• Sonuç bulunamadı

ÂĢık Dâimî‟nin Alevi BektaĢi Geleneğinde Hz Ali Algısı

3. ÂġIK DÂĠMÎ‟NĠN SANATI

3.1. ÂĢık Dâimî‟nin Sanatına Etki Eden KiĢilik Özellikleri

3.1.2. ÂĢık Dâimî‟nin Alevi-BektaĢi Geleneği Çizgisi

3.1.2.2. ÂĢık Dâimî‟nin Alevi BektaĢi Geleneğinde Hz Ali Algısı

ÂĢık Dâimî‟nin dini mahiyetteki Ģiirlerinin birçoğunda dini bir kod olarak yer alan Hz. Ali hakkında kısa bir bilgi verildikten sonra Dâimî‟nin Hz Ali‟ye yazmıĢ olduğu Ģiirlere değinilecektir.

Hicretten yaklaĢık yirmi iki yıl önce (m. 600) Mekke‟de doğduğu rivayet edilmektedir. Babası Hz. Peygâmber‟in amcası Ebu Talib, annesi de Fatıma bint Esed b. HaĢimi‟dir. ebu Talib‟in en küçük oğludur. Mekke‟de baĢ gösteren kıtlık üzerine Hz. Peygâmber amcası Ebu Talib‟in yükünü hafifletmek için onu himayesine almıĢ, Hz. Ali beĢ yaĢından itibaren hicrete kadar onun yanında büyümüĢtür. Mekke müĢriklerinin eza ve cefâlarını gittikçe artırmalarını ve hatta kendisini öldürme hazırlıklarına giriĢmleleri üzerine Medine‟ye hicret etmeye karar veren Hz. Peygâmber, Hz. Ali‟yi kendisini öldürmeye gelecek müĢrikleri oyalamak ve yokluğunu gözlemek maksadıyla Mekke‟de bırakmıĢtır. O da geceyi Peygâmber‟in yatağında geçirerek onun evde olduğu kanaatini uyandırmıĢtır. Daha sonra da Hz. Peygâmber‟in kendisine bıraktığı emanetleri sahiplerine iade edip yine onun emri uyarınca Resullallah‟ın kızı Fatıma, kendi annesi Fatıma ve yakınındakilerle Mekke‟den ayrılarak Kuba‟da Hz. Peygâmbere yetiĢmiĢtir. Hicretin beĢinci ayında muhacirler ile ensar arasında yakınlık ve dayanıĢma sağlamak amacıyla muahat sırasında Hz. Peygâmber Ali‟yi kendisine kardeĢ olarak seçmiĢ, hicretin 2. Yılının son ayında da onu kızı Fatıma ile evlendirmiĢtir. Bu evlilikten Hasan, Hüseyin ve ölü doğan Muhsin adlı erkek çocukları ile Zeynep ve Ümmü Külsüm adlı kız çocukları olmuĢtur. Hz. Ali ve Hz. Fatıma‟nın sağlığında bâĢka evlilik yapmamıĢtır. Fatıma‟nın vefâtından sonra ise birçok defa evlenmiĢ ve çok sayıda çocuğu dünyaya gelmiĢtir. Hz. Ali; Bedir, Uhud, Hendek ve Hayber baĢta olmak üzere hemen hemen bütün gazve ve seriyyelere katılmıĢ, bu savaĢlarda Resul-i Ekrem‟in sancaktarlığını yapmıĢ ve daha sonraları menkıbevi bir üslupla rivayet edilen büyük kahramanlıklar göstermiĢtir. Uhud‟da ve Huneyn‟de çeĢitli yerlerinden yaar almasına rağmen Hz. Peygâmberi bütün gücüyle korumuĢ, Hayber‟de ağır bir demir kapıyı kalkan olarak kullanmıĢ ve bu seferin zaferle sonuçlanarak Yâhûdilere galebe çalmasında büyük payı olmuĢtur. (Türkiye Diyanet Vakfı Ġslam Ansiklopedisi, 1989: C. 2, s. 371)

ÂĢık Dâimî, Hz. Ali‟yi kendi döneminde bu niteliklere ve bu değerlere önem veren bir kiĢiliktir. Haktan, haklıdan, dürüstlükten, barıĢtan, sevgiden vb. yana olan Hz. Ali, Anadolu Aleviliğine simgesel olarak geçmiĢtir. Her Alevi ozan gibi ÂĢık Dâimî‟nin de Hz. Ali için yazmıĢ olduğu dini içerikli Ģiirleri bulunmaktadır.

“ġu devrân çağında ömrüm bitirme ġu garip baĢımı derde yetirme

Muhannetin kapusuna götürme

YetiĢ neredesin câr Ali Ali” (Orhan, 1999: 74)

Alevilik, göçebe ve yarı göçebe bir toplumun düĢünsel kalıntının üzerine oturmuĢtur. Özünde bu düĢünsel kalıt; eĢitlikçi, paylaĢımcı, değiĢtirici ve dönüĢtürücüdür. Bu ideolojil yapılanmanın toplumdaki pratik izdüĢümü ise: insan severlik, paylaĢımcılık, eĢitlik, yardımseverlik, barıĢçı, ezilenden, horlanandan, dıĢlanandan vs. yana olmak ve insani bir duruĢun temsilciliğini üstlenmek gibi bir misyonu yaratmaktır (Zaman, 2008: 83).

“Dâimî der gönüllerde nûr olan Hakikatin çevresine sur olan Dört cân ile bir noktada sır olan

Câr günüdür yetiĢ Muhammet Ali” (Orhan, 1999: 76)

“Kerem eyle ġah‟ı Merdân Sensin ol dermâni derdan Etme âlemde sergerdân

Medet ġâhım Mürvet ġâhım” (Orhan, 1999: 126)

“Müminlerin yolusun sen Muhammed‟in gülüsün sen Rahmeti bol ulusun sen Medet senden pîrim Ali

YetiĢ Hacı BektaĢ Veli” (Orhan, 1999: 88)

Hz. Ali, Anadolu Aleviliği için; iyi ahlâklı, temiz yürekli, cesur, kararlı, paylaĢımcı, yardımsever, hoĢgörülü, mazlumdan ve ezilenden yana, zâlimlere düĢman ve bir halk adamı özelliği taĢıyan değerli ulu bir insan olarak görülür. Hz. Ali, gerek ruh hali, gerek düĢünce yapısı ve gerekse insanlara yaklaĢım Ģekliyle örnek bir insan tipini vurgular. Bu nitelikleriyle uyumludur. Abartıya kaçmayan, olduğu gibi gözüken, gösteriĢe önem vermeyen ve yardımsever yanıyla Ali bugüne kadar etkisini azaltmadan sürdüre gelmiĢtir. Ali Anadolu‟nun ozanlarında sürekli iĢlenen bir kiĢiliktir. Alevi ozanlar Ali olgusunu en üst noktaya kadar taĢımıĢlardır.

Ali; MürĢit, Pîr, Eren, Mert, Yiğit, Cömert, Kokusuz… vs. temalarla Ģiirlerinde, türkülerde, deyiĢlerde, düvazlarda, nefeslerde hep iĢlenmiĢtir. Alevilik katında Ali ulaĢılmaz biridir (Zaman, 2008: 84).

Dâimî, Alevi inanç ve ritüellerinin felsefik merkezi olan Hakk-Muhammet- Ali üçlemesinden hareketle yazmıĢ olduğu nefeslerinde en coĢkulu söylemi Hz. Ali ile ilgili kısımlarda vücuda getirmiĢtir. ġiirlerinin birçoğunda geçen “Ģâh-ı merdân”, Dâimî‟nin yardımını dilediği, ismini haykırdığı Hz. Ali‟den baĢkası değildir. Ġmam Hz. Ali‟nin yolunda, Ġmam Cafer-i Sâdık kolundan Ġslam‟a bağlanıp Hakk‟a hizmet eden Dâimî mensubu bulunduğu “Dede”lik sıfatını da Hz. Ali üzerinden seyyidlik kanalıyla alır. Hz. Ali için yazdığı deyiĢleriyle cemleri “hü” diye inleten, cemlerde “gerçekler demine hü” diyerek gülbank okuyan Dâimî için ġah-ı Merdân Ali yalnızca dini bir lider değildir. Ġslam dünyasının en büyük âlimlerinden biri olarak gördüğü Hz. Ali, onun gönlünü ilim ve sevgi ile iĢleyip diyar diyar Hakk âĢkıyla gezip kültürünün icrasını sağlayan bir simgedir.

3.1.2.3. ÂĢık Dâimî’nin Alevi BektaĢi Geleneğinde Hz. Hüseyin ve