• Sonuç bulunamadı

3.3. Enerji Güvenliği Bakımından Hazar Bölgesi Üzerinde Ülkesel ve Bölgesel Rekabet

3.3.5. Hazar Bölgesi Boru Hattı Diplomasisi

Azerbaycan, Kazakistan ve Türkmenistan’ın karasal olarak kapalı olduklarından, gaz ve petrol boru hattını birçok uluslararası sınırlardan geçirerek taşımak zorundadırlar. Aracı devletler vasıtasıyla taşıma konusu, petrol şirketleri ile beraber ulusal ve uluslararası güçler için öncelik oluşturmuştur. Boru hattının inşası, ulusal ihtiyaçlara yönelik petrole ve doğalgaza ulaşmayı, yabancı yatırımı ve iş istihdamını, önemli taşıma ücretlerini, petrol ve gaz akışı ile ilgili siyasi durumu içeren birçok finansal siyasi faydayı transit devletlerine sağlayacaktır. Bundan dolayı boru hattı rotasını seçme ve inşa etme süreci birçok taraf ile hassas müzakereyi içermektedir.

Son birkaç yıldır boru hattı rotaları belirlenmesi ve inşa edilmesine ilişkin çalışmalar yapılmaktadır. Bunlara baktığımızda, aşağıdaki boru hattı projelerinin gerçekleştirildiği görülmektedir.

 Novorosisk’in kuzeyine boru hattı (iki yılda tamamlanmıştır)  Kazakistan’dan Çin’e doğru yönelen bir boru hattı

 Afganistan’dan Pakistan’ın güneyine doğru bir boru hattı  İran üzerinden güneye doğru bir boru hattı

 Azerbaycan’ın Bakü şehrinden Gürcistan Supsa Limanına (Nisan, 1999) ve Türkiye Ceyhan Limanı’na (2005)

Son yıllarda uluslararası şirketler ve ilgili hükümetler her bir boru hattı hakkında karar vermek için müzakerelerde bulunmaktadırlar. Hem stratejik kaygılar ve hem de finansal çıkarlar bu müzakereleri şekillendirmektedir. 1990’dan beri ABD, ana ihracat boru hattı olmak üzere, Türkiye’nin Doğu Akdeniz kıyısında bulunan Ceyhan Petrol Limanı’na ulaşan Bakü–Tiflis Boru Hattını desteklemiştir. Tam işlevsel hale geldiği zaman proje dâhilinde günde 1 milyon varil petrolün taşınması beklenmektedir (BP, 2005). Petrolün büyük bir bölümü Azerbaycan’ın Hazar Denizi’ndeki Azeri–Çirak ve Güneşli petrol bölgesinden gelmektedir. Kazakistan da bu program dâhilinde petrolünün bir kısmını ihraç etmek istemektedir.

Bununla birlikte 2003 yılı Şubat ayında Yunanistan ve Türkiye, Hazar Deniz bölgesiyle Avrupa pazarını bağlayan bir doğalgaz boru hat inşası üzerine antlaşmaya varmışlardır. Bu boru hattı şebekesiyle ikili bir amaç elde edilmek istenmektedir. Bir tarafta, İran dâhil olmak üzere, Hazar’daki devletler petrol ve doğalgazlarını Avrupa piyasalarına göndermeye çalışırlarken, diğer taraftan Türkiye, doğu komşularından Batı Avrupa’ya yüklenecek olan enerji kaynakları için transit bir nokta olma çabası içindedir.

Rusya Hükümeti’nin, BTC’ye güçlü bir muhalefeti bulunmaktadır. Bununla birlikte, 2001 yılının ortalarında Moskova, muhalefeti bırakmış ve Hazar boru hattı projesi inşasını bitirmeye odaklanmıştır. CPC (Caspian Pipe Line Consortium), 940 millik hat olan CPC Kazakistan’daki Tengiz zengin petrol bölgesini, Rusya’nın Karadeniz’de bulunan Novorosisk Limanı’na bağlanmaktadır (Gawdat, 2005:12). Buradan petrol, tankerler ile dünya piyasalarına taşınmaktadır. Bu proje, Rus ve Amerikan petrol şirketleri arasındaki işbirliğini de göstermektedir. Tengiz Bölgesi, yüksek kalitede rezervler sahip, dünyanın en büyük ve en zengin petrol bölgesidir. Chevron, Exxon, Mobil ve Kazakistan arasındaki ortak bir girişim olan Tengiz Chevre Oil, 1993’te faaliyete geçmiş, Boru Hattı ise 2001 Kasım’ında resmi olarak açılmıştır.

2003’te Çin, Birleşik Devletlerden sonra en çok petrol tüketen ikinci ülke olma durumuna gelmiştir. Pekin’in petrol talebi son yıllarda hızla artmış ve bu artış gittikçe yükselmiştir. Kazakistan’ın 2015’te ham petrol satışının üçe katlanması beklenmektedir. Fakat ciddi bir ihracat sıkıntısıyla karşılaşması da ihtimal dâhilindedir. Bu çerçevede, iki ülke, Kazakistan’ın ortasında bölgesinde bulunan Atasu ile Çin sınırındaki Avashanku arasında bir boru hattı inşası konusunda bir müzakereye varmıştır. Bu projenin ilk aşaması 2003’te, ikinci aşaması 2004’te başlamıştır. Boru hattının tamamı ise 2008’de tamamlanmıştır.

1997 öncesine kadar Hazar Bölgesinin doğalgazını ihraç etmenin tek yolu Rusya’nın doğalgaz boru hattı sistemi idi. Türkmen doğalgazının bir rakibi olan ve Türkmenistan ihracatını Rus boru hatları ile yapan GASPROM, 1990’ların sonlarına kadar sistemdeki ödeme sorunundan dolayı Aşkabat’ın girişini reddetmişti. Fakat bu sorunun çözümünden sonra Türkmenistan, Rusya üzerinden ihracatını artırdı. İki taraf, Türkmenistan gazının belli miktarını GASPROM adı altında satması şartı ile 2003 yılında büyük uzun vadeli gaz ithalat anlaşması imzaladı. Bu anlaşma, Türkmenistan doğalgazını ihraç etme kabiliyetini Rusya’ya aktarmaktadır.

Aşkabat sınırlı da olsa bir başarı ile diğer iki seçeneğini de işleme koymuştur. 1990’ların ortasından sonra Türkmenistan, Pakistan’a, Afganistan üzerinden gaz satmayı düşünmüştür. Afganistan’daki siyasi tutarsızlık ve yeterli yatırımın olmaması ise bu ilerlemenin hızını yavaşlatmıştır.

2001 yılında Afganistan’da Taliban’ın iktidardan düşürülmesinden sonra, bir Afgan boru hattı projesi inşa etme önerisi ortaya çıkmıştır. Üç ülke lideri 2002 Aralık ayında bir çerçeve antlaşması imzaladı. Birkaç ay sonra boru hattının ana destekçilerinden olan Asya Gelişim Bankası, ilave fizibilite çalışmalarının gerekliliğini açıkladı ve proje yine gecikti. Diğer seçenek, 1997’nin Aralık ayında açılan 127 millik Körfez–Kürtkui Boru Hattı aracılığıyla İran’a petrol ihracat edilmesiydi. Orta Asya’da Rusya’yı bypass eden bu ilk boru hattı kapasitesi sınırlandırıldı. İran’ın Hazar Denizi ve İran Körfezi arasındaki stratejik konumu ve nispeten ileri enerji alt yapısı dikkate alındığında, kendini, denizlere kapalı olan Orta Asya ülkeleri ile dünya piyasaları arasında petrol ve gaz ihracatı için doğal bir transit rota olarak görmektedir. İran’ın bu vizyonunu gerçekleştirme çabaları Amerika’nın güçlü muhalefetinden dolayı zorluk çekmektedir.

İran, 1990 yılının ortalarından beri Hazar Bölgesi hidrokarbon kaynakları ihracatıyla ilgili olan etkinliğini değiştirme projelerine odaklanmıştır. Basit olarak söylemek gerekirse, İran’ın bu projesi, petrolün, Azerbaycan, Rusya, Kazakistan ve Türkmenistan üzerinden bölgeye en yakın İran Hazar Denizi limanına gönderilmesini (NEKA Limanı) ve Tahran’da veya ülkenin kuzeyinde bulunan Tebriz’de rafine edilmesi anlamına gelmektedir. Karşılığında şirketlerin, İran Körfezi’nde bulunan İran’ın Kharg Adası’ndaki depolarından eşit miktarda petrol alması gerekmekteydi. Bu, bütün taraflara uygun bir plan olarak görülmekteydi. İran’ın nüfus yoğunluğunun kuzeyde olmasına rağmen petrol bölgeleri güneyde olduğu için petrolü, güneyden kuzeye taşımak durumundaydı.

Tahran, taşımacılık maliyetlerini azaltmak için, ülkenin kuzeyindeki rafinelerde Hazar ham petrolünü işlemek için taşımak istemektedir. Diğer yandan Kazakistan ile olan değişim anlaşması, ham petrol kalitesindeki problemden dolayı 1997’de durmuş, 2002’de devam etmiştir. Kazakistan ve Türkmenistan’da ham petrol değişimi umulduğu gibi olmamıştır.

Ümit verici bir gelişme ise 2003 Haziranında Rus petrol şirketi Luk Oil’in ilk defa İran’la petrol değiştirme anlaşması imzalamasıyla ortaya çıkmıştır. Sibirya, hafif ham

petrolünü Astakan’dan İran’ın Hazar’daki Neka terminaline taşımakta ve karşılığında İran Körfezi’ndeki Kharg Adası’ndan denk bir miktar almaktadır (Gawdat, 2005:13).

Hazar Denizi’ndeki boru hattı diplomasisi ile ilgili tartışmalardan çıkarılan sonuçlara bakıldığında ilkin; Hazar Bölgesi’ndeki petrol ve gaz bölgelerini çevreleyen ulusal, bölgesel ve uluslararası rekabet dikkate alındığında çoklu ihracat rotalarının herhangi bir rotada dağıtım sırasında oluşan teknik ve siyasi aksamlara daha az hassas hale getirerek tüketici, üretici ve küresel enerji piyasalarına yönelik enerji güvenliğini artıracağına şüphe yoktur. Yine de birçok boru hattı daha küçük ölçekte ekonomi anlamına geldiği için, enerji güvenliği ekonomik fizibilite yolu ile dengelenmek durumunda kalınacaktır. İkincisi; ABD’nin, İran’ın Hazar petrol ve gaz taşımacılığındaki rolünü reddetmesi ve en uygun rotanı seçilmesi kararı, stratejik kaygılar ve ekonomik çıkarlar arasında bir rekabeti yansıtmaktadır. Boru hatlarının çoğu hükümetler tarafından değil şirketler tarafından yapılmaktadır. Projelerin kendi ekonomik göstergeleri üzerinde durması ve bir projenin ekonomisi onun başarısını ortaya koymaktadır. Uzun vadede ekonomik olan boru hatlarının ekonomik olmayanlara göre yapılma olasılıkları daha fazladır. Ve son olarak, büyük ölçekli boru hatlarının kapasitesi ve ulaşılabilirliği, Hazar Bölgesindeki petrol ve gaz gelişiminin zamanlamasını etkilemektedir.