• Sonuç bulunamadı

Çocuklar pek çok konu gibi cinsel konuları da merak eder ve büyük bir doğallık içinde sorularını sorarlar. Aslında onlar bu soruların cinsellikle ilgili sorular olduğunu bilmemektedirler; bunu bilen, farkında olan ve telaşlanan sadece anne ve babalardır. Bu yüzden çocukların sorularına karşı fazla telaşlanmadan uygun cevaplar verilmelidir. Anne-babalar çocuklarını bu soruları sorduğu için yargılarlar ve suçlarlar. Bu da çocuğun bedenine negatif bakmasına, bedenini yanlış algılamasına dönük bir temel atmış olunur. Başka bir açıdan da özellikle cinsellikle ilgili verilen tepkiler temel suçluluk duygusu yaratır. Oysa çocuğun cinselliği çok insanca güzel, mükemmel bir yaşam biçimi olarak öğrenmesi, kendi bedenini olumlu algılaması, kendisinden memnun bir birey olması gerekir (Konur, 2006: 15).

111

Bu dönemdeki soruların, 13-19 yaşlarındaki gelişimin sonucu ortaya çıkacak sorulara benzetilmemesi gerekecektir. Çünkü 13-19 yaş çocukları artık böyle soruları büyüklere sormazlar. Onlar sorularının karşılığını kitapların içinde, ilerleyen derslerinin konuları içinde veya yaşıtlarından elde edeceklerdir. Gerçekleri ilk öğrendiklerinde onların bile hayal kırıklığına uğradıkları belirlenmiştir. Öyleyse bu yaştan önceki çocukların sorularını anne babalar nasıl cevaplandıracaklardır? Bebeklerin annelerin içinde her zaman tohum olarak var oldukları, babaların da gerçek sevgileri ve istekleri ile bunların canlanmaya başlayacaklarının anlatılması çocuğa yetebilecektir. Çocuklar babaların içinde büyüyemezler. Çünkü babaların taşıyıcı organları yoktur. Bebek annenin içinde, göbeğinden bir damarla anneye bağlıdır, buradan beslenir, nefes alır ve büyür. Dünyaya gelince bir çiçeği dalından kestikleri gibi, bu bağı keserek çocuğu anneden ayırırlar. Çocuk belki bir de bebeklerin nereden çıktığını soracaktır ki, bu onların oyunlarında genellikle bir örnek olarak görülmektedir. Anne rolünü oynayan küçük kız, elbisenin altına bebeğini gizler ve sonra onu bırakır, bebek yere düşer. Çocuğa bunun hatırlatılması yetebilecektir (Bilgin, 2003: 155).

Hz. Peygamber (s.a.v.) ferdin dinî ve dünyevî hayatında gerekli olan, fakat sorulmasından kaçınılan meselelerde Müslümanları soru sormaya teşvik etmiş, cesaret kinci her çeşit davranıştan kaçınmış, yersiz utangaçlıkla adeta mücadele etmiştir. Hz. Peygamber (s.a.v.) cinsellikle ilgili konuların açıklamasına girerken Kuran-ı Kerim’deki "vallâhu lâ yestahyî mine'l-hak=Allah gerçeği açıklamaktan çekinmez" (Ahzâb-33/53) ayetiyle başlardı. Buna alışan Ashap da aynı ayeti okuyarak bu neviden olan sorularını rahatlıkla Hz. Peygamber'e (s.a.v.) ya da birbirlerine sorarlardı (Koşum, 2004: 18-19).

Çocuğun yedi yaşına kadar yaratılışa, üremeye, cinsiyet farklılıklarına ve doğuma ait sorular cinselliğe öğrenmeye yönelik, masum sorulardır. Çocuk nazarında, “Ben dünyaya nasıl geldim?” sorusu ile “Bu uçak havada nasıl duruyor, neden yere düşmüyor?” sorusu arasında fark yoktur (Doğan, 2005: 103).

Çocukların Sorularına Örnek Cevaplar - Bebek anne karnına nasıl girer?

- “Annenin karnında bulunan bebek tohumlarının özel bir yuvada büyümesiyle olur” diye cevaplamak mümkündür.

112

Anneleri en çok ürküten genellikle babanın rolüyle ilgili olandır. Genellikle bu tür soru beş yaşından sonra sorulur. Çocuk babanın anneyi nasıl yardım ettiğini öğrenmek ister. Ayrıntıya girmeden, sözü evirip çevirmeden, "Bebek tohumunun biri annede vardır, birini de baba verir” demek meraklarını gidermeye yeter. Çocuk bu açıklama ile yetinmezse annelerin işi güçleşir. Dolambaçlı yola sapmadan şöyle bir açıklama yapılabilir: "Anne ile baba, çocuk istedikleri zaman bir araya gelirler. Babanın pipisinden gelen tohum annenin doğum yoluna geçer. Tohumlar anne döl yatağında birleşince küçük bir yavru oluşur ve büyümeye başlar (Koşum, 2004: 45-46).

- Annemle neden bir araya geldiniz? Niçin beraber yaşıyorsunuz?

- Allah'ın koyduğu kurala göre bir çocuğun yaratılması için anne ve babanın bir evlilikte birleşmesi gerekir. Burada sözgelimi Kuran-ı Kerim'den Rum suresi ayet 21 okunabilir ve ayetle evliliğin gerekçesi açıklanabilir. “İçinizden, kendileriyle huzura kavuşacağınız eşler yaratıp; aranızda rahmet ve muhabbet var etmesi, O’nun varlığının belgelerindendir…”

Kız çocuklarının: -Neden benim de abimin ki gibi şeyim yok? sorusuna,

- Allah kızları ve erkekleri ayrı ayrı yaratmıştır. Kızlarda öyle bir şey yoktur ki, onlar büyüdüklerinde anne olabilsinler. Sadece anneler çocuk yapabilirler. Erkeklerin öyle şeyleri vardır, ama onlar anne olamaz, bebek yapamazlar, denilebilir (Koşum, 2004:46-47).

Peygamberimiz cinsel sorunlara çözüm arama noktasında asla sıkıntı duymamış, bu konuyla ilgili soru ve sorunları geçiştirme ve dolambaçlı cevaplar verme yoluna tevessül etmemiştir. Aksine tam bir açıklık ve sadelik içinde cevap vererek insanlara faydalı olmuştur (Kerem, 2003: 13).

Çocukların bu soruları gayet tabi sorulardır. Bu sorulara vereceğimiz cevaplar sayesinde onları akıllarıyla orantılı biçimde aydınlatıp eğitebiliriz. Anne babalar, çocuklar için her zaman iyi örnek olmalıdırlar. Erkek veya kız çocuk, çevresinde ilk olarak anne babasını görür. Onlardan her hangi birinde veya her ikisinde sapma görmemeli, çirkin söz ve küfürler işitmemelidir. Babasının evine ve annesine karşı sorumluluklarını ihmal ettiğini yahut annesinin eve, babasına veya kardeşlerine karşı görevlerini ihmal ettiğini gören bir çocuk da benzer sapmalara düşebilecek, anne

113

babasının doğru dahi olsa görev ve sorumluluklara ve geleceklerine dair söylediklerini ciddiye almayacaktır (Kerem, 2003: 18-19).

Onların sorularını yanıtlamanız veya onlara basit bilgiler vermeniz çocuklarınıza (a) onların duygularına saygı duyduğunuzu, (b) evinizde cinsel meseleler üzerine konuşulabileceğini aktarmış olursunuz (Haffner, 2007: 98).

Anneleri en çok ürküten soru genellikle babasının rolüyle ilgili olandır. Genellikle bu tür soru 5 yaşından sonra sorulur. Çocuk babanın anneye nasıl yardım ettiğini öğrenmek ister. Ayrıntıya girmeden sözü evirip çevirmeden, “Bebek tohumunun biri annede vardır, birini de baba verir” demek meraklarını gidermeye yeter (Yörükoğlu, 2004: 233-234).

Şimdi çocuğun sorularını cevaplamada gözetilmesi gereken bir takım kuralları zikredeceğiz (Koşum, 2004: 41).

1. Soruya mutlaka cevap verilmeli, geçiştirilmemeli, ancak cevap irticali ve zaruri olan miktardan kısa olmamalıdır.

2. Cevaplar doğru olmalı, düşünme ve anlama kabiliyetleri, yaşları göz önünde bulundurulmalıdır. Ancak anlama kapasitesi göz önünde bulundurularak kinayeli ve telmihli cevaplar verilebilir. Zira Hz. Peygamber (s.a.v.) “insanların anlayabilecekleri düzeyde konuşunuz” buyurmaktadır. Cinsel kimliğini sağlıklı olan annesi, babası ya da başka bir yakını ile özdeşleştirerek oluşturan çocuğun merak ettiği sorular zamanında doğru ve uygun cevaplarla karşılanırsa genç ve erişkin olduğunda üreme sağlığı yerinde bir birey olma şansı artar. Bu nedenle cinsel eğitimin ergenlikten önce yapılması gerekir.

3. Çocuğun soru sormasına bir sınır koymayın. Bırakınız çocuk istediği kadar soru sorsun. Her sorusunu cevaplayın. Çocuk cevabınızı tartışırken de onu dinleyin.

4. Vereceğiniz cevapları din ile irtibatlandırmaya gayret edin. Sözgelimi “ben nasıl dünyaya geldim?” sorusuna “Annenin karnındaki bebek odasından çıktın” denilerek arkasından “siz hiçbir şey bilmez iken sizi annenizin karnından çıkardı” (Neml, 78) ayetini okumak uygun bir cevap olabilir. Ne var ki okunacak ayet çocuğun anlayabileceği seviyede olmayabilir. Bu takdirde de ayet, kısaca çocuğa açıklanabilir.

114

5. Cevaplar acele etmeksizin düşünülerek ve şüpheye mahal olmayacak şekilde verilmelidir. Zira aksi şekilde davranıldığı takdirde çocuğun soru sorma güdüsü artacaktır.

6. Bazı durumlarda anne babanın çocuklarına “Pekâlâ! Sen bu konu hakkında ne düşünüyorsun bakayım?” tarzında bir karşı soru sormaları faydalı olabilir. Zira böyle bir soru: anne ve babanın verecekleri cevabın nasıl olması gerektiğini anlamalarına ve ona göre konuşmalarına yardım eder.

7. Eğer kendisine aynı konu hakkında soru sorulan çocuk doğru cevap verirse, anne baba çocuğu tasdik etmekle mesele kapanmış olur Fakat, çocuğun verdiği cevap yanlış ise, o zaman dikkat edilecek nokta çocuğa cevap verirken onun bilmezliğini alay konusu yapmamak ve çocuğu kırmadan, öğrenmek istediği konu hakkında aydınlatmaktır.

8. Şayet çocuğun sorduğu soruya anne, kendisini çocuğuna cevap veremeyecek kadar bilgisiz bulur veya çocuk karşısında heyecana kapılacağından çekinirse, o zaman, çocuğu babasına göndermeli, fakat kocasına-çocuğa sezdirmeden- mesele hakkında haber vermeyi unutmamalıdır.

9. Çocuğa verilecek cevap onun sorduğu sorunun sınırlan içinde kalmalıdır. Yani çocuk, soru sorarken etkisi altında bulunduğu merak ise, cevap da onun bu merak ve ilgisini giderecek kadar olmalı, çocuğun sorduğu soru ile öğrenmek istediğinden fazlası verilmemelidir. Bu isteği yerine getirmek kolaydır. Çünkü çocuklar aza kanaat ederler. Bu sebepten, onların meraklarını gidermek çok kolay olur.

10. Daha ileri yaşlarda bulunan kız ve erkek çocuklar; daha düşündürücü sorular sorabilirler. Fakat bu yaştaki çocukların tatmin edilmeleri kolaydır. Zira onlara çeşitli bilgilere dayanılarak cevaplar vermek mümkündür. Bundan başka, bu yaşta bulunan çocuklar, iç yüzünü öğrenmek istedikleri problemler hakkında yazılmış yazı ve kitapları da okuyarak, kendi problemlerini kendi kendilerine çözmüş olurlar. Çocukların bu gibi eserlerden haberdar olmadıkları anlaşılırsa, soru sordukları zaman, problem kendilerine kısaca açıklanır ve ayrıca daha ayrıntı bilgi edinecekleri kitaplar veyahut yazılar da tavsiye olunabilir. Cinsellikle ilgili çocuk kitapları, çocuk, anne ve baba ya da babayla birlikte okunduğunda, çocuğun ilgilendiği konuya bir atlama tahtası olarak çok yararlıdırlar. Ama kitaplar bu işi kendi başına yapamazlar. Fazla olarak

115

tavsiye olunan kitaplarda anlamadıkları yerler olursa, bunların açıklanması için, soru sormaları tavsiye edilmelidir (Koşum, 2004: 41-42).

116

SONUÇ 

Eğitim, bireyin doğumundan ölümüne süregelen bir olgu olduğundan ve politik, sosyal, kültürel ve bireysel boyutları aynı anda içinde bulundurduğundan, tanımının yapılması zor olan bir kavramdır. Bireylerin toplumun standartlarını, inançlarını ve yaşama yollarını kazanmasında etkili olan tüm sosyal süreçler ile kişinin yaşadığı toplum içinde değeri olan, yetenek, tutum ve diğer davranış biçimlerini geliştirdiği süreçlerin tümüdür. Seçilmiş ve kontrollü bir çevrenin (özellikle okulun ) etkisi altında sosyal yeterlik ve en üst seviyede bireysel gelişmeyi sağlayan sosyal bir süreçtir. Eğitim, bireyin davranışlarında kendi yaşantısı yoluyla kasıtlı olarak istedik değişme meydana getirme sürecidir.

Doğuştan getirilen yeteneklerin geliştirilmesine yardımcı olan ve davranışları mükemmele ulaştırmaya çalışan eğitim, aciz, bilgisiz ve savunmasız olarak dünyaya gelen insanın en önemli ihtiyaçlarından biridir.

Her eğitim anlayışının ortaya çıkışında dayandığı bir takım unsurlar vardır. Din eğitiminin dayandığı ana unsurlar ise Kuran ve Sünnettir. Bunun içindir ki din eğitiminin yapısını, yöntemlerini ve hedefini anlamak için de Kuran’a ve sünnete bakmak gerekir.

İslam dininde cinsellik doğal yaşamın bir gereği olarak kabul edilmiş, ancak bireysel isteklerle toplumsal değerleri bir arada tutabilmek için, topluma ve bireylerin kendilerine yararlı olan kurallar konmuştur.

Çalışmamızın neticesi olarak aşağıdaki sonuçlara ulaşılmıştır:

• Cinsel eğitim verilirken şu iki hataya düşülmemelidir: Birincisi, konuya yetişkin gözüyle yaklaşılmamalı; ikincisi, cinsiyet eğitimi üreme bilgisinden ibaret zannedilmemelidir.

• Çocukla kurulan ilişkinin süresi değil derinliği önemlidir. Çocukları sözcüklerle nasihat ederek eğitmek yerine davranışlarla eğitmek en doğrusudur.

117

• Çocukta cinsel duygunun uyandığı dönemde çocuğun eğitimini üzerine alacak kimsenin (mürebbi veya veli) cinsiyetine önem verilmektedir. Çocuk kızsa annesi, erkekse babası onun eğitiminde birinci derecede rol oynamalıdır. Yedi yaşından sonra erkek çocukların daha çok erkeklere, kız çocukların da daha çok kadınlara muhatap olması daha uygundur.

• Eğitim esnasında verilecek bilgiler çocukta iman sevgisinin oluşması, kalbinde yer etmesi için dini ve ahlaki değerlerle irtibatlandırılmalı, çocuk dini duygularla donatılmalıdır. Kuşkusuz Allah inancı ve duygusu çocuğun gelişim ve ergenlik döneminde uygunsuz durumlara düşmemesinde önemli rol oynar, motivasyon oluşturur.

• Cinsel eğitim, çocukta kendi cinsinin biyolojik görüntüleri takip edilerek verilmelidir. Çocuğun cinsel eğitiminde bütün bilgiler bir arada değil, aşamalı olarak verilmeli, çocuğun yaşı ve anlama kapasitesi daima göz önünde bulundurulmalıdır.

• Dini hayatla da yakın bağlantısı olan cinsel eğitim çocuklara ve gençlere verilmediği takdirde ibadetlerinin geçersiz hale gelmesi mümkündür. Çünkü bazı ibadetler bilinmesi gereken cinsel bilgilerin bilinmemesi veya yanlış bilinmesi sebebiyle geçersiz hale gelmektedir.

• Cinsel eğitimin tamamen ihmal edilmesi sağlıklı olmadığı gibi, onun üzerinde gereğinden fazla durmak da doğru değildir.

• Dini bilgilerin bir takım cinsel suçların önüne geçilmesindeki rolü büyüktür. Cinsel eğitimin dini bilgilerle bir bütünlük içerisinde verilmesi gerekir. Böyle yapılmadığı durumunda çocukların dinin tasvip etmediği yollara sapmaları mümkündür.

• Kız ve erkek çocuklara aynı ortamda aynı bilgiler vermekten kaçınılmalı, uygun ortam ve zamanda verilmelidir.

• Cinsel bilginin aktarılması esnasında cinsel duygulan tahrik edici lafızlardan kaçınılmalı, kelimeler özenle seçilmelidir.

118

• Çocukların cinsel eğitim ve duygusal gelişimlerinde aksama, cinsel tehlikeler karşısında kontrolsüz ve korumasız kalma riski ortaya çıkar.

• Çocuklar, medyanın gayr-i islâmi, cinsel duyguları tahrik edici ve zararlı yayınlarından (gazete, dergi, televizyon, sinema, bilgisayar, internet vb.) uzak tutulmalı ve bu tür iletişim araçlarını kullanımlarında kontrollü davranılmalıdır. • Cinsel eğitim milli, dini ve kültürel bir çerçeve içinde yapılmalı ve okul ile aile

arasında bir denge kurularak birliktelik sağlanmalıdır.

• Gerekli cinsel eğitimi almamış veya yanlış almış kızlar ve erkekler arasında zamansız duygusal ilişkilerin ortaya çıkabilir.

• Kızlarla erkekler arasında ayrımcılık yapılmamalı; her iki cinsinde ihtiyaç ve özelliklerine uygun olarak cinsel bilgiler verilmelidir.

• Kuran’da çocuğa verilecek cinsel terbiye daha küçük yaslardan itibaren başlatılmış, onların belli saatlerde ebeveynlerinin odalarına izin almadan girmemeleri konusunda eğitilmeleri istenmiştir. Böylelikle çocuk başkalarının özel hayatlarının olabileceği ve buna saygı duyulması gerektiğini öğrenecektir. • Çocuğa gusül abdestinin nasıl yapılacağı öğretilmeli, kız ve erkek çocukların

belli bir yastan sonra yatakları ve odaları ayrılmalıdır.

• Çocuğun küçük yaşta kendi cinsel kimliğini kazanması ve cinsel kimliğine uygun davranış kazanması için özellikle ilk yaşlardan başlayarak kendi cinsine uygun elbiseler giydirilmelidir.

• Kız ve erkek çocuklara yönelik yapılabilecek cinsel tacizler ve karşılaşabilecekleri cinsel tehlikelere karşı uyanık olunmalı ve bu konuda çocuklar bilinçlendirilmelidir.

• Çocuklara öğretilecek kuralın adı aynı olsa da, dönemlere göre öğretim tarzı farklı olmalıdır. Üç yaşındaki çocuk için doğruluk, oyuncağını kırmamayı öğrenmek, altı yaşındaki için oyuncağını paylaşmak, dokuz yaşındaki için yalan

119

söylememek, on iki yaşındaki için başka çocuklara yardım etmek anlamına gelebilir.

• Çocuğun cinsel konular üzerine sorduğu sorulara imkânlar ölçüsünde "sade", fakat "doğru" cevap verilmelidir. Çocuk, doğru cevabı aldıktan ya da istediği konuyu öğrendikten sonra, bir daha soru sormaz. Böyle yapılmazsa, ya da hep "aldatmaca yanıt" verilirse, çocuk doğru veya yanlış bir cevap öğreninceye kadar, önüne gelene sormaya devam eder.

• Çocuklar spora ve oyuna alıştırılmalıdır. Bu etkinliklere katılan bir kimse, kendi bedeni ile ilgilenmeye zaman bulamaz. Ayrıca, bedensel yönden de sağlıklı bir kişilik kazanır. Bu da ruh sağlığını olumlu yönde etkiler. Bu nedenle, spor ve oyunun eğitsel değeri büyüktür. Cinsel eğitim konusunda spor ve oyun en iyi "koruyucu önlem" dir.

• Çocuğun cinsel enerjisi, toplum tarafından beğenilen resim, müzik, koleksiyon, temsil, kır gezintisi, okuma ve yazma gibi alanlara yöneltilerek enerjisini faydalı alanlarda harcaması sağlanmalıdır.

120

ÖNERİLER

Çalışmamız esnasında aşağıdaki alanlarda çalışmaların yeterli olmadığı görülmüştür. Bu alanda çalışma yapacak yeni araştırmacılara yardımcı olması dileğiyle. 1) Konuyla ilgili tam bir literatür taramasının yapılarak yazılmış bütün kitap,

dergi, makale vb. kaynakların tespitinin yapılıp kritik edilerek değerlendirmesinin yapıldığı çalışmalar tespit edilememiştir. Bu çerçevede yazıların kaynakları, kapsamı, bilimselliği vb. yönlerden değerlendirilmesinin yapıldığı çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır.

2) Cinsel gelişim dönemlerinde kazanılması gereken tutum ve davranışlarla ilgili (temizlik ve tuvalet alışkanlığı, cinsel oyunlar, kıyafet tercihi, cinsel içerikli sözler, mastürbasyon, cinsel bilginin kaynakları, cinsel istismar, cinsel tehlikeler, çocukların cinsel sorularına verilebilecek cevaplar vb.) alan çalışmalarının yeterli olmadığı görülmüş olup bu alanda çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır.

3) Cinsel gelişim dönemlerine göre (0-3), (3-6), (6-9) ve (9-12), yaşları arası gibi dönemler göre cinsel tutum ve davranışlar ile ilgili alan çalışmalarının yeterli olmaması veya bazı dönemlerle ilgili hiç alan çalışmasının olmaması sebebiyle bu dönemlerle ilgili alan çalışmalarına ihtiyaç vardır.

4) Din eğitimi ile cinsel eğitimin ilişkisini ortaya koyan cinsel tutum ve davranış eğitimine yönelik alan çalışmaları yeterli derecede olmadığı için bu alanda çalışılması çok isabetli olacaktır.

121

KAYNAKÇA 

ABDÇİD (Amerika Birleşik Devletleri Çocukları İnceleme Derneği). (1970). Ana

Babaların Soruları (2.Baskı). (Çeviren: Naciye Öncül). İstanbul: Milli Eğitim

Basımevi.

Aksöyek, Ataman (1991). (Cinsellik, Toplum ve Aile). Aile Yazıları-III, (Sayfa: 229-

236). (1.Baskı). Ankara: Aile Araştırma Kurumu Başkanlığı Yayınları.

Alpua, Zühre (2006). Adolesanların, Anne-Babalarının ve Öğretmenlerinin Cinsellik

ve Üreme Sağlığı İle İlgili Tutum ve Davranışları, Uzmanlık Tezi, Dicle

Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı, Diyarbakır.

Atabek, Erdal (2002). Erken Büyüyen Çocuklar (2.Baskı). İstanbul: Altın Kitaplar. Bacanlı, Hasan (2005). Gelişim ve Öğrenme (11.Baskı). Ankara: Nobel Yayın

Dağıtım.

Baldık, Ömer (2005). Ansiklopedik Eğitim ve Psikoloji Rehberi(1.Baskı). İstanbul: Timaş Yayınları.

Baran, Gülen (1995). Ankara’da Bulunan Çocuk Yuvalarında Kalan 7-11 Yaş Grubu

Çocuklarda Cinsiyet Rolleri ve Cinsiyet Özellikleri Kalıpyargılarının Gelişimi,

Doktora Tezi, Ankara Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Ankara

Başaran, İbrahim E. (2005). Eğitim Psikolojisi Gelişim Öğrenme ve Ortam (6.Baskı). Ankara: Nobel Yayın Dağıtım

Bayraktar, Muhammet M. (2007). Gençlik Döneminde Görülen Bazı Psikolojik

Belirtiler ve Din Eğitimi İlişkisi –Obsesif Kompulsif Belirti Örneği-, Yüksek

Lisans Tezi, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Van.

Bilgin, Beyza (1990). Eğitim Bilimi ve Din eğitim (1.Baskı). Ankara: Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Yayınları.

____________ (2003). İslam ve Çocuk (5. Baskı). Ankara: Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları.

122

Bilgin, Beyza ve Selçuk, Mualla (2000). Din Öğretimi (5.Baskı). Ankara: Gün Yayıncılık.

Bilgin, Mehmet, Yazgan İnanç, Banu ve Kılıç Atıcı, Meral (2005). Gelişim

Psikolojisi Çocuk ve Ergen gelişimi (2.Baskı). Adana: Nobel Kitabevleri.

Binbaşıoğlu, Cavit (1995). Eğitim Psikolojisi (9.Baskı). Ankara: Yargıcı Matbaası. Bulut, Funda (2006). Adolesan Kızların Cinsellikle İlgili Konularda Anneleriyle Olan

İletişimlerini Değerlendirmeleri, Cumhuriyet üniversitesi Sağlık Bilimleri

Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Sivas.

Canan, İbrahim (2001). Resulullah’a Göre Ailede ve Okulda Çocuk Terbiyesi (1.Baskı). İstanbul: Cihan Yayınları.

______________ (1984). Bütün Meseleleriyle Kuran’da Çocuk (1.Baskı). İstanbul: Cihan Yayınları.

Cirhinlioğlu, Fatma Gül (2001). Çocuk Ruh sağlığı ve Gelişimi (Okul Öncesi dönem) (1.Baskı). Ankara: Nobel Yayın Dağıtım.

Cüceloğlu, Doğan (2004). İnsan ve Davranışı (Psikolojinin Temel Kavramları) (13.Baskı). İstanbul: Remzi Kitabevi.

Çakmak, Salih (2006). Gören ve Görmeyen Ergenlerin Cinsel Gelişimleri, Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Ankara.

Çalışkan, Hasan (2003). Başarılı ve Sağlıklı Çocuk Yetiştirme(1. Baskı). İstanbul: Çelik Yayınları.

Demir, Ömer ve Acar, Mustafa (2002). Sosyal Bilimler Sözlüğü (3.Baskı).Ankara: Vadi Yayınları.

Demircan, Ali R. (2005). İslama Göre Cinsel Hayat (50. Baskı). İstanbul: Eymen yayınları.

Dinç, Berrin (2002). Okul Öncesi Eğitimin 4-5 Yaş Çocuğunun Sosyal Gelişimine

Etkileri Konusunda Öğretmen Görüşleri, Yüksek Lisans Tezi, Anadolu

123

Dinçel, Esen (2006). Ergenlik Dönemi Gelişimsel Ödevleri ve Psikolojik Problemleri, Yüksek Lisans Tezi, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara. Doğan, Süleyman (2005). Mutlu Aile Mutlu Çocuk (3.Baskı). İstanbul: Selis Kitaplar. Döndüren, Hamdi (2003). İnsanlığa Son Çağrı Kuran-ı Kerim (1. Baskı). İstanbul:

Yeni Şafak Gazetesi Kültür Yayınları.

Enis, Münevver A. (1994). Cinsel Ahlak ve Biyolojik Tehlike (1.Baskı). (Çeviren: Kenan Dönmez). İstanbul: İz Yayıncılık.

Erden, Münire ve Akman, Yasemin (1998). Eğitim Psikolojisi, Gelişim-Öğrenme-

Öğretme (7.Baskı).Ankara: Arkadaş Yayınevi.

Eyre, Linda ve Eyre, Richard (1999). Çocuğuma Cinselliği Nasıl Anlatırım (1.Baskı). (Çeviren: Asude Kayaş). İstanbul: Beyaz Yayınları.

Freud, Sigmund (2000). Cinsellik Üzerine (4.Baskı). (Çeviren: Selçuk Bodur). Ankara: Öteki Yayınevi.

Gander, Mary J. ve Gardiner, Harry W. (2001). Çocuk ve Ergen Gelişimi (4.Baskı). (Çevirenler: Ali Dönmez, Nermin Çelen). Ankara: İmge Kitabevi.

Gümüş, Mehmet A. (2006). Dini Kanaatler Açısından Üniversite Gençliğinde Kız-

Erkek İlişkileri (Marmara Üniversitesi Örneği), Yüksek Lisans Tezi, Marmara

Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul.

Güngör, Erol (2000). Ahlak Psikolojisi ve Sosyal Ahlak (3.Baskı). İstanbul: Ötüken Neşriyat.

Güzel, Abdurrahman (1990). (Ailede Çocuk Eğitimi). I. Aile Şurası Bildirileri,

(Sayfa: 397-402). (1.Baskı). Ankara: Aile Araştırma Kurumu Başkanlığı

Yayınları.

Haeberle, Erwin J. (1997). Cinsel Atlas (1.Baskı). (Çeviren: Mesut Akın). İstanbul: Say Yayınları.

Haffner, Debra (2007). Çocuğunuzun Gelişen Cinselliği (1.Baskı). (Çeviren: Dr. Banu Küçükbakkal). İstanbul: Optimist Yayın Dağıtım.

124

Hasanov, Eldar (2007). İslam Hukuku İle Karşılaştırılmalı Olarak Yahudi Hukukunda

Zina ve Benzeri Cinsel Suçlar, Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi Sosyal

Bilimler Enstitüsü, İstanbul.

İbni Kayyım El Cevziyye (1997). İslam’da Çocuk, Çocuk Hakları, Terbiyesi ve İlahi

Hükümler (1. Baskı). İstanbul: Esra Yayınları.

Kağıtçıbaşı, Çiğdem (1981). Çocuğun Değeri Türkiye’de Değerler ve Doğurganlık (1.Baskı). İstanbul: Boğaziçi Üniversitesi İdari Bilimler Fakültesi Yayınları.