• Sonuç bulunamadı

Bilindiği gibi, arkadaşlık ortak amaç, beklenti, değer, güven, ilgi, sevgi ve saygıya dayanır. Toplumsal ruhbilim açısından, gençlerin ya kendi istekleriyle, ya da zorunlu olarak içinde bulundukları bir iletişim grubudur. Arkadaş grubu içinde olmak, konuşmak, dertleşmek, tartışmak, birlikte çalışmak, eğlenmek ya da gezmek gençlerde bir yandan davranış ve tutum değişmesine yol açarken, öte yandan bireysel sorunların çözümünde endişe, kaygı, gerilim, sıkıntı ve tedirginliğin azalmasında önemli rol oynar. Arkadaş grubu içinde bulunan gencin düşünme, karar verme, girişim ve yaratıcılık gücü artar. Genel olarak arkadaşlıkta, karşılıklı ilgi, sevgi, saygı, güven, iletişim ve etkileşim derecelerine göre farklı yakınlıklar olabilir. En yakın arkadaşlık

87

derecesi sırdaşlıktır. Sırdaş derecesinde yakın olan arkadaşlar her zaman birlikte olmak isterler. Tüm duygu ve düşüncelerini aktarır sorunlarına birlikte çözüm ararlar. Birbirlerini kolay ve çabuk etkiler. Birbirlerinde davranış ve tutum değişikliği yaparlar. İster kız, ister erkek olsun, her gencin bir sırdaşı vardır (Köknel, 1991: 277).

Arkadaşlık, erken çocuklukta başlayıp gelişen bir ilişkidir. İlkokul yıllarında arkadaş edinemeyen bir gencin buluğ döneminde aniden arkadaş topluluğuna karışması mümkün değildir. Arkadaşlık ne kadar erken başlarsa, o denli kolay gelişen bir yetenektir. En sağlıklı bir ailenin bile çocuğa veremeyeceği tek şey, arkadaşlıktır. Aile ancak uygun oyun ve arkadaşlık ortamı yaratarak çocuğa yardımcı olabilir. Evinde anlaşılamadığını, değer verilmediğini sanan çocuklar ve gençler için arkadaş kümesi bir kurtuluş, bir sığınaktır.

Kişinin toplumsal özellik kazanması, yaşadığı çevre sayesinde kültür içine girmesi ile olur. Topluma uyma ve toplumsal özellikler kazanma gençlik çağında arkadaş edinme eylemi ile ortaya çıkar. Arkadaşlık, sevgi ve düşünce desteği ve alışverişi isteğinden doğar. Arkadaşlık ilişkilerinin gencin düşünce ve duygu bakımından gelişmesinde ve toplumsal özellik kazanmasında önemli rolü vardır. Gencin gerçeğe uymasında, kendini iyi ve kötü yönleriyle tanımasında duygu ve düşüncelerinin bilinçlenmesinde etkili olur.

Gencin sıkı arkadaşlık kurmadan topluma açılması düşünülemez. Bu bakımdan arkadaşlık ilişkileri toplumsal ilişkilere öncülük eder. Arkadaşlarca aranmak, beğenilmek ve benimsenmek, benlik saygısının önemli bir koşuludur. Genç bu ilişkilere girerek zekâsıyla, spor ve sanat yetenekleriyle kendini kanıtlar. Yardımlaşarak, paylaşarak, duygusal alışverişe girerek dostluk bağları kurar, kendi kişiliğini sınar, dener ve geliştirir. Çünkü arkadaşlar, gence kendi kişiliğini yansıtan ayna yerine geçer; kendini tanır ve tanıtır. Toplumsal becerilerini geliştirir, insanlarla geçinmeyi öğrenir, işbirliğine girer. Arkadaş kümesine giren genç artık tek başına bir birey, hem de topluluğun eşit bir üyesidir. Kısacası genç, erişkin dünyasına adım atmaktadır. Arkadaşlık kurabilmek ve sürdürebilmek başlı başına bir başarı ve ruh sağlığının bir ölçüsüdür (Gümüş, 2006: 37-38).

Cinsiyete uygun eğitimde önemli olan bir diğer nokta, çocuğun arkadaşları meselesidir. Öncelikle çocuğun arkadaşları kendi cinsinden olması gerekir. Arkadaş

88

edinilmesinde nazara alınması gereken ilk önemli husus, yaşıtlarına dikkat etmek ise diğer bir husus cinsiyeti göz önünde bulundurmaktır. Zira bir çocuğu uzun müddet karşı cinsiyetten olanlarla düşüp kalkması, onun, o cinsiyete ait davranışları kazanmasına yol açmaktadır (Koşum, 2004: 62).

Çocuğun okula başlamasıyla birlikte okul öncesine oranla daha çok sayıda arkadaşla ilişki kurduğu, bireysel oyunun yerine grup oyunlarına bıraktığı görülür. Eskiye oranla aile ilişkilerinin azalması; çocuğun okul çağıyla birlikte grup çağına girdiğini ve toplumsal bilincin artmaya başladığını gösterir (Aktaran: Sivri, 1993: 46).

Birey, cinsel organları ve duyguları arasında bir bağ olduğunu fark etmeye başlamıştır. Karşıt cinsler arasında duygusal ilişkilerin doğmasına bu dönemde rastlanır. Ergenlikte hızlı fiziksel gelişimin yanı sıra, karşıt cinse duyulan ilgi doruğa çıkar. Karşı cinsten arkadaş edinme, âşık olma ve sevgili bulma bu dönem gençlerinin sıkıntılı ve stresli günler geçirmelerine neden olan etkenlerdir. Lise yıllarında önceleri sadece karşıt cinsiyetteki arkadaş kümelerine duyulan ilgi, yerini zamanla bireysel ilişki ve ikili arkadaşlığa bırakır. Genç karşı cinsin ilgisini çekebilmek için gerek giyim kuşamına gerekse grubun beklentisine uygun davranışlar biçimi sergilemeye özen gösterir (Bayraktar, 2007: 26-27).

Genel olarak yetişkin bir model daha etkili olmasına rağmen, çocuğun sahip olduğu akran grubu cinsiyet rolü gelişiminde çok önemli bir etkiye sahiptir. Genelde tüm okulöncesi ve ilkokul dönemindeki çocukların akranlarının cinsiyete uygun olduğunu düşündükleri davranışlarını olumlu etkileşimlerle ödüllendirdikleri, cinsiyete özgü olmayan davranışlarını ise daha az olumlu etkileşimleriyle ve daha fazla eleştiri ile cezalandırdıkları görülmektedir (Baran, 1995: 27).

Arkadaşlık kavramı ilkokulda, hatta daha evvel başlatıldığı zaman kız – erkek arası sıhhatli bir ilişki kurulabilir (H. Yavuzer, 1986: 57). Çocukluktan yetişkinliğe doğru, kız erkek arkadaşlığının belli bir seyir izlediği gözlenebilir. Yeni doğmuş bebeklerin ilgileri daha çok kendilerine, yakın çevrelerindeki eşyalara ve annelerine yöneliktir. 7 yaşlarına kadar süren ilk çocukluk döneminde kız ve erkek çocuklar bir arada oynarlar. 8 yaşlarından sonra ise kızların ve erkeklerin oyun gruplarında bir ayrılma görülür. Artık kızlar ve erkekler kendi aralarında oynamaya başlamışlardır. 10- 11 yaşlarına doğru kızlardan erkek gruplarına yönelik bir zıtlaşma ve geçimsizlik

89

görülebilir. Birbirlerine karşı gruplar oluştururlar ve bu, aralarında kavga etmeye kadar varabilir. İlkokulun dördüncü ve beşinci sınıfları ile orta birinci sınıflarda kız ve erkek arasındaki benzer zıtlaşmaları görmek mümkündür (Kulaksızoğlu, 1999: 51-52).

Erkek ve kızların birbirleriyle arkadaşlık etme istekleri, önemli bir gelişme dönemi olan “buluğ” çağında başlar. Bu dönemde, kızlar ve erkekler bedensel, fizyolojik ve psikolojik nitelikte önemli bir gelişme ve olgunlaşma süreci içine girerler. Bir genç kız ve erkek için karşıt cinsten biri ile arkadaşlık etmek, yetişkinler arasındaki cinsel veya cinsel olmayan ilişkilere hazırlayan bir öğrenim süreci gibi düşünülebilir. Genellikle kız-erkek ilişkisinde güçlüklerin ortaya çıktığı zamanlar çok olur. Bu güçlükleri, anne-babalar, öğretmenler, psikolojik danışmanlar, gazete ve dergilerin dertleşme köşesi yazarları ve hepsinden daha önce karşıt cins arkadaşlığını yaşayan gençler bilirler. Çoğu kez büyükler bunu ergenlik dönemi ve büyümenin bir parçası olduğunu ve tedirgin olmak için bir neden olmadığını düşünseler bile yine de kendilerini rahat hissetmezler. Gerçekte bütün insan ilişkilerinde olduğu gibi gençlerin ilişkilerinin de biraz anlayışla karşılanması gerekir (Özgüven, 1997: 83).

Okul öncesi çocuklara arkadaşlık ve duygular konusunda verilebilecek mesajlar

* Arkadaşlar birlikte çok eğlenirler. * Arkadaşlar birbirlerine yardım ederler.

* Kızlarla oğlanlar birbirleriyle arkadaş olabilirler. * Bazı çocukların çok arkadaşı vardır, bazılarının az.

* Seninle oynayamayacağını söylersen onun duygularını incitmiş olabilirsin. * İnsanların birçok duygusu vardır: Mutlu, üzgün, kızgın, heyecanlı, yalnız, incinmiş, şaşkın veya bezgin olabilirler.

* Başka insanları mutlu etmek seni de mutlu eder.

* Birine kızgın olmanın sakıncası yok; onu incitmek ise doğru değil. * Herkes bazen korkabilir.

90

* İnsanlara ne hissettiğini söylemen iyi bir şeydir (Haffner, 2007: 67). İlkokulun ilk yıllarındaki çocuklara arkadaşlıkla ilgili mesajlar * İnsanların birçok arkadaşı olabilir.

* Bir insanın farklı türlerde arkadaşları olabilir.

* Arkadaşlar birlikte zaman geçirirler ve birbirlerini tanırlar. * Arkadaşlıklar dürüstlük üzerine kurulur.

* Arkadaşlar birbirlerine kızabilirler,

* Arkadaşlar bazen birbirlerinin duygularını incitebilirler, * Arkadaşlar birbirlerini affederler.

* Arkadaşlar birbirleriyle duygularını paylaşırlar. * Arkadaşlar birbirlerine yardım edebilirler. * Arkadaşlar erkek veya kız olabilir.

* Arkadaşlar daha küçük veya daha büyük yaşta olabilirler.

* Başka bir çocuğa kötü veya zalimce davranmak yanlıştır (Haffner, 2007: 104).

Bu yönlerin kazanılmasında, gelişmesinde ve olgunlaşmasında ailenin ve çevrenin kız ya da erkek çocuğa gösterdikleri davranış ve tutum en önemli etkendir. Başka bir deyişle ailenin, çevrenin kız ve erkek çocuğa verdiği önem, rol ve yer cinsel kimliğin kazanılması gecikir, bozulur ve buna bağlı çeşitli sorunlar ortaya çıkar. Başka bir deyişle beden yapısının kız ya da erkeğe uymasına karşın bu yapıya uygun işlevler yerine getirilemez ya da eksik ve hatalı biçimde yerine getirilir. Kadının ve erkeğin davranışında, tutumunda eksiklik, bozukluk, sapma olabilir. Kısaca, beden yapısının kadın ya da erkek olmasına karşın ruhsal yapıda ve toplumsal rolde bu yapılara uygun biçimde bir tutum olmaz. Bu bakımdan özellikle çocukluk ve gençlik çağında doğal olarak gelen ve evrensel olarak bulunan, cinsel içgüdüden ve dürtülerden kaynaklanan davranışların ve tutumların aile ve çevre tarafından aynı doğrultuda anlaşılması, değerlendirilmesi ve geliştirilmesi gereklidir (Köknel, 1991: 280).

91