• Sonuç bulunamadı

ERTELEMEYE KARAR VERECEK MERCİİ

Belgede Cezaların ertelenmesi (sayfa 96-100)

D- Kabahat Suçlarında Erteleme

IV. ERTELEMEYE KARAR VERECEK MERCİİ

Objektif ve subjektif şartların varlığı halinde ertelemeye karar vermek yetkisinin hangi merciye ya da mahkemeye ait olması gerektiği doktrin ve tatbikatta iki şekilde savunulmuştur. Ancak her iki sisteminde leh ve aleyhinde fikirler ileri sürülmüştür

Birinci fikre göre, bir çok ülkede, yargı organı kişi hürriyetinin sınırlandırılmasına ait konularda tek yetkili merci olarak kabul edildiği için,

87

erteleme yetkisinin de mahkeme ve hakime ait bulunması kabul edilmiştir222. Fransız ve Belçika sistemleri buna örnektir.

Doktrinde ertelemeye mahkemenin karar vermesi yönünde kanaat hakimdir. Bu fikri savunanlara göre, ertelemeye karar vermek yetkisini idari mercilere tanımak, ertelemenin mahiyet ve gayesini kavramamış olmaktan kaynaklanır. Cezanın amacı, suç işleyen kimseye verilen azap ve eleme dayana kefaret değildir. Cezanın amacı failin ıslahı ve toplumun korunmasıdır. Bu nedenle tatbik edilecek her ceza ve ceza politikası vasıtası hakime verilmelidir. Nasıl ki emniyet tedbirlerine hakim karar veriyorsa, cezanın ertelenmesine de yine hakim karar vermelidir. Cezanın ertelenmesinin infazı, cezanın infazı ile karıştırılmamalıdır223.

İkinci bir fikre göre ise, ertelemeye karar verme yetkisi idari mercilerde olmalıdır. Şartla af şeklinde ifade edilen kurum için Almanya’da olduğu gibi ancak yargı organları tarafından mahkumiyet kararı verildikten sonra idari merciler, bu yetkiyi kullanabilirler.

Bu fikri savunanlara göre, hakimlerin hükmettikleri mahkumiyeti hemen sıfıra dönüştürmek imkanını yine hakimlere vermemesi bakımından idari sistem yerinde sayıldığı gibi, idari mercilerin suçlu hakkında kimlik ve kişiliği, ertelemeye liyakati konusunda daha etraflı bilgi sahibi olabilecekleri fikrine de dayanır.

Davaya bakan hakimin her zaman değişebileceği, böylece bakmakta olduğu davada suçlunun kişiliğine inmek imkanının azalacağı bu nedenle de ertelenmeye yönelik bir kanaatlerinin oluşamayacağı ileri sürülmüştür. Cezanın tayini ve tespiti hakime ait olmalıdır. Ancak infaz işinin bir yargı fonksiyonu olmadığı, neticede cezayı erteleyebilmek için haklimin cezayı azaltacak sebepler icad etmeye çabalayarak tarafsızlıktan ayrılabileceği ileri sürülmüştür. Ve yine yapılan yargılama sonucunda failin suçluluğunu tespit eden merciin aynı zamanda cezanın infazının ertelenmesine de karar vermesi bir çelişki meydana getirir224.

222 Dönmezer-Erman, III., s.15. 223 Önder, s. 210.

88

Yargısal sistemin daha uygun olduğu söylenebilir. Ve erteleme dolayısıyla ileri sürülen itirazları önler. Aslında 1953 yılında Almanya’da bu sisteme gelmiştir. Erteleme kesin hüküm esasını sarsan bir kurum değildir. Mahkumiyet bazı sonuçlar da meydana getirmektedir. Erteleme yetkisini idari mercilere vermek, bu imkanı keyfi bir iktidara bırakmak anlamını taşır225.

1- Türk Hukukunda Ertelemeye Karar Verecek Mahkeme

647 sayılı CİK. ertelemeye karar vermek yetkisini “Mahkemeye” tanımıştır. Cezasının ertelenmesine kanuni engel bulunmayan ve erteleme ehliyetini haiz bulunan hükümlünün cezasını “mahkeme” erteleyebilir. Bu mahkeme esas mahkemesidir. 5237 sayılı yasada da erteleme yetkisi mahkemeye verilmiştir. 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu’nda 19 madde ile getirilen kamu davasının ertelenmesi kararını ise cumhuriyet savcısı verecek ve mahkemenin onayına sunacaktır. Hukukumuzda benimsenen prensip, ceza vermeye yetkili bulunan bütün yargı organlarının erteleme yetkisini kullanabilmeleridir. Erteleme, cezaların tatbiki bakımından genel bir prensip, hakkın esasına ilişkin bir kural oluğundan, bunun uygulanıp uygulanmaması cezaya hükmeden yargı organlarının niteliğine bağlı olamaz. CİK. 6. maddesinde ertelemeye “mahkeme” tarafından hükmolunabileceği açıklanmasına göre Anayasa Mahkemesi tarafından da bu kurum uygulanabileceği gibi, cezai kararlar vermek durumunda bulundukları hallerde hukuk ve ticaret mahkemeleri tarafından da ertelemeye hükmolunabilir.

Disiplin kovuşturmalarında da, sanık lehine olarak ceza ve ceza muhakemeleri usulü hukukunun koyduğu kurum ve teminatlar geçerli olduğundan disiplin cezalarının ertelenmesine bir engel yoktur. Bazı hallerde disiplin cezalarının ertelenmesi, bunların infazına oranla sosyal yarar bakımından daha da uygun olabilmektedir226.

Mahkemenin “Adliye Mahkemesi” olması şart değildir. “Anayasa Mahkemesi” (Yüce Divan) da ertelemeye karar verebilir.

225 Dönmezer-Erman, III., s.16. 226 Dönmezer-Erman, III., s.40.

89 2- Askeri Mahkemeler

Askeri Mahkemelerin erteleme kararı verip veremeyecekleri doktrinde tartışmalıdır. Askeri mahkemelerin erteleme kararı veremeyeceklerini ileri süren bazı yazarlara göre, askeri hizmetler kısa olduğundan cezanın derhal infazı gerekeceği gibi erteleme askeri disipline de aykırıdır. Yine askeri mahkemelerde ertelemenin uygulanması gerek maddi, gerekse usul hukukuna ilişkin bazı güçlükler yaratır. Bu fikre karşı olanlar ise, makul şekilde kullanılan erteleme yetkisinin askeri hizmet ve disipline aykırı neticeler doğurmayacağı kanaatindedirler. Ve Ceza kanununda ertelemeyi kabul edip, askeri ceza kanununda ertelemeyi kabul etmemenin izah edilemeyeceğini belirtmektedirler227. Türk Askeri Ceza Kanunu açık bir

hükümle erteleme yetkisini askeri mahkemelere vermiştir. Bu kanun “tedvin olunurken ertelemenin kabul veya ademi kabulü hakkında birçok münakaşalar olmuştur. Erteleme tatbik edilirse itaatsizlik ve disipline riayetsizlik suçlarının artacağı ileri sürülmüştür. Fakat ertelemenin asıl olmadığı ve suçu adet edinmemiş bir asker hakkında yapılacak ertelemnin adilane ve muhik bir tedbir olacağı ve esasen layık olmayanlara verilemeyeceği düşünülerek erteleme esası askeri suçlar hakkında da kabul olunmuştur”228.

3- Yargıtay

Ertelemeye “mahkeme” karar verebileceğinden Yargıtay erteleme kararı veremez. Erteleme kararının, maddi vakıalara dayandığı ve takdire bağlı olduğu düşünülecek olursa ertelemeye Yargıtay’ca karar verilememesi haklı görülür. Bu nedenle aksi içtihatta bulunmuş olan Askeri Yargıtay’ın görüşünün kabulü imkansızdır. (Erteleme mahiyeti itibari ile beraat namı altında (!) bir hali hukuki olduğuna göre Askeri Temyiz Mahkemesi İkinci Dairesinin kararı “ertelemeye Yargıtay’ca karar verilebileceğine dair” yerindedir. Askeri Yargıtay GK. 20.06.1944, 1666/1508).

CMUK’nun 322. maddesinde her ne kadar Yargıtay’ın davanın esasına hükmedebileceği haller mevcut ise de, bu hallere ertelemenin

227 Önder, s. 213.

90

uygulanması mümkün değildir. Çünkü erteleme “beraat” sayılamaz. (CMUK.322, B.2). Bu yola Yargıtay gidemeyecektir. Her ne kadar cezayı kesinleştirebilen makamın bunu erteleyemeyeceğini, yani çoğu yapabilenin azı yapamayacağını iddia etmek doğru gözükmese de, erteleme kararının isabetli olması gerektiği, bu isabetin ise, suçlunun “geçmişteki hali” ve “suç işleme hususunda eğilimi”nin takdiri ile sağlanabileceği ve bu hususta yetkili makamın suçlu ile temas halinde bulunan mahalli (yerel) mahkeme olabileceği düşünülürse, Yargıtay’a bu yolda bir yetki tanınmamasının uygun olacağı sonucuna varılır.

647 Sayılı Kanun, ertelemeye karar vermek yetkisini mahkeme başkanına değil, “mahkemeye” vermiştir. Mahkeme başkanının başkan sıfatı ile erteleme hususunda haiz olduğu yetki “ihtar”ın yapılmasına (765 sayılı TCK.94) ilişkindir229.

Belgede Cezaların ertelenmesi (sayfa 96-100)