• Sonuç bulunamadı

Şüphe

Belgede Cezaların ertelenmesi (sayfa 108-113)

Erteleme hükümleri, hükmedilmiş cezaların derhal çektirilmesi gerektiği genel kuralına istisna teşkil eder. Bu istisnai nitelik de erteleme kararının gerekçeli olmasını gerektirir. Suçlunun ertelemeye layık olup olmadığı hususunda bütün araştırmalara rağmen gerekli bilgi elde edilememiş ise, erteleme kararı verilemeyecektir. Bu çeşit bilgilerin maddi vakıalar kavramına gireceği ve buradaki şüphenin “sanığın lehinde yorumlanacağı” kuralına tabi olacağı akla gelebilirse de şüphenin sanığın lehinde yorumlanması istisnai bir durumdur. Ve bir kanuni lütuf niteliğini taşıyan erteleme bahsinde geçerli olamaz.

CİK.nun 6. maddesinin birinci fıkrasında erteleme kararının gerekçesinin gösterilmesi mecburiyetine açıkça yer vermiştir. Bu husus kanunda şöyle ifade edilmiştir “cezanın ertelenmesine hükmolunabilir. Bu halde ertelemenin sebebi hükümde yazılır”. Buna göre CİK. yalnız “bu halde”

246 Erem-Danışman-Artuk, s.833.

247 Odyakmaz, A.Nevzat, Ceza Hukuku, 4. baskı, İstanbul 1999, s.65.

248 Kıyak, Fahrettin, “Temyiz Mahkemesinin Tecil Müessesesi Hakkındaki İki Yeni İçtihadı ve

Düşünceler”, Ankara Barosu Dergisi”, Yıl 1954, C.:1, S.:1, s.435.

249 Dönmezer, Sulhi, “Cezaların İnfazı Hakkında Kanun ve Bu Kanunla İlgili Bazı Problemler,

99

(cezanın ertelenmesi halinde) kararın gerekçesinin yazılmasını emretmektedir. Diğer hallerde, gerekçenin mecburi olmadığı neticesi çıkarılabilir. Kanunumuza göre, ertelemeye karar verilmemiş ise, niçin bu kararın verilmediği hususunun hükümde açıklanmasına gerek yoktur. Burada önemli olan konu erteleme isteminin reddedilmesi halinde mahkemece gerekçe gösterilmesinin gerekip gerekmediğidir. Bu konuda Yargıtay kararları değişik nitelik göstermiştir. Ancak Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu 1961 Anayasasının 135/son ve CMUK. nun 32. maddelerine dayanarak 7.6. 1976 tarihli kararında, gerekçe gösterme mecburiyetini belirtmiştir250. Bu karara göre “…Gösterilecek gerekçenin sanığın kişiliği ile

ilgili bilgi ve belgelerin isabetle takdir edildiğini gösterir biçimde geçerli ve yasal olması aranmalıdır. Gerekçenin bu niteliği yasa koyucunun amacına uygun olduğu gibi, kararı aydınlatmak, keyfiliği önlemek ve tarafları tatmin etme niteliği de tartışma götürmez bir gerçektir…”251.

Dönmezer-Erman; olumsuz karar verilerek talep red edildiğinde buna ait gerekçenin gösterilmesi zorunluluğu olmadığı , zira bu gibi hallerde red kararının kanunun erteleme için koyduğu maddi veya manevi şartların bulunmadığını belirteceğini, red halinde hakim için gerekçe göstermek zorunluluğu konulmuş olsa idi, bir Yargıtay kararında da açık olarak belirtildiği gibi “talebin reddi halinde bunun sebeplerinin kararda izahına hakimin mecbur bulunması mahkumun ahlaki redeatinin mahkeme lisanı ile teşhir ve ilanını terviç etmek olacağından mahkumun aleyhine müncer ve tecilin mevzu ve gayesine aykırı bir netice doğurmuş olacağını; kaldı ki 647 sayılı kanunun 6. maddenin son cümlesinde ertelemeye karar verildiğinde “bu halde” deyimi ile gerekçe göstermek mükellefiyeti yüklendiğinden, diğer hallerde gerekçe göstermek zorunluluğu olmadığını bu deyimin ters anlamından da çıkarmanın mümkün bulunduğunu açıklamış ve hakim red kararındaki gerekçeyi gösterdiği takdirde bu yönden hükmün Yargıtay’ca kontrolünün ve redde dair verilmiş kararın ertelemenin objektif şartlarına

250 Erem-Danışman-Artuk, s.834. 251 Dönmezer-Erman,III., s.44.

100

ilişkin gerekçeler yönünden bozulmasının mümkün bulunduğunu belirtmiştir252.

Erteleme talebinin reddinde gösterilecek gerekçenin inandırıcı nitelikte olması gerekmektedir. ”Geçmişteki haline ve ahlaki temayüllerine göre erteleme talebinin reddine” şeklindeki bir gerekçe mücerret kalıp inandırıcı olmamaktadır. Sanığın cezasının ertelenmesi talebinin reddine esas olan sebebin ne olduğunun kararda açıkça gösterilmesi gerekmektedir253. Bu konuda Yargıtay kararlarına konu olmuş bir diğer problem de, TCK 59. maddesinin uygulandığı hallerde ayrıca cezanın ertelenmesine karar verilmemiş bulunmasının hükmün Yargıtay’ca bozulmasını gerektirip gerektirmeyeceğidir. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu sözü edilen kararında bu konuyu çözümlemiş bulunmaktadır: TCK. 89 ve 647 sayılı kanunun 6. maddesindeki cezanın ertelenmesini gerektiren şartlar ile TCK 59. maddesinde yer alan takdiri indirim şarları, birbirinin aynı değildir. Her ikisi de yargılamada şahsileştirme kurumları olduğundan söz konusu hükümlerden birinin uygulanması diğerinin de mutlaka uygulanmasını gerektirmez. Ancak 59. maddeye göre indirim yapılırken, TCK 89 ve 647 sayılı kanunun 6. maddesindeki bütün unsurlara yer verilmişse, bu halde ertelemenin de uygulanması gerekecektir254.

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun “hükmün gerekçesinde gösterilmesi gereken hususlar” başlıklı 230/1-d maddesinde “cezanın ertelenmesine ilişkin istemlerin kabul veya reddine ait dayanakların gösterilmesi gerekir” hükmü uyarınca 5237 sayılı yasanın 51. maddesine göre verilen erteleme kararlarının da gerekçeli olması gerekir.

XI. ERTELEMEDE SANIĞIN CEZASININ AĞIRLAŞTIRILMASI YASAĞI

Sanığın cezasının ağırlaştırılması yasağı (reformatio in peius prensibi), CMUK.nun temyize ilişkin üçüncü faslında 326/2 ve iadei muhakemenin düzenlendiği dördüncü kitabın 1. faslında 341/2. maddesinde

252 Dönmezer-Erman, s.45.

253 Sanal, Adil, “Tecil Talebinin Reddine Gerekçe Gösterilmesi Lazım mı?”, Adalet Dergisi,

Yıl 57, S.:4, Nisan 1966, s.284.

101

aynı mahiyette düzenlenmiştir. Bu kurala göre, mahkeme tarafından verilen mahkumiyet hükmü hükümlü tarafından veya sanık lehine savcı tarafından veya CMUK.nun 291. maddesinde gösterilen kimseler tarafından (kanuni temsilci veya suçlu kadının kocası) temyiz edilmiş veya iadei muhakeme talep edilmiş ise bu durumda yeniden verilecek hüküm daha önce tayin edilmiş cezadan daha ağır olamaz. Cezası ertelenen kimse hükmü temyiz etmiş veya iadei muhakeme talep etmiş ise yeniden verilecek hüküm ile önceki ertelemenin akıbeti ne olacaktır255. Erteleme kararının sanık için kazanılmış bir hak oluşturup oluşturmayacağı bir problemdir.

Mahkeme suçlunun cezasının ertelenmesine, cezaya mahkum etmekle beraber aynı zamanda karar verir. Ancak ertelenmeksizin verilen mahkumiyet kararını Yargıtay’ca gerekçeli olarak bozulmasından sonra yeniden yapılan duruşma sonunda da ertelemeye karar verilebilir. Böylece hükümden önce erteleme isteminin reddine karar verilemez.

Hükmün, cumhuriyet savcısı veya müdahil tarafından ve ertelemeye ilişkin hükümlerin uygulanması yönünden temyiz edilip de Yargıtay’ca bozulmuş olması halinde mesele yoktur. Bu gibi hallerde lehte olan kararın sanık için kazanılmış hak teşkil edeceği reformatio in peius kuralının uygulanması söz konusu olamaz.

Yargılama aşamasında erteleme istemi olmayan bir sanığın, mahkumiyet hükmünde erteleme konusunda bir karar verilmiş ise söz konusu kararın temyiz dilekçesinde ertelememe konusu sebep olarak gösterilmişse ve karar başka bir sebepten bozulmuşsa, bozmadan sonra da mahkemenin kurduğu hükümde erteleme konusunda mutlaka olumlu ya da olumsuz bir karar vermek zorundadır256.

Yine hükmün bozulması sonucunda cezanın ağırlaştığı fakat yine de ertelenmesi mümkün bir ceza sınırı içinde kalındığı hallerde daha önce verilmiş olan erteleme kararının geçerli olması gerekir. Çünkü erteleme, suçlunun kişiliğini göz önünde tutan bir kurumdur. Hatta evvelce

255 Önder, s. 229.

256 Günay, Erhan, Ceza Davalarında Hüküm Verme Esasları ve Başlıca Bozma Sebepleri,

102

ertelenmemiş olan bir cezanın bozma üzerine ağırlaşmış olmasına rağmen erteleme sınırı içinde kalması halinde dahi ertelenmesine engel yoktur.

Evvelce daha ağır bir cezanın ertelenmiş bulunduğu hallerde bozma üzerine daha hafif bir cezaya hükmedilmesinden sonra yeni ceza hakkındaki erteleme hükümlerinin uygulanmasına engel bir durum yoktur. Kişiye göre verilen erteleme kararının, hükmedilen ceza ve suça göre değişmemesi gerekir.

Reformatio in peius kuralı mahkumun sadece cezasına değil fakat bütün durumuna ilişkindir. Ertelenmiş olan bir ceza, ertelenmemiş herhangi diğer bir cezadan daha hafif sayılacağından bu gibi hallerde de ertelenmiş olan ceza suçlu lehine kazanılmış hak teşkil edecektir257.

Kuralın ve kurala ilişkin anlatılanların 5271 sayılı yasanın 307/4 maddesinde “ hüküm yalnız sanık tarafından veya onun lehine cumhuriyet savcısı veya 262 .maddede gösterilen kimselerce temyiz edilmişse, yeniden verilen hüküm, önceki hükümle belirlenmiş olan cezadan daha ağır olamaz”hükmü ve 323. maddenin 2. fıkrası “yargılamanın yenilenmesi istemi hükümlünün lehine olarak yapılmışsa, yeniden verilecek hüküm önceki hükümle belirlenmiş olan cezadan daha ağır bir cezayı içeremez” hükmü doğrultusunda da geçerli olacağı söylenebilir.

XII. ERTELEMEDE DENEME SÜRESİ VE BU SÜRENİN İYİ HAL İLE GEÇİRİLMESİ

Ertelemede deneme süresi bu kurumun niteliğinden çıkar ve kurumun en önemli noktalarından birini teşkil eder. Çünkü bu sürenin iyi hal ile geçirilmesi halinde kabul edilen sisteme göre ya mahkumiyet vaki olmamış sayılır ya da cezanın infazından vazgeçilmiş veya ceza infaz edilmiş sayılır. Yine kurumu aftan ayıran unsuru teşkil eder. Erteleme kurumunun cezalar sistemini tamamlayan bir kurum olması deneme süresi dolayısıyladır. Deneme süresi içinde davranış ve hareketlerine dikkat etmek zorunda olan suçlunun, ayrıca tabi tutulduğu tehdidin de etkisi ile, iyi alışkanlıkları

103

edinmesi sağlanmış olur258. Erteleme hükümlüyü hapse koymanın alternatifi olarak geldiği için suçlunun denetime tabi tutulması ihtiyacını kaldırmamaktadır. Bu nedenle cezası ertelenen hükümlü denetim görevlilerinin gözetimine tabi tutulmalıdır. Bu memurlar cezası ertelenen hükümlünün uyuşturucu ve diğer yasa dışı maddeleri kullanıp kullanmadığını belirlemek için ani baskınlarla onları hastaneye götürme hakkına sahip olmalıdır259.

Deneme süresinin belirlenmesinde çeşitli ülke kanunları ayrı usuller takip etmişlerdir. Bunları şu gruplarda toplamak mümkündür:

Belgede Cezaların ertelenmesi (sayfa 108-113)