi Avrupa ülkelerini gezmiĢtir. Yine Avrupa dıĢında Avustralya turnesinde de Bedia Akartürk ve Media ġen Sancakoğlu ile birlikte bulunmuĢtur. Fransa seyahatinde ünlü halk âĢığı Nesimi Çimen de yanında bulunmuĢtur.

1960‟lı yıllarda Avrupa turnesine çıkmak üzereyken Dâimi‟nin eĢi Selvi Hanım‟ın üzülmesi üzerine, toplum hafızasında yer edinmiĢ ünlü “Ne ağlarsın benim zülf-i siyahım” adlı parçayı eĢine ithafen söylemiĢtir.

“Ne ağlarsın benim zülfü siyahım Bu da gelir bu da geçer ağlama Göklere eriĢti feryâdım âhım Bu da gelir bu da geçer ağlama

Bir gülün çevresi dikendir hârdır Bülbül har elinde âh ile zârdır Ne de olsa kıĢın sonu bahardır Bu da gelir bu da geçer ağlama

Dâimî‟yim her cân ermez bu sırra Gerçek âĢık olan erer o nûra Yusuf sabır ile vardı Mısır‟a

Bu da gelir bu da geçer ağlama” (Orhan, 1999: 16)

Dâimî, sanatçı arkadaĢlarıyla yurt içinde ve yurt dıĢında turnelere çıkmıĢ, çok sayıda konserler vermiĢtir. Yurt dıĢında yaĢayan gurbetçilerimizin bulunduğu ülkeleri dolaĢarak sazıyla sözüyle onların vatan özlemlerini gidermeye çalıĢmıĢtır. Hacı BektaĢ Veli‟yi anma törenlerinin baĢladığı 1964 yılından Hakk‟a yürüyüĢüne kadar (1983) her yıl törenlere katılmıĢ, sazıyla sözüyle pîr kabul ettiği Hacı BektaĢ Veli‟ye ve onun felsefesine hizmet etmiĢtir (Orhan, 1999: 8).

Dâimî, 1964‟ten baĢlayarak her sene düzenli olarak yapılan Hacı BektaĢ Veli‟yi anma törenlerine katılmıĢtır. Hatta bu konuda Doç. Dr. Bedri Noyan Dedebaba söz konusu anma gecelerinden birinde ÂĢık Dâimî ile karĢılaĢmıĢtır. Dedebaba bu karĢılaĢmadaki düĢüncelerini Ģöyle dile getirmektedir. “Bu genç âĢık ile Ġzmir‟de Hacı BektaĢ Veli anma gecesinde görüĢmüĢtüm. Terbiyeli ve doğru düĢünür bir kimse idi. Güzel saz çalıyordu” (Dedebaba, 1999: 52).

1.10. Ölümü

ÂĢık Dâimi, bir perĢembe akĢamı akrabalarının evinde saz çalarken fenâlaĢmıĢ, akrabaları tarafından CerrahpaĢa Tıp Fakültesi Hastanesine götürülmüĢtür. Üç gün yoğun bakımda kaldıktan sonra, pazarı pazartesiye bağlayan gece 17.04.1983 tarihinde 51 yaĢındayken Hakk‟a yürümüĢtür. Dâimî‟nin kabri, Ġstanbul Karacaahmet Türbesi‟nin yanındadır (Orhan, 1999: 9).

Adil Ali Atalay Vaktidoldu‟nun, ÂĢık Dâimî‟nin ölümü üzerine 19 Nisan 1983 tarihinde yazmıĢ olduğu Ģiir bize aĢığımızın ölümü hakkında bilgi vermektedir.

“On sekiz nisanda bir haber duydum ÂĢık Dâimî‟miz göçtü dediler Üç gün hastanede komada kaldı Sevdiği makama geçti dediler

Veysel‟in yetmiĢ üç onun seksen üç Ölmediler öldü dersem olur suç Hakkın huzuruna eylediler göç

Ġstediği yere uçtu dediler” (Orhan, 1999: 461)

Dâimî‟nin kızı Yadigâr Aydın Orhan babasının ölümünü Ģu Ģekilde özetlemektedir:

“14 Nisan 1983 tarihinde akrabalarının evinde otururken öldürüldüğü oğlu ile ilgili bir sohbet esnasında fenâlaĢtı. Tansiyon yükselmesi sonucu hastaneye kaldırıldı ve üç gün komada yattı. 17 Nisan 1983 tarihinde de vefât etti. 18 Nisan‟da da Karacaahmet mezarlığına defin iĢlemini yaptık. Dâimi‟nin fenâlaĢmadan önce söylediği en son parça “Yârim senden ayrılalı” oldu. Bu parçadan sonra edilen sohbetin konusu ile hüzünlenip fenâlaĢtı ve CerrahpaĢa Tıp Fakültesine kaldırıldı. Üç gün komada kalıp 17 Nisan 1983 yılında Hakk‟a yürüdü.” (Yadigâr Aydın Orhan – ÂĢık Dâimî‟nin kızı- “ÂĢık Dâimî” konulu görüĢme, Ankara: 10.07.2013)

ÂĢık Dâimî‟nin Ġstanbul Karacaahmet‟te bulunan mezar taĢında aĢağıdaki Ģiir yazmaktadır.

“On üç asır öncesinde ġah-ı Merdân Ali geldi Meylim kaldı goncasında has bahçenin gülü geldi

Bana bir harf öğretenin kulu kölesi olurum Ġlme tâlip olanlara bu söz gayet ulu geldi

Zâlime iltifât etmek mazlumlara hakarettir Gerçeklerin öz nefesi bize sabah yeli geldi”

“Zamanın ilmine göre yetiĢtirin neslinizi Er olan gelsin yürüsün erdemliğin yolu geldi

ÂĢık Dâimî dediler bir halkın ozanına

ĠKĠNCĠ BÖLÜM