• Sonuç bulunamadı

3.3. Dünya Enerji Tüketiminin Yoğun Olduğu Bölgeler ve Ülkeler

3.3.3. Çin’in Enerji Talebi

Çin’in son 25 yıldır göstermiş olduğu ekonomik ve siyasi alandaki gelişmeler pek çok bilim adamı için araştırma konusu olmuştur. Dünyanın en büyük nüfusuna sahip olan Çin göstermiş olduğu ekonomik gelişmişlikten dolayı küresel siyasi arenada kendini iyiden iyiye göstermektedir. Tahminlere göre Çin’in son yıllarda gösterdiği ekonomik büyüme Japonya’nın 1950 ve 1960’lı yıllarda, Güney Kore’nin 1960 ve 1970’li yıllardaki ve hatta “Asya Kaplanları” olarak bilinen diğer Asya ülkelerinin 1960 ve 1970 yıllarında göstermiş oldukları ekonomik gelişmeden daha büyük ölçüdedir (Wysocky, 2008:3). Kaydedilen büyük sürdürülebilir büyüme Çin açısından da, enerji üretimi, sürdürülebilir enerji trafiği ve çevresel koruma önlemleri gibi bazı çözülmesi gereken sorunları beraberinde getirmektedir. Ekonomik büyüme ve mevcut hayat standartlarının giderek artması beraberinde enerji tüketiminde büyük ölçüde artış getirmektedir. Çin, 1970’li yılların sonunda başlayan reformlarla son 30 yıldır

9

Amerikan Ulusal Enerji Politikası Geliştirme Grubuna göre, ABD ye enerji ithalatçısı konumunda olan en büyük dört tedarikçi ülke ile iyi ilişkilere sahip olmakla beraber, 2001 yılında yayınlan rapora göre, bu yıldan ABD ve Chave’in Venenazüellası arasında ilişki giderek kötüleşmeye başlamıştır.

sürdürülebilir bir ekonomik büyüme içindedir10. Şöyle ki 1978 yılı dönüm noktası olarak kabul edilirse, bu tarihten itibaren yıllık % 9,85’lik bir büyüme göstermiştir11.

Şekil 2: Çin’in GSYİH Göstergeleri 1978–2007

Kaynak: WYSOCKI, Artur, 2008, Chine’s Increasing Demand For Energy And Its İmpact On the Environment And World Energy, Durhan University, United Kingdom.

Şekilde 2’te görüldüğü gibi, 1978 yılından itibaren ülke sürekli bir ekonomik büyüme içerisindedir. Bu ekonomik büyümenin yalnızca iki dönemde azaldığını görmekteyiz. Bunların ilki 1980’li yılların başında ve diğeri de 1990 yılların başında oluşan ekonomik gerilemelerdir. Bunun sebebi ise, Asya’da yaşanan finansal krizlerdir.

Ekonomik büyümede umulan, büyümeyi sürdürmektir. Dolayısıyla Çin otoritelerinin, büyümenin devamını sağlamak için gerekli enerji ihtiyacının farkında olmaları ve bu yolda gereken adımları atmaları zorunludur. Çin, yeni enerji kaynakları arayışı içerisindedir. Hem iç hem de dış kaynaklı enerji arayışı kendi enerji ihtiyacını yoğun olarak kömür üretimi ile sağlamasına rağmen giderek artmaktadır.

Şekil 3: 2006 Yılı İtibarı İleÇin’in Enerji Üretiminin Kaynaklara Göre Dağılımı

10

Reformlar, Deng Xiao tarafından başlatılmış ve daha sonra Mao Zedong tarafından daha uygulanabilir ve dünya açık hala getirilmiştir. Reformlar, Çin’in mevcut imajıyla çelişmekle birlikte, devam etmiştir.

11

Veriler, IMF tarafından tahmin edilmektedir. Bu analizde en iyi ekonomik belirleyici olarak bilinen Gayri Safi Yurt İçi Hâsıla kullanılmıştır. Bazı eski Çin istatistikî verileri güvenilir olmamakta ve IMF verileriyle aralarında çok büyük farklılıklar bulunmaktadır.

Kaynak: WYSOCKI, Artur, 2008, Chine’s Increasing Demand For Energy And Its İmpact On the Environment And World Energy, Durhan University, United Kingdom.

Şekilde 3’de görüldüğü gibi hızlı ekonomik büyümenin başladığı 1978 yılından itibaren Çin, mevcut enerji talebini yoğun olarak kömürden karşılamaktadır. Bu oran hemen hemen 1978 yılı ve 2005 yılında aynıdır. Şekilden de anlaşılacağı gibi, petrol kullanım oranında bir düşüş söz konusudur. Bunun sebebi ise artan ham petrol fiyatlarıdır.

1980’li yıllarda ve 1990’lı yılların başında, Çin’in kıyı bölgelerine petrol araştırma amaçlı iç ve dış kaynaklı birçok yatırım yapılmıştır (Lafargue, 2006:7). 1993 yılına kadar Çin dünyanın en önemli petrol ihracatçı ülkelerinden biriydi. Fakat mevcut artan enerji talebiyle bir oranlama yapıldığında elde edilen sonuç çok daha mütevazı olmaktadır (Wysocki, 2008:5).

Çin’in toplam enerji tüketimindeki oransal azalışa rağmen petrol ihtiyacı giderek artarken, 2003 ve 2007 yılları arasında Çin’in yılık ortalama ham petrol ihtiyacı % 20 oranında yükselmiştir, böylece son 5 yılda petrol ithalatı yaklaşık olarak iki kat artmaktadır (IEA, 2006). Öte yandan dünyanın önemli doğalgaz üretici ülkesi olmasına rağmen toplam enerji ihtiyacı, doğalgaz üretiminin sadece % 3’lük kısmını oluşturmakta ve bu üretim düzeyi, düzenli olarak 2000 yılından beri artış göstermektedir.

Yüksek büyümeyle birlikte artan enerji talebi Çin otoritelerini yeni enerji arayışları içerisine sokmuştur. 1990 yılından itibaren Çin, Güney Doğu Asya’da enerji (yoğun olarak petrol, gaz ve kömür madenleri) arama çalışmalarına ağırlık vermektedir. 21. Yüzyıl’ın başında enerji ihtiyacını karşılamak amacıyla Sovyetler Birliği’nin eski üyeleri, Kazakistan, Türkmenistan ve Özbekistan ile petrol ve gaz alım antlaşmaları imzalayan Çin, büyük

doğalgaz boru hatları inşa etmiştir. Bu çerçevede enerji alanında faaliyet gösteren üç önemli şirket; Petrochinai, Sinopec ve CNOOC, yapılan hükümet antlaşmaları kapsamında diğer ülkelerdeki yabancı firmalar tarafından destek görmektedir.

Diğer yandan artan enerji ihtiyacı ile birlikte tıpkı Avrupa Birliği’nde olduğu gibi geleceğe yönelik enerji arzı çeşitlendirme çabaları, Çin otoritelerinin gündeminde de ağırlığını giderek artırmaktadır. Artan ve gittikçe artacağı varsayılan enerji bağımlılığı ve Rusya’nın bu alandaki çıkarları ve enerji tedarikinde egemen olma iddiası, durumu daha da kritik hale getirmektedir (Dreyer, 2007:467).

İran, Çin’in en büyük gaz ve petrol tedarikçilerindendir. İran’ın yanında Çin, özellikle ABD ile iyi ilişkilere sahip olmayan Latin Amerika ülkeleri ile de enerji ortaklıkları arayışı içerisindedir. Bu doğrultuda, Venezuela, Brezilya, Bolivya ve Peru ile petrol ve doğalgaz antlaşmaları imzalamıştır (Dreyer, 2007:468). Enerji diplomasisinde yoğun olarak Batı ülkeleri ile Afrika ve Latin Amerika ülkeleri arasındaki sorunlardan faydalanma çabası içerisinde bulunan Çin, Afrika ülkeleri ile de enerji alanındaki ilişkilerini geliştirmeye çabalamaktadır. Bir noktanın altı çizilmelidir ki, Afrika ülkeleri ile olan işbirliği, Batının kolonizmden gelen kötü imajından dolayı daha kolay hale gelmektedir.

Çin’in Afrika’daki en büyük enerji tedarikçisi ülkeler; Angola, Sudan, Libya ve Kongo’dur. Bu ülkeler arasında Çin için Sudan, ayrı bir öneme sahiptir. Nitekim Sudan sahip olduğu kaynaklar bakımından Çin için son derece önemli bir yere sahiptir ve bu ülke, Çin firmaları tarafından desteklenmektedir. 2005 ve 2006 yıllarında bu ülkenin toplam petrolünün % 50’si Çin’e ihraç edilmiştir (Holslag, 2008:77).

Bu çalışmalar, beraberinde Çin için daha iyi bir enerji arzı çeşitlendirilmesi getirmektedir. Enerji arzı bakımından kritik bölgeler arasında bulunan Orta Doğu ve Afrika, Çin’in toplam petrol ihtiyacının % 42 ve % 33’ünü karşılamaktadır. Bu iki bölge içerisinde Suudi Arabistan ve Sudan birbirine yakın oranlar ile Çin’in petrol talebini karşılayan ülkeler arasında bulunmaktadır (IEA, 2007).

Dünyada mevcut ekonomik gelişmişlik ve enerji rezervlerinin dağılımı arasında tam bir tezat görülmektedir. Bunun doğal sonucu olarak gelişmiş ülkeler gelişmişlik düzeylerini en azından korumak, gelişmekte olan ülkeler gelişimlerine devam etmek ve son olarak enerji üreticisi durumunda olan ülkeler ise enerji gelirlerini devam ettirmek amacıyla bir rekabet içerisinde bulunmaktadırlar. Sürdürülebilir enerji kaynaklarına kesintisiz erişim imkânları

sağlama isteği, “enerji güvenliği” kavramını gittikçe daha önemli hale getirmektedir. Bu bağlamda jeopolitik konumuyla Türkiye, Batı’ya enerji arzında doğal bir köprü konumu işlevi görmektedir.

4.Türkiye’de Enerji Sektörünün Genel Durumu

Küresel ekonomide daha da önem kazanan enerji, Türkiye ekonomisi açısından yeni ve büyük fırsatlar yaratırken, diğer taraştan da enerji ithalatına olan bağımlılığımızdan ötürü, maliyeti giderek artan bir girdi olma özelliğini korumaktadır. Türkiye, enerji ihtiyacının tamamını coğrafi komşulularının bir bölümü ile çevre ülkelerden karşılamaktadır (TÜSİAD, 2007:305). Türkiye stratejik komnumu ile büyük enerji üreticisi olan Ortadoğu ve hazar Bögesiyle ve Avrupa arasında doğal köprü pozisyonundadır. Türkiye 2001 yılında ekonomik kriz ile karşılaşmasına rağmen Türkiyen’nin enerji tüketimi enerji üretiminden daha fazla artmaktadır (Devlet, 2004:71). Türkiye’de 1980’den bu yana enerji yönetiminde etkin olan görüş, Türkiye’nin yerli enerji kaynaklarının çok yetersiz olduğunu ve tümünü devreye koysa bile, enerji açığını gideremeyeceğini savunulmaktadır. 2008 yılında Türkiye’nin toplam birincil enerji tüketimi yaklaşık 108 milyon Ton Eşdeğeri Petrol (TEP), üretimi ise 29 milyon TEP olarak gerçekleşmiştir. Türkiye’nin 2000–2008 dönemine ilişkin birincil enerji kaynakları üretimi ve birincil enerji talebinin ithalat ile karşılanma oranını gösteren grafikler aşağıda yer almaktadır (Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, 2010:36).

Şekil 4: Birincil Enerji Kaynakları (2000–2008)

Kaynak: Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, 2010, Stratejik Plan, s.14

Öte yandan, Türkiye’nin mevcut enerji tüketim eğilimine baktığımızda enerji talebini karşılamada yerli üretim hızla düşmektedir ve bundan dolayı azalma eğilimi göstermektedir. Mevcut politikalar sürdürüldüğü takdirde, 2020 yılı enerji tüketimimizde ithalatın payı % 78’e yükselecektir. Enerji Bakanlığı tahminlerine göre, enerji tüketimimiz 2010 yılında 154 mtpe, 2020 yılında ise 282 mtpe olacaktır. Enerji üretimimiz ise 2010’da 42 mtpe, 2020 yılında 62

mtpe düzeyinde gerçekleşecektir (Pamir, 2003:18). Öte yandan dışa olan yoğun enerji bağımlılığımız dış ticaret dengesinide önemli ölçüde etkilemektedir. Aşağıdaki tablolarda Türkiye’nin toplam petrol ithalat miktarları döviz cinsinde ele alınmaktadır.

Tablo 9: Yıllar İtibariyle İthal Edilen Ham Petrol ve Ödenen Döviz (1999–2008)

Yıllar İthal Edilen Ham Petrol(TON)

Ödenen Döviz (CIF $) 1999 22.983.699 2.747.107.164 2000 21.676.250 4.200.761.845 2001 23.242.873 3.997.305.049 2002 23.661.810 4.088.650.542 2003 24.096.407 4.788.012.625 2004 23.830.052 6.074.589.413 2005 23.389.727 8.622.886.928 2006 23.753.698 10.691.315.203 2007 23.445.754 11.750.441.163 2008 21.724.235 15.564.058.128

Kaynak: Enerji ve Tabii Kaynakalar Bakanlığı, 2009, Enerji ve Tabii Kaynakalar Bakanlığı İle Bağlı ve İlgili Kuruluşların Amaç ve Faaliyetleri, s,38.