• Sonuç bulunamadı

Aile Bireylerinin Ağzindân ÂĢık Dâimî

2. ÂġIK DÂĠMÎ‟NĠN ÂġIKLIK GELENEĞĠ ĠÇĠNDEKĠ YERĠ

2.7. Aile Bireylerinin Ağzindân ÂĢık Dâimî

2.7.1. Oğlu Ali Naki AYDIN

“Bir dostum bana Ģöyle bir soru sormuĢ: Sen ÂĢık Dâimî‟yi nasıl anlatabilirsin?” demiĢti. Ben de dedim ki: ÂĢık Dâimî bu yolun hizmetkârıdır. Bu yolun bekçisi, hayatı boyunca bunu kanıtladı. Hiçbir zaman sarsılmadı, ölene kadar da görevini yerine getirdi. Benim anlamam yersiz kalır, ama o kendisini güzel anlatır. ĠĢte Ģöyle anlatır: 13 asır öncesinde ġah-ı Merdân Pîr geldi. Meylim kaldı goncasında, has bahçenin gülü. Bana bir harf öğretenin kulu kölesi olurum. Ġlme tâlip olanlara bu söz gayet ulu geldi. Zâlime iltifât etmek, mazlumlara hakarettir. Gençlerin öz nefesi bize sabah yeli geldi. Zamanın ilmine göre yetiĢtirin neslinizi, er

olan gelsin yürüsün, erdemliğin yolu geldi. ÂĢık Dâimî dediler bir halkın ozanına, boĢ olana boĢ göründü, dolulara dolu geldi. Eyvallah dostlar.”

2.7.2. Kızı Yadigâr Aydın ORHAN

ÂĢık Dâimî‟yi anlatmak hiç kolay değil çünkü Dâimî‟yi tam anlamıyla anlayabilmek için onun eserlerinin derinliğini incelemek ve bilmek gerekir. Bir baba olarak ÂĢık Dâimî sevgi dolu bir insandı. Kini, kibri, yalanı, ikiliği, ötekileĢtirmeyi sevmezdi. Onun için aile ve çocuk çok önemli idi. Tüm çocukların iyi bir eğitim alması gerekliliğine çok önem verirdi. Bunun için çocuklarının en iyi Ģekilde eğitmeye çalıĢırdı. Ailenin ve çocukların bir ülkenin geleceği olduğunu vurgulardı. Evde ailesine, eĢine, akrabalarına çok önem verir, vakti oldukça onlarla bir arada olmaya özen gösterir, sohbetler yapardı.

ÂĢık Dâimî zorbalığı sevmez, ailelerine kötü davranan, ailesinin kıymetini bilmeyen insanları sevmezdi. Ancak kötü niyetli insanları da ötekileĢtirmez, bu insanlara öğüt verir, doğruyu öğretmeye çalıĢırdı.

ÂĢık Dâimî eĢini çok sever, ona kıymet verirdi. EĢine sık sık çiçek alırdı. Bir aile babası olarak onu çok sever, ona saygı duyardık. Bana ve kardeĢlerime örnek insan profili çizerdi daima. ÂĢık Dâimî oğlunu acı bir Ģekilde kaybetmiĢtir. Bir yıl sonra, bir dost meclisinde oğlundan bahsedildiği bir anda tansiyonu yükselmiĢ ve hastaneye kaldırılmıĢtı. Üç gün yoğun bakımda kaldıktan sonra Hakk‟a yürümesi, onun ailesine verdiği önemin en büyük kanıtıdır. Hayatı boyunca ailesine, halkına doğruluğu, dürüstlüğü, vatan, millet sevgisini aĢılayan; halkına daima helâl kazanç için çalıĢmanın gerekliğine vurgu yapan birisiydi.

ÂĢık Dâimî‟nin hayatında dost ve dost muhabbetleri çok önemlidir. Dostları ile birarada olmayı, onlarla muhabbet etmeyi çok severdi. Cem ayinleri yürütürdü. Tabi bu toplantı ve muhabbetlerde insanları eğitmeye, doğruları göstermeye çalıĢırdı. Ġnsanların kusurlarını yüzlerine vurmaz, onları incitmeden yanlıĢlarının farkında olmasını sağlardı. Temiz yer, temiz giyinir, temiz yaĢardı. Evreni sever, evrendeki canlıları bir görürdü. Dil, din, ırk ayrımı yapmaz, yapanı da sevmezdi. Dünya malına değer vermez, mal ve mülk sahibi olmak için uğraĢmazdı.

ÂĢık Dâimî evrendeki canlıları bir kalemden görse de yaratılmıĢların en kutsalı olan insanı ayrı bir değer görürdü. Ġnsanın kalp güzelliğine inanır, insanların istedikleri takdirde evrende yaĢanılası bir hayat tesis edebileceklerine inanırdı. Ġhtiyaç sahibi insanlarla olan diyaloğu ise onun mütevazı kiĢiliğini ortaya koyuyordu. ÂĢık Süleyman Elver, ÂĢık Dâimî‟nin bu yönünü vurgulamak için Dâimî‟ye yazdığı bir eserinde Ģöyle der:

“Haklı kelâm söyler idi diliniz Yazın kıĢın solmaz idi gülünüz Fakirler uzanırdı eliniz

Ah eder dostların analar seni”

Ozan olarak ÂĢık Dâimî hakkında ise Ģunları söyleyebilirim:

ÂĢık Dâimî Ģiirlerinin birinde Ģöyle bir ifade geçer. “Gel Dâimî gibi Yedilullahı bil.” ÂĢık Dâimî esasında Alevi-BektaĢi kültüründe yedi ulu ozan olarak bilinen halk ozanlarının arasına katılmak istiyor. Nitekim Ozan Adil Ali Atalay (Vakti Dolu) ÂĢık Dâimî‟nin yedi ulu ozanın sekizincisi olduğunu vurguluyor. ÂĢık Dâimî sırrı hakikat perdesini aralamıĢ, gerçeğin sırrına ermiĢ bir ozandır. Hakk ile halk arasında bir ilim, irfân köprüsü olmuĢtur. ÂĢık Dâimî sadece bir halk aĢığı değildir. Aynı zamanda bir düĢünce felsefe adamıdır. Onu yine kendi ifade ettiği halk arasında bilinen özdeyiĢlerden tamınlayabiliriz:

“En güzel varlık insan ve tüm güzellikler insan içindir.” “Kâmilin kemâli cennet, câhilin cehli cehennemdir.” “Vicdân insanları hakka götüren en büyük rehberdir.”

ÂĢık Dâimî halk ozanlığı geleneğinin önemli bir halkasıdır. Kendisinden sonraki kuĢaklara örnek, önder ve rehber olmuĢtur. Hiçbir etkiden, tepkiden korkmadan kendi ananelerini halka anlatan bir ozandır. TRT Prodüktörlerinden Ahmet MortaĢ (Mor Sultân) ÂĢık Dâimî için Ģöyle der:

“O halk kültürümüzün, ÂĢık edebiyatımızın profesörüydü. TRT yayıncılık hayatımda tanıdığım beĢ büyük ustanın birincisi ÂĢık Dâimî‟dir. Ġkincisi Mahsuni, Üçüncüsü

Reyhâni, dördüncüsü Çırakman, beĢincisi ġekip ġahadoğru‟dur.” Evet, bencede ÂĢık Dâimî halk edebiyatımızın profesörü idi. Ġstanbul‟da bulunan saz öğretimevi ozanların dergâhı gibi idi. Ġstanbul‟a gelen ozanlar ÂĢık Dâimî‟yi ziyaret etmeden Ġstanbul‟dan ayrılmazlardı. Feyzullah Çınar ve Muhlis Akarsu, ÂĢık Dâimî‟ye “Pîrim” diye hitap ederlerdi. ÇağdaĢı olan tüm ozanlarla konserler, turneler ve muhabbetlerde biraraya gelmiĢtir. Bu isimleri Ģöyle sıralanabilir:

1.ÂĢık Veysel ġatıroğlu 2.ÂĢık Ali Ġzzet 3.ÂĢık Cevlanî 4.ÂĢık Davut Sularî 5.ÂĢık Beyhanî 6.Haydar Ağbaba 7.Kurbâni Kılıç 8.ġekip ġahadoğru 9.ÂĢık Süleyman Elver 10.ÂĢık Mahsunî 11.ÂĢık Ali Karababa 12.Reyhânî 13.Nesimi Çimen 14.Feyzullah Çınar 15.Muhlis Akarsu 16.Yoksuli 17.ġemsi Belli 18.Ġsmail Ġpek

19. ÂĢık Kemteriye (Ġbrahim Alkan)

ÂĢık Dâimî her alanda eser üreten bir ozandır. Onun eserlerinde halkın kavgası, öğretmenin, öğrencinin, iĢçinin, ezilmiĢliğin çektiği sıkıntılar, doğu illerinin geri kalmıĢlığını, halkı dolandıranların, siyasetçi yakınlarının yolsuzluklarının eleĢtirisi dile gelmiĢtir. Anadolu‟yu, yurt dıĢındaki iĢçi vatandaĢlarına, onların yurt özlemlerine dair eserler vermiĢtir. Tasavvufi eserleri, âĢk Ģiirleri, ailesi ile ilgili Ģiirleri gibi türlü konularda birçok Ģiir yazmıĢtır.

ÂĢık Dâimî‟nin bilinmeyen bir yönü de Ģairliğinin yanı sıra romancı kiĢiliğidir. ÂĢık Ekberi GülbaĢ ile ortaklaĢa bir roman yazmıĢlardır. Romanı yerel bir gazetede yayımlamıĢlardır. Sonra unutulup giden eserin maalesef bugün elimizde bir kopyası bile yoktur. ÂĢık Dâimî halkı tarafında sevilen bir ozan olmuĢtur. Ancak onu üzen birçok olay da yaĢadı. ĠĢ yerine gizli ellerce konulan bomba, 1980 darbesi sonrası görülen baskılar elbetteki talihsiz durumlardı. ÂĢık Dâimî 1980 darbesi ardından eserlerinin bir bölümünün siyasi olduğunu düĢündüğü için yakmıĢtır. Kendisine yapılan haksızlıklar değil ama oğlunun öldürülmesi ÂĢık Dâimî‟yi kahreden son olay olmuĢtur. Bu acıya da dayanamayıp bu dünyadan göçüp gitmiĢtir.

Bir eserinde ÂĢık Dâimî Ģöyle der: “El yamandır gafil beyler el yaman

Geliyoruz geleceğiz her zaman Göl yerinden su eksilmez bir zaman Daha çok Dâimî çıkar dediler.”

Bu eserinde ozanlık geleneğinin devam edeceğini, ozanların hep var olacağını anlatmak ister.

Bir eserinde ise Ģöyle der:

“ÂĢık Dâimî dediler bir halkın ozanına BoĢ olana boĢ göründü dolulara dolu geldi.”

ÂĢık Dâimî‟nin tüm insanlık âlemine dolu gelmesi dileğiyle. Çünkü o zaman insanlar arsında kardeĢlik egemen olacak, ikilik kaybolacak, yeryüzü barıĢ örtüsüyle korunacak. ÂĢk ile… (Yadigâr Aydın Orhan –ÂĢık Dâimî‟nin kızı- “ÂĢık Dâimî” konulu görüĢme, Ankara: 22.09.2015)

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM